Kahverengi güzel anılar

Smyrneos

Decapat
Katılım
22 Mart 2021
Mesajlar
18
Makaleler
3
Yer
Avrupa
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Teknik danışman
Yağmur çiseliyor, hava soğuk, odamdayım, ufak bir elektrikli sobam var. Fatura çok gelmesin diye açık tutmuyorum. Yıl 2007. 16 yaşındayım. Liseye gidiyorum. Yarıyıl tatili. Odamda bilgisayar başındayım. Yanda TT net modemi. Yanlış hatırlamıyorsam kotalı internet.

2006 yılı yaz tatilinde komilik yapıp kendime bir bilgisayar bir de cep telefonu satın almıştım, Samsung e250. bilgisayar ise Beko marka. O zamanlar hiç anlamazdım bilgisayardan. Sürekli ev eşyası satın aldığımız bir Beko bayisi vardı, oraya gitmiştik annemle. Çok heyecanlıydım. Annem yolda "kaç paramız olduğunu söyleme, onlar fiyatı söylesin, ona göre pazarlık yaparız" demişti. Şansıma tam da o gün yeni bilgisayarlar gelmiş ana merkezlerinden, bana sordular mağazada "ne yapacaksın bilgisayarla" diye. "oyun oynayacağım" dedim ve annemle göz göze geldik, hemen ardından "ve ders" diye ekledim. Gülüştüler. "sana en iyisini vereceğiz" dediler. Çok hoşuma gitti ve sabırsızdım. Biriktirdiğim paradan 850 lira kalmıştı, bilgisayar 1100 liraydı. Kalanını annem senetle taksit yaptırdı. 1 hafta sonra bilgisayar geldi. Yanında çok kötü bir kulaklık, webcam hediye. Microsoft klavye ve mouse.

Sürekli gittiğim internet kafeden oyunlar yüklettim. Oynadıkça oynadım. Ders notları aşağı düşmeye başladı. Ekonomik durumumuz çok iyi değildi, hafta sonları çalışarak kazandığım 60 lira tüm hafta okulda harcamama, oyunlara, hatta hoşlandığım kıza kemeraltından metalci t-shirtleri almama yetiyordu. Her neyse o tatil günü bir gece vakti seafight diye bir Online oyun keşfettim. Chat kısmında insanların konuştuğunu fark ettim. Filoya adam arıyorlardı, klan muhabbeti. "TS ve Mic şart" diyorlardı. Şimdi Mic var da TS nedir? Onu da öğrendim, Team speak. 2 yıl geçirdim oyunda.

Filonun bir de birliği vardı. İzmir'de oturanlarla buluşup Burger King, lunapark, kafeler geziyorduk. Ayağımı kırdığımda oyundan tanıdıklarım evime "geçmiş olsun" için gelmişlerdi. Aralarından Fevzi abi (yaşıyorsa kulakları çınlasın) kendi kartal arabasında bana araba kullanmasını öğretmişti. İngilizce kursuna başlamıştım ve her şey çok iyi ilerliyordu. Ailemin işleri düzeldi, maddi durumumuz iyi hale geldi. Kendi evimize çıktık, kotalı internetten kotasıza geçtik.

Hoşlandığım kız artık benden hoşlanmaz oldu. Ben de üç ay kadar sürekli onunla konuşmak istedim ama sonunda ben de bıktım. Oyunu oynamamaya başladım, 2 yıl boyunca fırsat bulduğum her anda oynayan ben önce 3-4 günde bir sonra haftada bir sonra tamamen bıraktım. Aslında herhangi bir oyunu oynamamaya başladım. Oyundan tanıştığım kişilerle buluşmalara gitmemeye başladım. TeamSpeak programını sildim, MSN kullanmamaya başladım. En son bir Kurban Bayramı günü lunaparkta telefonumu kaybedince tanıdıklarımın numaraları da gitti.

Yavaş yavaş bir şeyler koptu gitti içimden. Büyüyordum ve bunun farkında değildim. Liseydi, üniversiteydi, yurt dışına taşınma, evlilik derken baktım ki epey zaman geçmiş. Yine kendime oyun için bilgisayar topladım. Başına geçtim, uzun zamandır oyunlar oynuyorum. Aslında bilgisayarlarla mesleğim gereği çok fazla iç içeyim. O 2007-2008 yıllarını arıyorum. Bulamıyorum. Bir şey eksik, bir tat. Şu anki hayat şartlarım o zamana göre çok-çok daha iyi, ama o tat? Gözlerimi kapatıyorum ve düşünüyorum. Her şey çok kötü ama bir o kadar da güzeldi. Yaşı ileri olanlarımız bilir. Eski fotoğraf makinelerine film takılırdı, fotoğraflar çekildikten ve Tab edildikten sonra o şeritlere bakınca pozları kahverengi silik bir şekilde görürdük. Fotoğraf makineleri çok yaygın olmadığından poz veren herkes gülümsüyor olurdu. O günler de aklımda kahverengi olarak kaldı.
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Geri
Yukarı