Kaybedenler Kulübü İzleyici Yorumu

  • Konuyu başlatan Anıl Sezer
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 8
  • Görüntüleme 7B
A

Anıl Sezer

Ziyaretçi
aNt0fvk.jpg


Türk sinemasında bir devrim yaratan film 1999-2001 yılları arasında Kent.fm'de yapılan radyo programını konu alıyor. Bu filmin konusunda yüzeysel kalıcam çünkü bu film farklı. Kaybedenler Kulübüne söz söyletmem. Öncelikle şunu bilin biraz önce de söylediğim gibi radyo programını konu alıyor. Yani film radyodan çıktı. Radyo filmden çıkmadı.

Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk için filmde çok abartılmış diyorsanız Standart.fm'i dinleyebilirsiniz. Göreceksiniz abartının olmadığını.

Filmde ki her şey gerçek Kaan Çaydamlı gerçekte de fotoğraf çekiyor ve kendi sitesinde bunları 100 lira civarında satıyor. Gerçekten bir yayım evi var.

Günümüz de halen radyo programına devam ediyorlar ancak radyo frekansından devam edememelerinin nedeni konuştukları konular. Ben en son dinlediğim de kadınlar ve aşk üzerine konuşuluyordu. Ondan öncekinde ise en çok sevilen pozisyonlar.

Filme dönecek olursak benim en az 3 kez izledim bir film. Akıcılık falan hikaye bu filmde filmin jeneriğine bile hayran kalıyorsunuz. Filmin müzikleri ise şahane. My Woman, Sigaramın Dumanı, Dilek Taşı gibi efsaneleşmiş şarkılar mevcut. Film 2011 yapımı olmasına rağmen hala aklımıza kazınmış efsane replikleri var işte onlardan bazıları:

“Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?”




“Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?”


“Kaybedecek bir şeyinin kalmaması, özgürlük galiba.”


“Cevabı olmayan herhangi bir şeyin sorusu da olmaz zaten sayın dinleyen. Sorular sadece cevabı duymak isteğiyle var olurlar.”


“Yalnızlıkla öyle güzel dalga geçiyordunuz ki; sonraki akşamınınkini de dinleyeyim ondan sonra yaparım, dedim. Farkında olmadan baktım ki, sürekli sizin programı bekler oldum. Beklerken de bir baktım ölmeyi unutmuşum.”




“Hiç aradığın şeyi bulduğunda, bulduğun şeyin aradığın şey olup olmadığına dönüp baktın mı ?”


“Bunca insan yalnızken neden bunca insan yalnız. Madem hepimiz yatıyoruz neden yalnız yatalım?”



“Bazen gidersin, sırf dönebilmek için.”


“İnsan karar vererek aşık olmaz. Sadece bir bakar, olmuş.”


“Kadınların özelliği ne biliyor musun? Seni sen yapan özelliklere âşık olup sonra senden o özellikleri almaya kalkıyorlar.”


“-Yaşlı bir Kızılderili ne kadar yanılabilir?
+Bazen yanılabilir.
- Bazen susar.
+ Bazen konuşmak ister.
- Bazen dinlemek ister.
kaybedenler kulubu filmden kareler 300x300 ‘Kaybedenler Kulübü’, ‘Yalnızlar Kulübü’nü Yine Salladı!+ Bazen yalnız kalmak ister.
- Bazen arkadaş ister.
+ Bazen gitmek ister.
- Gider bazen.
+ Bazen gidemez.
- Bazen hiç gidememekten korkar.
+ Bazıları sonsuz neşeye dolar.
- Bazıları sonsuz geceye.
+ Bazen ölürsün.
- Bazen ölemezsin.
- Bazen bütün koşullar uygunken bile ölemezsin.
+ Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan.
- Bazen gidersin, sırf dönebilmek için.
+ Bazen ağlarsın bayağı.
- Bazen ağlayamıyorsun bayağı bayağı.
+ Bazen içiyorsun, bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da… Bazen sen zaten içmeye gidiyorsun.
- Bazen Acıbadem’den bir taksiye biniyorsun, Kadıköy diyorsun.
+ Bazen yüzüne bile bakmıyor.
+ Bazen bir kadın geliyor oturuyor karşına… ve ağlıyor.
- Kadınlar hep ağlıyor.
+ Bazen bir kadın sana… “En çok korktuğum şey, bir kadının göz yaşıdır” diyor, kendi adına.
- “Eğer çok sevdiysem” diyor… “Eğer çok sevdiysem…”
+ Oysa bilmiyor ki, sevmek de bir… An’a ait.
- Her şeyin başı su.
+ Felsefenin de.”



“- Üff eski sevgilimi hatırladım ya. + Hangisini? - Ya,işte onu hatırlayamadım…”



“-Naber? +Standart. -Allah standarttan ayırmasın.




“Bazı insanlar aile kurmayı öğrenirler. Yani buna değer verirler. Bazıları ise başka bir takım şeylere, değer verirler. Onlara değer verirken niye değer verdiğini düşünmez birey, toplum için erimiş olan birey. Toplum koleje girmeyi bir değer olarak sunduğu için artık o kişiliğini yok sayma halidir. Koleje girmek için yarışır, üniversiteye girmek için yarışır, iyi bir işe girmek için yarışır, güzel bir kadınla evlenmek için yarışır. Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu.”


İMDB: 10/7,6. Bu film istisna :)


NOT: Kaybedenler Kulübü radyo programı hala Mete Avunduk ve Kaan Çaydamlı tarafından yapılmaktadır. Dinlemek isteyenler Pazartesi, Salı, ve Perşembe geceleri saat 23:00 - 01:00 arasında standart.fm adresinden dinleyebilir.
 
Senaryo çok daha zekice yapılabilinirdi.


Senaryo yoktu orada. 2 İnsanın hayatı anlatılıyordu. Siz senaryoyu beğenmediniz diye insanlar hayatlarını değiştiremezler. Hala da aynı şekilde yaşıyorlar. Standart.fm adresinden pazartesi, salı ve perşembe akşamları 23:00-01:00 arasında dinleyebilirsiniz. Anlatılanların tamamı gerçek.
 
Senaryo yoktu orada. 2 İnsanın hayatı anlatılıyordu. Siz senaryoyu beğenmediniz diye insanlar hayatlarını değiştiremezler. Hala da aynı şekilde yaşıyorlar. Standart.fm adresinden pazartesi, salı ve perşembe akşamları 23:00-01:00 arasında dinleyebilirsiniz. Anlatılanların tamamı gerçek.

Bu filmi izleyen 8.000 kişi 7.5 oy vermiş çok iyi bir puan IMDB statüsünde. Gerçek olarak yaşasınlar baya bir farklılık yaratıyorlar ama filmde her kadın telefon açtığında 'sizinle ya...mışdık' cevabı çok fazla şekilde tekrarlanmıştır ve bu olayın ne kadar gereksizce hazırlandığını ortaya koymuştur. Eğer bu filmin bir etik değeri, kültürel zenginliklerimizi, dilimizi, geleneğimizi veya geleceğimizi açıklayan bir tarafı varsa duymak isterim. Türkiye sineması Yılmaz Güney'den sonra bu duruma geldiyse tartışılacak çok şey vardır.
 
Çok fazla film izledim çok iyi oyunculuklar gördüm, bu film izlediklrimin yanında berbat kalıyor ancak oyunculuklar izlemem için beni dürttü oyuncu kadrosu kaliteli. Puan verecek olursam ise 10/5
 
Bu filmi izleyen 8.000 kişi 7.5 oy vermiş çok iyi bir puan IMDB statüsünde. Gerçek olarak yaşasınlar baya bir farklılık yaratıyorlar ama filmde her kadın telefon açtığında 'sizinle ya...mışdık' cevabı çok fazla şekilde tekrarlanmıştır ve bu olayın ne kadar gereksizce hazırlandığını ortaya koymuştur. Eğer bu filmin bir etik değeri, kültürel zenginliklerimizi, dilimizi, geleneğimizi veya geleceğimizi açıklayan bir tarafı varsa duymak isterim. Türkiye sineması Yılmaz Güney'den sonra bu duruma geldiyse tartışılacak çok şey vardır.

Benim orada kast ettiğim şey kültür değildi. Siz bu film gibi bir film gördünüz mü? Gişede 100 bini geçememiş onlarca film var. Konu olarak diğer filmlerden çok farklı. Biz aşk, dram gibi filmleri görürüz hep Türk sinemasında (2000'li yıllar için konuşuyorum). Birde Mahsun Kırmızıgül'ün aksiyon filmleri New York'ta Beş Minare gibi. Standart kelimesi var filmde hep standart şeyler konuşulur standart şeyler söylenir. Bu bence abartı değildi. Erkekler aradığı zaman da "Gay misiniz?" gibi bir soru soruyorlar. Hatta bir seferinde biri "Yok üstümü geydim de geldim" diye bir cevap vermişlerdi... Bunlar radyonun klasik sorularıdır. Klasik konuları vardır.

Kısaca bu film diğer filmlerden farklı.
 
Benim orada kast ettiğim şey kültür değildi. Siz bu film gibi bir film gördünüz mü? Gişede 100 bini geçememiş onlarca film var. Konu olarak diğer filmlerden çok farklı. Biz aşk, dram gibi filmleri görürüz hep Türk sinemasında (2000'li yıllar için konuşuyorum). Birde Mahsun Kırmızıgül'ün aksiyon filmleri New York'ta Beş Minare gibi. Standart kelimesi var filmde hep standart şeyler konuşulur standart şeyler söylenir. Bu bence abartı değildi. Erkekler aradığı zaman da "Gay misiniz?" gibi bir soru soruyorlar. Hatta bir seferinde biri "Yok üstümü geydim de geldim" diye bir cevap vermişlerdi... Bunlar radyonun klasik sorularıdır. Klasik konuları vardır.

Kısaca bu film diğer filmlerden farklı.

Siz bu film gibi bir film gördünüz mü sorusunu tam anlamadım. Eğer bu film farklı ise zaten bu film gibi başka film yoktur ve inşallah da bundan sonra da yapmazlar - eğer yaparlarsa senaryo çok daha 'farklı' olması lazım. Farklıdır evet katılıyorum buna diyecek birşey yok ve filmin içinde geçen bazı konuşmalar isyankar, politik ve felsefi olarak değerlendirilebilir ama çoğu şey yüzeysel bırakılmıştır.

Herhangi bir filmi kaliteli yapan ilk olarak yönetmendir, ondan sonra senaryo gelir ve takibinde kadro, rol, montaj, vs/vb. gibi özellikler olur. Ben bu filmi neden sevmediğimi 'farklı' bir biçimde açıklamaya çalışacağım.

O kadar konu varken, bu mu kaldı? Türkiye sinemasının geldiği durum bu mudur? Sadece drama da başarılıyız bu da artık klişe olmuştur Yeşilcam sineması gibi. Farklı olmak insanları bir araya getirmez aksi takdirde ayırır. Farklı olmak bir yere kadar, ondan sonra farklılıklarımızı nasıl birleştirme konusu soruşturulması lazım.

Filmde ne bir gizem var, ne bir aksiyon var, ne bir derin düşünce var. Neden bizim sinemamız Incendies (2010) gibi bir film yapamasın? Neden bizim sinemamız Into the Wild (2007) gibi bir film yapamasın? Neden bizim sinemamız Identity (2003) gibi bir film yapamasın? Neden yapamıyor çünkü eğitilmiş bir beyin yok. Değer nedir bilmeyen insanlar geçip film çekince sonucu bu oluyor. O kadar hikayeler, 1453'ler, Pir Sultan Abdallar, Dede Korkutlar, Yunus Emreler bunlardan hiç ilham almamış gibi nasıl böyle senaryo ile karşımıza çıkıyorlar?

Şimdiye kadar ne adam gibi korku filmi çekilebilindi, ne de bir bilim kurgu. Gerilim desen sıfır. Gizem desen yok. Politik desen zaten solcu sanacaklar. Yani ne desem boş.

Sonuç olarak zevkler tartışılmaz diyorlar ama bir yerde tartışılır.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Siz bu film gibi bir film gördünüz mü sorusunu tam anlamadım. Eğer bu film farklı ise zaten bu film gibi başka film yoktur ve inşallah da bundan sonra da yapmazlar - eğer yaparlarsa senaryo çok daha 'farklı' olması lazım. Farklıdır evet katılıyorum buna diyecek birşey yok ve filmin içinde geçen bazı konuşmalar isyankar, politik ve felsefi olarak değerlendirilebilir ama çoğu şey yüzeysel bırakılmıştır.

Herhangi bir filmi kaliteli yapan ilk olarak yönetmendir, ondan sonra senaryo gelir ve takibinde kadro, rol, montaj, vs/vb. gibi özellikler olur. Ben bu filmi neden sevmediğimi 'farklı' bir biçimde açıklamaya çalışacağım.

O kadar konu varken, bu mu kaldı? Türkiye sinemasının geldiği durum bu mudur? Sadece drama da başarılıyız bu da artık klişe olmuştur Yeşilcam sineması gibi. Farklı olmak insanları bir araya getirmez aksi takdirde ayırır. Farklı olmak bir yere kadar, ondan sonra farklılıklarımızı nasıl birleştirme konusu soruşturulması lazım.

Filmde ne bir gizem var, ne bir aksiyon var, ne bir derin düşünce var. Neden bizim sinemamız Incendies (2010) gibi bir film yapamasın? Neden bizim sinemamız Into the Wild (2007) gibi bir film yapamasın? Neden bizim sinemamız Identity (2003) gibi bir film yapamasın? Neden yapamıyor çünkü eğitilmiş bir beyin yok. Değer nedir bilmeyen insanlar geçip film çekince sonucu bu oluyor. O kadar hikayeler, 1453'ler, Pir Sultan Abdallar, Dede Korkutlar, Yunus Emreler bunlardan hiç ilham almamış gibi nasıl böyle senaryo ile karşımıza çıkıyorlar?

Şimdiye kadar ne adam gibi korku filmi çekilebilindi, ne de bir bilim kurgu. Gerilim desen sıfır. Gizem desen yok. Politik desen zaten solcu sanacaklar. Yani ne desem boş.

Sonuç olarak zevkler tartışılmaz diyorlar ama bir yerde tartışılır.


İşte film yok. Yapsınlar harbiden yapmışlar helal olsun diyelim bizde. Ama yok işte elimizde bunlar var. Bence bu filmde en iyilerinden biri. Hatta en iyisi. Siz beğenmezsiniz saygı duyarım. Düzgün bir filmimiz yok ki. Aşk filmleri genelde favoridir o bile yok.

İyi yönetmenlerin filmlerde olması için yapımcıların elinin açık olması gerekir. Bizde şuradan kısalım buradan kısalım orada değilde burada çekelim diyen yapımcılar olduktan sonra daha stajları bitmemiş öğrencileri yönetmen koltuğunda görmemiz muhtemeldir. Önce yapımcıların elinin açık olması gerekir ki iyi yönetmenler bulunsun.

Birde Samanyolu Tv gibi kurgu ekipleri var...
 
Uyarı! Bu konu 8 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı