Kişiliğim yok ve ezik gibi hissediyorum

308943

Kilopat
Katılım
14 Mart 2020
Mesajlar
1.645
Çözümler
11
Merhaba, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Kendimi bildim bileli hayatım başkalarını kıskanmakla ve taklit etmekle geçti. Okul hayatım boyunca benden iyi insanların başarısını dıştan kıskanmıyor gibi göstersem de içten içe kıskanırdım. Kişiliksiz olmak konusuna gelince ise insanların masaüstü düzenini bile kopyalardım. Kendime ait sevdiğim bir renk, yemek, dizi film bile yok. Çevremdeki insanları tam anlamıyla sevemiyorum ancak onlara çok güvenip her şeyimi anlatıyorum. Sevmenin ne olduğunu bile bilmiyorum desem yeridir. Geçmişte birçok kızdan hoşlandım ama hiçbirini gerçek manada sevmedim. Onların da sadece dış görünüşlerini beğendim. İnsanlara her şeyimi anlattım, herkes her şeyimden haberdar oldu. Özsaygı denen kavram bende asla yok. Bu yüzden karşımdaki kişiye de saygı duyamıyorum. Herkese farklı biriyim. Aileme, arkadaşlarıma, hoşlandığım kızlara. Mesela ailemin yanında çocuk gibi davranırım. Çoğunluğun sevdiği şeyleri sevmesem bile seviyormuş gibi yaparım. Kendi beğendiğim şeyi yapmaktansa karşımdakinin beğendiği şeyi yaparım. Bu değiştirilebilir bir şey mi bilmiyorum. Ancak böyle bir hayat sürdürmek istemiyorum. Kendimi tanımak, ne istediğimi bilmek istiyorum. Olmadığım biri gibi değil kendim olarak yaşamak istiyorum. Psikologluk bir durum mu bilmiyorum. Amacım sizlerden yardım almak değil ancak düşüncelerinizi paylaşırsanız mutlu olurum.
 
Ayrıca bu yüzden sevdiğim bir insan da artık hayatımda değil. O üzülür mü diye düşünmeden çok şey yaptım maalesef. Kendi cümlelerim bile yoktu ona karşı, arkadaşlarımın cümlelerini taklit ettim.
 
Lise yıllarından tanıdığım, senin yaşadıklarına benzer sorunlar yaşayan bir arkadaşım vardı. Ne yapacaksa mutlaka başkalarının onayını beklerdi. Hep birilerine özenir, başkalarının giydiği kıyafetleri alır, o an ne popülerse ona yönelirdi. En basitinden, üniversite sınavına kayıt olurken bile “Sence yanlış mı yapıyorum, bir bakar mısın?” diye sorardı. Etrafında “havalı” bulduğu kişileri taklit etmeye çalışırdı.

Tıpkı senin gibi, benim kız arkadaşımla yaptığım konuşmaları görüp, aynı cümleleri kendi arkadaşlarıyla sohbet ederken kullanırdı. Hatta bir seferinde bir kızdan hoşlanmıştı ve bana kendi Instagram hesabını verip, “Bu kızla benim yerime konuşur musun? Sen eğlencelisin, belki bana ayarlarsın.” demişti. O zamanlar 15-16 yaşlarındaydım, kabul ettim. Bir süre onun yerine o kızla konuştum.

Ama bu, hayatımda yaptığım en saçma şey olabilir. Çünkü kız benim konuşma tarzıma alışmıştı. Arkadaşım konuşmayı devraldığında her şey dağılmaya başladı. Ne yazacağını bilemiyor, sürekli bana “Ne cevap vereyim?” diye soruyordu. En sonunda, konuşmayı tekrar benim yapmamı istedi. İşte o an, arkadaşımın asıl problemini fark ettim. Hala konuşuyoruz ve artık kendi karakteri oturmuş.

Ben, herkesin bir gün aydınlandığı, kendini keşfettiği bir dönemin olduğuna inanıyorum. Sadece bu dönem herkes için farklı bir yaşta gelir. Bu, çözülemeyecek bir sorun değil; ama uzman olmayan birinin sana “şunu yap, böyle yaparsan düzelirsin” demesi de çok gerçekçi değil. Sonuçta herkes benim de yaptığım gibi—yalnızca kendi hayat tecrübelerinden, empati yeteneğinden yola çıkarak fikir verebilir.

Ben kendimi bildim bileli her şeyi çok fazla düşünen, insanların benim hakkımda ne düşündüğünü kafaya takan biriydim. Bu düşünce tarzını bir şekilde aşmayı başardım. Ama bu sürecin sonunda bu defa da “etiklik takıntısı” gelişti. Olayları sürekli “etik mi, değil mi” diye sorgulamaya başladım. En sonunda da duygularını geri plana atan, tamamen mantığıyla hareket eden birine dönüştüm. Ama bu değişimden pişman değilim.

Senin tek eksiğin, henüz kendini tam anlamıyla keşfetmemiş olman. Kişiliğin henüz oturmamış. Birini sevmeyi 15 yaşında da öğrenebilirsin, 50 yaşında da. Ama en önemlisi; kendini biraz salıp, kendine zaman tanıman. İçinden geldiği gibi davranman. Çünkü birinin seni sevmesini sağlamak için çabalamaktansa, sen olduğun kişi olarak sevilmek çok daha tatmin edicidir.

Önce kendine saygı duy. Kendine değer ver. Gerisi zaten gelir.

Unutma. Uzmanlar hariç diğer herkes benim de yaptığım gibi yalnızca kendi hayat tecrübelerinden, empati yeteneğinden yola çıkarak fikir verebilir. Sorunun çözümü kendinde saklı.
 
Hayatına sebep sonuç bağlantıları ekle. Örneğin "Siyahı seviyorum çünkü asil bir renk ve bence daha çekici" diyebilirsin. Bunu demek için birini taklit etmenize gerek yok. Kendinize belli sınırlar koyun. Esneyebilecek sınırlar ve kesin sınırlar şeklinde. Esneyebilecek kurallarınız örneğin "arkadaşlarınızın size vurmasına müsade etmek" olabilir. Yeri gelir eğlenceli ortamda omzuna şakalaşırken vurabilir. Kesin kurallarda ise "Ailenize sövülmesine her halükarda karşı çıkmak" olarak ekleyebilirsiniz. Kendi hayatınız, kendi kurallarınız. Kendi sınırlarını koyduğun zaman yavaştan karakterin şekil alır. Böylece kendine uygun ortam, arkadaş seçimi yapabilirsin. Bu şekilde de kendine uygun olan şeyleri bulursan herkese kendini sevdirmeye çalışmak zorunda kalmazsın. Herkese kendini sevdirmek zorunda da değilsin zaten. Bu dediklerimi yapabilirsen sınırlarını koyduğunda öz saygını kazanırsın. Fazla bir şey yapmana gerek yok. İnsanlar her zaman turist gibi girerler çıkarlar. Sen kazanırsın, ona kazandırırsın ve en son her şey biter. Bu düşünceyle yaşa her zaman. Bu süreç kısa olur uzun olur değişir. Ancak dediğim gibi her insan hayatında turisttir. Gelir gider. Bu sebepten kimseye kendini beğendirmeye çalışma. Gerek yok. Kaçıncı sınıfsın bilmiyorum ancak LGS veya YKS'ye girmemişsen sana diyeceğim şu;

Hayatına girmeye ve almaya çalıştığın insanlar liseye geçince veya üniversiteye geçince seni arayıp sormayacak bile. Üniversitedeyken seninle buluşmak için ortak tatil günleri ayarlayıp ortak şehirde buluşmayacaklar. Silecekler kısacası. O yüzden bu kadar değerli görmene gerek yok kimseyi.
 
Hayatına sebep sonuç bağlantıları ekle. Örneğin "Siyahı seviyorum çünkü asil bir renk ve bence daha çekici" diyebilirsin. Bunu demek için birini taklit etmenize gerek yok. Kendinize belli sınırlar koyun. Esneyebilecek sınırlar ve kesin sınırlar şeklinde. Esneyebilecek kurallarınız örneğin "arkadaşlarınızın size vurmasına müsade etmek" olabilir. Yeri gelir eğlenceli ortamda omzuna şakalaşırken vurabilir. Kesin kurallarda ise "Ailenize sövülmesine her halükarda karşı çıkmak" olarak ekleyebilirsiniz. Kendi hayatınız, kendi kurallarınız. Kendi sınırlarını koyduğun zaman yavaştan karakterin şekil alır. Böylece kendine uygun ortam, arkadaş seçimi yapabilirsin. Bu şekilde de kendine uygun olan şeyleri bulursan herkese kendini sevdirmeye çalışmak zorunda kalmazsın. Herkese kendini sevdirmek zorunda da değilsin zaten. Bu dediklerimi yapabilirsen sınırlarını koyduğunda öz saygını kazanırsın. Fazla bir şey yapmana gerek yok. İnsanlar her zaman turist gibi girerler çıkarlar. Sen kazanırsın, ona kazandırırsın ve en son her şey biter. Bu düşünceyle yaşa her zaman. Bu süreç kısa olur uzun olur değişir. Ancak dediğim gibi her insan hayatında turisttir. Gelir gider. Bu sebepten kimseye kendini beğendirmeye çalışma. Gerek yok. Kaçıncı sınıfsın bilmiyorum ancak LGS veya YKS'ye girmemişsen sana diyeceğim şu;

Hayatına girmeye ve almaya çalıştığın insanlar liseye geçince veya üniversiteye geçince seni arayıp sormayacak bile. Üniversitedeyken seninle buluşmak için ortak tatil günleri ayarlayıp ortak şehirde buluşmayacaklar. Silecekler kısacası. O yüzden bu kadar değerli görmene gerek yok kimseyi.
Bu sene YKS'ye gireceğim hocam. Aslında bunu bir kaçış olarak görüyorum. Çünkü şu an bulunduğum şehirden uzak bir yere gitmeyi planlıyorum uzun zamandır. Hayatımdaki sorunların birçoğu kendime olmayan saygımdan dolayı diye düşünüyorum. Bundan dolayı mantıksız düşünerek hareket ettiğim birçok olay var. Bunun sonucunda da artık herkesten her şeyden soğudum. Kendi kendime kalıp ne yapmak istediğimi düşünmek istiyorum sadece.

Lise yıllarından tanıdığım, senin yaşadıklarına benzer sorunlar yaşayan bir arkadaşım vardı. Ne yapacaksa mutlaka başkalarının onayını beklerdi. Hep birilerine özenir, başkalarının giydiği kıyafetleri alır, o an ne popülerse ona yönelirdi. En basitinden, üniversite sınavına kayıt olurken bile “Sence yanlış mı yapıyorum, bir bakar mısın?” diye sorardı. Etrafında “havalı” bulduğu kişileri taklit etmeye çalışırdı.

Tıpkı senin gibi, benim kız arkadaşımla yaptığım konuşmaları görüp, aynı cümleleri kendi arkadaşlarıyla sohbet ederken kullanırdı. Hatta bir seferinde bir kızdan hoşlanmıştı ve bana kendi Instagram hesabını verip, “Bu kızla benim yerime konuşur musun? Sen eğlencelisin, belki bana ayarlarsın.” demişti. O zamanlar 15-16 yaşlarındaydım, kabul ettim. Bir süre onun yerine o kızla konuştum.

Ama bu, hayatımda yaptığım en saçma şey olabilir. Çünkü kız benim konuşma tarzıma alışmıştı. Arkadaşım konuşmayı devraldığında her şey dağılmaya başladı. Ne yazacağını bilemiyor, sürekli bana “Ne cevap vereyim?” diye soruyordu. En sonunda, konuşmayı tekrar benim yapmamı istedi. İşte o an, arkadaşımın asıl problemini fark ettim. Hala konuşuyoruz ve artık kendi karakteri oturmuş.

Ben, herkesin bir gün aydınlandığı, kendini keşfettiği bir dönemin olduğuna inanıyorum. Sadece bu dönem herkes için farklı bir yaşta gelir. Bu, çözülemeyecek bir sorun değil; ama uzman olmayan birinin sana “şunu yap, böyle yaparsan düzelirsin” demesi de çok gerçekçi değil. Sonuçta herkes benim de yaptığım gibi—yalnızca kendi hayat tecrübelerinden, empati yeteneğinden yola çıkarak fikir verebilir.

Ben kendimi bildim bileli her şeyi çok fazla düşünen, insanların benim hakkımda ne düşündüğünü kafaya takan biriydim. Bu düşünce tarzını bir şekilde aşmayı başardım. Ama bu sürecin sonunda bu defa da “etiklik takıntısı” gelişti. Olayları sürekli “etik mi, değil mi” diye sorgulamaya başladım. En sonunda da duygularını geri plana atan, tamamen mantığıyla hareket eden birine dönüştüm. Ama bu değişimden pişman değilim.

Senin tek eksiğin, henüz kendini tam anlamıyla keşfetmemiş olman. Kişiliğin henüz oturmamış. Birini sevmeyi 15 yaşında da öğrenebilirsin, 50 yaşında da. Ama en önemlisi; kendini biraz salıp, kendine zaman tanıman. İçinden geldiği gibi davranman. Çünkü birinin seni sevmesini sağlamak için çabalamaktansa, sen olduğun kişi olarak sevilmek çok daha tatmin edicidir.

Önce kendine saygı duy. Kendine değer ver. Gerisi zaten gelir.

Unutma. Uzmanlar hariç diğer herkes benim de yaptığım gibi yalnızca kendi hayat tecrübelerinden, empati yeteneğinden yola çıkarak fikir verebilir. Sorunun çözümü kendinde saklı.
Bazı şeyleri yaşıma veriyorum. Ancak çevremde benle aynı yaşta olup benden daha olgun düşünebilen ve hareket eden insanlar gördükçe kendimi yetersiz hissediyorum. Evet, belki insanların yaşadıkları bir değil ancak ben reşit olacağımın ve artık çocuk olmadığımın farkında değildim. Özellikle bazı olaylarda asla erkek gibi davranmadım. Cinsel yönelimimde bir değişiklik yok ancak davranış olarak erkeklikten ziyade çocuk gibi davranıyorum. Sanki biri benim yerime sorunları çözecekmiş gibi. Son zamanlarda fark ettim ki insanların aşamayacağı kesin sınırlar koyamadım. Bunun sonucunda da birçok kötü olay başıma geldi maalesef.
 
Bu sene YKS'ye gireceğim hocam. Aslında bunu bir kaçış olarak görüyorum. Çünkü şu an bulunduğum şehirden uzak bir yere gitmeyi planlıyorum uzun zamandır. Hayatımdaki sorunların birçoğu kendime olmayan saygımdan dolayı diye düşünüyorum. Bundan dolayı mantıksız düşünerek hareket ettiğim birçok olay var. Bunun sonucunda da artık herkesten her şeyden soğudum. Kendi kendime kalıp ne yapmak istediğimi düşünmek istiyorum sadece.


Bazı şeyleri yaşıma veriyorum. Ancak çevremde benle aynı yaşta olup benden daha olgun düşünebilen ve hareket eden insanlar gördükçe kendimi yetersiz hissediyorum. Evet, belki insanların yaşadıkları bir değil ancak ben reşit olacağımın ve artık çocuk olmadığımın farkında değildim. Özellikle bazı olaylarda asla erkek gibi davranmadım. Cinsel yönelimimde bir değişiklik yok ancak davranış olarak erkeklikten ziyade çocuk gibi davranıyorum. Sanki biri benim yerime sorunları çözecekmiş gibi. Son zamanlarda fark ettim ki insanların aşamayacağı kesin sınırlar koyamadım. Bunun sonucunda da birçok kötü olay başıma geldi maalesef.
Bence asıl sorun, kendini yetersiz hissedip başkaları gibi olmaya çalışman. Henüz yaşın küçük; düşüncelerin ve fikirlerin zamanla değişecek, karakterin de yavaş yavaş oturacak. Diğer arkadaş çok doğru bir noktaya değinmiş. Ben de zamanında onun dediği gibi davrandım ama benim yaklaşımım daha çok etik ve mantık temelliydi. 'Bu davranış doğru mu, yanlış mı?' sorusu üzerine çok düşündüm. Eğer bana yapılan bir davranış etik değilse ya da doğru gelmiyorsa mutlaka tepkimi koydum ve zamanla kendi çizgimi oluşturdum. İnsanlar seni tanıdıkça bu çizgiyi, yani karakterini fark ediyor ve sana ona göre davranmaya başlıyor.

Liseyi yatılı okulda okumuştum ve o zamanlar ben de pek olgun sayılmazdım, tam anlamıyla çocuktum. Ablam da o dönem şehir dışında okuyordu, pek görüşemiyorduk. Liseyi bitirdim, o da kendi okulunu tamamladı. Dört yıl sonra yeniden görüşmeye başladığımızda bana 'Ne kadar değişmişsin, olgunlaşmışsın, sanki seninle yeniden tanışıyorum' demişti. Yani bu süreçten sen de geçeceksin. Zamanla her şey yerine oturuyor, düzelmeyecek bir şey değil.
 
Bence asıl sorun, kendini yetersiz hissedip başkaları gibi olmaya çalışman. Henüz yaşın küçük; düşüncelerin ve fikirlerin zamanla değişecek, karakterin de yavaş yavaş oturacak. Diğer arkadaş çok doğru bir noktaya değinmiş. Ben de zamanında onun dediği gibi davrandım ama benim yaklaşımım daha çok etik ve mantık temelliydi. 'Bu davranış doğru mu, yanlış mı?' sorusu üzerine çok düşündüm. Eğer bana yapılan bir davranış etik değilse ya da doğru gelmiyorsa mutlaka tepkimi koydum ve zamanla kendi çizgimi oluşturdum. İnsanlar seni tanıdıkça bu çizgiyi, yani karakterini fark ediyor ve sana ona göre davranmaya başlıyor.

Liseyi yatılı okulda okumuştum ve o zamanlar ben de pek olgun sayılmazdım, tam anlamıyla çocuktum. Ablam da o dönem şehir dışında okuyordu, pek görüşemiyorduk. Liseyi bitirdim, o da kendi okulunu tamamladı. Dört yıl sonra yeniden görüşmeye başladığımızda bana 'Ne kadar değişmişsin, olgunlaşmışsın, sanki seninle yeniden tanışıyorum' demişti. Yani bu süreçten sen de geçeceksin. Zamanla her şey yerine oturuyor, düzelmeyecek bir şey değil.
Ben davranışlar doğru mu yanlış mı diye hiç düşünmedim maalesef. Genelde arkadaşlarımın dediklerini sorgusuz kabullendim. Bu etik olmayan ve mantıksız davranışlarım yüzünden çok sevdiğim birini de kaybettim.
 
Merhaba. 20 yasindayim ve bu problemi yasiyorum tam olarak, bir guncellemeniz var mı? Bu konu hakkında fikirleriniz değişti mi?
 
Merhaba. 20 yasindayim ve bu problemi yasiyorum tam olarak, bir guncellemeniz var mı? Bu konu hakkında fikirleriniz değişti mi?

Hocam şu an hala kendimi tam olarak kişiliği oturmuş biri olarak görmüyorum ancak büyük ölçüde düzeldim gibi duruyor. Birtakım kötü olaylar yaşadım ve bu olaylar benim durup düşünmeme vesile oldu diyebilirim. Sanırım insanın başına bir şey gelmeyince değiştirmek için bir çaba göstermiyor veya bunları fark edemiyor bile. Sizde durumlar nasıl?
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı