Amazing Jaagub
Centipat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Selam dostlar. 15 yaşındayım, resim, müzik ve edebiyat gibi üç farklı sanat dalı ile uğraşıyorum. Her birinde gelişmek istiyorum, bu yüzden yazdığım kısa bir hikaye parçasını buraya bırakacağım. Olay anlatımım değil de, betimlemelerim şuan asıl önemli olan şey. Sizce nasıl? Akıcılık, canlandırıcılık, vs. Zaman ayırıp yorumlarsanız çok sevinirim.
Not: Kitabın ana teması Fantastik olacak. Ancak Ejderha'lı, Elf'li vs değil de, Orta Çağ'ın politik ve siyasi yönünü işleyen bir kitap olacak. A Song Of Ice And Fire serisinin en sevdiğim yönü buydu, gerçekçi olay örgüsü. İşin içine aşırı fantastik öğeler girmese, bana tamamen uygundu.
Giriş:
Soğuk diye iç geçirdi William. Bahar rüzgarları sırtını sıvazlayıp geçerken, yanında, rüzgarla dans eden çalılardan hışırtı sesleri yükselip çizmelerinin altında ezilen yaprakların çıtırtısına karıştı. Güneş ışığını emen ağaç dallarının kıvırcık yapraklarının arasından birkaç su damlacığı süzülüp burnuna kondu, vücudu ufak bir ürperme ile titredi. Kemik kadar kuru bodur ağaç gövdelerinin kabuklarının altında kaynayan tıkırtı sesleri, toprak patika boyunca devam ediyordu. Sivri iğneli çam ağaçları, Ihlamur ve Elma ağaçları ufukta kabaran bulutları kucaklıyor, doğuda bulutların arasında yarım yamalak seçilebilen güneşi de yutuyorlardı. Batı boyunca uzanan "Henüz bir isimleri yok” dağları biçimsiz bir yığın halindeydi artık. Dağlar, gökyüzünden birkaç ton daha koyu bir griye bürünmüş, William’ın elindeki sikke kadar ufak gözüküyordu. William, yavaş adımlarını iyice seyrekleştirdi, en sonunda durdu. Kılıç kabzasını eski bir alışkanlıkla yokladıktan sonra şiddetlenen rüzgarın alnını ovmasına ve saçlarını okşamasına izin verdi.
Not: Kitabın ana teması Fantastik olacak. Ancak Ejderha'lı, Elf'li vs değil de, Orta Çağ'ın politik ve siyasi yönünü işleyen bir kitap olacak. A Song Of Ice And Fire serisinin en sevdiğim yönü buydu, gerçekçi olay örgüsü. İşin içine aşırı fantastik öğeler girmese, bana tamamen uygundu.
Giriş:
Soğuk diye iç geçirdi William. Bahar rüzgarları sırtını sıvazlayıp geçerken, yanında, rüzgarla dans eden çalılardan hışırtı sesleri yükselip çizmelerinin altında ezilen yaprakların çıtırtısına karıştı. Güneş ışığını emen ağaç dallarının kıvırcık yapraklarının arasından birkaç su damlacığı süzülüp burnuna kondu, vücudu ufak bir ürperme ile titredi. Kemik kadar kuru bodur ağaç gövdelerinin kabuklarının altında kaynayan tıkırtı sesleri, toprak patika boyunca devam ediyordu. Sivri iğneli çam ağaçları, Ihlamur ve Elma ağaçları ufukta kabaran bulutları kucaklıyor, doğuda bulutların arasında yarım yamalak seçilebilen güneşi de yutuyorlardı. Batı boyunca uzanan "Henüz bir isimleri yok” dağları biçimsiz bir yığın halindeydi artık. Dağlar, gökyüzünden birkaç ton daha koyu bir griye bürünmüş, William’ın elindeki sikke kadar ufak gözüküyordu. William, yavaş adımlarını iyice seyrekleştirdi, en sonunda durdu. Kılıç kabzasını eski bir alışkanlıkla yokladıktan sonra şiddetlenen rüzgarın alnını ovmasına ve saçlarını okşamasına izin verdi.