Ahmet Said Aybak
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Doktor
Oynadığım shooter oyunlarında hiç böyle sarsılmamıştım. İlk oyundan (bana göre) neredeyse her alanda daha iyi bir devam oyunu. Nereden başlayayım... Olumsuz taraflarından gireyim en iyisi. Kötü yanı demişken bu oyunun süresinin ilk oyuna göre yaklaşık 3-4 saat kısa olması dışında aklıma bir şey gelmiyor. Neyse ben asıl meseleye geleyim.
Öncelikle ilk oyunda Max Payne'e yüzünü veren Sam Lake a.k.a limonyemişadamın yerini yakışıklı abimiz Timothy Gibbs almış ve ne de iyi yapmışlar demekten kendimi alamıyorum. Max Payne diyince benim aklıma her zaman ikinci oyundaki tip gelir. Seslendiren abi her zaman ki gibi yardırmış tabii. Diğer karakterlerin de seslendirmeleri çok daha kaliteli olmuş.
Karakter demişken bu oyunda Valerie Winterson haricinde pek yeni karakter olduğu söylenemez. İlk oyundaki karakter kadrosunun büyük kısmı yerini korumuş. Tabii yıllar onları değiştirmiş. Özellikle Mona... İlk oyundaki kezban Mona yerine vaş dedirten Mona'yı görünce saatler su gibi akıp geçiyor. Çok uzattım tip meselesini, karakterlerden bahsediyordum. Eeh.. Pek sağlam karakterler olduğu söylenemez. Max, Mona, Vinnie ve Winterson dışında hoşuma giden bir karakter yok. Özellikle Max bu oyunda uçmuş. Söylediği sözleri söyleyince beyninizde şimşekler çakıp etrafınızda sert yağmurlar yağmaya başlıyor. İlk oyundan çok daha fazla bok çukuruna batmış bir Max var ve bu harika. Mona nasıl peki... Havalı, güzel, şerefsiz, suçlu... Yani nasıl tanımlarım bilmiyorum. Benim asıl sevdiğim yanı Max ile olan ilişkisiydi. Max, Mona'ya öyle bir vuruluyor ki kurşunların havada uçuştuğu bir aşk-ı memnu hikayesine dönüyor oyun bir yerden sonra. Bu aşk hikayelerinin %99'u rezalettir ama bu başka bir şey resmen. Ben bile sevdiysem var bir iş.
İlk oyundaki karlı havayı bu oyunda yağmur almış ve gayet de iyi olmuş. Atmosfere çok daha iyi uyuyor. Ha oynanış mevzusundan da bahsetmek lazım. Her şeyde olduğu gibi bu da ilk oyuna göre çok daha iyi (doğal olarak). Bullet Time baya geliştirilmiş ve oynanması daha zevkli hale getirilmiş ve kontroller baya rahat. Max uçuyor resmen. Fakat silah konusunda ilk oyunun üzerine pek bir şey katmamışlar. Aynı silahlar, farklı isimler. Bu oyunda kullanılan fizik motoruna da hayranım doğrusu. Hayran bırakıyor resmen. Oynayın, görün derim.
Boss savaşlarını unutmuşum. Bu konuda tam bir hayal kırıklığına uğradım ben. İlk oyundaki 5-6 çetin geçen boss savaşından sonra bu oyundaki felaket derecede basit geçen 1.5 boss savaşı hiç olmamış. Oyundaki ilk boss sıradan bir düşman gibi, sadece biraz daha zor ölüyor o yüzden onu pek bosstan saymıyorum. Son boss daha da kötü. Tamamen nişan al - vurdan ibaret. Yenmem 1 dakikamı bile almadı.
Puan vereyim:
Seslendirmeler: 96
Atmosfer: 95
Grafik: 95
Oynanış: 94
Hikaye: 95
Karakterler: 85
İyi oyunlar!
Öncelikle ilk oyunda Max Payne'e yüzünü veren Sam Lake a.k.a limonyemişadamın yerini yakışıklı abimiz Timothy Gibbs almış ve ne de iyi yapmışlar demekten kendimi alamıyorum. Max Payne diyince benim aklıma her zaman ikinci oyundaki tip gelir. Seslendiren abi her zaman ki gibi yardırmış tabii. Diğer karakterlerin de seslendirmeleri çok daha kaliteli olmuş.
Karakter demişken bu oyunda Valerie Winterson haricinde pek yeni karakter olduğu söylenemez. İlk oyundaki karakter kadrosunun büyük kısmı yerini korumuş. Tabii yıllar onları değiştirmiş. Özellikle Mona... İlk oyundaki kezban Mona yerine vaş dedirten Mona'yı görünce saatler su gibi akıp geçiyor. Çok uzattım tip meselesini, karakterlerden bahsediyordum. Eeh.. Pek sağlam karakterler olduğu söylenemez. Max, Mona, Vinnie ve Winterson dışında hoşuma giden bir karakter yok. Özellikle Max bu oyunda uçmuş. Söylediği sözleri söyleyince beyninizde şimşekler çakıp etrafınızda sert yağmurlar yağmaya başlıyor. İlk oyundan çok daha fazla bok çukuruna batmış bir Max var ve bu harika. Mona nasıl peki... Havalı, güzel, şerefsiz, suçlu... Yani nasıl tanımlarım bilmiyorum. Benim asıl sevdiğim yanı Max ile olan ilişkisiydi. Max, Mona'ya öyle bir vuruluyor ki kurşunların havada uçuştuğu bir aşk-ı memnu hikayesine dönüyor oyun bir yerden sonra. Bu aşk hikayelerinin %99'u rezalettir ama bu başka bir şey resmen. Ben bile sevdiysem var bir iş.
İlk oyundaki karlı havayı bu oyunda yağmur almış ve gayet de iyi olmuş. Atmosfere çok daha iyi uyuyor. Ha oynanış mevzusundan da bahsetmek lazım. Her şeyde olduğu gibi bu da ilk oyuna göre çok daha iyi (doğal olarak). Bullet Time baya geliştirilmiş ve oynanması daha zevkli hale getirilmiş ve kontroller baya rahat. Max uçuyor resmen. Fakat silah konusunda ilk oyunun üzerine pek bir şey katmamışlar. Aynı silahlar, farklı isimler. Bu oyunda kullanılan fizik motoruna da hayranım doğrusu. Hayran bırakıyor resmen. Oynayın, görün derim.
Boss savaşlarını unutmuşum. Bu konuda tam bir hayal kırıklığına uğradım ben. İlk oyundaki 5-6 çetin geçen boss savaşından sonra bu oyundaki felaket derecede basit geçen 1.5 boss savaşı hiç olmamış. Oyundaki ilk boss sıradan bir düşman gibi, sadece biraz daha zor ölüyor o yüzden onu pek bosstan saymıyorum. Son boss daha da kötü. Tamamen nişan al - vurdan ibaret. Yenmem 1 dakikamı bile almadı.
Puan vereyim:
Seslendirmeler: 96
Atmosfer: 95
Grafik: 95
Oynanış: 94
Hikaye: 95
Karakterler: 85
İyi oyunlar!
