Milli Benliğimizi ve Duygularımızı Kayıp Mı Ediyoruz?

AsjasFıdas1000

Hectopat
Katılım
14 Mayıs 2017
Mesajlar
898
Çözümler
4
Merhabalar...

Bugün her yerde, her şekilde, "Okullar açılıyor." cümlesini duydum. Komşu çocuk çok küçüktü ve Atatürk'e hakaret ediyordu, "Neden okulu icat etti." diye...komik, çocuk aklı işte. Daha doğrusu aile terbiyesi yoktu, bilinçli değildi.

Her neyse konumuz bu değil. Dün, yani 04.02.2018 tarihinde bildiğiniz gibi 5 şehit haberi aldık. BEŞ!
Hiç kimse konuşmuyordu, dedikodu programları, "Berkecan beni Hüseyin ile aldattı." diyordu. Çocuklar, hatta aklı başında olması gereken yaştaki gençler, yani liseliler okullar açıldı diye küfür ediyordu. Ülkeyi, ülke yapanlara, yani öğretmenlere hakaret ediliyordu. "Yine şu X dersinin hocasını göreceğiz." diye, bu da komik.

Ama hiç kimse şehitleri konuşmuyordu, neden? "Savaş çıksın, cepheye gider çarpışırım." diyen insanlar yapıyor bunu. Sizce gerçekten vatan uğuruna canını tehlikeye atacak bir nesil yetişiyor mu? Bence hayır.

Benim gördüğüm tek şey, oyunlar çocuklara çok büyük düşman oldu. Dost gibi gözüküyor ama düşman oldu. Koca bir nesil oyun oynayarak hayatını mahvetti. 30 yaşında bir adam ve hayatının 20 yılı oyun ile geçmiş. Şuanda da inşaatçı. Başında ana, baba yok. Ne fizikçi, ne şair, ne sanatçı, ne ressam, nede bilim insanı var. Sadece, maksimum 5-6 yıl sonrası için MİLYONLARCA inşaat işçisi.

Duygusuz, sevgisiz, saygısız, mantık düşmanı insanlar yetişiyor sadece. Ebeveynler deseniz, onlar çocuklarından daha çok bilinçsiz. Daha çok mantık düşmanı. Daha çok sevgisiz. Onların bildiği tek şey; üremek, üremek, üremek.

Sizce neden böyle? Tanrı, 80 milyon insana büyü yapıp, birden onları duygusuz varlıklar mı yaptı?

İlla şehit haberi görünce gözlerimizin dolması için, bizimde mi şehit olmamız lazım? İlla duygularımızı yeniden kazanmak için, askerimizi ısıran yılanın, bizi de mi ısırması lazım?

Kitap okumaya istekli tek bir kesim var, o da köydeki çocuklar. Ama maalesef köydeki okullarda kapatılıyor...diyecek bir şey yok. Okumaya sarılmak için illa evlerimiz mi yıkılsın? İlla tabletler, telefonlar mı kırılsın? İlla zulüm mü görelim? Veya yurdumuzdan def mi edilelim, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, savaş çıksa bu ülke tamamen çöker. Sonra yine birileri çıkar ve elinden geldiğince durumu düzeltir.


Genel olarak görüyorum ki, dünya duygularını kaybetmiş. Esas problemler gizleniyor. Aslında gizlenmiyor, gücü kendinde toplamış insanlar, yasal olmayan işlerini halkın gözü önünde gerçekleştiriyor. Ama halk evlilik programları ile meşgul.

Her paylaşımım da şiddete karşıyım diyorum ama bazen fiziksel şiddet çözüm olabilir. İlla birilerini sandalyeye bağlayıp, kafasına vura vura anlatmak lazım. Gerçekten günün birinde böyle bir şey diyeceğimi ummazdım, ama durumu göz önünde bulundurun ve bu şiddet içerikli yorumumu öyle değerlendirin. İnsanlar bu kadar kör olmuşken, başka ne şekilde anlatabiliriz ki?

Şuanda da en çok gülünç bulduğum durum, bildiğiniz gibi Amerika'nın büyük kısmı obezite. Aynı şekilde Türkiye'de obezite olma yolunda ilerliyor. En çok gülünç bulduğum durum, Batının bunu fırsat haline çevirip, şişmanlığı normalleştirmesi. Eskiden yoktu, ama bu gün İnternet'te bakacak olursanız, 145-150 kilo kadın modeller var. Ve insanlar bunları gördükçe daha çok hamburger, pizza tarzı şeyler yiyor. Gülünç, gülünç, gülünç!

Obezitenin normalleştirilmesi; Farkındaysanız her gün bu kilolu insanlar ölüyor veya kanser oluyor. Bu durum çok kısa süre içinde kat kat artacak. Geçen gün, marketlerden uzak durun, pazardan alışveriş yapın demiştim. Şimdi tekrar hatırlatayım dedim.

Bu arada, bi' aralar "Evlenme programları kapatılıyor." muhabbeti vardı. Hala her yerde dedikoducular tam gaz devam ediyor. O konu hakkında bilgisi olanlarda yazarsa sevinirim.

Ülkenin ekonomisini ele almamı istemeyen, eleştiriye kapalı olan insanlar yine bana kızacak, "Sen bu ülke için ne yapıyorsun?" diye. Ben öğrenciyim, mareşal değilim. Elimden geldiğince okuyorum, geleceğime yatırım yapıyorum. Tasarruf yapıyorum, hafızamı geliştirmeye çalışıyorum. Yani ne 80 milyona seslenecek siyasi bir liderim, nede koca bir ülkenin kaderini değiştirecek bir komutan. Para deseniz o da yok, sarayda oturmuyorum. Şuanda ülkeme yapabildiğim en büyük katkım okumaktır. Ayrıca ben insanları eleştirirken, ne egoistlik yapıyorum, nede kendimi yüceltiyorum. Benimde nefsime uyduğum zamanlar oldu. Benimde hatalarım, yanlışlarım oldu, olacakta. Neyse, sonuç itibariyle eleştiri yapıyorum diye lütfen bana kızmayın...ya da kızın. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ve gerçekler acıdır, demişler!

Bugün bize güzel gelen şeyler, bizim hayatımızı kolaylaştırmak veya hizmet değildir. Aksine, güzel dediğimiz şeylerin çoğu bizi hayatımızdan edebilir. Şişmanlatır, psikolojimizi bozar, madde bağımlısı yapabilir. Ve daha sayabileceğim bir çok etken vardır. Bu insanlar bize hizmet etmez, bizim sağlığımızı düşünmez, onların düşündüğü tek şey, kolay ve haram yoldan para kazanmaktır. Bu da etik değildir. Kısaca; Her şeye, herkese güvenmemek lazım.

Artık spor diye bir şey kalmadı. İnsanlar spor yapmıyor. Spor yapmayan insanlar, 55-60 yaşına gelince çok pişman olacaklar. Çünkü her gün ağrıdan ölecekler. Lütfen sporu hayatımızdan çıkarmayalım.

Buradan oyun bağımlısı arkadaşlarıma sesleniyorum; Sizi seven bir anneniz ve babanız var. Onlarla sohbet edin ve dertleşin. Hiç kimse ailesi ile bağlarını koparmasın lütfen. :)

Herkesten ricam; Mümkünse çocukluğunuza dönüp, günlük tutmanız. Duygularımızı, saflığımızı yeniden kazanmak gerek, ben öyle yapıyorum. Eskiden, duygusal bir anımda tam ağlayacakken veya ağlarken, "Lan ben buna mı üzülüyorum? Daha büyük dertlerim var." deyip, ağlamayı yarıda bırakıyordum. Ancak büyük aptallık etmişim. Geleceğimi düşünmekten, az kala duygularımı kaybedecek noktaya gelmişim. Ağlamak ihtiyaçtır ve ağlamak güzeldir. Yeri geldiğinde ağlamaktan kaçmayın. Sebepsiz yere gülün, sebepsiz yere ağlayın. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

Herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu, açık gözlü bir hayat diliyorum.

NOT: Bir konu üzerinden ilerleyeceğim derken, konu dağılmış ve biraz başka yerlere çekmişim, kusura bakmayın. Tabi yinede bunlar hayatımızı etkileyen büyük problemler. :) Yani değinmek lazım.
 
Son düzenleme:
Evlenme programları olayına açıklık getireyim ben de:
Evet, öyle bir açıklama yapıldı ve evlenme programları kapatıldı. Ancak bu programların sahipleri programları izdivaç kategorisinden çıkardılar ve başka kategorilere yerleştirdiler. Sonuç olarak aynı kadro, farklı iş.
 
Başlık milli benliğin kaybedilmesi ile ilgili ama içerik tüm sosyal sorunları kapsıyor neredeyse. Teşekkürler böyle dolu dolu yazdığınız için.

Çocukların ve gençlerin okulu sevmemesinin nedeni belki eğitim sisteminin berbat ötesi olmasıdır belki de yeni neslin büyük çoğunluğunun öğrenmeye hevesli olmaması ve babasının parasına güvenmesidir. Genç dediğin bilime, araştırıp öğrenmeye meraklı ve hevesli olacak. Ama görüyorum ki liselerde anca karı-kız muhabbeti, maç muhabbeti, yine mi fizik dersi, hocalara küfür etmeler, okul malına zarar vermek vs. Yani büyük kısmı adam olmaz bu gençliğin.

Yarın kısmetse mezun olduğum lisenin taşındığı yere gideceğim hocalarımı ziyarete. Bir de yeni nesili dikkatlice inceleyeceğim, ne kadar düzgünler(!) diye. Gidersem bu konu altına yazacağım.

Şehitler konusuna gelecek olursak "savaş olsa cepheye ilk ben giderim" diye övünenlerin %90'ı yalancıdır. Savaş olsa ilk kaçacak onlardır. Kime sorsan 15 Temmuz gecesi tankın önüne yatmıştır. Şehit ailelerinin feryadını görünce üzülüyorum gerçekten ama onların acısını ancak bir yakınım şehit düşerse anlayabilirim.

Obezite ise hakikaten bir hastalık, hatta hastalıklar silsilesi. Şeker, tansiyon, kolestrol, damar tıkanıklığı, fıtık, kalp yetmezliği, nefes darlığı...

Spor hayatta en zevk aldığım şey oldu her zaman. Çocukken top peşinde koşardım hep, şimdi ağırlık kaldırıyorum, uzun yürüyüşler yapıyorum vs. Ama spor yapmayan bir nesil 40 yaşını görmeden hastalanıp bıçak altına yatacaktır. En azından günde 10.000 adım atalım bir zahmet. Adamlar görgüsüzlükten midir yoksa tembellikten midir nedir bakkala/markete arabayla gidiyor, bilmiyor ki kendini arabası ile adım adım hastalıklara götürdüğünü.

Oyun bağımlılarına tek sözüm şu: işe girerken patron size CS:GO'daki rütbenizi sormayacak, bilgi ve iş tecrübenizi soracak, diksiyonunuza bakacak. Bilgisayar oyunu oynamak size -bir profesyonel değilseniz- hiçbir şey katmayacak, boşa vakit harcatan birkaç animasyondan ibaret.

Şiddete ben de karşı olan biriyim fakat bazı insan görünümlü hayvanlar sadece bu dilden anlıyor. Yeri geldiğinde kendimi savunmak için başvurduğum bir yol.

Bir de TV denen aptal kutusuna bakmayı bırakın ya da sadece yararlı bilgi içeriği bulunan programları izleyin. Ben haftada maksimum 2-2,5 saat izlerim. O da belgesel vb. programlar.

Önemli olan kendini geliştirerek bu cahil toplumdan sıyrılıp faydalı bir birey olabilme ve bu uğurda harcanan çabalardır.
 
Genetik. Genetiğimizde okumak öğrenmek, düşünmek yok. Veya evrime, yani öğrenerek genetik kodlarımızı geliştirme becerisine inandığım için, şartlar bilim üretmemiz için gelişmemiş, yani gerek yoktu. Çünkü, güç bakımından güçlü Türk'ler, bilime ihtiyaç duymadı, istediğini güçle elde edebildi. Özgürlük, dünyaya hükmetmek falan. Yani o öğrenme, geliştirme genetiği baskılandı, hiç oluşamadı. Yabancılar da güç bakımından güçsüz genetikte olduğu için, kendini koruma amaçlı, öğrenme, düşünme, geliştirme genetiği ortaya çıkmış, hatta güç kazanmak için ortaya çıkarılmak zorunda bırakılmış. Mesela DaVinci bizim ülkemizde çıkamazdı, öyle insanlar ilk önce aile tarafından, örf adet bakımından baskı altına alınır. Düşünsene muhafazakar ülkede çıkacaksın, mezarlardan iskelet çıkarıp inceleme yapacaksın. Yani bir şeylerin oluşması için uygun ortam şart.
 
Başlık milli benliğin kaybedilmesi ile ilgili ama içerik tüm sosyal sorunları kapsıyor neredeyse. Teşekkürler böyle dolu dolu yazdığınız için.

Çocukların ve gençlerin okulu sevmemesinin nedeni belki eğitim sisteminin berbat ötesi olmasıdır belki de yeni neslin büyük çoğunluğunun öğrenmeye hevesli olmaması ve babasının parasına güvenmesidir. Genç dediğin bilime, araştırıp öğrenmeye meraklı ve hevesli olacak. Ama görüyorum ki liselerde anca karı-kız muhabbeti, maç muhabbeti, yine mi fizik dersi, hocalara küfür etmeler, okul malına zarar vermek vs. Yani büyük kısmı adam olmaz bu gençliğin.

Yarın kısmetse mezun olduğum lisenin taşındığı yere gideceğim hocalarımı ziyarete. Bir de yeni nesili dikkatlice inceleyeceğim, ne kadar düzgünler(!) diye. Gidersem bu konu altına yazacağım.

Şehitler konusuna gelecek olursak "savaş olsa cepheye ilk ben giderim" diye övünenlerin %90'ı yalancıdır. Savaş olsa ilk kaçacak onlardır. Kime sorsan 15 Temmuz gecesi tankın önüne yatmıştır. Şehit ailelerinin feryadını görünce üzülüyorum gerçekten ama onların acısını ancak bir yakınım şehit düşerse anlayabilirim.

Obezite ise hakikaten bir hastalık, hatta hastalıklar silsilesi. Şeker, tansiyon, kolestrol, damar tıkanıklığı, fıtık, kalp yetmezliği, nefes darlığı...

Spor hayatta en zevk aldığım şey oldu her zaman. Çocukken top peşinde koşardım hep, şimdi ağırlık kaldırıyorum, uzun yürüyüşler yapıyorum vs. Ama spor yapmayan bir nesil 40 yaşını görmeden hastalanıp bıçak altına yatacaktır. En azından günde 10.000 adım atalım bir zahmet. Adamlar görgüsüzlükten midir yoksa tembellikten midir nedir bakkala/markete arabayla gidiyor, bilmiyor ki kendini arabası ile adım adım hastalıklara götürdüğünü.

Oyun bağımlılarına tek sözüm şu: işe girerken patron size CS:GO'daki rütbenizi sormayacak, bilgi ve iş tecrübenizi soracak, diksiyonunuza bakacak. Bilgisayar oyunu oynamak size -bir profesyonel değilseniz- hiçbir şey katmayacak, boşa vakit harcatan birkaç animasyondan ibaret.

Şiddete ben de karşı olan biriyim fakat bazı insan görünümlü hayvanlar sadece bu dilden anlıyor. Yeri geldiğinde kendimi savunmak için başvurduğum bir yol.

Bir de TV denen aptal kutusuna bakmayı bırakın ya da sadece yararlı bilgi içeriği bulunan programları izleyin. Ben haftada maksimum 2-2,5 saat izlerim. O da belgesel vb. programlar.

Önemli olan kendini geliştirerek bu cahil toplumdan sıyrılıp faydalı bir birey olabilme ve bu uğurda harcanan çabalardır.

Ben de size dolu dolu yazınız için teşekkür ederim. Maalesef dediğiniz gibi başlık ile konu pek uyumlu değil. Aslında tek konu üzerinden ilerlemeyi düşünüyordum ama yazdıkça yazmaya devam ettim. :)

Genetik. Genetiğimizde okumak öğrenmek, düşünmek yok. Veya evrime, yani öğrenerek genetik kodlarımızı geliştirme becerisine inandığım için, şartlar bilim üretmemiz için gelişmemiş, yani gerek yoktu. Çünkü, güç bakımından güçlü Türk'ler, bilime ihtiyaç duymadı, istediğini güçle elde edebildi. Özgürlük, dünyaya hükmetmek falan. Yani o öğrenme, geliştirme genetiği baskılandı, hiç oluşamadı. Yabancılar da güç bakımından güçsüz genetikte olduğu için, kendini koruma amaçlı, öğrenme, düşünme, geliştirme genetiği ortaya çıkmış, hatta güç kazanmak için ortaya çıkarılmak zorunda bırakılmış. Mesela DaVinci bizim ülkemizde çıkamazdı, öyle insanlar ilk önce aile tarafından, örf adet bakımından baskı altına alınır. Düşünsene muhafazakar ülkede çıkacaksın, mezarlardan iskelet çıkarıp inceleme yapacaksın. Yani bir şeylerin oluşması için uygun ortam şart.

Haklısınız. Bu devirde yumruk değil, kalem önemlidir. Ama bizimkiler hala, "1 Türk 10 İngiliz gücündedir." kafasında. Dünya, teknoloji ve bilimde dahada ilerleyecek, o zaman anlayacaklar kalemin yumruktan daha güçlü olduğunu. Ancak geç kalacaklar.
 
Müslüman alimler de var ama yabancı bilim insanları gibi bir şey icat etmemiş büyük çoğunluğu. Müslümanlar daha çok fen, matematik, felsefe, fıkıh vb. alanlarla uğraşmışlar. Bir de günümüze bak, Müslüman isen en geri kalmış medeniyetlerin dininin bir mensubu olarak tanınıyorsun.

Bu dindekilerin geri kalmasının sebebi yine kendi dinleri icinde oluşan tarikat yapilardir. Tarıkat geleneğine göre elini eteğini din hariç her şeyden çekecek ve din arsızı bir derviş olacaksın. Yazık o tarikattakilere. Bilimle iştigal etseler belki de insanlığa faydalı bir şeyi bulacaklar ama yok ille de Kuran, ille de namaz. Sanki Kuran'da öğrenmek, yeryüzünü gezip dolaşarak inceleyip öğrenmek diye bir şey onerilmiyormuş gibi. Bu resmen zavallilik.

Cübbeli denen süpürge sakalı bilirsiniz, uzaydaki bir aracın yakıtı bitmişti de bir ton laf etmişti, neymiş efendim o işe yani bilime harcanan para israfmis, gavurlar müsrifmiş falan filan. Bir de buna hak verenleri gördükçe çıldırıyorum, hatta bu tür cahiller ile aynı dinden olduğum için utanıyorum.
 
Merhabalar...

Bugün her yerde, her şekilde, "Okullar açılıyor." cümlesini duydum. Komşu çocuk çok küçüktü ve Atatürk'e hakaret ediyordu, "Neden okulu icat etti." diye...komik, çocuk aklı işte. Daha doğrusu aile terbiyesi yoktu, bilinçli değildi.

Her neyse konumuz bu değil. Dün, yani 04.02.2018 tarihinde bildiğiniz gibi 5 şehit haberi aldık. BEŞ!
Hiç kimse konuşmuyordu, dedikodu programları, "Berkecan beni Hüseyin ile aldattı." diyordu. Çocuklar, hatta aklı başında olması gereken yaştaki gençler, yani liseliler okullar açıldı diye küfür ediyordu. Ülkeyi, ülke yapanlara, yani öğretmenlere hakaret ediliyordu. "Yine şu X dersinin hocasını göreceğiz." diye, bu da komik.

Ama hiç kimse şehitleri konuşmuyordu, neden? "Savaş çıksın, cepheye gider çarpışırım." diyen insanlar yapıyor bunu. Sizce gerçekten vatan uğuruna canını tehlikeye atacak bir nesil yetişiyor mu? Bence hayır.

Benim gördüğüm tek şey, oyunlar çocuklara çok büyük düşman oldu. Dost gibi gözüküyor ama düşman oldu. Koca bir nesil oyun oynayarak hayatını mahvetti. 30 yaşında bir adam ve hayatının 20 yılı oyun ile geçmiş. Şuanda da inşaatçı. Başında ana, baba yok. Ne fizikçi, ne şair, ne sanatçı, ne ressam, nede bilim insanı var. Sadece, maksimum 5-6 yıl sonrası için MİLYONLARCA inşaat işçisi.

Duygusuz, sevgisiz, saygısız, mantık düşmanı insanlar yetişiyor sadece. Ebeveynler deseniz, onlar çocuklarından daha çok bilinçsiz. Daha çok mantık düşmanı. Daha çok sevgisiz. Onların bildiği tek şey; üremek, üremek, üremek.

Sizce neden böyle? Tanrı, 80 milyon insana büyü yapıp, birden onları duygusuz varlıklar mı yaptı?

İlla şehit haberi görünce gözlerimizin dolması için, bizimde mi şehit olmamız lazım? İlla duygularımızı yeniden kazanmak için, askerimizi ısıran yılanın, bizi de mi ısırması lazım?

Kitap okumaya istekli tek bir kesim var, o da köydeki çocuklar. Ama maalesef köydeki okullarda kapatılıyor...diyecek bir şey yok. Okumaya sarılmak için illa evlerimiz mi yıkılsın? İlla tabletler, telefonlar mı kırılsın? İlla zulüm mü görelim? Veya yurdumuzdan def mi edilelim, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, savaş çıksa bu ülke tamamen çöker. Sonra yine birileri çıkar ve elinden geldiğince durumu düzeltir.


Genel olarak görüyorum ki, dünya duygularını kaybetmiş. Esas problemler gizleniyor. Aslında gizlenmiyor, gücü kendinde toplamış insanlar, yasal olmayan işlerini halkın gözü önünde gerçekleştiriyor. Ama halk evlilik programları ile meşgul.

Bu arada, bi' aralar "Evlenme programları kapatılıyor." muhabbeti vardı. Hala her yerde dedikoducular tam gaz devam ediyor. O konu hakkında bilgisi olanlarda yazarsa sevinirim.
Ben Batılı bir aile hukuku profesörü olarak diyorum ki; Türk milletinin elinden aile nizamını alınız, geriye hiçbir şey kalmaz”… İsviçreli aile hukuku profesörü Gaston Jezz. Aile yapımız ve ahlakımız öyle bir bozuldu ki, milli benliğimizi ve duygularımızı değerlerimizi kaybetmeye başladık.
 
Faşist bir hükümet tarafından yönetildiğimiz için bunların hepsi normal. 1950 nin Türkiye sini araştırın, insanların giyimleri, üsluplari, davranışları şimdiden daha düzgün.
15 yılda mal bir kitle yarattılar. Ekonominin içine ettiler. Ne öğrenciler eğitimli, ne benliğimiz kaldi ne bir şey. Her yere imam hatip açıyor ve gitmeyi de zorunlu kılıyor. Nasil eğitim görüyor öğrenciler orada? Ben gelecek sene üniversiteyi bitireceğim ve ne yapicağımı bilmiyorum. Mezun olup muhtemelen asgari maaşla geçinicem o da şanslıysam.
Ülkeden umudu kesmiyorum ama böyle de yaşanmıyor.
 
Faşist bir hükümet tarafından yönetildiğimiz için bunların hepsi normal. 1950 nin Türkiye sini araştırın, insanların giyimleri, üsluplari, davranışları şimdiden daha düzgün.
15 yılda mal bir kitle yarattılar. Ekonominin içine ettiler. Ne öğrenciler eğitimli, ne benliğimiz kaldi ne bir şey. Her yere imam hatip açıyor ve gitmeyi de zorunlu kılıyor. Nasil eğitim görüyor öğrenciler orada? Ben gelecek sene üniversiteyi bitireceğim ve ne yapicağımı bilmiyorum. Mezun olup muhtemelen asgari maaşla geçinicem o da şanslıysam.
Ülkeden umudu kesmiyorum ama böyle de yaşanmıyor.
Ne kadar cahilce ne kadar bilimden uzak gerçeklerden uzak bir mesaj yazmışsın, faşist diktatör görmeyi istiyorsan 1950'den öncesine bir baksan iyi olur, bu konu toplumla ahlakla aile ile ilgilidir, toplumun bu hale gelmesinin sebebi cumhuriyet kurulduğundan beri ahlaka aileye yapılan saldırılardır, umarım bu konuda biraz okursun. Not; bu söylediklerimin amacı kimseyi kırmak değil, sadece gerçekleri söylemektir.
Müslüman alimler de var ama yabancı bilim insanları gibi bir şey icat etmemiş büyük çoğunluğu.
Bu konuda yanlış düşünüyorsun, müslümanlar bilime bir çok katkıda bulunmuşlardır, bu konuda
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
bu video'yu izlemelisin, birde bu filmi izle.
image.jpeg
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 8 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı