AsjasFıdas1000
Hectopat
- Katılım
- 14 Mayıs 2017
- Mesajlar
- 898
- Çözümler
- 4
Merhabalar...
Bugün her yerde, her şekilde, "Okullar açılıyor." cümlesini duydum. Komşu çocuk çok küçüktü ve Atatürk'e hakaret ediyordu, "Neden okulu icat etti." diye...komik, çocuk aklı işte. Daha doğrusu aile terbiyesi yoktu, bilinçli değildi.
Her neyse konumuz bu değil. Dün, yani 04.02.2018 tarihinde bildiğiniz gibi 5 şehit haberi aldık. BEŞ!
Hiç kimse konuşmuyordu, dedikodu programları, "Berkecan beni Hüseyin ile aldattı." diyordu. Çocuklar, hatta aklı başında olması gereken yaştaki gençler, yani liseliler okullar açıldı diye küfür ediyordu. Ülkeyi, ülke yapanlara, yani öğretmenlere hakaret ediliyordu. "Yine şu X dersinin hocasını göreceğiz." diye, bu da komik.
Ama hiç kimse şehitleri konuşmuyordu, neden? "Savaş çıksın, cepheye gider çarpışırım." diyen insanlar yapıyor bunu. Sizce gerçekten vatan uğuruna canını tehlikeye atacak bir nesil yetişiyor mu? Bence hayır.
Benim gördüğüm tek şey, oyunlar çocuklara çok büyük düşman oldu. Dost gibi gözüküyor ama düşman oldu. Koca bir nesil oyun oynayarak hayatını mahvetti. 30 yaşında bir adam ve hayatının 20 yılı oyun ile geçmiş. Şuanda da inşaatçı. Başında ana, baba yok. Ne fizikçi, ne şair, ne sanatçı, ne ressam, nede bilim insanı var. Sadece, maksimum 5-6 yıl sonrası için MİLYONLARCA inşaat işçisi.
Duygusuz, sevgisiz, saygısız, mantık düşmanı insanlar yetişiyor sadece. Ebeveynler deseniz, onlar çocuklarından daha çok bilinçsiz. Daha çok mantık düşmanı. Daha çok sevgisiz. Onların bildiği tek şey; üremek, üremek, üremek.
Sizce neden böyle? Tanrı, 80 milyon insana büyü yapıp, birden onları duygusuz varlıklar mı yaptı?
İlla şehit haberi görünce gözlerimizin dolması için, bizimde mi şehit olmamız lazım? İlla duygularımızı yeniden kazanmak için, askerimizi ısıran yılanın, bizi de mi ısırması lazım?
Kitap okumaya istekli tek bir kesim var, o da köydeki çocuklar. Ama maalesef köydeki okullarda kapatılıyor...diyecek bir şey yok. Okumaya sarılmak için illa evlerimiz mi yıkılsın? İlla tabletler, telefonlar mı kırılsın? İlla zulüm mü görelim? Veya yurdumuzdan def mi edilelim, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, savaş çıksa bu ülke tamamen çöker. Sonra yine birileri çıkar ve elinden geldiğince durumu düzeltir.
Genel olarak görüyorum ki, dünya duygularını kaybetmiş. Esas problemler gizleniyor. Aslında gizlenmiyor, gücü kendinde toplamış insanlar, yasal olmayan işlerini halkın gözü önünde gerçekleştiriyor. Ama halk evlilik programları ile meşgul.
Her paylaşımım da şiddete karşıyım diyorum ama bazen fiziksel şiddet çözüm olabilir. İlla birilerini sandalyeye bağlayıp, kafasına vura vura anlatmak lazım. Gerçekten günün birinde böyle bir şey diyeceğimi ummazdım, ama durumu göz önünde bulundurun ve bu şiddet içerikli yorumumu öyle değerlendirin. İnsanlar bu kadar kör olmuşken, başka ne şekilde anlatabiliriz ki?
Şuanda da en çok gülünç bulduğum durum, bildiğiniz gibi Amerika'nın büyük kısmı obezite. Aynı şekilde Türkiye'de obezite olma yolunda ilerliyor. En çok gülünç bulduğum durum, Batının bunu fırsat haline çevirip, şişmanlığı normalleştirmesi. Eskiden yoktu, ama bu gün İnternet'te bakacak olursanız, 145-150 kilo kadın modeller var. Ve insanlar bunları gördükçe daha çok hamburger, pizza tarzı şeyler yiyor. Gülünç, gülünç, gülünç!
Obezitenin normalleştirilmesi; Farkındaysanız her gün bu kilolu insanlar ölüyor veya kanser oluyor. Bu durum çok kısa süre içinde kat kat artacak. Geçen gün, marketlerden uzak durun, pazardan alışveriş yapın demiştim. Şimdi tekrar hatırlatayım dedim.
Bu arada, bi' aralar "Evlenme programları kapatılıyor." muhabbeti vardı. Hala her yerde dedikoducular tam gaz devam ediyor. O konu hakkında bilgisi olanlarda yazarsa sevinirim.
Ülkenin ekonomisini ele almamı istemeyen, eleştiriye kapalı olan insanlar yine bana kızacak, "Sen bu ülke için ne yapıyorsun?" diye. Ben öğrenciyim, mareşal değilim. Elimden geldiğince okuyorum, geleceğime yatırım yapıyorum. Tasarruf yapıyorum, hafızamı geliştirmeye çalışıyorum. Yani ne 80 milyona seslenecek siyasi bir liderim, nede koca bir ülkenin kaderini değiştirecek bir komutan. Para deseniz o da yok, sarayda oturmuyorum. Şuanda ülkeme yapabildiğim en büyük katkım okumaktır. Ayrıca ben insanları eleştirirken, ne egoistlik yapıyorum, nede kendimi yüceltiyorum. Benimde nefsime uyduğum zamanlar oldu. Benimde hatalarım, yanlışlarım oldu, olacakta. Neyse, sonuç itibariyle eleştiri yapıyorum diye lütfen bana kızmayın...ya da kızın. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ve gerçekler acıdır, demişler!
Bugün bize güzel gelen şeyler, bizim hayatımızı kolaylaştırmak veya hizmet değildir. Aksine, güzel dediğimiz şeylerin çoğu bizi hayatımızdan edebilir. Şişmanlatır, psikolojimizi bozar, madde bağımlısı yapabilir. Ve daha sayabileceğim bir çok etken vardır. Bu insanlar bize hizmet etmez, bizim sağlığımızı düşünmez, onların düşündüğü tek şey, kolay ve haram yoldan para kazanmaktır. Bu da etik değildir. Kısaca; Her şeye, herkese güvenmemek lazım.
Artık spor diye bir şey kalmadı. İnsanlar spor yapmıyor. Spor yapmayan insanlar, 55-60 yaşına gelince çok pişman olacaklar. Çünkü her gün ağrıdan ölecekler. Lütfen sporu hayatımızdan çıkarmayalım.
Buradan oyun bağımlısı arkadaşlarıma sesleniyorum; Sizi seven bir anneniz ve babanız var. Onlarla sohbet edin ve dertleşin. Hiç kimse ailesi ile bağlarını koparmasın lütfen.
Herkesten ricam; Mümkünse çocukluğunuza dönüp, günlük tutmanız. Duygularımızı, saflığımızı yeniden kazanmak gerek, ben öyle yapıyorum. Eskiden, duygusal bir anımda tam ağlayacakken veya ağlarken, "Lan ben buna mı üzülüyorum? Daha büyük dertlerim var." deyip, ağlamayı yarıda bırakıyordum. Ancak büyük aptallık etmişim. Geleceğimi düşünmekten, az kala duygularımı kaybedecek noktaya gelmişim. Ağlamak ihtiyaçtır ve ağlamak güzeldir. Yeri geldiğinde ağlamaktan kaçmayın. Sebepsiz yere gülün, sebepsiz yere ağlayın. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu, açık gözlü bir hayat diliyorum.
NOT: Bir konu üzerinden ilerleyeceğim derken, konu dağılmış ve biraz başka yerlere çekmişim, kusura bakmayın. Tabi yinede bunlar hayatımızı etkileyen büyük problemler. Yani değinmek lazım.
Bugün her yerde, her şekilde, "Okullar açılıyor." cümlesini duydum. Komşu çocuk çok küçüktü ve Atatürk'e hakaret ediyordu, "Neden okulu icat etti." diye...komik, çocuk aklı işte. Daha doğrusu aile terbiyesi yoktu, bilinçli değildi.
Her neyse konumuz bu değil. Dün, yani 04.02.2018 tarihinde bildiğiniz gibi 5 şehit haberi aldık. BEŞ!
Hiç kimse konuşmuyordu, dedikodu programları, "Berkecan beni Hüseyin ile aldattı." diyordu. Çocuklar, hatta aklı başında olması gereken yaştaki gençler, yani liseliler okullar açıldı diye küfür ediyordu. Ülkeyi, ülke yapanlara, yani öğretmenlere hakaret ediliyordu. "Yine şu X dersinin hocasını göreceğiz." diye, bu da komik.
Ama hiç kimse şehitleri konuşmuyordu, neden? "Savaş çıksın, cepheye gider çarpışırım." diyen insanlar yapıyor bunu. Sizce gerçekten vatan uğuruna canını tehlikeye atacak bir nesil yetişiyor mu? Bence hayır.
Benim gördüğüm tek şey, oyunlar çocuklara çok büyük düşman oldu. Dost gibi gözüküyor ama düşman oldu. Koca bir nesil oyun oynayarak hayatını mahvetti. 30 yaşında bir adam ve hayatının 20 yılı oyun ile geçmiş. Şuanda da inşaatçı. Başında ana, baba yok. Ne fizikçi, ne şair, ne sanatçı, ne ressam, nede bilim insanı var. Sadece, maksimum 5-6 yıl sonrası için MİLYONLARCA inşaat işçisi.
Duygusuz, sevgisiz, saygısız, mantık düşmanı insanlar yetişiyor sadece. Ebeveynler deseniz, onlar çocuklarından daha çok bilinçsiz. Daha çok mantık düşmanı. Daha çok sevgisiz. Onların bildiği tek şey; üremek, üremek, üremek.
Sizce neden böyle? Tanrı, 80 milyon insana büyü yapıp, birden onları duygusuz varlıklar mı yaptı?
İlla şehit haberi görünce gözlerimizin dolması için, bizimde mi şehit olmamız lazım? İlla duygularımızı yeniden kazanmak için, askerimizi ısıran yılanın, bizi de mi ısırması lazım?
Kitap okumaya istekli tek bir kesim var, o da köydeki çocuklar. Ama maalesef köydeki okullarda kapatılıyor...diyecek bir şey yok. Okumaya sarılmak için illa evlerimiz mi yıkılsın? İlla tabletler, telefonlar mı kırılsın? İlla zulüm mü görelim? Veya yurdumuzdan def mi edilelim, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, savaş çıksa bu ülke tamamen çöker. Sonra yine birileri çıkar ve elinden geldiğince durumu düzeltir.
Genel olarak görüyorum ki, dünya duygularını kaybetmiş. Esas problemler gizleniyor. Aslında gizlenmiyor, gücü kendinde toplamış insanlar, yasal olmayan işlerini halkın gözü önünde gerçekleştiriyor. Ama halk evlilik programları ile meşgul.
Her paylaşımım da şiddete karşıyım diyorum ama bazen fiziksel şiddet çözüm olabilir. İlla birilerini sandalyeye bağlayıp, kafasına vura vura anlatmak lazım. Gerçekten günün birinde böyle bir şey diyeceğimi ummazdım, ama durumu göz önünde bulundurun ve bu şiddet içerikli yorumumu öyle değerlendirin. İnsanlar bu kadar kör olmuşken, başka ne şekilde anlatabiliriz ki?
Şuanda da en çok gülünç bulduğum durum, bildiğiniz gibi Amerika'nın büyük kısmı obezite. Aynı şekilde Türkiye'de obezite olma yolunda ilerliyor. En çok gülünç bulduğum durum, Batının bunu fırsat haline çevirip, şişmanlığı normalleştirmesi. Eskiden yoktu, ama bu gün İnternet'te bakacak olursanız, 145-150 kilo kadın modeller var. Ve insanlar bunları gördükçe daha çok hamburger, pizza tarzı şeyler yiyor. Gülünç, gülünç, gülünç!
Obezitenin normalleştirilmesi; Farkındaysanız her gün bu kilolu insanlar ölüyor veya kanser oluyor. Bu durum çok kısa süre içinde kat kat artacak. Geçen gün, marketlerden uzak durun, pazardan alışveriş yapın demiştim. Şimdi tekrar hatırlatayım dedim.
Bu arada, bi' aralar "Evlenme programları kapatılıyor." muhabbeti vardı. Hala her yerde dedikoducular tam gaz devam ediyor. O konu hakkında bilgisi olanlarda yazarsa sevinirim.
Ülkenin ekonomisini ele almamı istemeyen, eleştiriye kapalı olan insanlar yine bana kızacak, "Sen bu ülke için ne yapıyorsun?" diye. Ben öğrenciyim, mareşal değilim. Elimden geldiğince okuyorum, geleceğime yatırım yapıyorum. Tasarruf yapıyorum, hafızamı geliştirmeye çalışıyorum. Yani ne 80 milyona seslenecek siyasi bir liderim, nede koca bir ülkenin kaderini değiştirecek bir komutan. Para deseniz o da yok, sarayda oturmuyorum. Şuanda ülkeme yapabildiğim en büyük katkım okumaktır. Ayrıca ben insanları eleştirirken, ne egoistlik yapıyorum, nede kendimi yüceltiyorum. Benimde nefsime uyduğum zamanlar oldu. Benimde hatalarım, yanlışlarım oldu, olacakta. Neyse, sonuç itibariyle eleştiri yapıyorum diye lütfen bana kızmayın...ya da kızın. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ve gerçekler acıdır, demişler!
Bugün bize güzel gelen şeyler, bizim hayatımızı kolaylaştırmak veya hizmet değildir. Aksine, güzel dediğimiz şeylerin çoğu bizi hayatımızdan edebilir. Şişmanlatır, psikolojimizi bozar, madde bağımlısı yapabilir. Ve daha sayabileceğim bir çok etken vardır. Bu insanlar bize hizmet etmez, bizim sağlığımızı düşünmez, onların düşündüğü tek şey, kolay ve haram yoldan para kazanmaktır. Bu da etik değildir. Kısaca; Her şeye, herkese güvenmemek lazım.
Artık spor diye bir şey kalmadı. İnsanlar spor yapmıyor. Spor yapmayan insanlar, 55-60 yaşına gelince çok pişman olacaklar. Çünkü her gün ağrıdan ölecekler. Lütfen sporu hayatımızdan çıkarmayalım.
Buradan oyun bağımlısı arkadaşlarıma sesleniyorum; Sizi seven bir anneniz ve babanız var. Onlarla sohbet edin ve dertleşin. Hiç kimse ailesi ile bağlarını koparmasın lütfen.
Herkesten ricam; Mümkünse çocukluğunuza dönüp, günlük tutmanız. Duygularımızı, saflığımızı yeniden kazanmak gerek, ben öyle yapıyorum. Eskiden, duygusal bir anımda tam ağlayacakken veya ağlarken, "Lan ben buna mı üzülüyorum? Daha büyük dertlerim var." deyip, ağlamayı yarıda bırakıyordum. Ancak büyük aptallık etmişim. Geleceğimi düşünmekten, az kala duygularımı kaybedecek noktaya gelmişim. Ağlamak ihtiyaçtır ve ağlamak güzeldir. Yeri geldiğinde ağlamaktan kaçmayın. Sebepsiz yere gülün, sebepsiz yere ağlayın. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu, açık gözlü bir hayat diliyorum.
NOT: Bir konu üzerinden ilerleyeceğim derken, konu dağılmış ve biraz başka yerlere çekmişim, kusura bakmayın. Tabi yinede bunlar hayatımızı etkileyen büyük problemler.
Son düzenleme: