Monolog iç dökme

228522

Kilopat
Katılım
8 Eylül 2018
Mesajlar
1.382
Makaleler
4
Çözümler
4
Cahit Berkay bana bunları hissettirdiğin için çok teşekkür ederim. Konumuz "Selvi Boylum Al Yazmalım" ve "Çiçek Abbas" müzikleri. Filmleri izlemedim ancak çok tanıdık geliyorlar, bence hissettirdikleri yüzünden. Zaten "Al Yazmalım" dedemin zil müziği idi uzunca bir süre. Bu parçalar bana nostalji yaşatıyor ama ayrı bir nostalji, farklı bir şey. Nostalji gibi ama değil, çok özel bir his. Bana şehir insanı olmadığımı, ait olduğum yeri hatırlatıyor. Yıl 2014-2015 falan olması lazım. Ah ait olduğum yer, bir çocuk için muhteşemsin. 2014-2015 yılları geliyor aklıma, ne muhteşemdi. Bisiklet sürer, koyun güder, dağ tepe gezer, bakkala gider, oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Zaten dağın başında bunlar yapılıyordu ama muhteşem hissettiriyordu. Ayrıca Enes Batur'u hatırlıyorum, şuan genç olduğum için o yıllarda küçük bir çocuktum ve muhteşem videoları vardı bana göre. O zamanlar lise öğrencisiydi sanırım, benim şuan olduğum yaşlarda. Happy Wheels videoları, saçma sapan oyun videoları falan çok güzel geliyordu. Herkesin tanık olduğu 100 liraya satılan çakma tabletler vardı o zamanlar, onların kasası hep aynıydı. Benim o kasa bir tabletim vardı "Ariana" diye bir marka. Onu alıp mutfakta yere örtü serer, Enes Batur izleyip yağlı ekmek yerdim ve karşıyı izlerdim. O zamanlar Clash Royale, Minecraft survival, Clash of Clans gibi oyunların prime dönemleriydi.


Günümüzün aksine Youtube daha ziyade bir oyun videosu platformu idi. Ayrıca bana gerçekten küçük olduğum dönemlerden, yani bebeklikten yeni çıkmış çocuk iken yaşadığım bazı şeyleri anımsatıyor ama onları tek tük hatırlıyorum. Yıl 2011-2012 falan. Önceden bahsettiğim yerin köylerinden kalan anıları hatırlıyorum. Tamamen dağ ve kır olan bir yerin(burası gelişmemiş bir ilçe) köyünü düşünün birde. Keçilerin düşünerek geçtiği yerlerden geçip varılıyordu köylere. Köylerde genelde insanlar aynı soydan oluyor. Bahsettiğim yerde çoğu kişi Yörük ve iskan edilip dedeleri bir bölgeye yerleştiriliyor. Orada kendi köylerini kuruyorlar, bizim de köyümüz var. Hatta 3 köyümüz var ancak aile aile ayrıldığı için bize ve yakınlarımıza ait 1 köy, bir tık daha uzaktan yakınlarımıza ait 2 köy var. 3 yakın Yörük beyi, 3 ayrı kardeş soy oluşturup köyleri kuruyorlar yani. İşte hayatın her masumiyetiyle yaşadığım zamanlar aklıma geliyor, sadece hayatın masumiyeti değil hayatın bize karşı masum olduğu zamanlar ayrıca. Doğa bile bizden yana idi, her yer tertemiz yeşillik idi.

Çok özledim o zamanları, ve farkında vardı. Bu yerleri aşırı özlediğim için daha önce buraya konu açmıştım, çöl coğrafyasına, uzak diyarlara gurbet gitmiş iken. Şimdi çok yakınım bu yerlere, ancak bu sefer eski zamanları özlüyorum. Beraber büyüdüğüm dostlarımla artık daha farklı şeyler yapıyoruz, çünkü büyüdük. İşte bunu kabullenmek veya kabullenememek var işin içinde. Aslında fark ettim de, daha büyüyeceğim ve ileride bu zamanları da özleyeceğim. Eskiden ne güzel yaşamışım, hayatımın sürgün olarak tanımladığım o uzak diyarlarda geçen zamanına dair hiçbir şey özlemiyorum mesela. Çünkü hiçbir şey yapmadım, ancak bahsettiğim zamanları özlüyorum çünkü onları güzel kıldım. Bu zamanları da güzel kılacağım. Ha? sürgün zamanları mı? onlar güzel kılınmaya değmez.
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Yeni konular

Geri
Yukarı