Aslında bu; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin (tabii ki estetik anlamı degil) benzeri değerlendirmeler ile ilgili. Bu konularda, ortak bir anlayış sağlandığında birliktelikler daha sağlam oluşuyor. Yine bu konulardaki anlayış; ne kadar çok kişiyi kapsar ve onları gözetir, korur, kollar ise o birliktelik içindeki insanların yaşamının daha konforlu hâle gelmesini ve doğal olarak, düşünsel ve çevresel sıkıntıların azalmasını sağlayabiliyor. Tersi durumda da herkes kendine göre bir değerlendirme içine girdiğinde, kimin kime gücü yeterse şeklinde ve zorunluluktan dolayı bir bitliktelik olması sebebiyle insanlar kişisel çıkar uğruna ya da lüzumsuz çatışmalarla birbirine hayatı zindan edebiliyor. Bunların örneklerini, farklı bilinç seviyesindeki ya da farklı yaşam standardı olan toplumlarda gözlemleyebiliyoruz.
Farklılıkları ben de seviyorum tabii, lakin bağlılık ve uyum için en temelde anlam üzerinden bir ortaklık yakalayabilmek de gerekiyor. Bunun da zorunluluktan dolayı değil de gönüllü olması, o topluluğun gelişmesine destek olabilir.
Başa dönersek, nasıl belirleneceği hususu hâlâ büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor ama olur da hâlledilebilirse; ki sınırlı sayıda insanlar için yasalarla hâlledilebiliyor, insanın ruhsal durumuna pozitif olarak katkı sağlaması kaçınılmazdır.
Bu arada, bunlar da kişisel görüş olarak isimlendirilebilir. Ama önceliğinin, çokluk olduğu da yadsınamaz.