Benim zevk almama sebebim tipsiz ve fakir olmam. O dediklerinizi bir şekilde yaptım diyelim hani, yine mutlu olmayacağım ki?
Doğmadan önce kimse bize sormadı: "Bakın, böyle bir dünya var, bir süre buraya gideceksiniz, bir şeyler yapın ve yok olun. Denemek ister misiniz? ?" Böyle bir şansımız olsaydı ve dünyaya gelmeden önce dünya ve yaşam hakkında bir sunum yapılsa, bugüne kadar yaşayan insanların önemli bir bölümünün bu deneyimi kabul etmeyeceğinden eminim.
Doğduğumuzda, hiçbir soru sorulmadı ve bir şekilde doğduk. Bu yaşamın bazı kuralları vardır, bir daha asla sorulmamış ve sadece uymamız beklenmektedir. Klasik "oku-iş bul-evlen, çocuk yap-yaşlan-öl" den bahsetmiyorum. Yaşamın güzel, yaşamaya değer olduğuna ve ölümün korkunç olduğuna inanıyoruz. Hayat çoğu insanın söylediklerine göre yaşamaya değermiş. Ee tamam sana göre güzel olabilir ama bana göre değil? Belki sen çok zengin olduğun için hayatın yaşamaya değer olduğunu düşünüyorsun, saygı duyarım. Fakat fakir insanlarla, şavaşlarla, işkencelerle, soykırımlarla ve her türlü kötülüklerle dolu bir dünyadayız ve buna maruz kalan insanları düşünmeden "her şeye rağmen hayatın yaşamaya değer olduğunu" düşünmemiz isteniyor.
Büyük bir yıkım deneyimlemeye gerek yok. Sıradan fakir bir insan olarak hayatı sevemiyorum. Sıkılma hakkım var. Belki de en önemlisi, bu hayatı istediğim zaman sonlandırma hakkım var.
Günlük hayattan hoşlanmıyorum. Hayat rutinlerinden bıkmış olabilirim. Birinin önüne "hedef" olarak sokan şeyler benim için hiçbir şey ifade etmiyor olabilir. Bütün bunlardan vazgeçtiğimde, toplum beni dışlayacak ve ölüme terk edecek.
Yaşamayı, hayatın tadını çıkarmayı ve sürdürmeyi seven insanlara saygı duyuyorsak, aksi halde düşünen insanlara da saygı göstermeliyiz.