Geçen eğitim-öğretim yılında Türkçe hocamız 3 takım oluşturup zeki öğrencileri topladı ve yarışma yaptı. Yarışma sanırsam genel kültür üzerineydi, 5. sorulara kadar hepsini kolayca cevaplamıştım. Son soru bizi 1. yapacak soruydu. Nazım Hikmet ile ilgili bilgi verilmiş hangi yazar olduğunu bilmeliydik. Ben o an Nazım Hikmet olduğunu söylemiştim fakat uyuz bir tip çok emin olduğunu söyleyerek farklı bir yazarın ismini yazdı. Sonuçta okuyanların bildiği gibi Nazım Hikmet'ti. Buraya kadar tamam, olabilir yanlış bilinebilir fakat sonuç açıklanınca ben "Nazım Hikmet demiştim ben aga, keşke yazsaydık." dedim. O uyuz tip "Ne zaman söyledin oğlum! Bi' git." şeklinde bir cevap verdi. Affediciyimdir, hor gördüm. Teneffüste karşı takımdan aşağılayıcı şekilde "Nazım Hikmet'i nasıl bilemezsiniz ya." dendi. Ben o an ısrar etseydim içime sinerdi. Pişman olabileceğimi düşünüp ısrar etmedim. Lev Tolstoy'un dediği gibi "Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapamadıklarımızdır."
Şu kısa yaşantımda genel olarak hoşnutsuzlandığım olaylar bildiğim halde cevap veremediğim şeylerdendir. Okul hayatımda da beladan kaçınmışımdır.