Dostum sana gerçek hislerimi yazıyorum.
Öncelikle yazma şeklin beni gerçekten etkiledi. Bolca kitap okuduğunu düşünüyorum. Olmasa bile ciddi şekilde bir yetenek var.
Neyse konuya dönersek,
Ben bir oyuncu olarak (oyun oynayan anlamında, e-sporcu falan değilim.) Oyun oynama tutkunuzu anlıyorum. Elbette fazlaya kaçarsan hoş olmaz. Mesela ben günlük inanılmaz derecede oyun oynuyorum. Minimum 6-7 saat. Siz kendinize yapmayın bunu. Ama 2 saatte oynamayacaksan ne yapacaksın?
O duyguyu bilirim, o şeyi beklersin, beklersin ve beklersin. Ama en sonunda o istediğin hazzı alamazsın.
Derslere çalışmak önemli ve hayatını belirler, hatta şu aralar sabredip ders çalışmalısın. Ama eğer seni rahatlatacak bir şeye ihtiyacın varsa, oynunu oyna.
Bana kalırsa böyle böyle büyür o his ve kartopu etkisi gibi seni düşürür. Düşürmeyebilir de? Amaaa kim bilir? Pişman olmayacağın kararı vermelisin. Git günlük dersini çalış, tekrarını yap, planını hazırla ve oyununu oyna. Onlar da senin için endişeli olabilir. Ama bu şeyler onların da hata yapmayacağı anlamına gelmez.
Kaş yapayım derken, göz çıkarmak. Deyimi gibi bence.
Unutma bu dünyada sadece çalışırsan, iyi bir yere gelebilirsin. Fakat bu yolda çalıştığın bütün emeklerin karşılığını alamayabilirsin.
Kelimeleri pek iyi kullanamayabilirim ama kesinlikle şunu iyi bir şekilde diyebilirim,
Bu hayat senin. Elbette diğer kişilere karşı sorumluluğun var ve onları yerine getirmelisin. Fakat sorumluluğunu hangi yolla yerine getireceğini sen karar ver.
Kısacası,
Eğer sen uygun görürsen, mesela, bu kadar çalışma yeter biraz da stres atayım dersen, yap. Eğer ihtiyacını karşılıyor ise oyununu oynayabilirsin.
Son olarak, bu hayat senin pasha. Verdiğin kararlar da senin. Ve zaman da yolculuk diye bir şey yok şu anda. Pişman olmayacağın kararları ver.