Oyun yapımcısı olmak için bölüm önerisi

Şahsi fikrimi söyleyeceğim, mutlak doğru kabul etmeyiniz.
Bence en kolay okulun en kolay bölümü, ya da sevilen, keyif alınan bir konunun en kolay okulu.

Zira tahsiliniz, iş başvurularınızda işe yarayacak. Lise mezunu yerine üniversite mezunu diyebileceksiniz, bunun dışında oyun yapımı alanına bir katkısı olmayacak. "Bilgisayar oyunları" üzerine bir bölüm, sanırsam Bahçeşehir Üniversitesi ve ODTÜ tarafından açıldı. Ancak ülkemiz üniversitelerinin en büyük sorunları geriden gelmeleri. Onun yerine üniversite ile zaman kaybetmeyerek, bulabildiğiniz bütün kurslar, katılabildiğiniz bütün gruplarla kendinizi geliştirmeniz gerekli. Hatta daha da ileri gideyim; Youtube'tan bulduğunuz kurslarla Blender öğrenmek, 4 sene bilgisayar oyunu bölümü okumaktan daha faydalı.

Ben uzatmalı İTÜ Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisiyim mesela. 7.5 sene ara verip geri döndüm, okulun en büyük zorlukları, "biliyorum" dediğim derslerde oldu. Örneğin Sayısal Devreler diye bir ders var. Bİlgisayarların donanımlarının mantıklarını ve o mantığın matematiğini anlatıyor, sonrasında da bir kaç basit devre üzerine bilgiler veriyor. Dersi almadan önce de iyi bildiğim, kendimi geliştirdiğim bir alan. Zira, yazılımlar kadar donanımlara da hayranım ve sürekli kendimi geliştirmeye gayret ediyorum.

Lakin, bazı problemleri (tüm yazılımlarda olduğu gibi) yoruma dayalı oluyor. Hoca gelip derste bir örnek çözüyor, nokta-virgül aynı şekilde soruyor ve sınavda da öyle cevaplamanızı istiyor. Kendi yorumunuzu katarsanız, veya o derse gelmeyip "nasılsa bu konuyu biliyorum" diyip, kendi yönteminizle yaparsanız "0" alıyorsunuz. Bu noktada sorun "dersin zorluğu" değil, "hocanın zorluğu" oluyor. Zorluğuyla meşhur İTÜ, aslında bütün bölümlerinde hocalarının zorlukları ve kaprisleri ile zor olan bir okuldur. Yoksa bu kadar yıllık eğitim hayatımda internetten bulamayacağım bir makale, Youtube'tan öğrenemeyeceğim bir şey görmedim. Ezmek için söylemiyorum, okulda elektrik mühendisliği üzerine anlatılan en yeni kavram 20 yıllık. Son teknolojiler zaten büyük firmaların tekelinde, okullara uğramıyor. Oyun sektöründe de 20 yıl geriden geldiğinizi düşünsenize!

Bunun gibi daha bir sürü örnek vermek mümkün. Örneğin elektrik direklerinin döşenmeleri konusunda 10'dan fazla teknik mevcut. Ancak alanında meşhur ve ülkemizde çalışmış bir hoca, kendisi daha önce bir yöntemi uygulamış diye sözlü olarak "bu yöntem aslında en iyisidir" diyor bir derste. Ancak böyle bir kanıtlanmış bilgi yok, dolayısıyla kitaplarda da böyle bir bilgi yok. O an o sözü kaçırdıysanız ve bu bir soru olarak sınavda karşınıza çıkarsa "en iyi yöntem şudur" yazmanız gerekli, ama çalıştığınız kitaplarda öyle bir "en iyi yöntem" yok. Onun yerine "10'dan fazla yöntem vardır" yazıyor. Bunu yazınca da "0" alıyorsunuz:)

Böyle bir durumda iki seçeneğim var; ya dersten kalıp gelecek dönem yine alıyorum ya da işimden gücümden (bir de işim var) feragat edip hocanın dersine gidip nokta-virgül not alıyorum. Her durumda bir zaman ve çaba kaybı söz konusu. Bu kayıp zamanı ve çabayı, normalde ilgimi çeken, asıl ilerlemek istediğim alan olan oyun-yazılım konularına ayırabilsem, okul derslerimi de asgari çaba ile verebilsem yolunda hızla ilerlemiş olurdum. Onun yerine bir noktada hocalarla kavga edip, yıllarca okula ara vermem gerekti.

Bu kadar uzun yazdım, çünkü şu hayatta verebileceğim bir öğüt varsa o da şudur "yan amaçlarınızın asıl amaçlarınızdan daha çok çaba ve zaman almalarına izin vermeyin". Ben çocukluğumdan beri bilgisayarlar, oyunlar, donanımlar ve yazılımlar üzerine kendimi yetiştirmeye uğraşıyorum. Bu bölümü kazanana kadar da belirli bir hızla hep ilerledim. İTÜ Elektrik Mühendisliği'ni de sevip uğraşacağım bir bölüm diyerek kazandım, zira güç kaynakları da bilgisayarların birer parçası ve en bilmediğim şey onlardı. Ancak dersi öğrenmek kadar hocaların spesifik sınavlarını öğrenmekle zaman kaybetmekten asıl amacımdan uzaklaşmak zorunda kaldım. "Kenarda diplomama olsun, bir konuda da akademik bilgi edineyim" diyerek kendime yan amaç edindiğim şey, asıl amacımdan daha çok öncelik istemeye başladı. Bu esnada böyle kaprisleriyle ünlü olmayan okullarda burslu okuyan bir kaç arkadaşım çoktan mezun olup yazılım-oyun alanlarında iş buldular. Hatta çoğu yurt dışında gittiler.

Kısacası, naçizane tavsiyem kolayca sevip atlatabileceğiniz bir 4 senelik bölümü bulun, mümkünse teknik bir alan olsun, bol matematikli. Ama bunu en kolay, öğrenci işleri en gelişmiş üniversitelerde seçin, asıl amacınız olan oyun yapımcılığı için de -başta İngilizce olmak üzere- kendinizi araştırarak geliştirin. Hem en güncel bilgiye ulaşırsınız hem de kendi planınızı çizersiniz. Sonuçta sizin hızınızı ve kapasitenizi yine en iyi siz bilirsiniz.
 
CTİS gel. Bilkent,Mersin,Keşanda var BÖTE okullarına bak müfredata derslere bak.
@Silinen üye

Computer Technologies and Information Systems, güzel bölümdür, temel-orta seviye arası baya birşey öğrenebilirsiniz (Bilkent)(O bölümde okuyan arkadaşlardan biliyorum.)

İngilizce ile aran kötü ise (öğrenememekte sıkıntı çekiyorsan veya hevesin yok ise) Bilkent'i (İngilizce hazırlığı ile meşhur bir üniversite) veya oyun yapımcılığını tercih etmeni önermem.
 
@Silinen üye

Computer Technologies and Information Systems, güzel bölümdür, temel-orta seviye arası baya birşey öğrenebilirsiniz (Bilkent)(O bölümde okuyan arkadaşlardan biliyorum.)

İngilizce ile aran kötü ise (öğrenememekte sıkıntı çekiyorsan veya hevesin yok ise) Bilkent'i (İngilizce hazırlığı ile meşhur bir üniversite) veya oyun yapımcılığını tercih etmeni önermem.
COPE sistemini bitirdiler. Eskiden zordu baya. Bilkent hazırlık deyince bir geri dururdu insanlar. Şimdi PAE var en kötü upper başlayıp 1 dönem okuyup irregular olarak devam edersin. Hocalar güzel. Ama tütün kullanıyorsan gelme. Zira Rektörümüz 2022 den sonra tüm Bilkent te tütün kullanımını yasaklayacak. İyiki mezun oluyorum zor yırttım ben :)
 
Şahsi fikrimi söyleyeceğim, mutlak doğru kabul etmeyiniz.
Bence en kolay okulun en kolay bölümü, ya da sevilen, keyif alınan bir konunun en kolay okulu.

Zira tahsiliniz, iş başvurularınızda işe yarayacak. Lise mezunu yerine üniversite mezunu diyebileceksiniz, bunun dışında oyun yapımı alanına bir katkısı olmayacak. "Bilgisayar oyunları" üzerine bir bölüm, sanırsam Bahçeşehir Üniversitesi ve ODTÜ tarafından açıldı. Ancak ülkemiz üniversitelerinin en büyük sorunları geriden gelmeleri. Onun yerine üniversite ile zaman kaybetmeyerek, bulabildiğiniz bütün kurslar, katılabildiğiniz bütün gruplarla kendinizi geliştirmeniz gerekli. Hatta daha da ileri gideyim; Youtube'tan bulduğunuz kurslarla Blender öğrenmek, 4 sene bilgisayar oyunu bölümü okumaktan daha faydalı.

Ben uzatmalı İTÜ Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisiyim mesela. 7.5 sene ara verip geri döndüm, okulun en büyük zorlukları, "biliyorum" dediğim derslerde oldu. Örneğin Sayısal Devreler diye bir ders var. Bİlgisayarların donanımlarının mantıklarını ve o mantığın matematiğini anlatıyor, sonrasında da bir kaç basit devre üzerine bilgiler veriyor. Dersi almadan önce de iyi bildiğim, kendimi geliştirdiğim bir alan. Zira, yazılımlar kadar donanımlara da hayranım ve sürekli kendimi geliştirmeye gayret ediyorum.

Lakin, bazı problemleri (tüm yazılımlarda olduğu gibi) yoruma dayalı oluyor. Hoca gelip derste bir örnek çözüyor, nokta-virgül aynı şekilde soruyor ve sınavda da öyle cevaplamanızı istiyor. Kendi yorumunuzu katarsanız, veya o derse gelmeyip "nasılsa bu konuyu biliyorum" diyip, kendi yönteminizle yaparsanız "0" alıyorsunuz. Bu noktada sorun "dersin zorluğu" değil, "hocanın zorluğu" oluyor. Zorluğuyla meşhur İTÜ, aslında bütün bölümlerinde hocalarının zorlukları ve kaprisleri ile zor olan bir okuldur. Yoksa bu kadar yıllık eğitim hayatımda internetten bulamayacağım bir makale, Youtube'tan öğrenemeyeceğim bir şey görmedim. Ezmek için söylemiyorum, okulda elektrik mühendisliği üzerine anlatılan en yeni kavram 20 yıllık. Son teknolojiler zaten büyük firmaların tekelinde, okullara uğramıyor. Oyun sektöründe de 20 yıl geriden geldiğinizi düşünsenize!

Bunun gibi daha bir sürü örnek vermek mümkün. Örneğin elektrik direklerinin döşenmeleri konusunda 10'dan fazla teknik mevcut. Ancak alanında meşhur ve ülkemizde çalışmış bir hoca, kendisi daha önce bir yöntemi uygulamış diye sözlü olarak "bu yöntem aslında en iyisidir" diyor bir derste. Ancak böyle bir kanıtlanmış bilgi yok, dolayısıyla kitaplarda da böyle bir bilgi yok. O an o sözü kaçırdıysanız ve bu bir soru olarak sınavda karşınıza çıkarsa "en iyi yöntem şudur" yazmanız gerekli, ama çalıştığınız kitaplarda öyle bir "en iyi yöntem" yok. Onun yerine "10'dan fazla yöntem vardır" yazıyor. Bunu yazınca da "0" alıyorsunuz:)

Böyle bir durumda iki seçeneğim var; ya dersten kalıp gelecek dönem yine alıyorum ya da işimden gücümden (bir de işim var) feragat edip hocanın dersine gidip nokta-virgül not alıyorum. Her durumda bir zaman ve çaba kaybı söz konusu. Bu kayıp zamanı ve çabayı, normalde ilgimi çeken, asıl ilerlemek istediğim alan olan oyun-yazılım konularına ayırabilsem, okul derslerimi de asgari çaba ile verebilsem yolunda hızla ilerlemiş olurdum. Onun yerine bir noktada hocalarla kavga edip, yıllarca okula ara vermem gerekti.

Bu kadar uzun yazdım, çünkü şu hayatta verebileceğim bir öğüt varsa o da şudur "yan amaçlarınızın asıl amaçlarınızdan daha çok çaba ve zaman almalarına izin vermeyin". Ben çocukluğumdan beri bilgisayarlar, oyunlar, donanımlar ve yazılımlar üzerine kendimi yetiştirmeye uğraşıyorum. Bu bölümü kazanana kadar da belirli bir hızla hep ilerledim. İTÜ Elektrik Mühendisliği'ni de sevip uğraşacağım bir bölüm diyerek kazandım, zira güç kaynakları da bilgisayarların birer parçası ve en bilmediğim şey onlardı. Ancak dersi öğrenmek kadar hocaların spesifik sınavlarını öğrenmekle zaman kaybetmekten asıl amacımdan uzaklaşmak zorunda kaldım. "Kenarda diplomama olsun, bir konuda da akademik bilgi edineyim" diyerek kendime yan amaç edindiğim şey, asıl amacımdan daha çok öncelik istemeye başladı. Bu esnada böyle kaprisleriyle ünlü olmayan okullarda burslu okuyan bir kaç arkadaşım çoktan mezun olup yazılım-oyun alanlarında iş buldular. Hatta çoğu yurt dışında gittiler.

Kısacası, naçizane tavsiyem kolayca sevip atlatabileceğiniz bir 4 senelik bölümü bulun, mümkünse teknik bir alan olsun, bol matematikli. Ama bunu en kolay, öğrenci işleri en gelişmiş üniversitelerde seçin, asıl amacınız olan oyun yapımcılığı için de -başta İngilizce olmak üzere- kendinizi araştırarak geliştirin. Hem en güncel bilgiye ulaşırsınız hem de kendi planınızı çizersiniz. Sonuçta sizin hızınızı ve kapasitenizi yine en iyi siz bilirsiniz.
Hocam çok güzel yazmışsınız :) Merak ettim şu an neler yapıyorsunuz? Hedeflerinize ulaştınız mı? Büyük ihtimalle sizinle aynı kaderi paylaşacağız ondan soruyorum :)
 
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Geri
Yukarı