Roborock Flexi Pro İlk İzlenim

Temizlik yapmayı sevdiğimi söyleyemem, hatta ev işleri söz konusu olunca benden daha hızlı ortadan kaybolan yoktur. Ama gelin görün ki geçen hafta hayatıma bir Roborock Flexi Pro girdi. Adında “Robo” var diye ben tabii hayaller aleminde uçuyorum: Sandım ki artık süpürme işini bir robota devredeceğim de, ben kanepede çayımı yudumlayarak temizlik şovunu izleyeceğim. Paketi açıp cihazla burun buruna gelince gerçeği öğrendim: Flexi Pro öyle kendi kendine gezen bir robot süpürge değilmiş meğer! Elde tutulan ama marifetli bir süpürge bu. İlk başta ufak bir hayal kırıklığı yaşamadım desem yalan olur; “Neyse, bari benden akıllı olsun da işi kolaylaştırsın” diye kendimi teselli ettim.

Asıl temizlik günü gelip çattığında, Flexi Pro ile yüzleşmeye hazırdım. Gözümde hâlâ “robot” kelimesi dans ediyor ya, dayanamadım, aleti ortalığa koyup sanki robot süpürgeymiş gibi “Hadi bakalım, göster marifetini!” dedim. Tabii bizimki hiç oralı olmadı, tek başına kımıldamıyor. İç geçirip “Peki, anladık… Beraber yapacağız” diyerek kolları sıvadım. Eski devasa elektrik süpürgemi hatırladım da, her seferinde kablosunu çöz, odadan odaya geçerken priz peşinde koş, kabloya dolanıp tökezle… O klasik dertlerin hepsi malum. Flexi Pro’yu fiş aramadan doğrudan elime aldım, düğmesine bastım ve oh! Kablo yok, dert yok. Evin ortasında özgürce dönüp dolaşıyorum, sanki süpürge değil de kablosuz bir dans partneri tutmuşum elimde. Hatta evin kedisi bile şaşkındı; her zamanki “süpürge kablosu avı” oyunu, kablosuzluk yüzünden başlamadan bitti.

Flexi Pro ile temizliğe giriştiğimde esas sürprizi, salonun ortasındaki kuru kraker kırıntılarıyla mutfaktaki yapışkan meyve suyu lekesini aynı anda halledince yaşadım. Normalde önce süpür, sonra paspas yap; iki ayrı alet, iki ayrı eziyet. Bu cihazla ise tek seferde hem süpürüyorum hem siliyorum. Adeta bir elimde elektrikli süpürge, diğer elimde paspas varmış da ikisini birden çalıştırıyormuşum gibi! Yerdeki kurumuş kahve lekesinin üzerine doğru ilerlerken içimden hafif meydan okudum: “Bakalım bunu da becerebilecek misin?” Flexi Pro vınn diye bir geçti, leke meke kalmadı ortada. Arkama yaslanıp şaşkın şaşkın güldüm: “Vay arkadaş, iki işi birden hallediyor!” Bu sahneyi gören paspas kovam küskün bir şekilde köşede emekliye ayrıldı desem yeridir.

İşin sonuna doğru bir şey fark ettim: Normalde bu temizlik maratonundan sonra belim tutulur, kollarım isyan bayrağını çekerdi. Şimdi ise hâlâ enerjik hissediyorum; meğer Flexi Pro eski süpürgeme göre ne kadar ergonomikmiş! Alet öyle hafif ve kullanışlı ki, temizlik yaparken onunla güreşmedim, resmen dans ettim. Kanepe altlarını süpürmek için eskisi gibi yere yatıp sürünmem gerekmedi; süpürgenin düzleşebilen başlığı halının altına yogadaki “plank” pozisyonu alıp süzülerek girdi ve tüm toz tavşanlarını yuvasından çıkardı. Ergonomi dedikleri bu olsa gerek: Ne bir yerim ağrıdı, ne de evi süpürürken “aman yarın bir masaj randevusu mu alsam” diye düşündüm.

Temizlik bittiğinde etraf pırıl pırıl parlıyordu. Ben de kendime güzel bir kahve ısmarladım, Flexi Pro’ya da “eline sağlık” demeyi ihmal etmedim. Cevap vermedi tabii – robot olmadığını bir kez daha hatırlattı – ama olsun, ben teşekkürümü ettim. Şikayet ede ede başladığım bu temizlik, beklemediğim kadar kolay ve hatta eğlenceli bitti. Kim bilir, belki haftaya yine söylenerek ortalığı toplamaya girişirim… Tabii Flexi Pro elimde olduğu sürece surat asmamak için pek az sebebim olacak gibi görünüyor.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı