Aslında daha detayı inip bizim düşüncelerimizin, tercih edebilme kabiliyetimizin veya kendi benliğimiz bile somut bir şekilde açıklanabilir. Bu yorum bizim belli bir benliğe sahip olmadığımız, tercih edebildiğimizi düşündüğümüz bir paradoks içinde yaşadığımızın kanıtı olur. Bu da bizi akıllı robotlardan başka bir şey olamayacağımız anlamına iter.Hissetmekte sinirlerden beyne ulaşan elektron hareketi. Daha doğrusu beyin ve duyuların hepsi bunun üzerine kurulu. Üzerine anlamlar yükleniyor ancak olan tüm şey elektronların hareketinden ibaret. Veriler bir şeyleri açıklamak için yeterli, daha fazla veri ise daha fazla açıklama demek.
Bir daha oku istersen yazdıklarımı. Yorumlamak, eleştirmek ve fikir yürütmekte kesinlikle sorun yok ama yazmadığım şeyler için yargı yürütmek akıl karı değil.Somut demek beş duyu organınla her an farkında olduğun şey demek değildir. Beş duyu organını bir nesne üzerinde kullanabilecek durumdaysan ve kullanarak o varlığı algılayabiliyorsan o varlık somuttur. Senin mantığınla bakacak olursak görüş mesafemizin dışındaki herşey soyut oluyor. Evrenin büyüklüğü sonunu göremeyeceğin kadar büyük olduğu için duyu organlarıyla tanımlanamaz, eğer seni evrenin sonuna götürürsek duyu organlarınla algılarsın.
Soyut kavramı ise varolmayan şey demek değildir zaten; duyu organlarıyla hissedilmeyen şeydir. Rüya gerçektir, ama beş duyu organından (görme, tatma, dokunma, duyma koklama duyuları) hiçbiri onu tanımlayamaz, bu sebeple soyuttur.
Insan ve insan mekanizmaları hakkında birçok araştırma yapılıyor ve şirketler ciro elde etmek için bu bilgileri kullanıyorlar. Kişiselleştirilmiş reklamlar ve yapay zeka en önemli örnekleri. Bu kısım felsefe kısmından çok bilim kısmı tabii.Aslında daha detayı inip bizim düşüncelerimizin, tercih edebilme kabiliyetimizin veya kendi benliğimiz bile somut bir şekilde açıklanabilir. Bu yorum bizim belli bir benliğe sahip olmadığımız, tercih edebildiğimizi düşündüğümüz bir paradoks içinde yaşadığımızın kanıtı olur. Bu da bizi akıllı robotlardan başka bir şey olamayacağımız anlamına iter.
Aklıma anlamaya çalıştığım Wittgeinstein geliyor. Fikirlerini kendi cümlelerimle yazmak isterim lakin düşüncelerim onu açıklayamayacak kadar karışık. O yüzden belki kendiniz araştırıp bakabilirsiniz.
Bu konuya ek olarak sabah okuduğum Paradigmalar hakkındaki düşünceleriniz konusu da ek bir bakış açısı kazandırabilir.
Acaba kendisini dışavurum olarak görüyor olabilir miyiz?
Hayır, olan olay ile tepki farklı şeyler.
Bu yorum ile beraber paradigmalar kısmına giriş yapıyoruz.Somut ve soyut ayrımında bir husus daha mevcuttur. "Somut" bilinçler için ortaktır lakin "soyut" bilincin insiyatifindedir. Masa herkes için masadir fakat sevgi, mutluluk ve benzerlerini herkes kendine göre yorumlar ve anlamlandırır. Aslında fark kavramdan ötürü değil, insandan ötürüdür.
Soyutu "varlığı duyu organları algılanamayan, somut karşıtı." olarak, Somutu ise "Doğada belirli olarak var olan, varlığı duyularla algılanabilen, elle tutulup gözle görülebilen." olarak tanımlayabiliriz.
Ancak bugün soyut olarak adlandırdığımız her şeyi somut olarak açıklamak mümkün. Düşünceyi soyut olarak tanımlarız ancak düşüncenin beyindeki hücrelerdeki elektronların hareketi olduğunu biliyoruz. Rüya, duygular ve diğer birçok soyut kavram da beyindeki sinaps hücreleri üzerinde akan elektronların hareketinden kaynaklanıyor. Az önce bahsettiğim düşünceyi, rüyayı ve duyguları soyut olarak nitelendiştik, duyu organlarıyla algılayamıyoruz bu kavramları ancak etkilerini dışarıdan araçlarla gözlemleyebiliyoruz.
Mesela evrenin genişlediğini beş duyu organımızla algılayamıyoruz ancak gezegenlerin uzaklıklarına ve bu uzaklıkların değişimine bakınca evrenin genişlediğini görebiliyoruz.
Atomu göremiyoruz ancak mikroskop ile bakınca görebiliyoruz.
Bugüne kadar karşılık getiremediğim bir şey olmadı.
Sonsuzluk diye bir kavram yoktur, olması da imkan dahilinde değildir zaten.Buyursunlar. Bana sonsuzluğun soyut olmadığını kanıtlayınız lütfen.
Sonsuzluk diye bir kavram yoktur, olması da imkan dahilinde değildir zaten.
Içinde bulunduğumuz evrenin limitleri vardır. Ki zaten neden-sonuç ilişkisini veren de budur.
Matematikte istediğiniz kadar bölebilirsiniz veya büyültebilireiniz ama somut evrende bir şeyi sonsuz parçaya bölemezsiniz. Mutlaka bir sonu olacaktır.
Sonsuzu anlamlandıramadığımız kadar büyük veya küçük sayıları tanımlamak için kullanılan kaçamak bir cevaptır.