Kaandrick
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Öğrenci
Merhabalar,
Bu yazıda aslında sizin değerli düşüncelerinizi ve tavsiyelerinizi almak istiyorum. Malum bazı hallerden dolayı kendi kimliğimi ve belirli başlı isimleri gizli tutacağım. Gerçi her yerde bu kullanıcı adını kullandığımdan bulunmam çok da zor bir mesele olmasa gerek
Bir üniversitenin Turist Rehberliği bölümünde 3 senedir eğitim almaktayım. Turist Rehberliği deyince insanın aklına bu fakültenin Antalya ya da Nevşehir'de olduğu gelebilir fakat aksine fakültem bir köyün ortasında diyebilirim. İlçenin ne turist çektiği var ne de turizme kazandırılabilecek bir eseri. Bunun dışında ana kampüse yaklaşık 60 kilometre olmasından mıdır anlamış değilim İngilizce derslerimize bile turizm mezunu hocalarımız giriyor ve ders programını doldurmak için rehberlikle alakası olmayan dersler veriliyor. 3 senede artık bütün bu olayları aşmıştım, sadece bitirip gitmek istiyordum. Küresel pandemi de bu durumda işlerimi bayağı kolaylaştırmıştı diyebilirim. Fakat pandemi döneminde (sanıyorum ki denetim eksikliğinden kaynaklı)(!) yeni bir akademisyen atandı. Bu akademisyen, bünyesinde 1 tane bile ingilizce branşlı öğretim görevlisi barındırmayan fakülteye gelen 3. coğrafyacıydı. Arkadaşlarım ve ben kendisini biraz araştırdık ve kendisinin torpilli olduğunu iddia eden bir haber dahi bulduk. İlk başlarda pek önemsemedik çünkü zaten bölümün ve fakültenin bir sürü eksiği vardı.
Geldiği dönem dersime girmeye başladı. Kendisi derste sadece slayt okuyor ve geçiyordu. Bu akademisyen ilk ödevini verdiğinde okulun adını dahi düzgün yazamamıştı ve bizden neredeyse imkansız bir araştırma ödevi yürütmemizi istiyordu. (Kime göre ve neye göre imkansız diyebilirsiniz fakat bütün kaynakları kendisi kullanıp "Benim kullandığım kaynakları kullanamazsınız" gibi bir yönerge ortaya sürmüştü.) Bunun yanında bütün bilgileri (Ders sözel olmasına rağmen) kağıda el ile yazıp fotoğrafını çekip teslim etmemizi istiyordu. Aynı dönem bir arkadaşım kaza geçirdi ve yazı yazdığı kolunu birkaç ay kullanamadı. Bu da ödevin veriliş ve teslim dönemine denk geldi. MS Word'de yazıp teslim edebilecek kadar kolunu kullanabiliyordu fakat yazı yazarken çok zorlanıyordu. İstenilen ödev de yaklaşık 30 sayfa tutuyordu. Kendisi bahsi geçen akademisyene mail atıp durumu izah etmeye çalıştı. Akademisyen başta "Bana kolunun fotosunu at" diye dönüş sağlasa da arkadaşım fotoğrafı attığında "fotonun senin olduğuna nasıl inancaz ****?" gibi bir cevap aldı. (Maile cevap verme şekli kelimesi kelimesine aktarılmıştır.)
Bütün bu olaylar yaşanırken ben ve arkadaş grubumun aklında yerel gazetede okuduğumuz o haber vardı. Başta şüpheci yaklaşıp kimseye bir etiket yapıştırmak istemedik fakat bu kişiden 1 dönem ders aldık ve bu dönem içerisinde olmayan akademik bilgisinden de haberdar olduk. Bu insanların üniversite gibi mecralarda istihdam edilip benim asgari ücretle çalışan babam kadar aklını kullanmadan kat kat daha fazla maaşlar almaları beni rahatsız ediyor ve midemi bulandırıyor. Arkadaş grubum ve ben bu konu hakkında bir şeyler yapmak istiyoruz fakat kendi akademik hayatımıza zarar vermeden ne yapabileceğimizi bilmiyoruz. Yapacağımız şeyler arasında dekan ya da rektör ile görüşmek yok çünkü herhangi bir sorunumuzu bu güne kadar halledemediler ve bunun etrafta duyulup sadece bizim hayatlarımıza zarar vereceğini adımız gibi biliyoruz. Sizce nasıl bir yol izlemeliyiz?
Bu yazıda aslında sizin değerli düşüncelerinizi ve tavsiyelerinizi almak istiyorum. Malum bazı hallerden dolayı kendi kimliğimi ve belirli başlı isimleri gizli tutacağım. Gerçi her yerde bu kullanıcı adını kullandığımdan bulunmam çok da zor bir mesele olmasa gerek
Bir üniversitenin Turist Rehberliği bölümünde 3 senedir eğitim almaktayım. Turist Rehberliği deyince insanın aklına bu fakültenin Antalya ya da Nevşehir'de olduğu gelebilir fakat aksine fakültem bir köyün ortasında diyebilirim. İlçenin ne turist çektiği var ne de turizme kazandırılabilecek bir eseri. Bunun dışında ana kampüse yaklaşık 60 kilometre olmasından mıdır anlamış değilim İngilizce derslerimize bile turizm mezunu hocalarımız giriyor ve ders programını doldurmak için rehberlikle alakası olmayan dersler veriliyor. 3 senede artık bütün bu olayları aşmıştım, sadece bitirip gitmek istiyordum. Küresel pandemi de bu durumda işlerimi bayağı kolaylaştırmıştı diyebilirim. Fakat pandemi döneminde (sanıyorum ki denetim eksikliğinden kaynaklı)(!) yeni bir akademisyen atandı. Bu akademisyen, bünyesinde 1 tane bile ingilizce branşlı öğretim görevlisi barındırmayan fakülteye gelen 3. coğrafyacıydı. Arkadaşlarım ve ben kendisini biraz araştırdık ve kendisinin torpilli olduğunu iddia eden bir haber dahi bulduk. İlk başlarda pek önemsemedik çünkü zaten bölümün ve fakültenin bir sürü eksiği vardı.
Geldiği dönem dersime girmeye başladı. Kendisi derste sadece slayt okuyor ve geçiyordu. Bu akademisyen ilk ödevini verdiğinde okulun adını dahi düzgün yazamamıştı ve bizden neredeyse imkansız bir araştırma ödevi yürütmemizi istiyordu. (Kime göre ve neye göre imkansız diyebilirsiniz fakat bütün kaynakları kendisi kullanıp "Benim kullandığım kaynakları kullanamazsınız" gibi bir yönerge ortaya sürmüştü.) Bunun yanında bütün bilgileri (Ders sözel olmasına rağmen) kağıda el ile yazıp fotoğrafını çekip teslim etmemizi istiyordu. Aynı dönem bir arkadaşım kaza geçirdi ve yazı yazdığı kolunu birkaç ay kullanamadı. Bu da ödevin veriliş ve teslim dönemine denk geldi. MS Word'de yazıp teslim edebilecek kadar kolunu kullanabiliyordu fakat yazı yazarken çok zorlanıyordu. İstenilen ödev de yaklaşık 30 sayfa tutuyordu. Kendisi bahsi geçen akademisyene mail atıp durumu izah etmeye çalıştı. Akademisyen başta "Bana kolunun fotosunu at" diye dönüş sağlasa da arkadaşım fotoğrafı attığında "fotonun senin olduğuna nasıl inancaz ****?" gibi bir cevap aldı. (Maile cevap verme şekli kelimesi kelimesine aktarılmıştır.)
Bütün bu olaylar yaşanırken ben ve arkadaş grubumun aklında yerel gazetede okuduğumuz o haber vardı. Başta şüpheci yaklaşıp kimseye bir etiket yapıştırmak istemedik fakat bu kişiden 1 dönem ders aldık ve bu dönem içerisinde olmayan akademik bilgisinden de haberdar olduk. Bu insanların üniversite gibi mecralarda istihdam edilip benim asgari ücretle çalışan babam kadar aklını kullanmadan kat kat daha fazla maaşlar almaları beni rahatsız ediyor ve midemi bulandırıyor. Arkadaş grubum ve ben bu konu hakkında bir şeyler yapmak istiyoruz fakat kendi akademik hayatımıza zarar vermeden ne yapabileceğimizi bilmiyoruz. Yapacağımız şeyler arasında dekan ya da rektör ile görüşmek yok çünkü herhangi bir sorunumuzu bu güne kadar halledemediler ve bunun etrafta duyulup sadece bizim hayatlarımıza zarar vereceğini adımız gibi biliyoruz. Sizce nasıl bir yol izlemeliyiz?
Son düzenleyen: Moderatör: