Üniversitelerde akademisyenler arasındaki fark önemli mi?

Katılım
26 Nisan 2020
Mesajlar
6.957
Makaleler
45
Çözümler
9
Üniversitelerde hoca fark ediyor mu? Açmak gerekirse; PC mühendisliği için ODTÜ 538 puan. Yanına 350-400 puan arası alan bir üniversite ile karşılaştırmanın gereği var mı? Yüksek puanlar daha rahat mı iş buluyor? Akademisyenlerin arasında fark var mı? Bunu merak ediyorum. Mesela ben, Anadolu Üniversitesi'nden YBS bölümünü yüksek lisans yapmak istiyorum. Yüksek lisans Anadolu Üniversitesi'nden yapacağım.
 
Ya şöyle ODTÜ ile Boğaziçi arasında çok bir fark yok ya da İTÜ ile YTÜ arasında. Bunların hepsi köklü ve iyi üniversiteler. Ama mesela İTÜ ile örneğin Trakya Üniversitesi arasında akademisyen olarak epey fark var öyle düşün.
 
Ya şöyle ODTÜ ile Boğaziçi arasında çok bir fark yok ya da İTÜ ile YTÜ arasında. Bunların hepsi köklü ve iyi üniversiteler. Ama mesela İTÜ ile örneğin Trakya Üniversitesi arasında akademisyen olarak epey fark var öyle düşün.
Yüksek puanlı olduğu için daha iyi akademisyen olayı var mı?
 
Zaten akademisyeni iyi olduğu için yüksek puanlı oluyor. Tabi şehir faktörüde var ama daha çok akademisyen etkili.
1983 ve 1992 öncesi çok az üniversite vardı, hatta bu az sayıdaki üniversitenin bir kısmı resmiyette üniversite bile değildi, akademiydi (hocaları, doktoralı olmak zorunda değildi mesela). Bu az sayıdaki üniversitenin/akademinin hocaları; doktoraları olmayanlar da dahil olmak üzere Türkiye'deki az sayıda iyi eğitim almış olan, hatta yurt dışında lisans eğitimi görmüş öğrencilerdi ya da piyasada mesleğini icra etmiş mühendislerdi. Dolayısıyla pratikte mesleğini iyi bilen kişilerdi, çoğunlukla. Bu kişilerin görev yaptığı üniversiteler/akademiler, günümüzde köklü hale geldiler ve markalaştılar, zaten köklü olanları yerini iyice sağlamlaştırdı. Yıllar geçtikçe de buralara hoca olacak olan öğrencilerin kalitesi düşse de belli bir standart hep korundu, Türkiye ortalamasının üstünde kaldılar. Bu öğrenciler; bu okulları, akademisyen kalitesine bakarak seçmediler. Ya yıllar yılı süregelen bir sıralamaya riayet ederek puanlarına göre tercih yaptılar ya da şehre göre tercih yaptılar. "Şurada şu hoca varmış, ben orayı tercih edeyim." şeklinde bir tercih yapıldığını sanmıyorum. Hocası iyi olduğu için yüksek puanlı değil; yüksek puanlı olduğu için, köklü/büyük/rüştünü ispat etmiş olduğu için yüksek puanlı yani.

Hele bir de tercih yaparken doçent sayısına bakılmalı, profesör sayısına bakılmalı diyenler var ki onlar, çoğunlukla 5 yıl doçent olarak görev yaptıktan sonra profesör kadrosuna hak kazanıldığını bile bilmiyorlar, muhtemelen.

Ben, lisans düzeyinde mühendislik tercihi yapıyor olsam, birkaç seçenek arasında kalsam ve bu tercihi, öğretim elemanı kalitesine bakarak nihayete erdirecek olsam özel sektör tecrübesine ve/veya endüstri meslek lisesi geçmişlerine dikkat ederdim.

Taşra üniversitesiyle büyükşehirlerdeki köklü bir üniversite zaten kıyaslanmamalı.

Lisansüstünde direkt olarak hocayla çalışacağınız için hoca önemli tabii ki.
 
Son düzenleme:
Zaten işte bu köklü okulları o akademisyenler geliştirdi. Mesela ODTÜ'de zamanında Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan gibi adamlar ders vermişler. Bunların hepsi siyasetçi İTÜ mezunu adamlar. Ama o dönem hoca ihtiyacı olduğu için vermek durumunda kalmışlar.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Genel olarak söylüyorum, akademik kadronun önemi tabii ki var. Talimatla ya da sıfır yayınla bir yere gelmiş akademisyenlerden aldığın eğitim de, sana sunabilecekleri imkanlar da kötü. Köklü ya da uluslararası kabul görmüş bir okulda olmanın hem alanında yetkin olma ihtimali daha yüksek kişilerden eğitim almana hem de uluslararası bir alanda yeni bir fırsat istediğinde senin için verecekleri tavsiye mektubuna kadar bir çok alanda artısı var. Basit bir örnek vereyim; çocukluk arkadaşlarımdan birisi şu anda çok iyi bir üniversitede doçent olmak üzere ve bu kişi 32 yaşında. Daha şimdiden 20 yayını yapmış ve bunların 9'unda 70'ten fazla alıntılanmış durumda. Dünya'da top 20 üniversiteden birisinde doktorasını yapmış ve bunları yayınlamış birinin mi sana hem öğretimdeki faydası hem de açabileceği yol daha fazladır? Yoksa Y üniversitesinde yayını bile olmayan tamamen yerel eğitim almış birinin mi?

Ayrıca yüksek puanlı okullarda okumanın sonra iş bulma kısmında da artısı büyük oluyor. Sayısı hiç de az olmayan bazı şirketler belli üniversitelerin dışından birini çok zor kabul ediyorlar ya da hiç İK'nın ötesine CV bile geçirmiyorlar. Bunların dışında bir okuldan çıkıp aslında daha yetkin olduğu halde sırf etiketten dolayı kaybeden milyonlarca insan var. Çok daha fazla çalışmaları gerekiyor, zaten bu da doğrudan yüksek puanlı/köklü üniversiteleri ve mezunlarını avantajlı kılan bir durum.
 
Son düzenleme:
Genel olarak söylüyorum, akademik kadronun önemi tabii ki var. Talimatla ya da sıfır yayınla bir yere gelmiş akademisyenlerden aldığın eğitim de, sana sunabilecekleri imkanlar da kötü. Köklü ya da uluslararası kabul görmüş bir okulda olmanın hem alanında yetkin olma ihtimali daha yüksek kişilerden eğitim almana hem de uluslararası bir alanda yeni bir fırsat istediğinde senin için verecekleri tavsiye mektubuna kadar birçok alanda artısı var. Basit bir örnek vereyim; çocukluk arkadaşlarımdan birisi şu anda çok iyi bir üniversitede doçent olmak üzere ve bu kişi 32 yaşında. Daha şimdiden 20 yayını yapmış ve bunların 9'unda 70'ten fazla alıntılanmış durumda. Dünya'da top 20 üniversiteden birisinde doktorasını yapmış ve bunları yayınlamış birinin mi sana hem öğretimdeki faydası hem de açabileceği yol daha fazladır? Yoksa y üniversitesinde yayını bile olmayan tamamen yerel eğitim almış birinin mi?

Ayrıca yüksek puanlı okullarda okumanın sonra iş bulma kısmında da artısı büyük oluyor. Sayısı hiç de az olmayan bazı şirketler belli üniversitelerin dışından birini çok zor kabul ediyorlar ya da hiç Ik'nın ötesine cv bile geçirmiyorlar. Bunların dışında bir okuldan çıkıp aslında daha yetkin olduğu halde sırf etiketten dolayı kaybeden milyonlarca insan var. Çok daha fazla çalışmaları gerekiyor, zaten bu da doğrudan yüksek puanlı/köklü üniversiteleri ve mezunlarını avantajlı kılan bir durum.

Bu çok doğru iyi üniversitelerde ki hocaların network ağı çok geniş oluyor.
 
Genel olarak söylüyorum, akademik kadronun önemi tabii ki var. Talimatla ya da sıfır yayınla bir yere gelmiş akademisyenlerden aldığın eğitim de, sana sunabilecekleri imkanlar da kötü. Köklü ya da uluslararası kabul görmüş bir okulda olmanın hem alanında yetkin olma ihtimali daha yüksek kişilerden eğitim almana hem de uluslararası bir alanda yeni bir fırsat istediğinde senin için verecekleri tavsiye mektubuna kadar birçok alanda artısı var. Basit bir örnek vereyim; çocukluk arkadaşlarımdan birisi şu anda çok iyi bir üniversitede doçent olmak üzere ve bu kişi 32 yaşında. Daha şimdiden 20 yayını yapmış ve bunların 9'unda 70'ten fazla alıntılanmış durumda. Dünya'da top 20 üniversiteden birisinde doktorasını yapmış ve bunları yayınlamış birinin mi sana hem öğretimdeki faydası hem de açabileceği yol daha fazladır? Yoksa Y üniversitesinde yayını bile olmayan tamamen yerel eğitim almış birinin mi?

Ayrıca yüksek puanlı okullarda okumanın sonra iş bulma kısmında da artısı büyük oluyor. Sayısı hiç de az olmayan bazı şirketler belli üniversitelerin dışından birini çok zor kabul ediyorlar ya da hiç İK'nın ötesine CV bile geçirmiyorlar. Bunların dışında bir okuldan çıkıp aslında daha yetkin olduğu halde sırf etiketten dolayı kaybeden milyonlarca insan var. Çok daha fazla çalışmaları gerekiyor, zaten bu da doğrudan yüksek puanlı/köklü üniversiteleri ve mezunlarını avantajlı kılan bir durum.

Bi' ODTÜ'den doktora yapan kişi ile adı sanı pek duyulmayan üniversite arasındaki fark çok mu ciddi?
 

Geri
Yukarı