Çok daha kötüleri de vardır görmediğimiz. Mesela Bangladeş ve Hindistan'da araba kullanmak istemezdim. İstanbul trafiğinde araba kullanmanın büyütülecek tarafı yok, sadece trafik çok can sıkıcı olabiliyor. Mesela Ankara'da yoğun kalabalıkta akan trafikte kullanmak bence daha zor.
Büyüttüğüm için özür dilerim.
Yok moralim bozuk bugün Barcelona maçından.Ne oldu ki?Bir şey yok ortada, tartışma yok, kavga yok. Sadece bir şey söyledim.
En büyük derdin bu olsun...
An itibariyle en büyük derdim. 30 dakikaya geçicek.En büyük derdin bu olsun...
5 km/s ile ilerleyen trafikte makyaj yapmaya çalışırken önündekine vuran, yine aynı şekilde telefona dalarak önündekine vuran, (bunu yaşadım bu arada, aptal bir kadın sürücüydü) yolun ortasında aniden durup minibüsten yolcu indirmeye çalışan, sağından solundan santimetrelik farklarla vız diye geçen motorlara, sinyal vermeden ve durmadan sokak arasından fırlayan salaklara, sinyal kolunu başka yerlerinde taşıyan andavallara ve önüne birden kırıp bir de kornaya basan hödüklere pek rastlamamış olmalısın.
Bunlar Ankara'da da var İzmir'de de. 3 şehirde de yaşadım, trafikte bulundum. Ankara'daki yarı akan ama kalabalık trafikte kullanmak biraz daha zor bence. İzmir'i işin içine katmıyorum, doğru düzgün direksiyon sınavına soksak %80'i kalır. İstanbul'daki sürücülerin en azından yarı yarıya oranda direksiyonlar fena değil.
Fransa'da dediğim şey 2-3 meydan için geçerli. 12 cadde ışıksız tek meydana bağlandığı için kaza bir göz kırpması kadar uzakta oluyor. Onun dışında "biraz" daha iyi sürücüler ama çok da iyi değiller. Almanya ve İngiltere o bakımdan fersah fersah önde mesela, Fransa ve İtalya aslında bazı konularda bize daha yakınlar.
