Bana göre dinlerin büyük bir kısmı, insanın bilinmeyen karşısındaki çaresizliği ile korku ve umut arasında sıkışmış psikolojik durumundan doğmuştur. Bir söylem normatif hâle geldikçe, ampirik ve biçimsel mantıkla gerekçelendirilebilirliği azalır. Bu nedenle din, doğruluğunu rasyonel olarak temellendirmekten çok, adaleti sağlamak iddiası altında toplumsal düzeni ve itaati sürdürmeye hizmet eden bir yapı olarak işlev görür. Tıpkı technopat kuralları gibi.
Son düzenleme: