Herkese Merhaba, Bu yazı Technopat Sosyal platformunda, hazırladığım ilk blog girdisi olacak.
Birazdan okuyacağınız satırlar, hiçbir yerden alıntı olmayıp tamamen kendi düşüncelerimi içerir. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler.
Rahat okunması için yazımı paragraflara böleceğim.
Bugün farklı bir konuya değinmek istiyorum.
İleri teknoloji ürünü olan robotlar, şüphesiz günümüzde gelişmiş ülkelerin de üzerinde çalışmalar yürüttüğü önemli konulardan biridir. Şöyle bir düşünelim, robotların çok sayıda üretildiği ve hayatımızın her alanında aktif olarak yer aldığı bir dünya düzeninde, hayat nasıl olurdu? Bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.
İnsanlığın, tarihsel süreçte birçok kez çalışma hayatında değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikler, kimi zaman yine insanın çabasıyla, kimi zaman da yapılan bir işin beklenmeyen bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu değişimlerin en önemlilerinden biri olan Sanayi Devrimi, dünya üzerinde yaşayan insanların çalışma hayatında devrim niteliğinde değişimlere yol açtı. Sanayi Devrimi sonrası kol gücüne dayanan fiziksel iş kolları, yerlerini makineleşmeye bıraktı. Makineleşme, sanayi ve iş dünyasında giderek yaygınlaşarak dünyanın dört bir yanına yayıldı. Böylece, başta fabrikalarda olmak üzere günümüzde neredeyse tüm iş kollarında makineler, kol gücünün önüne geçmiş bulunmakta. Peki robotlar bu işin neresinde kalıyor?
Robotlar kodlanmış, yani yazılım temelli varlıklardır.
Robotların üretimi, aslında yıllar önce başta ABD ve Çin olmak üzere büyük devletler tarafından farklı amaçlar gözetilerek başlatıldı. Tasarlandılar, kodlandılar ve insanlığın hizmetine sunulmak üzere kullanılmaya başlandılar. Tabii bu işin bir de rekabet boyutu var.
Ondan bağımsız olarak şunu unutmamak gerekir ki; robotların ana kontrol mekanizması aslında biz insanlarız. Yani onları hangi amaçla üretirsek, biz insanlara geri dönüşleri de o şekilde olacaktır.
Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl Çin'de üretilen birtakım robotların garsonluk ve belirli ağırlıktaki eşyaları taşıma görevlerini sorunsuz olarak yerine getirdikleri kamuoyu ile paylaşıldı. Konu hakkında birçok haber de basında yer aldı. Bu konuda Japonya'nın da önemli çalışmaları var.
Peki, bu robotların biz insanların aleyhine kullanıldığını bir düşünelim. Sonuçta hepimizin bildiği gibi, insanoğlunun elinde imkan olduğunda yapamayacağı iş sayısı çok sınırlıdır.
Burada anlatmak istediğim husus tam olarak, robotların insanların yararına tasarlanırsa, insanlığa faydaları, biz insanların zararına tasarlanırsa da gelecekte büyük yıkımlara yol açabileceği gerçeğidir. Bu yolun sonu da yine biz insanlara uzanıyor. Bu satırları okurken, çok ütopik ve mantık dışı olarak algılayabilirsiniz ama, aşağıdaki satırları günümüzün değil de, 150 yıl sonrasının teknolojik imkânlarını düşünerek okursanız, imkânsız olmadığını kavrayacaksınız. Mesela robotların gelecekte savaşlarda kullanıldığını bir düşünün.
Şöyle bir fikir yürütelim. Olduğunuz yerde sabit bir şekilde öylece dururken, bir robot size doğru geliyor. Size saldıracağını gelişinden anlıyorsunuz. Kaçmaktan başka bir çareniz de bulunmuyor. Ancak bu noktada şunu unutmamak gerekir; karşınızda kodlanmış ve tamamen yaptığı işe odaklanmış bir "makine" var. Böyle bir makineye karşı kim ne yapabilir?
Konuyu dağıtmadan devam ediyorum, kaçmaya çalıştığımızı varsayalım. İnsanlığın lehine değil aleyhine kodlanmış bir "makinenin" sınırı olur mu? Yani sözünüzden anlamayan, algılama ve kavrama yeteneği olmayan, kodlanmış olmanın da bir gerekliliği ile insanlara sürekli saldıran makinelerle baş etmek oldukça zor olacaktır.
Tabii ki bu yazdığım senaryolar, robotların insanların aleyhine kullanıldığında meydana gelebilecek durumlardır. Bir de bardağın dolu tarafı, yani iyi tarafından da bakmak gerekir.
Robotların ileri seviyede geliştirilerek kol gücüne dayanan işlerde kullanılması, insanlığın işini büyük oranda kolaylaştıracaktır. Az önce bahsettiğim garsonluk yapan ve eşya taşıyan robotlar, bunun sadece çok küçük bir parçası. Ve gerçekten bu işin bir sınırı yok. İnsanoğlu, isterse ileri teknoloji ürünü olan robotları kendisi için büyük bir avantaja dönüştürür. İsterse de, bu robotları son derece profesyonel yazılımlarla donatarak, insanlık için içinden çıkılmaz bir tehlike haline getirebilir.
Gelecekte robotların gerçek manada hayatımızda söz sahibi olup olmayacağını bilemem ama şundan da eminim ki, öyle bir durumda iyi veya kötü etkilenen yine insanlar olacaktır.
Birazdan okuyacağınız satırlar, hiçbir yerden alıntı olmayıp tamamen kendi düşüncelerimi içerir. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler.
Rahat okunması için yazımı paragraflara böleceğim.
Bugün farklı bir konuya değinmek istiyorum.
İleri teknoloji ürünü olan robotlar, şüphesiz günümüzde gelişmiş ülkelerin de üzerinde çalışmalar yürüttüğü önemli konulardan biridir. Şöyle bir düşünelim, robotların çok sayıda üretildiği ve hayatımızın her alanında aktif olarak yer aldığı bir dünya düzeninde, hayat nasıl olurdu? Bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.
İnsanlığın, tarihsel süreçte birçok kez çalışma hayatında değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikler, kimi zaman yine insanın çabasıyla, kimi zaman da yapılan bir işin beklenmeyen bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu değişimlerin en önemlilerinden biri olan Sanayi Devrimi, dünya üzerinde yaşayan insanların çalışma hayatında devrim niteliğinde değişimlere yol açtı. Sanayi Devrimi sonrası kol gücüne dayanan fiziksel iş kolları, yerlerini makineleşmeye bıraktı. Makineleşme, sanayi ve iş dünyasında giderek yaygınlaşarak dünyanın dört bir yanına yayıldı. Böylece, başta fabrikalarda olmak üzere günümüzde neredeyse tüm iş kollarında makineler, kol gücünün önüne geçmiş bulunmakta. Peki robotlar bu işin neresinde kalıyor?
Robotlar kodlanmış, yani yazılım temelli varlıklardır.
Robotların üretimi, aslında yıllar önce başta ABD ve Çin olmak üzere büyük devletler tarafından farklı amaçlar gözetilerek başlatıldı. Tasarlandılar, kodlandılar ve insanlığın hizmetine sunulmak üzere kullanılmaya başlandılar. Tabii bu işin bir de rekabet boyutu var.
Ondan bağımsız olarak şunu unutmamak gerekir ki; robotların ana kontrol mekanizması aslında biz insanlarız. Yani onları hangi amaçla üretirsek, biz insanlara geri dönüşleri de o şekilde olacaktır.
Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl Çin'de üretilen birtakım robotların garsonluk ve belirli ağırlıktaki eşyaları taşıma görevlerini sorunsuz olarak yerine getirdikleri kamuoyu ile paylaşıldı. Konu hakkında birçok haber de basında yer aldı. Bu konuda Japonya'nın da önemli çalışmaları var.
Peki, bu robotların biz insanların aleyhine kullanıldığını bir düşünelim. Sonuçta hepimizin bildiği gibi, insanoğlunun elinde imkan olduğunda yapamayacağı iş sayısı çok sınırlıdır.
Burada anlatmak istediğim husus tam olarak, robotların insanların yararına tasarlanırsa, insanlığa faydaları, biz insanların zararına tasarlanırsa da gelecekte büyük yıkımlara yol açabileceği gerçeğidir. Bu yolun sonu da yine biz insanlara uzanıyor. Bu satırları okurken, çok ütopik ve mantık dışı olarak algılayabilirsiniz ama, aşağıdaki satırları günümüzün değil de, 150 yıl sonrasının teknolojik imkânlarını düşünerek okursanız, imkânsız olmadığını kavrayacaksınız. Mesela robotların gelecekte savaşlarda kullanıldığını bir düşünün.
Şöyle bir fikir yürütelim. Olduğunuz yerde sabit bir şekilde öylece dururken, bir robot size doğru geliyor. Size saldıracağını gelişinden anlıyorsunuz. Kaçmaktan başka bir çareniz de bulunmuyor. Ancak bu noktada şunu unutmamak gerekir; karşınızda kodlanmış ve tamamen yaptığı işe odaklanmış bir "makine" var. Böyle bir makineye karşı kim ne yapabilir?
Konuyu dağıtmadan devam ediyorum, kaçmaya çalıştığımızı varsayalım. İnsanlığın lehine değil aleyhine kodlanmış bir "makinenin" sınırı olur mu? Yani sözünüzden anlamayan, algılama ve kavrama yeteneği olmayan, kodlanmış olmanın da bir gerekliliği ile insanlara sürekli saldıran makinelerle baş etmek oldukça zor olacaktır.
Tabii ki bu yazdığım senaryolar, robotların insanların aleyhine kullanıldığında meydana gelebilecek durumlardır. Bir de bardağın dolu tarafı, yani iyi tarafından da bakmak gerekir.
Robotların ileri seviyede geliştirilerek kol gücüne dayanan işlerde kullanılması, insanlığın işini büyük oranda kolaylaştıracaktır. Az önce bahsettiğim garsonluk yapan ve eşya taşıyan robotlar, bunun sadece çok küçük bir parçası. Ve gerçekten bu işin bir sınırı yok. İnsanoğlu, isterse ileri teknoloji ürünü olan robotları kendisi için büyük bir avantaja dönüştürür. İsterse de, bu robotları son derece profesyonel yazılımlarla donatarak, insanlık için içinden çıkılmaz bir tehlike haline getirebilir.
Gelecekte robotların gerçek manada hayatımızda söz sahibi olup olmayacağını bilemem ama şundan da eminim ki, öyle bir durumda iyi veya kötü etkilenen yine insanlar olacaktır.