Cennet

Cennet diye bir yer var,
Orada burada, sağda solda,
Kiminin anında,
Kiminin sonrasında,
Kiminin rüyasında,

Cennet diye bir yer var,
Akıllarda, gönüllerde, dillerde,
İstenen, beklenen, dilenen,
Arzunun ortasında,
Ortaktan uzak,
Herkese, kendince yakın

Cennet diye bir yer var,
Temenniler var,
Düşünceler var,
Kelimeler var,
Cennet de var
Ama hâlâ rüyalarda...

Yorumlar

Son paragraf saçma olmuş.

Mümkündür. Lakin cennetin ruhani ya da dini mânâsından ziyade, insanın inşâ edebileceği mecaz anlamı ile düşünmek gerekebilir ki ilk bölümde kullandığım "an, sonra ve hayal" kısımları da bu anlamı niteliyor. Son bölümde de "dünyayı daha iyi bir hâle getirebilmek için ortaya konulmuş pek çok fikir ve söz mevcut, lakin ortada değişen pek de bir şey yok" manasını yakalamak istemiştim.

Bir de şu "Herkese, kendince yakın" satırı öznel çünkü bazılarına Cehennem, kendilerince daha yakın.

İkinci kısım zaten bütünüyle öznellik üzerine, alıntıladığınız kısmın öncesindeki "arzunun ortasında, ortaktan uzak" kısmı da buna işaret ediyor. Herkes kendi cennetinin peşinde, minvalinde.
 
Son düzenleme:
Şimdiye ve geleceğe vurgu yaptığın yerde geçmişe vurgu yapmamanı beğendim eğer özellikle yapmadıysan. Çünkü çoğu insan için geçmiş bir cehennem gibidir. Sadece yaşanılan olayların kötülüğünden dolayı değil, iyi bile olsalar birkaç saniyelik video kaydı gibi akılda kalmalarından...
 
Evet hocam. Kendimden biliyorum mesela.

Demek ki dünyada, kendi iyiliğiniz için hiçbir talepte bulunmuyorsunuz. Kendi dünyasını cehenneme çevirmek için uğraşan ve kendi hazzı veya zevkini arttırmak için çalışmayan bir insan olması şaşırtıcı.
 
bir insan olması şaşırtıcı.

Aslında o kadar şaşırtıcı gelmiyor bana artık. Dünyada 8 milyar insan var. Hadi 3 milyarı çocuk olsa 5 milyar tane ergenlik çağında ve üzerinde insan var. 5 milyar tane beyin yapar bu. Hepsinde olan şeyler o kadar farklı ki ne ile karşılaşacağını bilemediğini kendine yedirebildiğin zaman şaşırtmıyor artık. Nicelik arttıkça entropisi de artıyor.
 
Aslında o kadar şaşırtıcı gelmiyor bana artık. Dünyada 8 milyar insan var. Hadi 3 milyarı çocuk olsa 5 milyar tane ergenlik çağında ve üzerinde insan var. 5 milyar tane beyin yapar bu. Hepsinde olan şeyler o kadar farklı ki ne ile karşılaşacağını bilemediğini kendine yedirebildiğin zaman şaşırtmıyor artık. Nicelik arttıkça entropisi de artıyor.

Fakat insanın özünde, benliğinin ihtiyaçlarını karşılamak yatmaz mı? Hayvani dürtülerimiz. Her ne kadar 5 milyar farklı beyin olsa da öz ya da ilk unsur "kendini koru". Bu ilk unsura ne kadar bağlıysan ve kendini koruma/kollamayı ne kadar abartırsan, digerinin de hayatını o kadar cehenneme çevirmiyor muyuz?

Anda zannımca şaşırtıcı olabilecek yegane fikir; insanın, ben kendi arzularımı ve isteklerimi öteledim, tüm çıkarları bir kenara bırakıp, hiç bir karşılık beklemeden hayatı yaşayacağım diyebilmesi. Tabii mümkün müdür? Mümkündur ama inandırıcı değildir.

Yukarıda da arkadaşların ısrarla tekrarladiğı insanın "kendi cehennemine yakın olma isteği" ise insanın doğasina aykırı olması sebebiyle, uygulamada bir karşılığı olamayacak bir durumdur.
 
Fakat insanın özünde, benliğinin ihtiyaçlarını karşılamak yatmaz mı? Hayvani dürtülerimiz.

Aslında benliğin en büyük ihtiyaçlarından birisi uykudur ama insanların özellikle tutkuları adına uykularını hiçe saydığını görebiliyoruz. Bilim insanları, filozoflar ve sanatçılar daima benliğin ihtiyaçlarından çok büyük oranda fedakarlık etmişlerdir. İnanılmaz az uyurlar ve bu onların erken ölme ihtimallerini arttırır. Uykuya sadece ihtiyaç olarak da bakmamak lazım. Uykuya hayvani dürtüden bağımsız olarak baktığımızda yine aynı şekilde. Düzgün bir uyku insana keyif verir, psikolojik rahatsızlıklarını çözmeye yardımcı olur ve optimist düşünmeye insanı iter.

Odaklanamayan, gün boyu sersem, yalpalaya yalpalaya gezen, dalgın bir insan kendi kendisini dış etkenlerden koruyacak savunmayı nasıl sağlayabilir? Uykusuzluğun diğer yan etkilerine hiç girmiyorum bile. Depresyonu tetiklemesi başlı başına bir felaket. Sosyal mühendisliğe karşı tamamen savunmasız kalıyorsun. Psikolojik manipulasyon yani.

ilk unsura ne kadar bağlıysan ve kendini koruma/kollamayı ne kadar abartırsan, digerinin de hayatını o kadar cehenneme çevirmiyor muyuz?

Bu ihtiyaçları feda edip dünyayı isteyerek veya istemeyerek değiştirmiş oluyorlar aslında yeni şeyler bularak. İlk unsura bağlı kalan insanlar da tam tersine evet, daha çıkarcı bir tutum sergiliyorlar. Sağlaması tutuyor.

Anda zannımca şaşırtıcı olabilecek yegane fikir; insanın, ben kendi arzularımı ve isteklerimi öteledim, tüm çıkarları bir kenara bırakıp, hiç bir karşılık beklemeden hayatı yaşayacağım diyebilmesi. Tabii mümkün müdür? Mümkündur ama inandırıcı değildir.

Bu konuda eğer gerçekten "tüm" ise istese de pratikte mümkünatı yok. Bir birim olsa bile insan kendisini düşünmek zorundadır. İnandırıcı değildir evet.

Yukarıda da arkadaşların ısrarla tekrarladiğı insanın "kendi cehennemine yakın olma isteği"

Arkadaşların belirttikleri şeyler bilerek veya isteyerek yakın olmak istemekten daha çok dış etkenlerden gelen, hayatlarında yaşadıkları kötü olayların bir sentezi diye düşünüyorum. Yani başlarına gelen kötü olaylardan dolayı kendi kendilerine cehennemi tasvip ediyorlar, bunun sonucunda da yakınlık belirtileri başlıyor. Bilerek veya isteyerek cehennemi yaşamayı gerçekten psikolojik bir rahatsızlığı yoksa hiçbir insan istemez. Ben en üstteki yorumumda bana göre olan cehennem tanımımı belirttim mesela. Geçmiş kavramının kendisi.

Her halükarda verimli fikir alışverişleri oldu. Teşekkür ederim.
 
Son düzenleme:
İkiniz de okuduğunuzdan hiçbir şey anlamamışsınız. Ne yalanı, ne haşası? Kendi cennet tasvirini yapan bir yazı var ortada. Katılırsınız veya katılmazsınız orası ayrı konu. Düzgün argümanlar ile gelin yeterli.
 
Hocam daha neyini anlamıcam öyle bir şey yok hepsi yalan diyor?

Bunun burada denilmesinin ne alemi var. Ben ondan mı bahsediyorum?

"Dünyada daha güzel, huzurlu ve herkesin mutlu mesut yaşadığı bir ortam mümkün ve herkes buna hevesli ama icraat pek ona uymuyor. Bir yerde çıkarlar işin içine giriyor" ana fikri ile yazılmış bir yazıdaki bir kelimenin diğer manasi üzerine konuşmanın, konu ile ilgili ne gibi bir ilişkisi mevcut.
 
Şu yazıdaki "cennet" ile o "cennet"in kastedilmediğini anlayamiyorsunuz ama kendinizce gönderme yapabiliyorsunuz.
Ben bu arada o yazıyı okumadım. Bu arkadaşın yorumunu görünce o yüzden yazdım. Şimdi diyeceksiniz okusaydınız diyeceksiniz en iyisi yazmayın daha iyi.
 
Bunun burada denilmesinin ne alemi var. Ben ondan mı bahsediyorum?


"Dünyada daha güzel, huzurlu ve herkesin mutlu mesut yaşadığı bir ortam mümkün ve herkes buna hevesli ama icraat pek ona uymuyor. Bir yerde çıkarlar işin içine giriyor" ana fikri ile yazılmış bir yazıdaki bir kelimenin diğer manasi üzerine konuşmanın, konu ile ilgili ne gibi bir ilişkisi mevcut.
Tamam hocam haklısınız ben suçluyum tamam ne diyeyim özür dilerim. Allah affetsin böyle bir şey yaptığım için.
 
Bunun burada denilmesinin ne alemi var. Ben ondan mı bahsediyorum?

"Dünyada daha güzel, huzurlu ve herkesin mutlu mesut yaşadığı bir ortam mümkün ve herkes buna hevesli ama icraat pek ona uymuyor. Bir yerde çıkarlar işin içine giriyor" ana fikri ile yazılmış bir yazıdaki bir kelimenin diğer manasi üzerine konuşmanın, konu ile ilgili ne gibi bir ilişkisi mevcut.
Bu arada ben o yazıyı okumadım o arkadaşın yaptığı yoruma yazdım siz yanlış anladınız ama neyse.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Andar Han
Okuma süresi
1 dakika okuma
Görüntüleme
1.312
Yorumlar
23
Son güncelleme
Değerlendirme
4,33 yıldız 3 değerlendirme

Hayat kategorisindeki diğer girdiler

Andar Han adlı kullanıcının diğer girdileri

  • Rüya
    Rüyalar içinde kabuslar, Kabuslarla sarılmış rüyalar Karanlık bulaşmış her birine Aydınlığın...
  • Aslın ziyanı
    Kazanmak ya da kaybetmekten ziyade Anlamak veya değer bilmektir, aslolan Kendinin farklı...
  • Bence
    Benim en fazla bildiğim, bendir. Kudretimin tesirini hissedebileceğim Lakin sözümü...
  • Korku
    Korkuyorum, Korkumun sebebi; Çekeceği acıları anlamlandıramayacak olan sevdiklerim Sevmediklerim...
  • Bilgi türleri hakkında
    Bilginin sınıflandırılması, birbirinden ayrılması; düşünsel devinimin bir parçasıdır. Suyun...

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı