Atatürk döneminde yapılan yeniliklerin dine etkisi nedir?


42 sayfalık bu koca destanda ne anlatıldı, ne gibi argümanlar sunuldu, hadi şimdi bunları konuşalım.

Aslında burada pek çok laf atışması ve garip iddia var ama ben yalnızca konuya yardımcı olacakları özetliyorum.

@Kayra342727 isimli kullanıcı, konunun başında Atatürk'ün zamanında Kuran okumanın yasaklandığı yönünde çok güçlü bir iddiada bulundu. Bu iddiayı Habertürk yayınlarından birinde, Murat Bardakçı denilen birinden almış. Doğruluğuna ilişkin daha güvenilir bir kaynak bulamadık ve bu iddianın yanlış olduğunu varsaydık. Konuyu daha fazla araştırınca o dönem Arapça harflerle Türkçe yazmanın yasaklandığını gördük. Ayrıca Kuran kursları için bir yaş sınırı koyulmuştu. Fakat, "Kuran'lar toprağa gömülürdü, tozsuz topraksız Kuran bulamazdınız o dönemde!" şeklinde bir cümle gerçekliği yansıtmıyor.

Daha sonra aynı kullanıcı; 1931 basımı, Tarih II isimli bir ders kitabının içindeki ateist (?) düşünceleri kanıt olarak sundu. Bu kitabı Atatürk'ün yazdığını söyledi ve onun dinsiz bir insan olduğu kanıtlamak için bizi bazı kaynaklara yönlendirdi. Fakat Atatürk'ün bu kitabı yazdığına veya yazımına katkıda bulunduğuna dair herhangi bir kanıt maalesef bulunmuyor. Bu da bu teoriyi saf dışı bırakıyor.

Arada @Otomatik Mandalina isimli kullanıcı Atatürk'ün ateist olduğunu iddia etti. Elbette bunun hakkında kesin bir kanı yok ve doğru/yanlış dememiz oldukça zor.

Bundan sonra dönemin Diyanet İşleri hakkında tartışılmaya başlandı. @Kayra342727 dönemin kitaplarında İslam'a hakaret edildiğini söyledi. Ve Diyanet'i bir sansür kurulu konumuna getirdi. Bunun üzerine herhangi bir bilimselliği olmayan bazı kaynaklar verdi, ki bu kaynaklar tekniken bilginin 1. elden kaynağı olmadıklarından dolayı kaynak vermeleri gerekirdi, fakat kaynakça sorunu 3 kaynağı üçünde de mevcut. Bir kaynak ise objektiflik sorunuyla baş başa. Bu yüzden bu bilginin güvenilirliğini kanıtlayamadık.

Bunun üstüne, Cumhuriyet dönemindeki lüks harcamalara ve açlığa değindi. Tarihleri aynı olmamasına rağmen 2. Dünya Savaşı'ndan dolayı kaynaklanan açlık ile 5-10 yıl öncesinin masraflarını birbirine bağladı. Tabii ki doğru bir sonucun ortaya çıkması imkansızdı.

Nutukta geçtiği söylenen ve konu içinde sık sık kullanılan bir cümleye dikkat çeken kişi de tabii ki @Kayra342727 isimli kullanıcıydı. Bu cümle "... bir kelimenin bile manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler." cümlesiydi. Burada kastedilen şey elbette ki anlamadan, öylesine bir büyülü sözmüş gibi okuyanların yanlış tutumları. Fakat sanırım beyefendi bunu böyle değerlendirmedi.

Bir de aynı arkadaş Atatürk'ün CHP ile ilgili bir konuşmasından "gökten indirildiği sanılan" cümlesini cımbızladı ve bunu kutsal kitaba hakaret olarak gördü. Kuran gökten kitap olarak değil, vahiy olarak inmiştir, fakat bunu umursanmayacak kadar küçük bir detay olarak gördü, ve gördüğüm kadarıyla bize gerçek videoyu göstermemekte diretti.

Arada Hz. Peygamber'in Kureyş kabilesinin kervanlarına saldırmasıyla ilgili modern bir tarih görüşünü Hz. Peygamber'e hakaret olarak anlamıştır. Tabii bu savaş koşulları için gayet normal bir durum olsa da beyefendinin savunması garip bir durumu ortaya çıkarmış.

Atatürk'ün hafız olduğuna dair bir iddiayı da ona karşı kullanmaya çalıştı. Bu iddia olumlu veya olumsuz bir şekilde doğrulanamıyor. Annesinin İslam'ı iyi bildiği ve ona öğrettiği varsayılabilir. Okulda öğrenmiş olabileceğini varsaysak da, mahallesindeki İslami okulda çok uzun süre okumamıştır ve bu yüzden bu da pek sağlam bir kanıt değildir.

Üstüne bir de Arapçanın Türkçeden daha geniş bir dil olduğunu savundu. Bu iddiasıyla ayrıca ezanın ve Kuran'ın Türkçeye çevrilmesini de eleştirmiş oldu. Bu iddiayı kanıtlamak filolojik açıdan mümkün değildir, ancak kendi dilimizde Kuran'ı/ezanı okuyup/dinleyip anlamamamızın daha kolay olacağını ve Kuran'ın amacının dini aktarmak olduğunu göz önünde bulundurursak, bu iddianın yanlış olduğunu söyleyebiliriz.

Buradan itibaren (21. sayfa) yavaş yavaş şeriat konusu gündeme geldi. @Otomatik Mandalina isimli kullanıcı bir ülkeyi 2 farklı dine, 2 farklı hukuka bağlı yönetmenin kaosa neden olacağını söyledi. @Loyalty571 bunların üstüne İslam'ı sadece mantıkla anlamanın mümkün olmayacağını, bir yerden sonra işin gönüle kaldığını belirtti.

Şeriat uygulayan ülkelerin hukuk sistemi tartışıldı ve mükemmel olmadıklarını, çifte standart, cinsiyet eşitsizliği gibi kusurları olduğu konuşuldu. Ayrıca dinde zorlamanın olmayacağı belirtildi. Bunun aynı sıra dinini kendisi düzgünce uygulayan birinin devlet şeriatına ihtiyacı olmayacağı söylendi. Tarikat yapılarının şeriatı kendi lehlerine bir durum olarak kullanılmasına yönelik korkular belirtildi. Osmanlı şeriat sisteminin de düzgün bir sistem olmadığı iddia edildi.


Atatürk'ün içki bağımlılığı konuşuldu, fakat ona yukarıda cevap verdim zaten. Ayrıca tanıdık bir yüz olan @wraxos woo İngiltere Kralı 8. Edward ile Atatürk arasında geçen "İslam'ın hakimiyetini kırmak" sözünün tarikatlarla alakasını hiçe saydı ve İslam'ı yok etmeye yönelik bir söz olarak yorumladı. Ayrıca dini şeriat ve siyasi şeriatı birbirine karıştırdı. Medeni Bilgiler kitabını ve Enver Paşa'yı kaynak alarak Atatürk'ü İslam düşmanı saydı. Ki bunun da cevabı üstte var.

Daha kötüsü olamaz derken, diplomatik dili (Osmanlı dilinin süspüsünü hiç saymıyorum!) İngiliz aşıklığı ile bir tuttu. Ayrıca konu içerisinde defalarca Atatürk'ün Müslüman olduğunu söylüyormuşçasına aksi yönü işaret eden kaynakların izini sürdü(ler).

Grace Ellison isimli bir gazetecinin yaptığı röportajı kendilerine kanıt olarak aldılar. Detayını aşağıda verdim zaten. Daha sonra Leman dergisi olayı ile alakasız bir videoyu "kutsallara saygı" niyetiyle kaynak gösterdi.

Kadınların giyinme biçimlerine konu hızlı ama beklenmedik bir şekilde geldi. Açık giyinen kadınları, kendilerini "abaza"lara göstermeye çalıştıkları şeklinde iğrenç bir suçlamayla suçladı.
Ayrıca 35 sayfadır Atatürk'e demediğini bırakmayan adam, 37. sayfada Atatürk'ün başlattığı Kurtuluş Savaşı'nın başörtülü insanlar tarafından kazanıldığını iddia etti. Saçı açık insanları vatan haini ilan etmek ne kolay! Daha sonra kendi açtığı başlığı tartıştığımız için bizi konu değiştirmeyle suçladı.,

Bundan sonra ekonomik bir terim olan faiz konuya karıştı, fakat fazla da tartışılmadı.

Konunun tartışma bölümü burada bitti, ve geriye birkaç kaynak ve benim yanıtlarım kaldı. @cüneytarkınreis kullanıcısına bu kaynaklar için teşekkürler. Belgelere bakılınca cumhuriyetin ilk yıllarında camii yapım ve onarımına gayet de önem verildiği rahatça görülür.

Kendi düşüncelerime gelirsek:

Ben şeriatın yalnızca kişinin içinde olacağına, bir devlet sistemi olamayacağına inanırım. Atatürk'ün dini umrumda değildir, herkesin dini kendinedir. Bir erkek olarak kadınları erkeklerden koruması için yapılan bir uygulamadan dolayı erkeklerin "Tahrik oluyorum!" numarası yapması bana hep saçma gelmiştir. Ve Müslüman'ımdır.

Bu tüm argümanlara verdiğim cevaplar. Hepsini okudum, cevapladım.

Tüm sayfaları tek mesajda konuşamam, onar onar ayıracağım.

Murat Bardakçı belgelerle birlikte Habertürk'te Kuran'ların toplanması, jandarmaların Kur'an-ı Kerim evlerine baskını, kursların yasak olması, Kur'an-ı Kerim öğrettiği için mahkemeye gönderilen hocalar gibi gibi belgelerle açıklıyor, araştırın.

Eserinizin ilk on sayfası, ve görünüşe göre kalanı, Murat Bardakçı denilen (pek de hazzetmediğim ve güvenilir bulmadığım) tarihçiye (!) adanmış. Doğru bir tarih anlayışında kaynakların birden çok, güvenilir, ve birbirini destekleyen özellikte olması gerekir. Siz bu hususlara hiç dikkat etmemişsiniz anlaşılan.

Yaşın önemi yok ben burada çoğu 30 yaşındaki insanlardan bile çok kitap okudum tarih araştırdım tarihi çevrelere girdim, siz Tiktok'ta Instagram'da tarih öğrendiğinizi zannediyorsunuz.
Habertürk yayınını izlediğinizi hiç sanmıyorum, siz de sosyal medyadan görmüş olmalısınız. Hava atmaya gerek yok.

TBMM'yi duayla açan adam İslam'a ne yapmış Allah aşkına cidden gülmemek için zor duruyorum.

Evet, mantıklı bir argüman bu, ama görüyorum ki görmesi gereken değeri görmemiş.

Beyler son kez yazıyorum daha da yazmayacağım çok mesaj atıyorsunuz, birçok kaynak var bende ancak burada anlatmak beni mahkemelik yapar, çok meraklıysanız araştırın, ha araştırmak derken Kemalist kaynaklara bakmayın, gerekirse sansürsüz tarih diye YouTube kanalı var ona bakın en kolayı, kafam yorgun kimseyle bu saatte uğraşamam az mesaj yazıyoruz adam sülaleme tarikatcı diyor sinir ediyor, umrumda değil sizin görüşleriniz ancak hakikatı ilerde göreceksiniz inşallah.

Eğer o kaynakları paylaşan insanlar mahkemelik olmadıysa sizin mahkemelik olacağınızı hiç sanmam. Kanıtlayamadığı şeyi bertaraf etmek isteyen kişilerin sıklıkla başvurduğu bir cümledir bu "Mahkemelik olurum" cümlesi.
Ben Atatürk'ten kaynak vereyim o zaman.
Bu kaynağın Atatürk'ten olduğuna dair bir işaret göremiyorum. Çünkü bu kitabı Atatürk yazmamış. Atatürk'ün yazdığı tek ders kitabı "Geometri"dir ve Türkçeye çok şey katmıştır. Bu kitap ve Atatürk arasındaki tek bağ, bazı kısımlarında Afet İnan'ın yazdığı ve Atatürk'ün katkıda bulunduğu Medeni Bilgiler kitabına atıfta bulunmuş olmasıdır.

Onar onar bölecektim ama çok birikti. 15. sayfada böldüm.

Ha ben onu savunmuyorum zaten, Atatürk kadar öngörülü mükemmel bir insan kesinlikle ateisttir orada aynı sayfadayız. Ben Atatürk'ün İslam'a zarar verdiğini söylemene karşı çıkıyorum. Atatürk halkı fikir ve inanç konusunda özgür bırakmış ama tarikat ve şeriat yanlısı kurumların üzerine gitmiştir.
Ateist demek biraz yanlış olmuş. Kuğular tanrıyı kuğu, insanlar insan (Tabii Müslümanlık daha farklı ama o ayrı konu.) tırtıllar tırtıl sanarmış. Sizinki de biraz öyle olmuş. Bana göre Atatürk dinini içinde yaşayan ve hangi dine mensupsa ona uygun yaşayan bir insandı.

Öyle bir diyanet kurulmuş ki dönemin kitaplarında İslam'a hakaretlere izin vermiş vay be.

Laik ülkenin laik diyaneti olur zaten. Diyanet buranın ismi, Kuran Kurslarını Müdafaa Başkanlığı değil.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.






Şu kaynakları dinleyip okuyun ya.


Sağ olun, bizim yerimize güvenilemeyecek her kaynağı toplamışsınız. Teşekkürler.


Açlık haberi savaş zamanı ve şehitlerimizi (Gazi Mustafa Kemal'de dahil) onurlandırmak için heykel yaptırmışız. Bu arada bu haberlerin arasında 20 yıl olması gerek, ben bir de bunu hesaba katmadım.

Diyanet'in bir yayina "izin verme" veya "yasaklama" gibi bir yetkisi hic olmadi. O bir sansur kurulu degil din hizmetlerini yuruten bir devlet kurumu. Kurucusunun ona verdigi gorev kitaplari denetlemek degil dini siyasetten ve hurafelerden arindirarak devlet kontrolunde tutmakti. Sana sunu sorayim. Bir ulkede basilacak her kitabin kaderi dini bir kurumun iki dudagi arasinda mi olmali. Boyle bir yapiya modern ve laik bir cumhuriyet denilebilir mi. Asil tartisilmasi gereken bu.

İşte doğru cevap.

Bu cümle nutukta geçiyordu hatırladığım kadarıyla.

Ben böyle bir cümle hatırlamıyorum, onu geçtim, Atam yine haklı. Bazıları anlamadığı dilde bir şeyleri anlamadan söyleyip duruyor. Ya başlangıç düzeyinde de olsa Arapça öğreneceksin, ya da Türkçe okuyacaksın.

Attığın kaynağın kaynağı bile yok?

Beyefendi, sizin kaynağınız daha kaynak olmamış. Benim naçizane fikrime göre böyle bir durumdayken başkasının kaynaklarını eleştirmeyin.

Kendi attığını okumamışsın daha. Adam anlamını bilmeden ezber yapanlar için kullanıyor bu ifadeyi.

E kral kendi kaynaklarında haksız çıkmaya başladın bu sefer? Ve kitabın gökten indiğine dair bir kanıt da olmadığına göre "sanılan" kelimesi gayet geçerli bir kelime. Atam gayet gerçekçi yaklaşarak konuşma yapmış.

Evet, tabii bana da "sayılan" kelimesi ima gibi geldi. Fakat tüm konuşmayı dinlemeden ve anlamadan kesin yargıda bulunamayız.
Nasıl ya? Ama Atatürk'te hafız idi nasıl olur?

"Atatürk 7 yaşında hafız 8 yaşında alim olmuştur. 10 yaşında kendinden büyük alimlerle yarışmış. 12 yaşında en büyük alim olmuştur. 14 yaşında kuranın tüm sırlarını çözmüştür. 17 yaşında ölümsüzlüğü keşfetmiş. 19 yaşında öbür dünyaya gelip gitmiştir." Uludağ Sözlük'ten aldınız galiba bunu. Annesi mollaydı, bunu biliyorum. Fakat bu iddiayı kanıtlayacak objektif bir kaynak bulamadım. Bize kaynağın kaynağını soran birinin kaynak belirtmesini beklerdim.

Çeviri hiçbir zaman aslının yerini tutamaz.

Elbette yerini tutamaz, fakat normal dini hayat için yeterli. Alim olacağım diyorsanız Arapça öğreneceksiniz, mecbur.

Evet. Diyanet o yayinlara karsi bir yaptirim uygulamadi. Sen buna bir şey yapamama yani bir acizlik diyorsun. Ben ise buna gorev taniminin disina cikmama yani bir ilke diyorum. Diyanet kurucusunun vizyonu geregi bir sansur veya yasaklama mercii olarak kurulmadi. Onun amacı dini siyasetin ve cikar odaklerinin elinden kurtarmakti.

Cumhuriyetin ilk donemindeki elestirilerin hedefini dogru anlaman lazım. O donemki yazilar genel kaninin aksine bir din dusmanligi degil akli ve bilimi engelleyen dogmalarla mucadele niteligindeydi. Yani hedef dinin kendisi değildi. Hedef dinin icine karismis hurafeler yanlış yorumlar ve bazi din adamlarinin bu durumu kendi cikarlari icin kullanmasiydi. Bazi kesimler dine yonelik her turlu felsefi ve bilimsel elestiriyi dogrudan "hakaret" olarak algiladi. Dogmayi elestirmeyi dinin kendisine saldiri olarak yorumladilar. Kanaat de bu yuzden toplumda yayildi. Bu genel durumun disinda materyalist acidan dini temelden sorgulayan daha radikal aydinlar da vardi. Devletin resmi reform felsefesi bu radikal goruslerle degil dini hurafelerden arindirma fikriyle ortusuyordu.

Eger diyanete o donemde kitaplara yasak koyma gibi bir guc verilseydi. Hangi dusuncenin yayimlanacagina ve hangi fikrin dine aykiri sayilacagina bir kurul karar verecekti. Bu da tam olarak laik cumhuriyetin onlemek istedigi seydir.

Yani diyanetin bir şey yapamamasi aslinda sistemin bir hatasi degil. Ozgurlugu koruyan temel bir ozelligi.

Alkış, tek kelimeyle alkış!

Ben diyanet kitaplara yasak koysun demedim müslüman birisi sence bunlara neden susar? Neden diyanet ayaklanmadı neden bir makale yayınlamadı? Ya münafık ya cahil.

Atatürk'e diyorsanız bu lafları, inanılmaz bir haksızlık bu. Atatürk cahil değil bir kere, onu geçtim Müslümanlık iddiasında da bulunmuyor. Devlet işleri-din arasındaki ilişki dışında inancı ile ilgili tek gördüğümüz şey meclisin açılması.

Bilader karşına 80 tane mesaj gelse 80'i ne tek tek mesaj verip üstüne kaynağı araştırma vakti bulabilecekmisin? Bu konuda 100'ün üzerinden mesaj var kime yetişeyim bilemiyorum kafam karışıyor, ben Google değilim araştırın, ben burda yorum yaptım ben profesyonel tarihçiyim gibi şunu at bunu at diyorsunuz gidin araştırın.

Kaynağını araştıramayacağın konuya cevap yetiştirmeyeceksiniz o halde.
O zaman amacının dışına çıkmış demektir, ayrıca içinde biz apaçık indirdik deniyor.

Evet, amacı okunup anlaşılması. Yüksek raflara konup geldiği yere gönderilmesi değil!


Kur'an-ı Kerim Türkçeyle tamamen anlaşılacak bir değil, Arapça daha geniş bir dil.

Arapça'nın geniş olup olmadığına nasıl karar verdiniz tek mesajda? Yani yüzyıllardır tartışılan bir konuyu tek mesajda çözdünüz, bravo!

Bu fikirleriniz Edirne Savlavı Şeref Aykut'un fikirleri ile çelişiyor. Şeref Aykut'tan daha mı iyi Atatürk'ü tanıyorsunuz?

Atatürk'ü çok iyi tanımasına rağmen güvenilir bulunmayan isimler de var. Şeyh Sait de Atatürk'ü çok iyi tanıyordur eminim!

Karıştırmıştım, üstünü çizeyim.

100 kez aynı şeyleri mi diyeyim illa, evinde Kur'an bulduran herkes mi darbeci.

Düzgün kaynak; fısıltılar, teoriler veya dedenizin öyküleri değil, kaynak vermediğiniz sürece 100 değil 1000 kere aynı şeyleri söyleyeceksiniz. Siz kaşındınız.

Normal dini hayat terimini ilk defa sizden duyuyorum. Yerini tutmayacak çeviriyi namazda okuyamazsınız.

Şeref Aykut'a hain demeye mi çalışıyorsunuz? Daha Atatürk'ün ismini bile düzgün bildiğinizi sanmıyorum.

Hayır efendim, orada yanlış bir cümle kullanmış, isimlerim karıştırmışım. Benim hatam. Atatürk hakkında hikayeler anlatan bir adam var, onunla karıştırdım.

Yine çok doldu, ben 25'e kadar gelecektim oysa.

Murat bardakçı belgelerle açıklıyor diyorum burada iki saattir Murat bardakçı belgeler ile Kur'an toplatıldığına, kursa gitmenin yasak olduğunu, Kur'an öğretenlerin mahkemeye sevk edildiği hakkında halen daha araştıran yok.

Araştırdın mı sen bunu soruyorsun?

Belgeleri gösterirseniz biz de bilgi pınarından bir yudum alıp gayet mesut olacağız belki.

Edirne savunmasi kahramani seref Aykut'un dusunceleri ile kendi dusuncelerimin karsilastirilmasi yerinde. Atatürk'u tanimak bir kisiyi digerinden daha ustun yapmaz. Bir konu tarih, bilim ve mantik uzerinden tartisilir. Onemli olan, kimin ne soyledigi degil, soylenenin ne kadar dogru oldugu. Seref Aykut'un dusuncelerinin dogru kisimlari kabul edilir, yanlış kisimlari ise kanitlarla curutulebilir.

Atatürk'un dusunceleri, kendi ifadelerinden ve uygulamalarindan anlasilir. Atatürk'un yazdigi nutuk, yaptigi konusmalar ve attığı imzalar en onemli delildir. Seref Aykut'un gorusleri, bu delillerle ortusuyorsa dogru kabul edilir. Ortusmuyorsa, o zaman yanlış yorumlanmis demek.

Bu Şeref Aykut meselesini ayrı inceleyeceğim, o mesajları bıraktım o yüzden.

Bak kardeşim büyük ihtimal 20'li yaşlarında ya varsın ya yoksun bir cümleyi cımbızlama

Allah'a kendi milli dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği kitapla Arapça kitapla ibadet ve yakarışta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin anlamını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler burada da haklı zaten.

Evet, tam da bu. Allah bu kitabı anlaşılsın diye gönderdi, fakat bazı çıkarcı din adamları "Kuran kutsaldır, abdestsiz okunmaz, alçak rafa konulmaz, yapılmaz, okunmaz, okunmaz!" diye diye bizi ondan uzaklaştırdı.

Saçmalıyorsun çünkü cümleleri çeviriyorsun, gökten inilen kitaplara bile çeviren adamdan ne beklenir.

Tabii ki çevireceksin, Peygamber Efendimiz Arapça konuşuyor diye Arapça geldi bu Kuran, biz okuyacaksak Türkçe okuyacağız, ya da Arapça öğreneceğiz.

Haklı değil, Kur'an-ı ezberlemenin neresi beyni sulanmış oluyor? Ayrıca Kur'an Türkçeye çevrilince eğer Arapça iyi bilmiyorsan kâfir olursun, ne olursa olsun kardeş kimse gelip Arapça Kur'an okudum diye beyni sulanmış diyemez, onu geçtim İslam hakkında birçok hakareti var.

Bence sen attığın mesajları da hatırlamıyorsun.

Kuran'ı ezberlemekten kastı anlamadan büyülü söz gibi okuyanlar. Bazıları saralı gibi hızlı hızlı okuyor, anlamına değil, anlamadığı kelimelerin atmosferine dayanarak okuyor. Bunu kastettiğine inanıyorum.

Gene atıyorumda neyse.

Ben de sana yine söylüyorum da neyse: O kitabı Atatürk yazmamış gördüğüm kadarıyla.

Allah mısın sen? İnsanlara kafir diyecek kişi misin sen? Hangi ayette yazıyor bu.

Kendileri çok bir şey sanan insanlarda gözlemlenen, tipik bir tür benliğini ilahlaştırma sendromu.

Dediğimi nerenden anlıyorsun? Kuran'da başka dil okuyunca kâfir olursunuz yazıyor demedim, bazı ayetlerde yanlış cümleler çıkıyor ayet yanlış anlaşılıyor, mesela bir ayette karınızı dövün yazıyor Türkçe mealinde ve bu çoğu kişide tartışma oldu ancak bu Arapçaya çevrildiğinde çok daha farklı anlam çıkıyor.

Evet, Kuran'da yazmıyor ama İslam alimimiz @Kayra342727 bir çırpıda bu eksikliği (!) kapatıyor. Bu ayeti hala doğrulayamadım, çok eskiden kalma bir rivayet olsa da. Sure ve ayet ismi verirseniz iyi olur.

Saçmalık dediğin adamın kim olduğunu dahi bilmiyorsunuz.

İnan ki biliyorum, tabii sizin gibi zehirlenecek kadar konuşmalarına hakim olmayabilirim.

Tamam bazı kelimelerin yanlış çevrildiğini ben de biliyorum, bunlar düzeltilecek kolay şeyler. Sen gelmiş diyorsun ki yanlış çevrilen kelimenin asıl kelimenin arapçasını bilmiyor diye kafir oluyor. E neye göre kafir ayette yazıyor mu?

Sorular, sorular, ve bir o kadar da saçma cevaplar. Beyefendi kaçmadan düzgünce cevap verseydi belki çok daha farklı bir durumda olabilirdik.

Ya sabır ya, sadece Türkçesini okuyup Arapçada ne demek istediğini bilmezsen "Türkçede kadını dövün diyor İslam şiddetci" diyerek dinden çıkabilir birisi, ben o yüzden diyorum ki Kur'an hem Arapça ama Türkçesinin bilinçli yani yanlış anlaşılacağının bilerek okumasının gerektiğini söylüyorum, eğer birine Türkçe Kur'an verip başka kaynak vermezsen yanlış düşünceler anlayabilir.

Çevirmeni düzgün çevirmemiş demek ki. Sizin gibi cımbızlamadan düzgünce okusa böyle bir sorun yaşamaz, emin olun.

Bu konuda size katılamıyorum. Şu dedikleriniz Atatürk'ü Müslüman gösterme çabasından ibarettir. Atatürk ve sonraki dönemin ülke çapında din ve yorumları politik ve toplumsal bağlam içinde şekillenmiştir. Atatürk'ün sözlerini çevirmeye çalışmayın çünkü onun ben Arapça bilmeden ezber yapanlar için bunu dedim tarzı bir açıklaması yoktur. Atatürk'ü Müslüman göstermeye yönelik çabalar doğru bir yaklaşım değildir. Hatta bir Müslüman olarak Atatürk'ün dile getirdiği radikal din yorumlarından herhangi birini bir arkadaşımdan duysam ne için demiş olursa olsun onunla tüm bağlarımı keserdim. Tartışmalarımızı tarihsel ve nesnel temeller üzerine kuralım ve konudan sapmayalım lütfen.

Konuyla ilgili ateist bir yazar Aziz Nesin'in şu yorumları Müslüman'lık, Atatürkçülük ve laiklik konularında gördüğüm en doğru değerlendirmeler olabilir. Düşüncelerinizi bu perspektiften inceleyebilirsiniz: Aziz Nesin'e Atfedilen "Hiçbir Müslüman Atatürk'ü Sevmez" Sözü - Malumatfuruş başka bir konu ile ilgili bir doğrulama olsa da aziz Nesin'in görüşlerini bir araya getirdiğinden laiklik ve Müslüman'lık kavramlarına bir yorum olarak kabul edeceksinizdir.

Gerçekten dibine kadar Müslüman birisi Atatürk'ü sevemez.

Hayır, tam tersine çok sever, çünkü dini kullananları ve duygularımızı sömürerek milyarder hayatı yaşayanları engellemiş bir şahıstır Atatürk. Tabii o şanlı günler geride kaldı ve bugün bunlar geçerli değil maalesef. Atatürk bunu da engellemeye çalıştı, ama bu apayrı bir konu.
@Neprosya Sizin dediğiniz tam anlamadım, sanki kendi içinizde çelişmişsiniz. Biraz daha açarsanız memnun olurum.

Serıatı kımseye dayatmadan kendı ıcınde yasamak mantıklı degıl mı? Yanı sırf Müslüman diye ulke serıat olacak diye bır şey yok bence. Serıat ıstıyorsa gıdebılır. Ya da dedıgım gıbı ıcınde yasasın. Baskasına yansıtamaz bana göre.

İmkansız. Bir kere ülkeyi kişilerin inancına göre iki farklı şekilde yönetmek çok fena ters teper. Onu da geçtim şeriat çok, nasıl desem, baskın bir yönetim şekli, kişi kendi içinde şeriat yaşasın bana dokunmasın olmaz etrafa çok etki eder.

Ha ülke laik kalsın adam kendi içinde şeriat yaşasın diyorsan o en beteri, devlet otoritesi direkt sıfırlanır ve kaçınılmaz olarak iç savaş çıkar.

Burada söylemeye çalıştığı şey dini şeriyat sanırım, eğer öyleyse haklıdır. Dini şeriat Allah'ın emir ve yasaklarına uymaktır, ve bunun ülke siyasetiyle hiçbir ilgisi yoktur.

Burada "Şeriat vs. Laiklik" tartışması dönmüş, kısa bir özet geçiyorum o yüzden.

Bakış açınızı beğendim ancak şunu belirtmek isterim. İslam'ı bütünüyle akılla ve bilimle anlayamazsınız. Bu yola akılla çıkılır sonra akıldan çıkılır, gönülle devam edilir. Bu sebeple adı inançtır.

Hz. İbrahim akılla bulmuştu doğru yolu. Tabii gönül şart.

Şeriat özgürlüğün önünde bir engel midir ki kaldırılınca özgürleşelim? Şeriat'ın her hükmü gayrimüslime uygulanmaz. Din özgürlüğü vardır.

Mesela 1 erkek şahitliği 2 kadına eşittir olayı kadın erkek eşitliği olan bir topluma uygun değildir, sırf bu madde ile şeriat kadının özgürlüğünü azaltır. Din özgürlüğü var ama kanun aynı kanun ceza aynı ceza.
Evet, burada bir sorun var. Ama bildiğim kadarıyla o Osmanlı uygulamasıydı. 650-700 yıllarına kadar uzandığını sanmıyorum.

Pratikteki en güzel örneği biraz önce yazdığım yorumdaki Osmanlı'da uygulanan şer'i hukuktur. Ayrıca kadın erkek eşit olamaz zaten hocam. Kadın ve erkek bir bütünü tamamlayan iki yarıdır. Birbirlerine eşit değil denk yaratılmıştır.

Evet, burada üstün cevabı verilmiş bir nevi.

Orada yonetılen serıat gercek degıl derler sımdı.

Ben de diyebilirim hocam.

Bence tarikatları çok hafife alıyorsunuz.

Korkum o zaten, şeriatın ilan edilmesi değil, onun kötüye kullanılması. Tabii gayrimüslimler de var.

Atatürkçülük, laiklik kullanılmıyor dediniz güldürdünüz beni hocam 😅

Yani, Atatürk'ten beri çok da fazla görmedik.

Örneğin ABD’de federal sistemde eyaletler kendi yasalarını uygulayabiliyor. Benzer şekilde şeriat esaslı hukuk kuralları da modern bir çerçevede uygulanabilir.

Merak ettim bu sistemi. Ön yargılı olmamak gerek, yoksa çok şey söylenecek bir önerme.

Bakın tekrar söylüyorum şeriatı içinizde yaşayın, çok basit. Zina yapmayın, eşinizi aldatmayın, insanlara yalan söylemeyin vs. vs. diye gider.

Dediğim dini şeriat bu işte.
Anlamadığınız nokta nedir tam olarak?

Ben başka bir konuda yazmıştım, @lieys hatırlar belki, Kuran'daki şeriat laiklikltir diye. Zaten bu söylediğiniz bir nevi laiklik.

Öncelikle bu spordan dönen beyefendiye bakayım. Bu arada çok fazla ifade gönderdim, farkındayım. Ayrıca bu büyük mesajı parçalarına ayırdım.

Farkli hukuk sistemlerinin varligi bir kaos yaratir. Bir kisi hukuku kendi cikarlari dogrultusunda secme luksune sahip olmaz bu durum yargi kararlarinda tutarsizliklara yol acar. Mesela ayni sucu isleyen iki kisiden biri daha hafif bir hukuk sistemiyle yargilanabilir. Bu adaletsizlik yaratir.

Doğru, 2 ayrı hukuk sistemi olamaz, ülkede kaos çıkar.

Ilkokul mezunlarinin yasaları oyladigi gorusune katılmiyorum. Modern demokrasilerde yasalar halkin sectigi uzman milletvekilleri tarafindan hazirlanir ve tartisilir.

Ben de katılmıyorum. Bir ara daha düşük eğitimli insanların bulunduğu bir meclis vardı galiba, onu mu kastetmeye çalışmış acaba?

Benim görüşünden dolayı bir atatürkçüye düşman kesilmeyeceğim gibi sizler de şer'i hukuku savunan bireye düşman kesilmeyin. Böylece orta yolu bulabiliriz.

Umarım. Sohbet beklediğimden iyi geçmiş zaten.

Bu tartismanin bir yere varmasi zor.

Zor, çünkü çok boyutlu bir tartışma. Ama yavaş yavaş gerçeği örten katmanları kazıyoruz.

1-) Oradaki şeriat gerçek şeriat değildir.

Aaa, yine bu adam! Neyse, bunu konuştuk zaten, değildir, ama bu bizim ülkemiz onlara benzemeyecek demek de değildir.

Sadece bekleyin eğer mesajlarım silinmezse onun"hatasız"olmadığını göreceksiniz.

Bekliyorum. Ayrıca hatasız da değildir kimse.

laiklik getirmek yerine Fransa'ya gitseydiniz

Tamam, şeriat isteyenler Arabistan'a; laiklik isteyenler Fransa'ya gitsin. Ülke de boş kalsın, komşularımız bayram etsin. Ne güzel!

Şeriatı çok seviyorsanız yallah Arabistan'a

🙂

Şeriat yani kuranın anayasa olmasını en çok isteyen imanlı müslümanlardır.

Sonrasında ise kendisine göre saptırarak kullanmak isteyen kişiler vardır.

Biz o sizin küçümseyerek söylediğiniz "sonrasından" korkuyoruz. Ha, bir de demokrasi olmamasından.
"gökten indiği sanılan kitaplar"

Bunun hakkında yazdım zaten, ama bir ekleme olsun. Gökten kitap değil, vahiy geldi. Kitaba biz çevirdik.
Atatürk'ün içki bağımlılığı

Atatürk içki içiyordu, onun bağımlısı değildi. İkisi farklı şeyler. Bağımlısı olsa inan bana burada onun sağladığı özgürlükler ile ona iftira atıyorn olmazdın, büyük ihtimalle İngilizlerin zulmü altında yaşayan 2. sınıf bir vatandaş olurdun.

e o zaman İngilizce kitapta kalmasın hepsi Türkçeye çevirtilsin olur mu İngilizce batı dili üstün dil :)

Umarım bu en kısa sürede olur. Ki oluyor da.
Kemal bana İslam'ın hakimiyetini nasıl kırdığını anlattı."
Hayır, buradaki İslam'dan kasıt tarikatlardır. Onlar da dine zarar vermekten başka bir şey yapmazlar zaten.
"benim bir dinin yok bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını arzu ediyorum"

Tekrar söylüyorum, o kitabı Afet Hanım yazdı. Bu olayın bir yanı. Alttaki kaynakça yanlış yani.
“Şüphelerimi elimden gelen en iyi şekilde ifade ettikten sonra ‘Din hakkında konuşuyorsunuz’ dedi; ‘Benim bir dinim yok. Bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını arzu ediyorum’. O anda söyleyebileceğim daha fazla şey yoktu. Ancak şüphesiz, kınadığı, dinin ruhu değil tutuculuklardı.” Lafları cımbızlayınca neler oluyor, bakın. Tutucuları kastetmiş orada. Murat Bardakçı'nın sözlerini kaynak olarak almasanız bu olmayacaktı.

"...bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin âdetâ bir kelimesinin mânâsını bilmediği halde kuranı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler..."

Cevabını verdim, gerek var mı bir daha vermeme? Anlayarak okuyacağız. Bunu kastediyor.

Kaynak: M. Kemal Atatürk - medeni bilgiler s: 364-370 ( 1988 Atatürk kültür, dil ve tarih yüksek kurumu yayınları )​


Atatürk yazımında rol aldı, ama kendisinin değil eser.


Mustafa Kemal'i sevmeyen bir insandı, kendi konumunu tehdit altında görüyordu. Bu yüzden

"Onu paşa yapsanız padişah, padişah yapsanız Allah olmak ister!"​

şeklinde bir ifade kullanmış.

çoğunluğun Müslüman olduğu ülkede onların dini kuranı anayasa yapın denmesine rağmen laikliği getirdi.

Ha ha, öncelikle gerçek bir komedyensiniz. Neyse, laikliğe gelince zaten Kuran'daki şeriat, o günün laikliğiydi. Din kardeşlerimizin I. Dünya Savaşı'nda yanımızda olmaması da devlet olarak bir din benimsemenin gereksizliğini fark etmiş olabilir. Bu ayrı bir konu.

resmi olarak laiktir.

Bakın, siz de kabul ediyorsunuz, resmi olarak, pratikte değil.

Bitmek üzere.

Diplomatik protokol dilini "İngiliz hayranligi" olarak sunmak

Evet, bunu atlamışım. Kibarlığı nelerle karıştırıyorlar.

7- Mutlak monarşi neden getirmedi o zaman? Neden ülkede rakip parti kurulması için cabaladı? Cevabın varmı bunlara.

Cevabı yok, olamaz.

O emirleri yerine getirmek sizi Müslüman yapar.

Bu konuda anlaştık zaten. Dini şeriat yani.

papağan gibi 5816

Ne bu sayı şimdi? Küfür kısaltması mı?

Ayrıca laiklik değil mi benim ezanıma karışma.

Türkçe olsa anlayacağım. Ezan senin olduğu kadar benim de.

müslümanlar kendi aralarında toplanıp üzerine karar vermişlerdir

Evet, bunu da söylemiştim başka konuda.
şunu izleyin lütfen :

Kapağı gördüğüm gib kapattım sayfayı, apayrı bir konu çünkü.

Sen şort giyen kadın gördün mü pantolonun çadıra dönüyorsa bunun ayıbı kadında değil senin ahlaksızlığındadır.
abazalar size bakmasın istiyorsanız kapalı giyinin
E tamam bunda bir kadının açık veya kapalı olmasıyla ne ilgisi var bakma kardeşim? Günahsa bakma?
Çok iyi argümanmış "sana ne" eğer beni sebepsiz yere günaha sokuyorsa sananesi yoktur bak Plaj'da giysin umurumda olmaz çünkü orayı ben biliyorum ve gitmiyorum ama sokakta?

Bunlara toplu cevap vereceğim. Bir erkek olarak kadınları erkeklerden koruması için yapılan bir uygulamadan dolayı erkeklerin "Tahrik oluyorum!" numarası yapması bana hep saçma gelmiştir.

Bitti sonunda. 2 saattir okuyorum.

2-) senin klavye delikanlılığı yapmanı sağlayan kurtuluş savaşında kapalı kadınlardı onlar olmasaydı Yunan tarafından 2skence görüyordun.

Kurtuluş Savaşı'nı kim başlatmıştı ya?

Güzel konuyu çevirme kartıda geldi :)

Evet, kart sizin elinize geçmiş, belli.

Açık kadınlar Yunan tarafına mı geçti?

Tabii, takkesizler de İtalyan oldu.

Dın kategorısı gelsın bı. @Otomatik Mandalina Costuracan orayı tamam mı. Sen de o is. 😊

Coşturacağız. Hep birlikte.

Valla tek konu beni delirtmeye yetti

Daha yeni başlıyoruz.

Faiz bunun en buyuk kanitidir.

Faiz eskiden de yok muydu?

Tekke ve zaviyeleri kapatarak dinbazların halkı hurafe diniyle kandırmalarının önüne geçtiği için hala böyle söylemlerin ortada gezinmesi normal.

Günün özeti.


Benden bugünlük bu kadar. Yedek de aldım mesajlar silinirse diye. Bir de yeni klavyeye alışıyorum, zor oldu.

@lieys

Bu tüm argümanlara verdiğim cevaplar. Hepsini okudum, cevapladım. Şimdi özetleyeyim.

Ek olarak @lieys kullanıcısının Atatürk'ün yaptığı işler hakkındaki mesajını ve @cüneytarkınreis kullanıcısının camiiler hakkındaki belgelerini inceleyebilirsiniz. En üstteki konudadır.

Upuzun değerlendirmem bitti. Hepsini okumadıysanız sizi suçlayamam. Neyse, iyi günler, umarım her şey gönlünüzce olur.

@lieys

@Ewmirk1

@İstanbul Trip

@kxy

@DublinDEI

@Eldrithc
  • Beğen
İfadeler: Ewmirk1

Yorumlar

Kisaca insanlar inanmak istedikleri seyler hakkinda kaniti olmayan seyler sunmus ve sahte veya dogrulugu tartismali kaynak ve kanitlar gostermeye calismislar. Ben Musluman biri olarak fikrimi belirteyim. Ataturk dinsiz de olabilir Musluman da. Destek almak icin Musluman rolu oynamis da olabilir. Ama kardesi, babasi ve annesi Muslumandi, kendisi de Islam'a ve Muslumanlara zararli olacak bir faaliyette bulunmadi. Din ile ilgili yaptigi seyler bana kalirsa insanlarin kendi dinini tanimasina yardimci oldu. Neye inandigini bilmesine katki sagladi. Yani Muslumanlarin Bilincli Musluman olmasini saglayacak icraatler yapti. Ha Muslumanlar bilinclendi mi? Hayir. Ama en azindan bugunku durumlarindan daha iyi bir hale gelmislerdir diye dusunuyorum. Sayet bugun neredeyse hicbir Musluman acip bir sayfa Kuran okumuyor (Arapcasini okuyormus gibi yapmak okumak sayilmaz. Okudugunu anlamak gerekir. Yani ya cevirisini okumalari lazim ya da Arapca ogrenmeleri). Kuran okumayinca da her seyin acikca anlatildigi Kurana sirt cevirip kendilerine bir coban ariyorlar. O cobanlar yani Seyh ler de kendilerini peygamber hatta Allah seviyesine cikarttirip ekmek yiyor.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
TeamOFMind
Okuma süresi
9 dakika okuma
Görüntüleme
323
Yorumlar
5
Son güncelleme

Genel kategorisindeki diğer girdiler

TeamOFMind adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı