Geleceğin Yazgısı
Zordu hayaller, rüyalar ve gerçekleşmesi için çabaladığın hedefler. Kolay olsa da bir anlamı olmazdı zaten hayallerin. Zaman su gibi akıp gidiyordu. Oğuz gözünü açtığında bu sabah okulun son günüydü. Kafasının üstündeki kalkana bakıp hafif hüzünlenmişti sanki. Zor alıştığı bu okulda kendisini geliştirmek için bir çok şey bulmuştu. Yaz tatilinde okulların tekrar açılana kadar kendini kanıtlaması lazımdı. Soluna baktığında uyanan tek kendisi değildi. Alp uyanmış eline yayını almış biraz da gözyaşı dökmüştü. Hiçbir şeyin sonu değildi ya.
Aldemir "Yaz tatilinde bol bol antrenman yapmayı unutmayın. Seneye hepinizi daha güçlü görmek istiyorum !" Öğrenciler " Tabi, öğretmenim ! " Uçmağ "Görüşürüz Alp kendine iyi bak." Alp "Sende Uçmağ, okul açıldığında senin kadar iyi yay kullanacağım." Oğuz ve Şahin göz göze gelip bir kelime bile etmeden herkes dağıldı. Her hikaye devam etmek için kendi evlerine gitti. Bizim hikayemiz de yeni başlıyor.
Oğuz eve dönüp kılıcını ve kalkanını alıp yine sürüyü otlandırmaya çıktı o sıra Alp' de yayını alıp ormanın derinliklerine kendilerini rahat hissettikleri yerlere gittiler. Oğuz bir süre dolaştıktan sonra sürüyü bir nehir kenarına su içmeleri için durdurdu. Kalkanını yere koyup üzerine uzandıktan sonra bir rüya gördü. Geçen gördüğü o büyük kurt ormanın derinliklerine çağırıyordu. Uyanır uyanmaz yüzünü yıkadıktan sonra bunun bir tesadüf olmadığını düşündü. Sürüyü ahıra koyduktan sonra sırtındaki kocaman kalkan ile koşa koşa ormanın derinliklerine gitti. Etrafı ağaçlar ile doluydu ne tarafa gitmeliydi bilmiyordu. Bir uluma sesi duydu tam karşısından geliyordu koşar adımlarla giderken eskiden sürüye saldıran o büyük gri kurtu gördü. Yanılıyor olma ihtimali yoktu böyle büyük bir kurtu başka bir yerde görmemişti. Kalkanını ve kılıcını çekip "Beni çağıran sen misin?" diyerek bağırdı. Kurt ses vermiyordu Oğuz'un bağırması üzerine gözlerini ona dikip bir anda üzerine doğru koşmaya başladı. Oğuz ne olduğunu anlayamadan kalkanını önüne bir duvar gibi çekti. O an kalkanını biraz büyük yaptırdığını kalkanını önüne koyduğuna görüş açısının çok azaldığını acı bir tecrübe edinerek öğrenmişti. Açısını düzeltmek için tekrar kalkanını kaldırdığında kurdun tam karşısında ona baktığını fark etti. Kalbinin her atışını göğsünde hissediyor damarlarında akan kanın kaynadığını fark ediyordu. Ona saldırmayacağını anlamıştı elini kurdun kafasına doğru yavaş yavaş uzatıyordu korkudan ter dökerken, tam kafasına dokunduğu anda kurt kaybolmuş Oğuz kendini yerde acı hissederken buluyordu. Tarifsiz bir acıydı vücudunda ki her bir sinirinin tek tek yandığını değiştiğini hissediyordu o tarifsiz acıyı yaşarken gözlerini açtığında artık eskisi gibi göremeyecekti dünyayı artık daha farklı daha keskin görüyordu bir kurt gibi. Evet sanılanın aksine Oğuz ruh ikizi ile birleşmesini tamamlamıştı böyle bir şey olacağını tahmin bile edemeyeceği hayatında gördüğü en büyük kurt onun ruh ikiziydi. O kurdun da Oğuz'a benzer yaşanmışlıkları acıları ve hedefleri vardı kader onları bir araya getirip belki de geleceğin yazısını değiştirdi.
Aldemir "Yaz tatilinde bol bol antrenman yapmayı unutmayın. Seneye hepinizi daha güçlü görmek istiyorum !" Öğrenciler " Tabi, öğretmenim ! " Uçmağ "Görüşürüz Alp kendine iyi bak." Alp "Sende Uçmağ, okul açıldığında senin kadar iyi yay kullanacağım." Oğuz ve Şahin göz göze gelip bir kelime bile etmeden herkes dağıldı. Her hikaye devam etmek için kendi evlerine gitti. Bizim hikayemiz de yeni başlıyor.
Oğuz eve dönüp kılıcını ve kalkanını alıp yine sürüyü otlandırmaya çıktı o sıra Alp' de yayını alıp ormanın derinliklerine kendilerini rahat hissettikleri yerlere gittiler. Oğuz bir süre dolaştıktan sonra sürüyü bir nehir kenarına su içmeleri için durdurdu. Kalkanını yere koyup üzerine uzandıktan sonra bir rüya gördü. Geçen gördüğü o büyük kurt ormanın derinliklerine çağırıyordu. Uyanır uyanmaz yüzünü yıkadıktan sonra bunun bir tesadüf olmadığını düşündü. Sürüyü ahıra koyduktan sonra sırtındaki kocaman kalkan ile koşa koşa ormanın derinliklerine gitti. Etrafı ağaçlar ile doluydu ne tarafa gitmeliydi bilmiyordu. Bir uluma sesi duydu tam karşısından geliyordu koşar adımlarla giderken eskiden sürüye saldıran o büyük gri kurtu gördü. Yanılıyor olma ihtimali yoktu böyle büyük bir kurtu başka bir yerde görmemişti. Kalkanını ve kılıcını çekip "Beni çağıran sen misin?" diyerek bağırdı. Kurt ses vermiyordu Oğuz'un bağırması üzerine gözlerini ona dikip bir anda üzerine doğru koşmaya başladı. Oğuz ne olduğunu anlayamadan kalkanını önüne bir duvar gibi çekti. O an kalkanını biraz büyük yaptırdığını kalkanını önüne koyduğuna görüş açısının çok azaldığını acı bir tecrübe edinerek öğrenmişti. Açısını düzeltmek için tekrar kalkanını kaldırdığında kurdun tam karşısında ona baktığını fark etti. Kalbinin her atışını göğsünde hissediyor damarlarında akan kanın kaynadığını fark ediyordu. Ona saldırmayacağını anlamıştı elini kurdun kafasına doğru yavaş yavaş uzatıyordu korkudan ter dökerken, tam kafasına dokunduğu anda kurt kaybolmuş Oğuz kendini yerde acı hissederken buluyordu. Tarifsiz bir acıydı vücudunda ki her bir sinirinin tek tek yandığını değiştiğini hissediyordu o tarifsiz acıyı yaşarken gözlerini açtığında artık eskisi gibi göremeyecekti dünyayı artık daha farklı daha keskin görüyordu bir kurt gibi. Evet sanılanın aksine Oğuz ruh ikizi ile birleşmesini tamamlamıştı böyle bir şey olacağını tahmin bile edemeyeceği hayatında gördüğü en büyük kurt onun ruh ikiziydi. O kurdun da Oğuz'a benzer yaşanmışlıkları acıları ve hedefleri vardı kader onları bir araya getirip belki de geleceğin yazısını değiştirdi.