Korkunç İvan ve Varisine Düşen Gölge: Bir Babanın Öfkesi, Bir Oğulun Sonu

Zamanın karanlık dehlizlerinde, Rus toprakları üzerinde gök gürültüsü gibi yankılanan bir hikaye bu. Korkunç İvan, Rusya’nın tahtında bir titan gibi oturmuşken, hırsları ve korkularıyla tanınır. Ancak tarihin en acı veren trajedilerinden biri, bir baba ile oğul arasında, sarayın soğuk duvarları ardında yaşanacaktır. Bu, bir varisin düşüşü ve bir babanın öfkesinin epik öyküsüdür.

Yükselen Bir Yıldız: İvan İvanoviç
Çar İvan IV, oğlu İvan İvanoviç’i Rusya’nın gelecekteki lideri olarak yetiştirirken, genç prens herkesin beğenisini toplayan, savaş meydanlarında cesaretiyle öne çıkan bir figür olarak parlamıştı. Yetenekli, karizmatik ve babasının en büyük gururu, İvanoviç, tahtın doğal varisiydi.

Kara Bulutlar:
Ancak 1581 yılı gelip çattığında, Rusya’nın kaderini şekillendiren karanlık bir rüzgar esti. İvan IV’ün öfke kontrolü zayıflamış, şüphe ve paranoya içinde debelenen bir hale gelmişti. Her şeyin üzerine bir de saraydaki entrikalar, halk arasındaki dönen dedikodular eklenince, çarın öfkesi kaynamaya başladı.

Trajedinin Doruk Noktası:
Kaderin çarkı, 1581 Kasım’ında, Aleksandrov Kremlin’de döndü. Tartışma, İvan İvanoviç’in hamile eşi üzerineydi. Çar İvan, oğlunun eşine yönelik şiddet içeren bir davranışta bulunduğunu gördü ve bu, ateşlenen kıvılcım oldu. İvan İvanoviç, eşini savunmak için babasıyla tartışmaya başladı.

Baba ile oğul arasında yükselen sesler, sarayın taş duvarları içinde yankılandı. Tartışma, öfkenin kontrolünü kaybettiği bir noktaya geldi. Çar İvan, öfkeyle eline aldığı değnek ile oğlunu başından vurdu. Bu tek darbe, genç İvan’ın hayatını sonlandıracak ve Rusya’nın geleceğini sonsuza dek değiştirecekti.

Sonrasında Kalan Yıkım:
İvan İvanoviç’in ölümü, Çar İvan IV’ü derin bir pişmanlık ve acıya sürükledi. Bir babanın eliyle gerçekleşen bu trajik son, İvan’ın kalan günlerini keder ve yalnızlık içinde geçirmesine sebep oldu. Rusya ise, bir varisini ve umudunu kaybetmişti.

Sonuç olarak bu hikaye, tarih sayfalarında kanlı bir not olarak kaldı. Çar İvan’ın hükümdarlığı, kendi oğlunu öldürmesiyle gölgelendi ve “Korkunç” lakabı, sadece hükümdarlığının acımasızlığını değil, aynı zamanda kişisel trajedisini de simgeler hale geldi. İvan ve İvanoviç’in hikayesi, güç, pişmanlık ve trajedinin iç içe geçtiği, unutulmaz bir ders olarak tarih sahnesinde yerini korumaktadır.

Umarım beğenerek okumuşsunuzdur. İyi akşamlar. 😊
Ayrıca bu tarihin dikkat çekici karakterinin konusunu öneri olarak sunan
Redux89 isimli arkadaşıma teşekkürler.🙏🏼
IMG_1687.jpeg


Çar’ın oğlunu tutuşu, oğluna karşı hissettiği sevgi ve yaptığı eylemin sonuçlarıyla yüzleşmenin acısını hissettiren o an.

Yorumlar

Mükemmel bir tablo aslında. Bizlere doldurulması gereken öyle bir boşluk bırakıyor ki cümlede...bu boşluğu düşünürken tablonun içinde kaybolmamak mümkün değil. Arkasında ki hikayeye sadece resme bakarak doğru olsun veya olmasın öyle bir yaratıcılık getiriyor ki kelimelerle anlatılamaz. Tablo ilk başta bana korkutucu gelmişti. Ama üzerinde 10-15 dakika düşünmeye kalkınca farkına vardım ki bu tablo sadece korkunç diye nitelendirilemez. Bu tablo bir DRAM filminden daha üzücü bir korku filminden ise daha dehşet verici. Tabloya bakınca aklıma ilk gelen şey oğlunun can çekişen bedenini eve vardığında fark eden bir baba figürü üzerine odaklanan bir resimdi. Biraz daha bakınca tablo gözlerimi doldurmaya başladı. Aslında o baba bana pişmanlığın o gözler de uyandırdığı korkuyu soyut bir kavramdan somut bir bedene çeviren, sadece ara yol yol olarak kullanılmış, figürü sırf bizim olayı daha iyi anlamamız için koymuşa benziyor. Baba burada pişmanlık, korku, acı ve dehşeti canlandırırken oğul ise burada sadece "..." duygusunu bana hissettiriyor. O duygu kelimeler ile anlatılamaz. Aslında bana göre o duyguyu yani "..." duygusunu bize bırakıyor. Nefret mi? Tükenmişlik mi? Yoksa başka bir şey mi? Veya sadece kan kaybından mı bu halde? Şimdi onları bir kenara bırakıyorum çünkü kafam patlayacak düzeye geliyor. Ardından resmin öncesine tekrar odaklanmak isterim izninizle...baba figürü o asayı oğluna vurmuş olması muhtemel. Yüzüne bakınca kanların sıçradığını görüyorum. Kanların sıçradığı ise çok belli bu yadırganamaz. Başka bir ihtimal olamaz. Oğlu ile kavga mı etti? İlk vuran kimdi? Sebebi neydi? Bunları bilemiyorum. Ama ev darmadağın. Dur bakalım...aydınlık ve arkasında kalan gölge...baba ve oğulu aydınlıkta bırakmış bir ressam...gölge kısım bize aydınlıkta olan baba ve oğul figürüne öyle bir odaklanmamızı sağlıyor ki...kullandığı yöntem çok iyi. Zaten normal bir konser veya gösteri de ışıkların tümü kapalıdır. Her taraf karanlıktır. Ardından sahnede ışığın teki açılır ve birisine odaklanır o da başrol de olan kişidir. Oraya odaklanmamızı isterler ve bunu da başarırlar da. Tablonun çizeri başka hiçbir şeye odaklanmamızı istemiyor. Yerde ki ve hemen yan tarafta olan dağınıklık ve oradaki iki adet kişi...hey dur bir dakika, yoksa oğulun ayakkabılarının tabanında olan şeyler çamur mu?

Tablonun arka plan hikayesini okumadım ve asla okumayacağım. Arkasında ki hikayenin basit olmasından korkuyorum böylesi benim için daha iyi. Her şey bana gerekli veya gereksiz detaylar sunuyor. Aslında yazım yarı da bölündü çünkü kafam cidden çok karışmaya başladı. Her detay sonrasında yepyeni bağımsız bir hikaye üretiyorum.
 
Bu harika yorumunuz için teşekkür ediyorum. Sanatın büyüsü de burada: Her izleyiciye farklı hikayeler ve duygular sunuyor. Böyle bir tablonun bizi böylesine etkilemesi ve düşündürmesi, resmin gücünü ve sanatın etkileşimli doğasını gösteriyor. Sanatın ne hissettirdiği, belki de anlatmaya çalıştığından daha önemli olabilir. Sizin de dediğiniz gibi, bu tablo her birimize bakış açımızı sorgulatıyor ve cevaplamamız için kendi içimizde yeni sorular yaratıyor. Bu süreçte hissettiğiniz karmaşa ve merak, sanatın sizi iç dünyanızda bir yolculuğa çıkardığının bir kanıtı. Tekrar bu güzel yazınız için size teşekkür ediyorum. Sanatın güzelliği, onun bizlere sonsuz yorum ve hayal gücü alanı sunmasıdır. Bu nedenle, keşfetme sürecinizde size rehberlik etmek yerine, kendi yorumlarınızla ve hislerinizle bu yolculuğa devam etmenizi teşvik ederim. Yarattığınız hikayeler ve hissettiğiniz duygular sadece size özeldir ve bu sanat eseriyle olan bağınızı daha da anlamlı kılar.
 
Bu harika yorumunuz için teşekkür ediyorum. Sanatın büyüsü de burada: Her izleyiciye farklı hikayeler ve duygular sunuyor. Böyle bir tablonun bizi böylesine etkilemesi ve düşündürmesi, resmin gücünü ve sanatın etkileşimli doğasını gösteriyor. Sanatın ne hissettirdiği, belki de anlatmaya çalıştığından daha önemli olabilir. Sizin de dediğiniz gibi, bu tablo her birimize bakış açımızı sorgulatıyor ve cevaplamamız için kendi içimizde yeni sorular yaratıyor. Bu süreçte hissettiğiniz karmaşa ve merak, sanatın sizi iç dünyanızda bir yolculuğa çıkardığının bir kanıtı. Tekrar bu güzel yazınız için size teşekkür ediyorum. Sanatın güzelliği, onun bizlere sonsuz yorum ve hayal gücü alanı sunmasıdır. Bu nedenle, keşfetme sürecinizde size rehberlik etmek yerine, kendi yorumlarınızla ve hislerinizle bu yolculuğa devam etmenizi teşvik ederim. Yarattığınız hikayeler ve hissettiğiniz duygular sadece size özeldir ve bu sanat eseriyle olan bağınızı daha da anlamlı kılar.

Kıymetlı konunuz için ve bu tabloyu tekrardan hatırlattığınız için ben size teşekkür ederim.

ben sanırım şu köşeye çekilip biraz ağlayacağım.
 
Kıymetlı konunuz için ve bu tabloyu tekrardan hatırlattığınız için ben size teşekkür ederim.

ben sanırım şu köşeye çekilip biraz ağlayacağım.

Sanatın amacı tam da budur, bizi hissettirmek, düşündürmek ve belki de zaman zaman ağlatmaktır. İyi akşamlar dilerim. 🙏🏼
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Erayko
Okuma süresi
2 dakika okuma
Görüntüleme
66
Yorumlar
4
Son güncelleme

Genel kategorisindeki diğer girdiler

Erayko adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı