The Godfather Üçlemesi Neden Zamansız Bir Film Serisidir?

the-godfather-technopat-5.png
The Godfather yani Baba filmlerini bilmeyeniniz yoktur. Daha önce bu film serisini hiç duymamış veya izlememiş olanınız varsa, derhal izlemelerini öneriyor ve yazımızın devamı spoiler (sürpriz bozan) teşkil edebileceği için kendilerini şimdiden uyarıyoruz.

Bu muhteşem üçlemeyi izleyen Technopat okurlarımıza bir soru sorarak yazımıza başlayalım. Sizce Baba üçlemesinin zamansız bir efsaneye dönüşmesinin ve ilk filmin çoğu sinemasever tarafından dünyanın en iyi filmi olarak gösterilmesinin sebebi nedir?

Bir İtalyan-Amerikan mafya ailesinin yaşamına konuk olduğumuz, 1900’lerin Sicilya’sından başlayıp, II. Dünya Savaşı sonrası, yani 1940’lar, 1950’ler ve 1970’lerin Amerika’sını bize anlatan bir dönem filmi olması mı?

Yoksa İtalyan besteci Nino Rota sayesinde hafızalarımıza nakşedilmiş o muhteşem müzikleri sayesinde mi?

Ya da Luca Brasi, Peter Clemenza, Sal Tessio, Frank Pentangeli, Hyman Roth ve daha pek çok karakterin, yan rollerde dahi adeta bir başrol gibi özenle, ruhunu katarak oynaması mıdır?

Bu soruların cevaplarını gelin birlikte arayalım.

Yönetmen koltuğunda kendi de bir İtalyan Amerikan olan Francis Ford Coppola’nın arz ettiği Baba üçlemesi, yine İtalyan kökenli Amerikalı yazar Mario Puzo tarafından 1969 yılında aynı adla yayımlanmış bir romandan uyarlanmıştır. Roman, çıktıktan aylar sonra bile New York Times En Çok Satanlar Listesi’nde kalmış ve sonunda 1972 yılında Baba I ile sinemaya uyarlanmıştır.

Film Marlon Brando’ya En İyi Başrol Oyuncusu, yazar Puzo ile yönetmen Coppola’ya En İyi Senaryo ve prodüktör Al Ruddy’e En İyi Film Oscarı’nı kazandırmıştır.

Baba II, 6 Oscar kazanırken, Coppola yine En İyi Yönetmen seçilmiş ve Don Corleone’nin gençliğini müthiş bir oyunculukla sergileyen Robert De Niro, En İyi Yardımcı Oyuncu ödülünü almıştır.

Baba III, serinin hayranlarının çoğu için beklentileri karşılamamış ve Oscar ödüllerinden eli boş dönmüştür.

Marlon Brando, film sektöründe Amerikan Yerlilerine yapılan haksızlıklar ve "Yaralı Diz Olayı"nı öne sürerek Oscar heykelciğini almaya gitmemiş, kendisini temsilen ödül törenine Apache kökenli bir aktrist olan Sacheen Littlefeather’ı göndermiştir.

Littlefeather’ın konuşmasını izlemek için tıklayın:

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Şimdi filmin içeriğine ve neden bu denli efsaneleştiği konusuna giriş yapabiliriz.

Baba yani Don Vito Corleone, daha çocuk yaşta Sicilya’dan Amerika’ya göç etmiştir. Baba II’nin başında göreceğimiz üzere, küçük Vito’nun ailesi, köylerindeki bir kan davası nedeniyle tek tek öldürülür. Çocuk, kaderin ve birkaç akrabasının yardımıyla, Amerika’da kendine yeni bir aile, bir hayat kurar. Büyür, evlenir, çocukları olur.

the-godfather-technopat-4.jpg


Vito, ne kadar namusuyla, kendi emeğiyle geçinmek istese de hayat, ona bambaşka bir kapı açar. Bu kapının kilidi ise, bir İtalyan olmasına rağmen kendi insanına kök söktüren ve onları haraca bağlayan sahte kabadayı Don Fanucci’dir.

Genç Vito bu haksızlığa çok şaşırır ve arkadaşına neden bir İtalyan’ın kendi gibi İtalyan olanlara bu kadar zalimce davrandığını sorar. Arkadaşı Genco Abbandando ise, “İtalyanların haklarını koruyan kimse olmadığını bildiği için” der.

Amerika’daki İtalyanlar Fanucci gibi birtakım istisnalar dışında birbirine çok tutkundur ve dayanışma içindedirler. Zamanla Vito, mahallenin en güvenilir, dürüst ve sözünü tutan adamlarından biri olur. Genç-ihtiyar herkesin yardımına koşarken, bir “Baba” olarak yükselişe geçer.

Belki de onun bu kadar ölümsüz bir karakter olmasının sebebi; hakkı yenen, zulüm gören sıradan halkın yardımına koşup, baskıcı zorbaları öldürerek, kendince bir adalet mekanizması sağlamasıdır.

Vito Corleone’yi mahalle kabadayılarından ayıran erdemleri, kendi kişisel kuralları, özgün bir ahlâk ve zihin yapısı vardır. Eskiden beri ahbap olduğu insanlara kıymet verir. İnsanlarla karşılıklı lütufta bulunur. Ancak kendisine hata yapanları da unutmaz. “Aile” kavramına çok büyük bir önem verir ve ailecek oturduğu yemek masasında asla “iş” konuşmaz. Torunlarıyla oynamaya vakit ayırır.

Bunu, yine ezberlediğimiz repliklerden biri olan: “Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam gerçek bir adam olamaz.” cümlesinden anlayabiliriz.

Vito Corleone, eskinin "şövalye kodları" denilen bu kuralları nedeniyle, zamanı gelince uyuşturucu işine girmeyi reddedecek ve diğer mafya aileleri tarafından kurşunlanacaktır.

Ailenin İtalyan kültürü, yedikleri yemeklerde ve tatlılardan (Cannoli tarifi için: Sicilyalı: Cannoli - Yemek.com), düğünlerde söyledikleri şarkılara kadar her yerde kendini gösterir. Corleoneler, kendilerini bir mafya örgütü değil, kocaman bir “aile” olarak tanımlar.

“Don”, aslında bir senatör, bir başkan gibi düşünülebilir. Ailenin evlatlığı ve avukatı Tom Hagen ise bir Consigliere yani mafya patronunun danışmanıdır (Roma’da İmparator danışmanlarına Consilium Principis denirdi). Mafya ailesi içindeki rol dağılımının, üyelerin rütbelerine göre gerçekleştirilmesi nedeniyle bu örgüt ağının Roma İmparatorluğu’nun geleneklerini devam ettirmeye çalıştığını anlıyoruz. Nitekim, “evlat edinme” Roma imparatorlarının ve diktatörlerinin sık başvurduğu bir yöntemdi.

Baba III’de, Sonny’nin evlilik dışı oğlu olan Vincent Mancini, amcası Michael tarafından manevi evlat olarak kabul edilerek ve Vincent Corleone adını alarak yeni “Godfather” olacak, kaderini kendi tayin edecektir.

Hagen ve bir Caporegime olan Frank Pentangeli arasında geçen bir diyalog ise, seride Roma İmparatorluğu’na yapılan bolca atıftan birini içerir. Bu sahnede Hagen, Ailelerin eski Roma Lejyonlarına göre nasıl düzenlendiğini, kendilerine “Capo”,“Asker” vb. dendiğini hatırlatır. Bunun üzerine Pentangeli, Corleone ailesini Roma İmparatorluğu’na benzettiğini söyler. Hagen, “Bir zamanlar öyleydi,” der ve Pentangeli’ye İmparator’a yapılan bir suikast ortaya çıkarıldığında, suikastı düzenleyenlerin akıbetini anımsatır ve Pentangeli'nin yapması gereken eylemin ipucunu verir:

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Tarihle iç içe dokunmuş seride, 2. filmin önemli bir yeri vardır. Michael Corleone ve kardeşi Fredo, kumarhanelere yatırım yapmak için iş adamı Hyman Roth ile Havana/Küba’ya gider. O sırada patlak veren devrim ile Fidel Castro, Corleone gibi Mafya kökenli iş adamlarının Küba’da yatırım yapmak için destek gördüğü diktatör Fulgencio Batista rejimini yıkar. Michael ve Fredo, kıl payı kurtularak, Amerika’ya döner.

Seride dikkatimizi çeken bir başka konu da, o zamanın gözünden İtalyan kökenlilere nasıl bakıldığını anlamamızı sağlamasıdır.

1940’lar ve 70’lere kadar olan süreç, “beyaz” Amerikalılar tarafından, İtalyan kökenlilere aşağılayıcı, argo tabirler olan “dago guinea”, “wop”, “greaseball ve “goombah” gibi ifadelerin kullanıldığı bir dönemdir.

Örneğin, Baba II’de Amerikalı bir senatör, Michael’a hitaben “yağlı saçlı İtalyanları temiz ülkesinde” istemediğini söylüyor.

O dönemde sadece İtalyanlara değil siyahilere de ırkçılık yapılmaya devam ediyor. Örneğin mafya babalarından biri, bir toplantı sırasında siyahilere uyuşturucu sattığını, onların bağımlı olup ölmelerine acımadığını, zira “siyahların, ruhsuz birer hayvan olduğunu” söylüyor.

Öte yandan, Baba I'in başında, ailenin en küçük oğlu Michael Corleone, II. Dünya Savaşı’nda çarpışmış ve deniz kuvvetlerinden madalya almış bir savaş kahramanı olarak evine dönüyor. Sırf bunun için bile bazı “Amerikalı Beyazlar” tarafından saygı görüyor.

Baba Corleone, küçük oğlunun, hiçbir zaman mafyaya bulaşmasını istemiyor zira onun için başka planları var. Oğul Corleone’nin bir vali, bir senatör ve hatta belki de ABD Başkanı olmasını istiyor. Fakat Michael, babasının “devrinin” er ya da geç biteceğini erkenden görerek, birer underboss olan kardeşleri Fredo ve Sonny arasından zekasıyla sıyrılmayı beceriyor. Sonuç olarak, babasının planlarının tersi istikamette bir yükselişe geçiyor.

the-godfather-technopat-3.jpg


Esasen kaderin çarklarının bu şekilde işleyişine şaşırmıyoruz zira kardeşler içinde “Baba” gömleğine en uygun karakter gerçekten de Michael. Kız kardeş Connie’nin zaten bir kadın olarak bu görevi yüklenmesi beklenmiyor. Sonny oldukça fevri ve düşünmeden hareket eden biri, Fredo ise kardeşler içinde en saf ve en zayıf karakter.

Peki, polis ve devlet niçin Don Corleone ve ailesini yasa dışı bir suç örgütü olarak görmüyor, faaliyetlerini durdurmuyor? Sebebi; hâkimler, polisler, politikacılar, gazeteciler ve kongre üyeleri dahil toplumun pek çok farklı tabakasından insanları satın almaları.

Seride eleştirebileceğim tek nokta, anne Carmela Corleone dahil kadın karakterlerin genellikle aldatılan, kocasından dayak yiyen, ikinci plana itilmiş bireyler olarak gösterilmesi diyebilirim. İtalyanların annelerine ne kadar bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. Oysa, iki filmde de annenin sesini fazla duyamıyoruz. Sadece Baba II’de, Michael ile aralarında kısa ve duygusal bir konuşma geçiyor. Yani Michael, kaybolmuş bir halde ve ruhen yorgunken, “en son” annesine danışıyor.

Seride güçlü görünen tek kadın portresi, aktris Diane Keaton’ın canlandırdığı Kay Adams karakteridir. O da bir Amerikalı olduğu için diğerlerinden farklı temsil edilmiş olabilir, diye düşünüyorum.

"Ailenin" Kay dışındaki kadın üyeleri, kocalarına son derece bağlı ve küçüklükten beri ağabeylerinin, eşlerinin, babalarının sözlerinden çıkmayacak şekilde yetiştirilmişlerdir.

Baba II’de, Michael ile kavga eden Kay, Mafya’nın Sicilya’da 2000 yıllık bir geçmişi olduğuna atıfta bulunur ve Michael’ın asla bu "gelenekten" yakasını kurtaramayacağını söyler.

Birinci ve ikinci filmde Kay’in yüzüne kapanan kapı, aslında onun Michael’ın ve bu ailenin dünyasında hiçbir zaman yerinin olmadığını seyirciye açık bir şekilde göstermektedir.

Baba III’te Michael’a başkaldıran ikinci kadın rolünde kızı Mary Corleone’u görüyoruz. Mary, kuzeni Vincent Corleone ile yaşadığı aşkının peşinden gitmek ister, Michael ise bu aşkın doğuracağı kötü sonuçları öngörerek, kızının bu “uygunsuz” sevdadan vazgeçmesini ister.

Üçlemenin son halkası olan bu filmde artık tamamen "yasal" işleyen Corleone ailesi ile hem erdemli hem de yozlaşmış din adamlarıyla Vatikan, İsviçre bankerleri ve Papa I. John Paul suikastı arasındaki karmaşık ilişkiler ağına tanık oluyoruz.


the-godfather-technopat-1.jpg


Bizi tekrar Sicilya kırsalına götüren Baba III'te, Michael’ın diyaloglarından “Ailenin” Sicilya’daki geçmişi, mafyanın kökeni ve aileler arası kan davalarının daha da detayına iniyoruz.

Son olarak filmin teknik yönünden bahsederek, yazımızı sonlandıralım.

Senaryosu, muhteşem oyunculuğu ve müziklerinden sonra, Baba serisinin sinema tarihinde önemli bir yer edinmesini sağlayan bir başka unsur ise çekim tekniğidir. Görüntü Yönetmeni Gordon Willis’in filmi karanlık bir atmosferde yansıtması ve bazı sahnelerde aktörlerin gözlerinin dahi görünmemesi, film sinematografisinde devrimsel bir etki yaratmıştır. Willis’e göre, "bazı sahneler bilinçli olarak öyle karanlık ki, aktörün gözlerini dahi görmüyoruz, zira o karakterin aslında kafasından geçen düşünceleri de (bunlar, büyük ihtimalle karanlık düşünceler) görmüyoruz." Bu çekim tekniği, sahneyi daha da vurucu kılıyor.

Baba öncesi sinemada, filmlerde özellikle arabalı sinema seyircisi tarafından rahat izlenmesi için “aşırı aydınlatma” kültürü hakimdi. Baba üçlmesiyle, “film noir” ve “Alman Dışavurumculuğu” köklerine uzanan “karanlık sinematografi”, modern zamanın renkli ve aşırı ışıklandırılmış filmlerinin yönetmenlerince de kabul edilir bir norm haline gelmiş ve çoğu yapımcı arasında tekrar popülerleşmiştir .

Dâhiyane fikirleri, zaman zaman yönetmen Coppola ve film yapımcısı Paramount şirketi ile çakışsa da, Willis, tarzından asla vazgeçmemiş ve sonunda başarılı olmuştur.

Baba Üçlemesi ile İlginç Bilgiler:


  • Filmin açılış sahnesinde, Baba’nın kucağında sevdiği minnoş kedi, orijinal senaryoda yoktur. Kedi, Coppola tarafından Paramount Pictures çekim alanının yakınlarında bulunmuş. Brando’nun kollarında halinden öyle hoşnutmuş ki, mırıltıları yüzünden çoğu diyaloğu tekrar çekmek zorunda kalmışlar.
  • Coppola’ya göre, sansasyonel at kafası sahnesindeki kafa, evcil hayvanlara mama üreten bir fabrikadan alınmıştır.
  • Al Pacino’nun anne tarafından büyük anne ve babası, Sicilya’nın Corleone kasabasından Amerika’ya göçmüştür.
  • Don Altobello karakterini canlandıran aktör, efsanevi Western filmi The Good, the Bad and the Ugly (1966)’de Tuco Ramírez rolüyle özdeşleşen Eli Wallach’tır.
  • Üç filmde de “portakal” teması, Corleone ailesinden biri için ölümün yakın olduğunu haber veren bir semboldür.
  • Üçlemede kutsal bir tören, bir vaftiz veya yortu sahnesinde mutlaka birileri ölür, öldürülür.
Hafızada Kalan Alıntılar (Baba I):

  • Don C.: “Bonasera, Bonasera what have I ever done to make you treat me so disrespectfully?”
  • (Bonasera, Bonasera bana bu kadar saygısızca davranmanı hak edecek ne yaptım?)
  • Michael C.: [to Sonny] It's not personal, Sonny. It's strictly business.
  • ([Sonny’e] Bu kişisel bir şey değil Sonny. Sadece iş.)
  • Don C.: [crying, staring at Sonny's body] Look how they massacred my boy!
  • ([Sonny’nin cesedine bakarak ağlar] Bak, oğlumu nasıl da katletmişler!)
  • Michael C.: Fredo, you're my older brother, and I love you. But don't ever take sides with anyone against the Family again. Ever.
  • (Fredo, sen benim ağabeyimsin ve seni seviyorum. Ancak bir daha asla bir yabancıyı Ailene yeğ tutma. Asla.)
  • Peter Clemenza: Leave the gun. Take the cannoli.
  • (Silahı bırak. Cannoli’yi al. (Aktör Richard S. Castellano, bu cümleyi doğaçlama söylemiştir.))
  • Clemenza: It's a Sicilian message. It means Luca Brasi sleeps with the fishes.
  • (Bu, Sicilyalılara özgü bir mesaj. Luca Brasi, balıklarla uyuyor demek (cesedi suyun dibinde yatıyor)).
  • Ve en bilindik alıntı:
  • Don Corleone: I'm gonna make him an offer he can't refuse.
  • (Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.)

  • Baba II:
  • Michael Corleone: I know it was you, Fredo. You broke my heart. You broke my heart!
  • (Hainin sen olduğunu biliyordum Fredo. Kalbimi kırdın. Kalbimi kırdın!)
  • Michael Corleone: My father taught me many things here - he taught me in this room. He taught me: keep your friends close, but your enemies closer.
  • (Babam bana bu odada çok şey öğretti. Bana dostlarımı yakın, düşmanlarımı daha da yakın tutmam gerektiğini öğretti.)

  • Baba III:
  • Michael C.: Never hate your enemies. It affects your judgement.
  • (Düşmanlarından asla nefret etme. Bu, muhakemeni engeller.)
  • Michael C.: Never let anyone know what you are thinking.
  • (Kimsenin ne düşündüğünü bilmesine izin verme.)
  • Don Altobello: The richest man is the one with the most powerful friends.
  • (En zengin adam, en güçlü dostları olan adamdır.)
  • Michael Corleone: It's dangerous to be an honest man.
  • (Dürüst olmak tehlikelidir.)
  • Don Lechessi: [last words] He who builds on the people builds on mud.
  • ([son sözü] Bütün ümitlerini başkalarına bağlayan, yolda kalır. (Bu söz orijinalde İtalyan filozof ve siyaset bilimci Niccolò Machiavelli’nin Prens/Hükümdar kitabında geçer.)
Kaynakça:

Yorumlar

Seriyi izleyecek arkadaşlar seriyi Aksiyon filmi tarzında izlerseniz cidden sıkılıp kapatırsınız ve serinin abartı olduğunu düşünürsünüz. Bu seri tamamen bir kitap uyarlaması ve bana kalırsa gerçekten harika bir uyarlama olmuş. Aksiyon serisi olmadığını bildiğim için gerçekten severek izledim.
 
Seriyi izleyecek arkadaşlar seriyi Aksiyon filmi tarzında izlerseniz cidden sıkılıp kapatırsınız ve serinin abartı olduğunu düşünürsünüz. Bu seri tamamen bir kitap uyarlaması ve bana kalırsa gerçekten harika bir uyarlama olmuş. Aksiyon serisi olmadığını bildiğim için gerçekten severek izledim.
Dediğiniz gibi, bu film serisi aksiyon dolu basit bir mafya/gangster serisi değil, epey derinlikli bir film üçlemesi ve çoğu diyaloğu anlamak için belli bir kültür birikimi gerekiyor (Roma İmparatorluğu'na olan atıflar vb.). Tarihi seven herkesin izlemesini öneririm.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Beyza Güngör
Okuma süresi
8 dakika okuma
Görüntüleme
3.651
Yorumlar
9
Son güncelleme
Yazar değerlendirmesi
5,00 yıldız
Değerlendirme
5,00 yıldız 1 değerlendirme

Eğlence kategorisindeki diğer girdiler

Beyza Güngör adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı