Selamlar. Bugün Dying Light incelemesi ile karşınızdayım. Dying Light, zombi istilasının üstüne Harran/Şanlıurfa'nın atılıp karıştırılıp oluşturulan Dying Light'ın üstüne bir de, parkur mekaniği ekliyorlar. Her neyse, hikayeden başlayalım.
Hikayemiz Harran'da geçmektedir yani Şanlıurfa'da. Bilinmeyen bir sebeple ortaya çıkan salgın sonucu Harran'ın her yeri zombilerle kaplanmıştır. Bu zombilere Marazlı deniliyor. Kyle Crane adındaki bir afetzede ise uçaktan Harran'a doğru atlar. Ancak Crane'in paraşütü bir yere takılıp düşer ve bir zombi tarafından kolundan ısırılır. Ancak arkasından ona yardım etmeye giden Jade ve yanındaki bir kişi ile tam kaçarken aralarından biri kendini feda edip Jade ve Crane'e bir fırsat tanır. Crane uyandığında kendini afetzedelerin olduğu Kule adındaki yerde bulur ve Crane'in hayatta kalma hikayesi başlar. Hikaye fena değil diyebilirim. Bir hayatta kalma hikayesi. Hikayede ilerledikçe olayların arka planını görmeye başlıyoruz. Hikaye hakkında diyebileceklerim bunlar. Şimdi de geçelim oynanışa.
Oynanışta baya farklı özellikler var. Hayatta kalma mekaniğinin yanında bir de parkur mekaniği de var. Crane bulduğu her çıkıntıdan başka bir çıkıntıya tırmanıp atlayabiliyor. İlk başta borularla, tahta parçalarıyla başlıyorsunuz. Ama hikayede ilerledikçe sopalar, bıçaklar ediniyorsunuz. Ve en sonunda uzak menzilli silahları yani tüfek, çifte, tabanca, ok gibi. Bu gelişimi baya hissedebiliyorsunuz. Hatta ve hatta benim en çok sevdiğim ekipman olan Tırmanma Kancası ile açık dünyada dolaşmak baya zevkli. Yetenek ağacı Afetzede (Ana yetenek ağacı), Kuvvet ve Çevik olarak 3'e ayrılıyor (4. yetenek ağacı da var ama en az bir yetenek ağacını azami seviyeye getirirseniz Efsane adındaki yetenek ağacı açılıyor). Hikayede ilerledikçe daha fazla yetenek açmaya, daha fazla gelişmeye başlıyorsunuz. Açık dünyadan kazandığınız paralarla da silah, ekipman, materyal, mermi gibi farklı farklı şeyler alabiliyorsunuz. Oyunda bir de meydan okumalar var. Her bir meydan okumayı tamamladığınızda ya yaptığınız meydan okumaya göre XP, ya da para kazanabiliyorsunuz. He bir de, oyunda zombilere bodoslama dalmayın. 1 zombi üzerinize geldiğinde diğer zombiler de geliyor sonra ise oradan galip çıkma ihtimaliniz azalıyor. Oyun bu durumda sizin taktiksel davranmanızı istiyor. Taktiksel davranırsanız o zombileri yenme ihtimaliniz çok yüksek oluyor. Açık dünyada bazı afetzedeleri zombilere yakalanmış olarak da gördüğünüzde onu kurtarırsanız size yükseltme materyali, şema veya para verebiliyor. Kalkan simgeli kişiler yardım ederseniz dayanıklığı azalmış silahlarınızı tamir edebiliyor. He bir de, oyunda güvenli bölgeler var. Açılmamış güvenli bölgedeki istenilen şeyleri yapıp düşmanları öldürürseniz güvenli bölgeyi açabiliyorsunuz. Bir de şöyle bir eksisi var. O da save sıkıntısı. Öldüğünüzde o kadar saçma sapan yerlerde doğuyorsunuz ki... Her neyse bu çok büyük bir eksi değil. Şimdi geçelim teknik özelliklere.
Artık benim bilgisayarımda mı sıkıntı var bilmiyorum ama nedense optimizasyon konusunda baya sıkıntı çektim. Bazen 60 FPS ve üzerine çıkabilliyordu, bazen ise 30 FPS ve altına inebiliyordu. İşte bundan dolayı oldukça dengesiz bir deneyim yaşadım. Belki Laptop'un modlarıyla alakalı. Sonuca gelirsek, oyun güzel bir oyun. Oynanış harika. Hikaye eh işte. Buglar var tabii ki. Optimizasyonda sıkıntı yaşadım ama çok da rahatsız etmedi. Sonuç olarak dilimde kalan bir şaheser oyunu daha oynayıp bitirdim. 2. oyunu merakla bekliyoruz sevgili Techland...
PUAN: 92/100 "Güzel bir oyun. Hayatta kalma seven varsa oynanabilir."
Hikayemiz Harran'da geçmektedir yani Şanlıurfa'da. Bilinmeyen bir sebeple ortaya çıkan salgın sonucu Harran'ın her yeri zombilerle kaplanmıştır. Bu zombilere Marazlı deniliyor. Kyle Crane adındaki bir afetzede ise uçaktan Harran'a doğru atlar. Ancak Crane'in paraşütü bir yere takılıp düşer ve bir zombi tarafından kolundan ısırılır. Ancak arkasından ona yardım etmeye giden Jade ve yanındaki bir kişi ile tam kaçarken aralarından biri kendini feda edip Jade ve Crane'e bir fırsat tanır. Crane uyandığında kendini afetzedelerin olduğu Kule adındaki yerde bulur ve Crane'in hayatta kalma hikayesi başlar. Hikaye fena değil diyebilirim. Bir hayatta kalma hikayesi. Hikayede ilerledikçe olayların arka planını görmeye başlıyoruz. Hikaye hakkında diyebileceklerim bunlar. Şimdi de geçelim oynanışa.
Oynanışta baya farklı özellikler var. Hayatta kalma mekaniğinin yanında bir de parkur mekaniği de var. Crane bulduğu her çıkıntıdan başka bir çıkıntıya tırmanıp atlayabiliyor. İlk başta borularla, tahta parçalarıyla başlıyorsunuz. Ama hikayede ilerledikçe sopalar, bıçaklar ediniyorsunuz. Ve en sonunda uzak menzilli silahları yani tüfek, çifte, tabanca, ok gibi. Bu gelişimi baya hissedebiliyorsunuz. Hatta ve hatta benim en çok sevdiğim ekipman olan Tırmanma Kancası ile açık dünyada dolaşmak baya zevkli. Yetenek ağacı Afetzede (Ana yetenek ağacı), Kuvvet ve Çevik olarak 3'e ayrılıyor (4. yetenek ağacı da var ama en az bir yetenek ağacını azami seviyeye getirirseniz Efsane adındaki yetenek ağacı açılıyor). Hikayede ilerledikçe daha fazla yetenek açmaya, daha fazla gelişmeye başlıyorsunuz. Açık dünyadan kazandığınız paralarla da silah, ekipman, materyal, mermi gibi farklı farklı şeyler alabiliyorsunuz. Oyunda bir de meydan okumalar var. Her bir meydan okumayı tamamladığınızda ya yaptığınız meydan okumaya göre XP, ya da para kazanabiliyorsunuz. He bir de, oyunda zombilere bodoslama dalmayın. 1 zombi üzerinize geldiğinde diğer zombiler de geliyor sonra ise oradan galip çıkma ihtimaliniz azalıyor. Oyun bu durumda sizin taktiksel davranmanızı istiyor. Taktiksel davranırsanız o zombileri yenme ihtimaliniz çok yüksek oluyor. Açık dünyada bazı afetzedeleri zombilere yakalanmış olarak da gördüğünüzde onu kurtarırsanız size yükseltme materyali, şema veya para verebiliyor. Kalkan simgeli kişiler yardım ederseniz dayanıklığı azalmış silahlarınızı tamir edebiliyor. He bir de, oyunda güvenli bölgeler var. Açılmamış güvenli bölgedeki istenilen şeyleri yapıp düşmanları öldürürseniz güvenli bölgeyi açabiliyorsunuz. Bir de şöyle bir eksisi var. O da save sıkıntısı. Öldüğünüzde o kadar saçma sapan yerlerde doğuyorsunuz ki... Her neyse bu çok büyük bir eksi değil. Şimdi geçelim teknik özelliklere.
Artık benim bilgisayarımda mı sıkıntı var bilmiyorum ama nedense optimizasyon konusunda baya sıkıntı çektim. Bazen 60 FPS ve üzerine çıkabilliyordu, bazen ise 30 FPS ve altına inebiliyordu. İşte bundan dolayı oldukça dengesiz bir deneyim yaşadım. Belki Laptop'un modlarıyla alakalı. Sonuca gelirsek, oyun güzel bir oyun. Oynanış harika. Hikaye eh işte. Buglar var tabii ki. Optimizasyonda sıkıntı yaşadım ama çok da rahatsız etmedi. Sonuç olarak dilimde kalan bir şaheser oyunu daha oynayıp bitirdim. 2. oyunu merakla bekliyoruz sevgili Techland...
PUAN: 92/100 "Güzel bir oyun. Hayatta kalma seven varsa oynanabilir."
Son düzenleme: