Günümüzde kadınların yarısından fazlası (ne yazık ki ) yeterli eğitim düzeyine eriş(e)medikleri için erkek-kadın ilişkisini sadece evlenme olarak görüyor. Burada ki eğitimden kastım kişisel gelişim ile alakalı. Yoksa bakkal dükkanı gibi açılan üniversitelerden diploma almayanları dövüyorlar.
Diğer bir kısımda ise; evlenmeyen kadının kusuru olduğu için evde kalmış olduğu inancı ağır basıyor. Televizyonlar ve bir takım basılı medyalar ile mükemmeliyetçi düşünce empoze ediliyor. 20 ila 30 yaş arası vücut kitle endeksinin en değişkenlik gösterdiği yaş aralığı. Belli bir "kalıba giren " hanım ablalarımız / kardeşlerimiz önlerine çıkan ilk beyefendiye gönüllerini kaptırıp; ne olacaksa olsun, kocam değil mi döver de sever de diyerek bu tür "çılgınlığa" girişiyorlar. Sonuç: Anıt sayacına birkaç isim daha ekleniyor, birkaç öfkeli söylem ve bu isimler unutulup gidiyor.
Erkekler ise cinsel ihtiyaçlarını toplumun ayıplamayacağı şekilde gerçekleştirmek için evleniyor. Bazıları kendini düzene sokup eşi ve çocuğu için yaşamayı istediği için evleniyor.
1-2 gün için 100 bin lira para harcamak bana enayilik gibi geliyor. Hem parayı vereceğim hem de her şeyin en iyisini bilen akrabalara yaranmaya çalışacağım; oldu güzelim başka bir emrin...
Düğüne 100 bin harcamaktansa 30-40 bin lira kadar bütçe ayırıp ilk önce ülkemin her yerini karış karış gezerim. Kalan paranın bir kısmıyla da dünyayı gezerim. Kenara ayırdığım kadarıyla da evime alacağım eşyaların iyisini / kalitelisini alırım.