Öncelikle sorunuza cevap vereyim. Hayır, rahatça yürüyemiyorum. Kız kardeşim, sevgilim, hatta eşim bile olsa rahat yürüyebileceğimi sanmıyorum. Belki abartıyor görünebilirim size ama maalesef sanmıyorum.
Şimdi geleyim düşüncelerime. Bu tarz şeylerden aşırı derecede nefret eden birisi olarak, konuyu gördüm ve bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. Bu mevzu maalesef ülkede bence ekonomiyle beraber en büyük sorundur. Bakmanın üç beş saniyesi reflekstir, aynen üstte bir hocamın dediği gibi fark ettirmeden ve rahatsız etmeden, ince şekilde bakarsınız. Eğer onunla iletişime geçmiyor ve odağını kaydırıyorsa bir kişi, fazlası sarkıntılıktır, ona istemediği şekilde dokunmakla veya fazlası bir hareket yapmakla aynı şeyi yapmış olursunuz bana göre.
Daha önceki yorumlarda mevzunun dine geldiğini görüyorum. Bir nebze haklı da olsanız bütün bu meselenin sorumlusu din değil diye düşünüyorum. Madem mevzuya dinden bahsederek giriş yaptım, o zaman dinin etkisinden bahsederek sözlerime başlayayım.
Bir kere dini din olarak yaşamayan kişiler var aramızda maalesef. İslam ve Müslümanlık naraları atarak, bu değerlerin gölgelerine sığınarak bu tarz davranışları normalleştirmiş; "Efendim ben beş vakit namazımı kılarım, şu kadar hacca gittim, şurada şöyle yaptım" falan filan diyerek bu hareketleri yapma eğilimine girmiş, meşrulaştırmaya kalkmış pek çok örnek gördük. Görmediklerimizi de bilmiyorum zaten. Neticede bu ülkede dinin adı altında olan cemaatlere çocuklarını kurbanlık koyun gibi sunanlar da var, oralara değinirsem konudan sapacağım.
Gelelim hukuk ve adalet sistemimize. Daha geçenlerde asansöre beraber bindiği insana ağzıma almayacağım bir harekete kalkışan kişiyi serbest bırakmadı mı bu adalet sistemimiz? Caydırıcı ve gereken cezalar verilmediği için bu şahıslar kendilerini bir halt zannedip ayak uzatıyorlar. Bu da bir o kadar etkili bir durum.
Yine
@Ehweniscer hocamın dediği eğitim ve kültür faktörü var, kendisi zaten açıklamış bence. Ayrıyeten ekleme yapayım, yazı yazmayı bilmeyenlerin bu ülkede hangi üst kademelere gelip sonradan neler yaptıklarını da azıcık denk gelmiş hocalarım biliyordur.
Bir de toplum yapımız var. Şimdi gel gelelim, iyi, güzel, eleştirdik bu berbat zihniyeti ama; maalesef toplum aşırılaşma hayranı. Bir de bunun karşıt tarafı, olayı cinsiyet üstünlüğüne getirmeye çalışıp orta yolu bulmaya engel olanlar var. Mesela belirli bir kesmi eleştiriyoruz diye herkesi aynı kefeye koymaya kalkanlardan bahsediyorum. Yani aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal gibi bir şey.
Şu cümleyi yazmak zorunda kaldığınız için o kadar üzüldüm ki.
Son olarak şu cümleye de aşırı katıldığımı belirtmek istiyorum. Kendi tercihi olan bir durum iken şimdi ne şekilde söylüyoruz mesela. Bunu belirtecek durumda olmamalı insanımız.