Herhangi bir dine mensup olmayan insanlar ölümden sonrası için fikirleri nelerdir?

Hocam bir iki sayfa önce buna benzer bir şey söyledim yani bu dediğiniz gerçekten çok saçma ya kendini kandırmak falan olur yani zaten burda bile kendi kârımızı düşünüyoruz o kadar acizken.


Bu yaklaşım çok yanlış, zaten normalde müslümandım ama düşüncelerimde çok değişgi.
Kardeşim sen şuan sadece bir kaç meselede takılmışsın uzaktan bakıyorsun. Bu yüz kapılı bir saray ve birkaç kapısı kilitli, dışarıdan kilitli kapıları açmak zordur, 1 açık kapı bile bulsan içeri girebilirsin buyur içerden aç kapıları. Ben Müslümanlıktan çıkacağım diye bakma bu nedir diye araştır bak, Allahım hikmetini öğrenmek istiyorum de dua et ve araştır.
 
Öldükten sonra bir bilincin yok. Boşluk falan yok, öldükten sonra tamamen sıfırsın. Artık yoksun, bilincin yok, görüşün yok, hislerin yok, düşüncen yok hattan sen yoksun. Senden geriye kalan tek fiziksel şey de zamanla çürüyerek yok olacak ve varoluştan tamamen yok olacaksın. Bitti, artık ölüsün ancak sen bunun farkında değilsin çünkü farkında olabilecek bir varlık değilsin, yok oldun.
Ölümden sonra bir hayatın varlığını, yakınlarını kaybeden insanların sevdiklerinin artık "Daha iyi bir yerde." olduğunu düşünerek kendini teselli etmesi veya en alt kesimlerin "Bu dünyada çile çekiyorsunuz ancak öldükten sonra güzelliklerle dolu sonsuza kadar süren mutlu bir yaşam süreceksiniz." tesellisi olduğunu düşünüyorum.
Bunlar benim düşüncelerim. Umarım düşüncelerimi doğru bir şekilde anlatabilmişimdir.
Anladım hocam fakat ürkütücü bayağı.

Savaşı olduran din mi insan mı? Din yüzünden demek: Araplar pis = İslam Pislik Dini demek gibi değil mi? Din taciz edene idam diyor, o zaman tacizlerin olduğu savaş dinin suçu olabilir mi?
Hocam arkadaş ondan bahsetmemiş fakat o yüzden dine inanmaması saçma, yani arkadaş din olmasaydı belkide çoğu savaşlar olmayacaktı diyor evet belkide doğru diyor yani, ama bunu inanıp ınanmamayla yargılamakta mantıksız.
 
Hocam kanıtlar mısınız?
Hocam kuran mucizelerinden bir kaçı



Kâinatın daima genişlediği gerçeği artık ilim ve bilim dünyasının kabul ettiği bir ilmi buluştur. Buna Kur’an şu ayetiyle işaret etmektedir:

“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik. Ve şüphesiz biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat, 51/47)

4. XX. asrın bir buluşu da her yıldız ve gök cisimlerin bir yörüngede durduğu gerçeğidir. Bu duruma Kur’an şua ayetle işaret ediyor:

“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya, 21/33)

5. Güneşin sabit olarak durduğu zannedilirdi. Oysa Kur’an güneşin sabit değil aksine daima hareket eden ve belirli bir hızla ilerleyen bir gök cismi olduğunu söylüyordu. Ve asırlar sonra da ilim onu tasdik edecekti. Şöyle ki:

“Güneş de kendisi için tespit edilen bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan bilenin takdiridir.” (Yasin, 36/38)
 
Büyük bir patlama sonucu bu derece düzenli bir ortamın oluşması imkansız. Bu azot veya oksijen dengesinin oluşması, canlıların hiç yoktan oluşması imkansız. Yer çekiminin tam da bize uygun ayarda denk gelmesi, vücudumuzun şekli, şemali bunlar öyle rastgele olacak şeyler değil. Bence kesinlikle bir Tanrı var. Fakat onun hakkında bize gelen bilgiler ne kadar doğru?
Hocam mesela kurallar var fizik gibi bunların nasıl olduğunu bilmiyoruz tek başına kurallar gereği varolamaz gibi gözüküyor fakat dediğiniz diğer şeyler zaten bir düzensizlikten milyarlarca yıl süren düzensizlikten zamanla gelişerek meydana geldi, neden mesela direk 1 senede olmadı ki bu dünya mesela da milyarlarca senede oldu ne gerek vardı ki?
 
"Tanrı" adaleti kendisi için sağlamıyor. Senin benim gibi aciz insanlar için sağlıyor. Sağlayacağız dediğin "adalet" sence ne kadar sağlanabiliyor? "Güçlü" olanı adaletsiz olsa kim indirebiliyor? Kin olayı yok. Kendimi de bir şey zannetmiyorum. O beni cennete koyar, eğer ben hatamı bilir af dilersem. Fakat ben hırsızlık yapsam, kendi ayağımla cehenneme yürürüm, bu haldeyken O beni Cennetine alırsa adaletsizlik olmaz mı? Hırsızlık yaptım diyelim baştaki yöneticiler adaleti sağlamazsa o zaman eşyası çalınan ne yapacak? Burada "tanrı" adaleti sağladığında ki Bu Ancak Allahın Adaletidir, sence bu hırsıza kin güttüğünden midir?
Özellikle bu konu için kaydoldum. (ayrıca, siteden çok faydalandım o ayrı konu. herkese bu yüzden teşekkür ederim) Bir inancınız etrafına fikir inşa etmek sizinkisi. Neden bu dine inandığınızın nedeni sadece ailenizin size bunu empoze etmesi. Tanrının (özellikle İslamiyet'in tanrısının) yüklenilen sıfatlara çok fazla ters düştüğü su götürmez. En büyük örneği zaten sınav mantığı. Tanrı yarattğı varlıkları eğer kendisi yarattıysa tüm mesuliyet zaten onundur, zamandan ve mekandan münezzeh bir tanrı cezalandıracağını bile bile bir şeyi yaratıyorsa bu onu nasıl bir varlık yapar? Tanrı varsa ve yaratmışsa asla özgür iradeden bahsedemezsiniz! Tanrı bir çocuğun acı içinde ölüyor ve öldürülüyorsa bunun içerisinde de merhamet asla aranmaz. Bu tanrının kendi varlığını anlamamız için ve ondan yardım istememiz için yapıyorsa sonsuz kudreti de yoktur, bağışlayıcılığı da. Herhangi birşeye ihtiyacı varsa zaten sonsuz kudreti yoktur. 10 üzeri 24 üzeri 24 yıldız sistemi olduğu varsayılan bir evrende, Kuantum Mekaniği, Termodinamik, fizik yasaları gibi kavramlar varken, tanrının insanlardan haberi olup ona tapınmasını isteyeceği, kadınları 2. sınıf göreceği vs gibi talepleri olan bir tanrıyı mantık olarak kabul etmem mümkün değil. Ben bir tanrının olduğunu düşünmüyorum fakat varsa bile bizi farkettiğinin farkında bile değildir bence. Adalet,etik vs gibi kavramlar insan evriminde kollektif primatların daha koordine şekilde yaşamaları için karşılıklı anlaşmalarından öte birşey değil. Normallik ve kötülük kavramı da görecelidir. Bir ruh hastası sapık, birilerini öldürmeyi normal karşılayabilir ve bu onun normali olabilirse onu neden cezalandırasınız? Ama sizin normaliniz birlikte yaşamak için anlaşmadan ibarettir. Mutluluk,huşu,aşk gibi kavramlar da sadece hormonel reaksiyonlar. İnsanlar bir dönem aklı ermedikleri heryere tanrıyı koyardı (BKZ God of the Gaps) ama artık bişeylerin anlaşılması için tanrıya gerek yok. İnsanlar semavi dinlerin tanrılarından bile daha kudretli artık. Birşeylere inanabilirsiniz... Ben de 30 ışık yılı uzaklıktaki pembe tavşan tanrısının bir peygamberi olduğumu da iddia edebilirim ve bana inanmayan herkesi Turoşko denilen sonsuz gıdıklanacakları bir çukura atılacağını söyleyerek bir kitap yazabilirim. bu bütün diğer dinlerden çok mantıklı da olabilir ama benim peygamber olup olmadığımı sorgulayacak bir mekanizmanız olamaz. Tanrı varlığı ve dinler böyle bişeydir. Siz sadece inanabilirsiniz, doğru olduğunu iddia edemezsiniz. Tonlarca anlatacağım farklı şeyler olsa da kısa keserek, öldükten sonra diye bişey yoktur ve benim şahsi fikrimdir.
 
Ciddi anlamda birkaç yıldır bu konuyu düşünüyorum ama belli bir sonuç elde edemedim. Öldükten sonra reenkarne olsaydık şu an Dünya nüfusu çok daha fazla olurdu. O yüzden saçma teori.
Hocam düşünsenize hareket edemeyen bir düşünce gibi bişey olarak kalıyormuşuz böyle 😀

Şüpheniz varsa bence kendiniz araştırıp kendiniz karar vermelisiniz.

Burada ve daha birçok yerde gözü sadece kendi inancını veya görüşünü gören birçok kişi var. Taraflı kaynaklarda edilecek bilgiler doğal olarak sizi kendi taraflarına çeker.

Ayrıca bu konuya netlik getirmezseniz sürekli bir yanınız eksikmiş gibi hissedersiniz.
Bilimsel videolar izliyorum izlediktedikçe her şeyin çok basit bi düz yapıdan oluştuğunu görüyorum.
 
Hocam kuran mucizelerinden bir kaçı



Kâinatın daima genişlediği gerçeği artık ilim ve bilim dünyasının kabul ettiği bir ilmi buluştur. Buna Kur’an şu ayetiyle işaret etmektedir:

“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik. Ve şüphesiz biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat, 51/47)

4. XX. asrın bir buluşu da her yıldız ve gök cisimlerin bir yörüngede durduğu gerçeğidir. Bu duruma Kur’an şua ayetle işaret ediyor:

“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya, 21/33)

5. Güneşin sabit olarak durduğu zannedilirdi. Oysa Kur’an güneşin sabit değil aksine daima hareket eden ve belirli bir hızla ilerleyen bir gök cismi olduğunu söylüyordu. Ve asırlar sonra da ilim onu tasdik edecekti. Şöyle ki:

“Güneş de kendisi için tespit edilen bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan bilenin takdiridir.” (Yasin, 36/38)
Hocam bunun gibi şeyler yanlış hatırlamıyorum bu bilimsel şeyler öğrenildikten sonra ayetin yorumlamaları değişti, bilirsin kuranın çok fazla meali vardır, mesela evrenin genişlemesiyle alakalı ayette önceden farklı bir meali veriliyordu yani o ayetin mealinde evrenin genişlemesinden bahsedilmiyordu, ama evrenin genişlemesi bulunduktan sonra o ayet bu şekilde yorumlanıp meal olarak kabul edildi o yüzden bu pek kanıt olmuyor gibi(tam emin değilim öyle hatırlıyorum.)
 

Geri
Yukarı