@kurtcobain1 Tespitlerin çok yerinde. Konuyu iki eksenle vermişsin. Ben senin bu verdiğin iki eksenin hangisi bizim için daha kötü onu anlayamıyorum. Kendi tarihimizden örnek vermek istiyorum:
Baraj yokken: 60 darbesinden 80 darbesine kadar kurulan koalisyon hükûmetleri yüzünden büyük bir istikrarsızlık yaşandı. Özellikle 70'lerde her sene hatta bazen 3 ayda hükûmetler değişiyordu, e bunun getirdiği istikrarsızlık ortamı da yeni bir darbeyi doğurdu. Yani bir partinin tek başına iktidara gelemeyerek istikrarı sağlayamaması bizim için acı bir fatura oldu. Ve sistem fecî halde gıcıktı. Örneğin:
1977 genel seçim sonuçları:
CHP: %41
AP: %36
MSP: %8
MHP: %6
Sonuç: Chp yalnızca 13 milletvekili daha elde edemediği için tek başına iktidar olamadı ve güneş motel rezaleti yaşanarak hükûmet 1 ay sonra dağıldı. Oysa seçim barajı olsaydı MSP ve MHP baraj altı kalacak ve Chp tek başına iktidara gelecekti. Burada kimin tek başına iktidara geldiğini de bir önemi yok. Mecliste çoğunluğu sağlayan ve 4 yıl duran bir hükûmet kurulsa idi 1977'de muhtemelen 1980 darbesi hiç yaşanmamış olacaktı.
Baraj geldikten sonra:
Anavatan partisi önderliğinde sağlam bir iktidar kuruldu ve istikrar ortamı korundu. Özal da halk tarafından seviliyordu zira 23 yıllık belirsizlikten ülke kurtulmuştu. Ama Özal'ın ölümü ve Anap'ın iktidarının sona ermesiyle 90'larda "baraj olmasına rağmen" defalarca koalisyon hükûmeti kuruldu, pek çok terör olayı yaşandı, 70'lerdeki kadar sert olmasa da acı verici olaylar yaşandı ve halk kutuplaştı.
Sonra ne oldu? Yıl 2002. Seçimler yapıldı ve sonuçlar:
AKP: %34
CHP: %19
DYP: %9,55

MHP: %8,34

GENÇPARTİ: %7,25

DEHAP: %6

ANAP: %5
İşte şimdi senin dediğin temsiliyet kısmına geliyoruz. HALKIN %45'İ mecliste kendini temsil edemedi ve meclise yalnızca iki parti girebildi. Bu çok fecî bir durum.
Ama bir kârımız var ki nihayet bir hükûmet tek başına iktidara gelebildi. Bunun faydasını 2002-2007 arasında çok çok iyi bir biçimde gördük. Ancak acısını da 2007'den sonra çekmeye başladık. Baraj, 2000'li yıllarda gerçekten de koalisyonu engellemeyi başarmıştı, zira halk da baraj sistemine alışmıştı. Halk artık oyunu farklı partilere bölmek yerine en yakın hissettiği güçlü partiye oy veriyordu. Ama bir sorun vardı ki baştaki hükûmet elinde çok fazla vekil bulunduruyor, istediği yasayı çıkarıyor, halka çok fazla hesap vermesi gerekmiyordu. Öyle ki bu ülkede açılım sürecini bile yaşamıştık. 2023'teki genel seçime kadar mevcut hükûmet meclisteki ezici çoğunluğunu korudu ve bana kalırsa gereğinden çok daha güçlüydü. Tabi kötü bir muhalefetin olması da cabası. 2002-2024 sürecini burada fazla anlatmama da gerek yok sanırım.
İşte böyle. Senin anlattıklarından yola çıkarak kendi tarihimizden baraj sisteminin avantajları ve dezavantajlarını anlatmaya çalıştım. Kafam gerçekten çok karışık.
Bu arada fazla uzamış

buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim. Sizlerin eklemek istediği ya da yorum yapmak istediği bir nokta varsa konuşalım.