Semih Demir
Kilopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Öğrenci
Gösteriş, günümüz dünyasının insanlar için en önemli parçası. Beraberinde israfı da getirmektedir. İhtiyacımızın fazlasını bu israf ve gösteriş ikilisinde harcıyoruz ve dünyayı daha beter bir hal almaya başlıyor.
Sosyal medya platformlarından bahsetmek gerekirse, özellikle "Instagram" gibi uygulamaların sadece ülkemiz için değil de tüm dünya da artık "bir fotoğraf paylaşma servisi" değil de, kendimizi tatmin etmek, gösteriş yapmaktan başka bir amacı yok gibi.
Çünkü birbirimize küstük. Birbirimize kırıldık. Kardeş kardeşine güvenmez oldu, sokakta yürürken bir "Merhaba! İyi günler, nasılsınız?" demeyi unuttuk. Aradığımız yapmacık ve samimiyetsiz ilgiyi böyle platformlarda aramaya başladık. Genel konuşmamakla birlikte, azınlık olarakta bu uygulamaları sade bir şekilde kullanan kullanıcılar da vardır elbette.
Fakat ben sadece gördüklerimden bahsetmek istiyorum. Yemek yiyoruz fotoğraf çekiliyor, arabaya biniyoruz aracın fotoğrafı çekiliyor, bir yere oturmaya gidiyoruz anında fotoğraf çekiliyor, kitap okumuyoruz kahve ve kitap alıp ikisinin fotoğrafı çekiliyor, tiyatroya sinemaya gitmiyoruz fakat gösteriş olacak diye bir tane de onunla ilgili fotoğraf çekiliyor, yurt dışına çıkıyoruz sadece bilinen şehirlerin popüler kültürünün fotoğrafı çekiliyor.
Nedir bu gösteriş merakı peki?
Nereye kadar devam edecek?
Birileri arabaya binebilsin diye neden diğerleri çıplak ayakla yürümek zorundadır?
Birileri daha fazla yemek yesin diye neden diğerleri çöpten yemek toplamak zorundadır?
"Dünyanın kuralı bu, biri yer biri aç gezer!" değil maalesef... Sistem bize bunu dayattı, ve bizde bunu kabullendik. Böyle bir şey yok aslında.
Gösteriş merakımız günden güne büyüyor. Rahatlığa alışıyoruz, daha fazlasını istiyoruz fakat daha fazlası için çalışmıyoruz. Her şeye sahip olmak istiyoruz fakat sahip olduklarımızın kıymetini bilmiyoruz. Acımasız ve fütursuzca çevremizdeki insanlardan bu merakımız ve isteklerimiz yüzünden uzaklaşıyoruz. Mutlu değiliz, mutlu gibi gözüküyoruz. Aza kanaat edemiyoruz, aza kanaat eden gördüğümüzde "fakirin kendini avutması işte" deyip geçiyoruz.
Bu sosyal mecraların insanlarda açtığı en büyük yara bu. Beni diğer toplumların aksine Türk toplumu ve halkı ilgilendirmektedir. Genç arkadaşlarımız için üzülmekteyim çünkü biz herkesten daha fazla kapılmışız bu yalancı bahara.
Neden aşağılıyoruz ki birbirimizi ve insanları?
Neden her şeyin fazlasını istiyor ve olmayınca sanki hiç bir şeyimiz yokmuş gibi üzülüyoruz?
Neden? Ne için?
Gelin hep beraber bu soruyu kendimize soralım nasıl olur?
Çünkü cevabın oldukça uzun olacağından eminim...
Esenlikler,
Saygılarımı sunarım, sevgilerimle...
Sosyal medya platformlarından bahsetmek gerekirse, özellikle "Instagram" gibi uygulamaların sadece ülkemiz için değil de tüm dünya da artık "bir fotoğraf paylaşma servisi" değil de, kendimizi tatmin etmek, gösteriş yapmaktan başka bir amacı yok gibi.
Çünkü birbirimize küstük. Birbirimize kırıldık. Kardeş kardeşine güvenmez oldu, sokakta yürürken bir "Merhaba! İyi günler, nasılsınız?" demeyi unuttuk. Aradığımız yapmacık ve samimiyetsiz ilgiyi böyle platformlarda aramaya başladık. Genel konuşmamakla birlikte, azınlık olarakta bu uygulamaları sade bir şekilde kullanan kullanıcılar da vardır elbette.
Fakat ben sadece gördüklerimden bahsetmek istiyorum. Yemek yiyoruz fotoğraf çekiliyor, arabaya biniyoruz aracın fotoğrafı çekiliyor, bir yere oturmaya gidiyoruz anında fotoğraf çekiliyor, kitap okumuyoruz kahve ve kitap alıp ikisinin fotoğrafı çekiliyor, tiyatroya sinemaya gitmiyoruz fakat gösteriş olacak diye bir tane de onunla ilgili fotoğraf çekiliyor, yurt dışına çıkıyoruz sadece bilinen şehirlerin popüler kültürünün fotoğrafı çekiliyor.
Nedir bu gösteriş merakı peki?
Nereye kadar devam edecek?
Birileri arabaya binebilsin diye neden diğerleri çıplak ayakla yürümek zorundadır?
Birileri daha fazla yemek yesin diye neden diğerleri çöpten yemek toplamak zorundadır?
"Dünyanın kuralı bu, biri yer biri aç gezer!" değil maalesef... Sistem bize bunu dayattı, ve bizde bunu kabullendik. Böyle bir şey yok aslında.
Gösteriş merakımız günden güne büyüyor. Rahatlığa alışıyoruz, daha fazlasını istiyoruz fakat daha fazlası için çalışmıyoruz. Her şeye sahip olmak istiyoruz fakat sahip olduklarımızın kıymetini bilmiyoruz. Acımasız ve fütursuzca çevremizdeki insanlardan bu merakımız ve isteklerimiz yüzünden uzaklaşıyoruz. Mutlu değiliz, mutlu gibi gözüküyoruz. Aza kanaat edemiyoruz, aza kanaat eden gördüğümüzde "fakirin kendini avutması işte" deyip geçiyoruz.
Bu sosyal mecraların insanlarda açtığı en büyük yara bu. Beni diğer toplumların aksine Türk toplumu ve halkı ilgilendirmektedir. Genç arkadaşlarımız için üzülmekteyim çünkü biz herkesten daha fazla kapılmışız bu yalancı bahara.
Neden aşağılıyoruz ki birbirimizi ve insanları?
Neden her şeyin fazlasını istiyor ve olmayınca sanki hiç bir şeyimiz yokmuş gibi üzülüyoruz?
Neden? Ne için?
Gelin hep beraber bu soruyu kendimize soralım nasıl olur?
Çünkü cevabın oldukça uzun olacağından eminim...
Esenlikler,
Saygılarımı sunarım, sevgilerimle...