Düz yazacağım kimse ters tarafından anlamasın.
Kim olarak yazıyorum, normal-normal altı bir mahallede doğup büyümüş, annesi bankacı, babası memur, Fransız koleji bitirmiş (orta ve lise), sonrasında üniversiteye girip 3 sene gidip-gelmiş, bırakmış, afla üniversiteye dönüp bir sene daha gidip yine bırakmış biriyim.
Yaşım 50'ye geldi, hala orta ve lise arkadaşlarım ile samimiyim. Üniversiteden görüştüğüm hiç kimse yok.
Şimdi ben gördüklerim içinde en yüksek seviyeyi orta ve lisede buldum (özellikle insani gelişim, görmüş-geçirmişlik anlamında). O yüzden o kişilerle devam ediyorum hayatıma.
Üniversitede karşılaştıklarım daha alt seviyede olduğu için bana hiç bir şey katmadığı gibi sıkıldım, bir türlü devam edemedim üniversiteye.
Bununla birlikte "iyi üniversite" ve "iyi bölümlere" giden lise arkadaşlarım da bizleri aştı.
Toparlamak gerekirse: sen tut ki 10 üzerinden 5'sin. Eğer 6-7'lik bir üniversiteye gidersen sana esas faydası diploma değil, yaşam kalitenin artması olur. Ki bu muhteşem bir şeydir. Ders haricinde fikir kulüpleri, sanat kolları, dağcılık vs. vs. vs. gibi şeyler üniversitede çok daha kolay mesela. Kendini geliştirme şansı bulup üniversitede kendini bulursan çevren tamamen orası olur hayatının kalanında.
Buradan da geliyoruz şuna: aynısını üniversiteye gitmeden de yapabilirsin. Mesela satranç kulübüne üye olursan karşılacağın kişileri düşün.
Bana soracak olursan esas fark yaratan, kişinin kendi kararı. "Gelişeceğim, kendimi aşacağım." dersen, çalışırken de yaparsın. Senin haricinde kimse engel olamaz buna.
+
Kendi işin olması her zaman daha iyidir bu arada. Yapabiliyorsan üniversite+iş.
Yapamıyorsan önce iş, sonra üniversite hedefin olsun. Ama üniversite en fazla 23-34 yaşındayken başlanırsa azami keyifli olur.
Hayata hoş geldin, zor çünkü sen neye karar verirsen, sen ne yaparsan o olacak
