dinçer mert özer
Hectopat
- Katılım
- 3 Temmuz 2023
- Mesajlar
- 1.573
- Makaleler
- 13
- Çözümler
- 1
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Geçen gün bir video gördüm. Bir çocuk, “Abdülhamid, I. Dünya Savaşı’nın çıkacağını önceden görmüş ve tarafsız kalınması gerektiğini söylemişti. Amerika ise bunu yaparak süper güç oldu.” diyordu. Bu söz benim için bardağı taşıran son damla oldu. Bugün burada, bunun neden imkânsız olduğunu açıklayacağım.
O çocuğun söylediği şeyler Osmanlı (o zamanki adıyla Devlet-i Âliye) için geçerli değildi. Çünkü tarafsız kalsaydık, muhtemelen ne sen, ne ben, ne de o çocuk şu an hayatta olurduk. Hem İttifak hem de İtilaf Devletleri, dünyanın en önemli enerji kaynaklarını ve stratejik bölgelerini barındıran Osmanlı topraklarını istiyordu.
İttifak Devletleri’ne katıldığımız için bize saldıran ülkeler arasında öne çıkan bir ülke vardı: Savaş başlamadan önce dünyanın en güçlü ekonomisine sahip olan İngiltere. Ama tarafsız kalsaydık, yalnızca İngiltere değil, dönemin en güçlü sanayisine sahip, maden zenginliğiyle öne çıkan Almanya da bize saldıracaktı. Yani tarafsız kalmak Osmanlı için adeta ateşe körükle gitmek olurdu.
Ama tarafsız kalmanın doğru seçenek olduğu ülkeler de vardı. Mesela Romanya. I. Dünya Savaşı başladığında Romanya tarafsız kalmayı seçti. Çünkü bir yandan İtilaf Devletleri “Bize katıl” diyordu, diğer yandan Almanya ve Avusturya-Macaristan ile güçlü ekonomik bağları vardı. Ayrıca Rusya’ya da güvenmiyordu. Bu nedenle iki yıl boyunca tarafsız kaldı. Ancak 1916’da İtilaf Devletleri’ne katıldı. Kısa sürede işgal edildi ama savaşın sonunda İtilaf’ın zaferi sayesinde Transilvanya ve başka bölgeleri alarak toprak kazandı.
Amerika ise farklı bir konumdaydı. Savaşın başında tarafsız kalmayı seçti, coğrafi uzaklığı ve ekonomik gücü sayesinde bu durumdan fayda sağladı. 1917’de savaşa katıldığında da zaten dengeler değişmişti ve Amerika savaştan süper güç olarak çıktı.
O çocuğun söylediği şeyler Osmanlı (o zamanki adıyla Devlet-i Âliye) için geçerli değildi. Çünkü tarafsız kalsaydık, muhtemelen ne sen, ne ben, ne de o çocuk şu an hayatta olurduk. Hem İttifak hem de İtilaf Devletleri, dünyanın en önemli enerji kaynaklarını ve stratejik bölgelerini barındıran Osmanlı topraklarını istiyordu.
İttifak Devletleri’ne katıldığımız için bize saldıran ülkeler arasında öne çıkan bir ülke vardı: Savaş başlamadan önce dünyanın en güçlü ekonomisine sahip olan İngiltere. Ama tarafsız kalsaydık, yalnızca İngiltere değil, dönemin en güçlü sanayisine sahip, maden zenginliğiyle öne çıkan Almanya da bize saldıracaktı. Yani tarafsız kalmak Osmanlı için adeta ateşe körükle gitmek olurdu.
Ama tarafsız kalmanın doğru seçenek olduğu ülkeler de vardı. Mesela Romanya. I. Dünya Savaşı başladığında Romanya tarafsız kalmayı seçti. Çünkü bir yandan İtilaf Devletleri “Bize katıl” diyordu, diğer yandan Almanya ve Avusturya-Macaristan ile güçlü ekonomik bağları vardı. Ayrıca Rusya’ya da güvenmiyordu. Bu nedenle iki yıl boyunca tarafsız kaldı. Ancak 1916’da İtilaf Devletleri’ne katıldı. Kısa sürede işgal edildi ama savaşın sonunda İtilaf’ın zaferi sayesinde Transilvanya ve başka bölgeleri alarak toprak kazandı.
Amerika ise farklı bir konumdaydı. Savaşın başında tarafsız kalmayı seçti, coğrafi uzaklığı ve ekonomik gücü sayesinde bu durumdan fayda sağladı. 1917’de savaşa katıldığında da zaten dengeler değişmişti ve Amerika savaştan süper güç olarak çıktı.