Ya bariz belli zaten evrende kaos hakim. Çok öve öve bitiremedikleri insan mükemmeliyetine bir bakalım:
-Bel ve omurga rahatsızlığı (4 ayaktan evrildiğimiz için bu sıkıntılar var)
-Boşaltım ve üreme kanallarının aynı yerde oluşu
-Mikrosefali, SMA, doğuştan boyun aşağı felç, ampute doğma gibi binlerce kusur var. Bunlar da mı mükemmel yaratılış diye sorunca da "ee o da imanını sınamak için imtihan" diyorlar.
Daha böyle birkaç madde sayarım.
Bir annenin çocuğu şans eseri felçli doğduğunu düşün. Çocuğuna ömür boyu bakmak için işini bırakacak, tüm hayatını ona göre idame ettirecek. Çocuğun psikolojisini düşünün, "keşke ben ölsem de annem bana bakmakla uğraşmasa" diye her gün için için ağlayacak belki de depresyona girecek. Bu çocuğun yaşadığı ızdırabı düşünebiliyor musunuz? Gelin bu çocuğa ve annesine anlatın imtihanı şimdi.
Bu gibi "islamcı"lar yüzünden bizim dinimiz de lekeleniyor. Kendi çıkarları için islamı batırıyorlar. Kafası çalışıp da hala bunları görmeyen, bu heriflerin eline düşen gençlere acıyorum.
Bahsettiğin kaos aslında var olan fizik yasalarının içinde işleyen bir düzenin parçası. Evrenin en küçük parçacığından galaksilerin devasa döngüsüne kadar her şey belirli yasalarla hareket eder. Bizim kaos olarak gördüğümüz şey çoğu zaman sadece anlayamadığımız bir düzenin karmaşık yüzü. Fizik yasaları rastgelelik barındırıyor gibi görünse de bu rastgelelik dahi belirli olasılıkların sınırları içinde işler. Evrenin enerjisi, kütlesi, zaman akışı, hepsi bir dengeye dayanır. İnsanın oluşum süreci de bu düzenin bir yansımasıdır. Embriyonik gelişim çevresel koşullara, genetik bilgilere ve biyolojik mekanizmalara bağlı olarak ilerler. Her hücrenin görevini bilmesi, milyarlarca gen kombinasyonunun doğru zamanda aktif hale gelmesi tesadüf değil, evrensel bir dengenin sonucu. Gen bozuklukları, hastalıklar, mutasyonlar gibi durumlar da bu düzenin dışına çıkmaz, doğanın kendini yenileme ve çeşitlilik üretme yollarıdır. Uyum sağlayamayan canlıların üreyememesi ya da nesillerinin tükenmesi de bir hata değil, yaşamın sürekliliğini koruyan doğal bir eleme mekanizmasıdır. İnsan ise sadece biyolojik bir varlık değildir. Bilinci, duyguları, vicdanı ve anlam arayışıyla evrenin farkına varan tek varlıktır. Kur’an’da sıkça geçen ölçü ve denge kavramları bu bütünlüğü vurgular.
“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer 49) ve “O, yarattığı her şeyi güzel yapandır” (Secde 7)
ayetleri, evrendeki her şeyin bir düzen içinde işlediğini açıkça belirtir. Bu ayetler, bilimsel gözlemlerle çelişmez aksine doğadaki yasaların ilahi bir sistemin yansımaları olduğunu hatırlatır. Kur’an’daki düzen vurgusu, evrimin veya doğa yasalarının varlığını reddetmez. Aksine, bu yasaların varlığı Allah’ın kudretini anlamanın bir yoludur. Yaratılış bir anda gerçekleşmiş bir mucize olabileceği gibi, milyarlarca yıl süren bir süreçle de gerçekleşmiş olabilir. Her iki durumda da yaratıcı olan yine Allah’tır. Düzen vardır, yasalar vardır, ve bu yasalar Onun iradesiyle işler. Evrenin işleyişi, yaşamın evrimi ve insanın varoluşu aynı hikâyenin farklı sayfalarıdır. Kaos sandığınız şey, aslında kusursuz bir uyumun dışa vurumudur. Hiçbir olay düzensizliğe işaret etmez her şey bir dengeye hizmet eder. Biz buna ister fizik yasası diyelim ister ilahi düzen, sonuçta her ikisi de aynı hakikatin iki farklı anlatımı.