Ülke Ekonomisi Ne Durumda?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
8. saniyedeki söz haklı olduğunuzu kanıtlamaya yetiyor bence.
Evet! Bugun hic bir televizyon kanalinda hic bir insan, malum kimseye ya da kimselere "soylediginiz tamamen yanlistir" diyemez. Dedirtmezler, cikartmazlar. Dediyse yayinlamazlar, yayinlarlarsa yalanlarlar.
 
Fatih Saraç: Efendim.
R. Tayyip Erdoğan: Fatih sen izliyor musun şu andaki basın açıklamasını.
Fatih Saraç: Efendim şu anda evdeyim ben. Bir dakika dışarıda şeyin mi diyorsunuz? Habertürk'teki..
R. Tayyip Erdoğan: Evet.
F. Saraç: Yok efendim şimdi açtım.
R. Tayyip Erdoğan: Ya adam...
F. Saraç: Bitirir...
R. Tayyip Erdoğan: Fatih siz var ya ne yaptığınızın farkında değilsiniz ya! Adam şu anda sanki Türkiye batmış, bitmiş, tamamen elden çıkmış, böyle bir manifesto açıklıyor, ve bunu tam olarak da canlı yayın olarak veriyor ya!
F. Saraç: Şimdi iki üç dakikaya kestiriyorum efendim.
R. Tayyip Erdoğan: Bu ne biçim iş ya! Ama yeni başlamadı.
F. Saraç: Ama efendim...
R. Tayyip Erdoğan: 15-20 dakika oldu. 25 dakika oldu ya!
F. Saraç: Tamam efendim şimdi kestiriyorum. Söylüyorum tamam.
R. Tayyip Erdoğan: Rezillik ya böyle bir şey olur mu? Ya adam küfür ediyor bize, baştan beri küfür ediyor.
F. Saraç: Bütün siyasi partileri işte, grup olanların açıklamalarını verelim diyerek, önden önden bir kayda alalım diye...
R. Tayyip Erdoğan: Olur mu canım? Niye öyle bir kaydı olacak ki? Mecbur musun öyle birşey vermeniz. Ya şu adamın yaptıklarına bak, ya sanki ülke batmış bitmiş, ülke gitmiş elden...
F. Saraç: Tamam efendim.
R. Tayyip Erdoğan: Tamamen vatan hainleri el koymuşlar ülkeye, biz vatan hainleri ile işbirliği halindeyiz, yeniler yutulur bir basın toplantısı değil yani.
F. Saraç: Anlaşılmıştır efendim.
R. Tayyip Erdoğan: Vay anasını ya!
F. Saraç: Hemen kestiriyorum efendim. Özür dilerim efendim.
Görüşmenin ardından Fatih Saraç, Habertürk çalışanı Oğuz Usluer'i arayarak yayını kesme talimatı veriyor:
F. Saraç: Oğuz bu Bahçeli'nin basın toplantısını bizden başkacanlı veren olmamış.Çok üzüldü millet ya!
Oğuz Usluer: NTV, CNN ve TRT...
F. Saraç: Onlar kesmişler..
Oğuz Usluer: Yoo kesmediler Fatih Bey.
F. Saraç. TRT vermiş mi?
Oğuz Usluer: Tabi. TRT de verdi, NTV de CNN de verdi.
F. Saraç: Ama biz uzun uzun verdik.
Oğuz Usluer: Hayır hepimiz aynı sürede verdik. CNN biraz geç girdi geç çıktı. Belki 2 dakika daha fazla vermişimdir. Süreden kaynaklı bir durumdan dolayı. Maksimum 2 dakikadır.
F. Saraç: TRT de verdi mi?
Oğuz Usluer: Tabi tabi.. TRT de verdi. TRT de verdi. Bir kısmında AHaber de girdi. Zaten şu anda devam ediyor. Baştan sona vermedik. En başını da vermedik. O anayasa ve çözümsüreci ile ilgili kısımları verdik. Anayasanın tamamını verdik, çözüm süreci kısmının da bir kısmını verdik. Tamamını vermedik yani. Daha devam ediyor zaten.
F. Saraç: Gözünü sevim verme tamam. Biz vermeyelim. Birisi aradı üzüldüğünü söyledi bana da onun için söyledim tamam.
BİLAL ERDOĞAN'I ARAYIP ÖZÜR DİLİYOR
Fatih Saraç, kanal çalışanı ile yaptığı görüşmenin ardından Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı arayarak Bahçeli'nin açıklamasını canlı olarak yayınladıkları için özür diliyor.
F. Saraç: Bilalcim nasılsın?
Bilal Erdoğan: Sağol abi siz nasılsınız?
F. Saraç: Müsait misin?
Bilal Erdoğan: Buyur abi..
F. Saraç: Şimdi büyüğüm aradı da, Bahçeli ile ilgili bir şeyi naklen veriyorsun dedi kestirdim onu da.... Sen bir şekilde söylersin TRT verince biz veriyoruz, TRT vermeyince vermiyoruz.
Bilal Erdoğan: Hımmm
F. Saraç: Yani TRT girmiş, AHaber girmiş.. Büyüğüm de bizi seyrediyormuş herhalde bizi yakaladı. Ben hemen anında kestirdim. ama önemli olan onun üzülmemesi. O üzülünce ben çok üzülüyorum. Üzülmesin...
Bilal Erdoğan: Hı hı..
F. Saraç: Yani TRT verince biz üzülüyoruz. TRT'yi koyduk önümüze, TRT'nin naklen yayın yaptığı herşeyi, diyoruz ki zaten o veriyor diye veriyoruz. Orası şaşırtınca tabi bizimkiler şaşırmışlar..
Bilal Erdoğan: Hı hı...
F. Saraç: Hakkını helal et, kusura bakma...
Bilal Erdoğan: Estağfurullah abi estağfurullah...
F. Saraç: Haydi selametle...
"YETERKİ SİZ ÜZÜLMEYİN"
Fatih Saraç, yayını durdurduktan sonra bu kez Başbakan Erdoğan'a mesaj atarak özür diliyor. Saraç'ın Erdoğan'a attığı iddia edilen mesaj şöyle:
-Yeter ki siz üzülmeyin, kusura bakmayın. Sadece çok gayret sarf ettiğimi bilmenizi isterim..
 
Soracağım soruyu sakın taraf tutarak sormuyorum. Bunu baştan belirtiyim. Dedikleriniz hepsi doğru. Yıldız verilir. Peki şuan ki duruma kıyasla 2002'den önceki durum nasıl? Yani şuan da iktidar da olan partinin yaptıkları belli. 2002'den önceki durum da belli. Hani bu Ak Partiyi savunan büyük dedelerin söylediği ''Laiklik elden gideyih'' gibi savunan dedelerin siz çok buldunuz gibi laflara kıyasla hangi dönem daha iyi? Ya da başka sualle hangi dönemi tercih ederdiniz. Sebebini de açıklar mısınız?

Her dönemin belli başlı hataları var, kusursuz bir yönetim bana göre bugüne kadar hiç olmadı. Tabii ki yakın gelecekte de hiç olacağını düşünmüyorum çünkü herhangi bir parti belirtmeksizin herkesin koltuk sevdalısı olduğunu söyleyebilirim. Koalisyon yapıyoruz ayağına herkesin kendi adayını çıkarıp karşı tarafa büyük bir koz bırakmalarından bile anlaşılabilir bir durum.

Şimdi dönemleri karşılaştırıp hangi dönemin daha iyi veya en iyi olduğunu söyleyecek olursam çok yazmak durumunda kalırım. Mesela bana göre demokrasi başlı başına Türkiye'ye gelmemesi gereken bir yönetim biçimi. Okuma oranı yerlerde olan bir ülkeye en son getirilecek yönetim biçimi. Zaten zararlarını da biz bugün çekiyoruz. Bu arada baştan rica ediyorum, kimse koyu Atatürkçülük ruhunu benimseyip karşı çıkmasın. Bana göre Celal Şengör ile 70 yıldır eline kitap almamış bir kara cahilin oyu bir sayılan sistem başlı başına hatadır ve halkın çoğunluğu cahil olan ülkelerde kullanılmamalıdır.

Ama en basitinden şöyle bir kanıya varmak mümkün; dini ve insanların milli menfaatlerini kullanarak iktidara geçildiği gün, bu ülkeye darbeyi indirmiştir. En kötü dönem ise ekonomik olmasa bile tartışmasız bu dönemdir. Mevcut yönetimin yıllar geçtikçe dansöz gibi oynadığını söylememe gerek yok sanırım. İş koltuk kavgasına gelince ''kandırıldık'' demekle ülke yönetilmeyeceği su götürmez bir gerçek. Şehite ''kelle'', Öcalan'a ''sayın'' diye hitap etmek, çiftçiye ''ananı da al git'' demeler ve en önemlisi bu ülkenin kurucusuna yapılan sayısız hakaretler mevcut yönetimin aynı zamanda ahlaksız ve yüzsüz olduğunun da göstergesidir. Daha ansiklopedi yazarım ben bu kendini bilmezler hakkında da, gerek yok işte. ''Hem müslüman, hem laik olunmaz.'' diyerek iktidara geçtiklerini unutmayalım, yeter.

Şimdi cahil cahil diye adlandırdıklarımızın oyları bir sayılmasın diyoruz ya, asıl hata aslında bir işe yaramayan sözde Atatürkçülerde. ''Atatürkçü'' diye dolaşanların çoğunluğu geçmişe takılı kaldığı sürece bu ülke daima geri kalacaktır, zira 100 yıl öncesinin dönemine göre alınan kararları günümüz şartlarına göre bir tutmak ile Kur'an'ın 1500 yıl önceki hali ile şu anki halini bir tutmak arasında zerre fark yok. Şu anda mevcut yönetimin böyle olmasını sağlayanlar başlı başına Atatürkçü kesimin akılsızlığından kaynaklanıyor. Demokrasi ve özgür düşünce gibi kavramları savunup, farklı düşünceye sahip insanlara ''çomar'' veya ''cahil'' diyerek bu ülkenin insanını ayırmaktan başka bir şeye yaramıyorlar. Aynı şekilde tüm anma törenlerine gidip, sosyal medyada Atatürk ile ilgili paylaşımlar yapmak bizi hiçbir yere taşımayacaktır. Tabii bunlar önemli şeyler yapılmasın demiyorum ancak bu şeylere yoğunlaşan kişi sayısı azımsanacak şekilde değil, önde gelen daha çok şey olduğunun farkında değiller. Gerçek Atatürkçü daima çalışıp, üretendir. Bir şeyler icat etmeyen ve üretmeyen taraf biz olduğumuz sürece birinci dünya ülkeleri tarafından kullanılmaya mahkûm olacağız. Genelleme yapıyormuşum gibi algılanmasın lütfen ama çoğunluk maalesef bu durumda.
 
Her dönemin belli başlı hataları var, kusursuz bir yönetim bana göre bugüne kadar hiç olmadı. Tabii ki yakın gelecekte de hiç olacağını düşünmüyorum çünkü herhangi bir parti belirtmeksizin herkesin koltuk sevdalısı olduğunu söyleyebilirim. Koalisyon yapıyoruz ayağına herkesin kendi adayını çıkarıp karşı tarafa büyük bir koz bırakmalarından bile anlaşılabilir bir durum.

Şimdi dönemleri karşılaştırıp hangi dönemin daha iyi veya en iyi olduğunu söyleyecek olursam çok yazmak durumunda kalırım. Mesela bana göre demokrasi başlı başına Türkiye'ye gelmemesi gereken bir yönetim biçimi. Okuma oranı yerlerde olan bir ülkeye en son getirilecek yönetim biçimi. Zaten zararlarını da biz bugün çekiyoruz. Bu arada baştan rica ediyorum, kimse koyu Atatürkçülük ruhunu benimseyip karşı çıkmasın. Bana göre Celal Şengör ile 70 yıldır eline kitap almamış bir kara cahilin oyu bir sayılan sistem başlı başına hatadır ve halkın çoğunluğu cahil olan ülkelerde kullanılmamalıdır.

Ama en basitinden şöyle bir kanıya varmak mümkün; dini ve insanların milli menfaatlerini kullanarak iktidara geçildiği gün, bu ülkeye darbeyi indirmiştir. En kötü dönem ise ekonomik olmasa bile tartışmasız bu dönemdir. Mevcut yönetimin yıllar geçtikçe dansöz gibi oynadığını söylememe gerek yok sanırım. İş koltuk kavgasına gelince ''kandırıldık'' demekle ülke yönetilmeyeceği su götürmez bir gerçek. Şehite ''kelle'', Öcalan'a ''sayın'' diye hitap etmek, çiftçiye ''ananı da al git'' demeler ve en önemlisi bu ülkenin kurucusuna yapılan sayısız hakaretler mevcut yönetimin aynı zamanda ahlaksız ve yüzsüz olduğunun da göstergesidir. Daha ansiklopedi yazarım ben bu kendini bilmezler hakkında da, gerek yok işte. ''Hem müslüman, hem laik olunmaz.'' diyerek iktidara geçtiklerini unutmayalım, yeter.

Şimdi cahil cahil diye adlandırdıklarımızın oyları bir sayılmasın diyoruz ya, asıl hata aslında bir işe yaramayan sözde Atatürkçülerde. ''Atatürkçü'' diye dolaşanların çoğunluğu geçmişe takılı kaldığı sürece bu ülke daima geri kalacaktır, zira 100 yıl öncesinin dönemine göre alınan kararları günümüz şartlarına göre bir tutmak ile Kur'an'ın 1500 yıl önceki hali ile şu anki halini bir tutmak arasında zerre fark yok. Şu anda mevcut yönetimin böyle olmasını sağlayanlar başlı başına Atatürkçü kesimin akılsızlığından kaynaklanıyor. Demokrasi ve özgür düşünce gibi kavramları savunup, farklı düşünceye sahip insanlara ''çomar'' veya ''cahil'' diyerek bu ülkenin insanını ayırmaktan başka bir şeye yaramıyorlar. Aynı şekilde tüm anma törenlerine gidip, sosyal medyada Atatürk ile ilgili paylaşımlar yapmak bizi hiçbir yere taşımayacaktır. Tabii bunlar önemli şeyler yapılmasın demiyorum ancak bu şeylere yoğunlaşan kişi sayısı azımsanacak şekilde değil, önde gelen daha çok şey olduğunun farkında değiller. Gerçek Atatürkçü daima çalışıp, üretendir. Bir şeyler icat etmeyen ve üretmeyen taraf biz olduğumuz sürece birinci dünya ülkeleri tarafından kullanılmaya mahkûm olacağız. Genelleme yapıyormuşum gibi algılanmasın lütfen ama çoğunluk maalesef bu durumda.
Yazdiklarina cok buyuk oranda katiliyorum. Once bunu belirteyim.
Ama problem su ki, demokrasi bir yonetim bicimi degil. Turkiye'nin problemi, demokrasinin olmasi degil; hic bir zaman tam olmamasi. Turkiye her zaman cogunlugun azinligi ezdigi, hakim kitlenin digerinden intikam aldigi ya da digerine zulmettigi bir yer olmustur. Sag gorus guclenince sola yuklenir, devran doner sol guclenir bu sefer sag goruse zulmetmeye baslanir. Demokrasi, zaten majorite minoriteyi ezemesin diye var.
Bu kucuk elestiri sanki yazdiklarina katilmiyorum gibi algilanmasin, dediklerin bence cok dogru.
 
Türkiye'yi, savaşla, içten kargaşayla ve darbeyle yıkılmayacağını çok iyi bilenler en güçlü ve son kozu olan serbest piyasa kur savaşı veriyorlar. Ülkemize karşı şuanda çok kritik dolar savaşı başlatmış durumdalar. Adamların her ülkede, ülke ekonomisini bir anda yıkıcı düzeye sokacak güçte yatırımları var. İngilizler bunun başında gelen millet. Hedef ülkeye devamlı olarak yüklü miktarda dolar yatırıp çekiyorlar. Çekilen her miktar günden güne yatırılan para miktarina eşit olarak azalıyor. Sonrası devirdaim mantığı ile yürütülüyor. Bu tezgahı iyi bilen ülkelerden biride Katar'dır. Türkiye'ye 15 temmuz öncesi sebepsizce yüklü miktarda dolar girdiğini duyan Katar buna karşılık Türkiye'ye bankalarına yaklaşık 1.5 milyar dolar yatırıp doları bir nebze aşşağıya çekmiştir. Sonrası ortada... Amerika tepesine çöktü ve haraca bağladı. Zeki adamlar. Seçim öncesi dolar 4.6 seviyesine gelmiş durumdaki buda oy kullanan vatandaşın kafasını bulandırmak için yeterli bir sebep. Uyanık olalım tek yapmamız gereken uyanık olmak vesselam.
 
Son düzenleme:
Ülkemize karşı şuanda çok kritik dolar savaşı başlatmış durumdalar. Adamların her ülkede, ülke ekonomisini bir anda yıkıcı düzeye sokacak güçte yatırımları var.

Yabancı yatırımcıya bir ton fabrika satanlar bunlar değil mi? Yabancı yatırımcı gelsin diye kıçını yırtan bunlar değil mi? Kaldı ki güçlü bir lira karşısında diğer para birimlerinin değerinin artmasının çok farkı olmayacaktır. Tam tersine ülkeye yatırımcı gelmiyor tek adam rejimi yüzünden. Adamların güvencesi yok. Bir gün bakmışlar hop, şirketlerine kayyum atanmış.

Madem dolar kuru ile ülken üstünde oyun oynuyorlar neden habere dolar borcu alıyorsun? Çünkü üretmiyorsun, tüketiyorsun.

Ya neyse. Adamlar halen daha ülkemiz üzerinde oyun oynanıyor diyor... Lira her gün eriyor, ama bunu hep dış mihraklar yapıyor... Pis dış mihraklar. Çekin ellerinizi ülkemin üstünden! Biz padişahlık rejimiyle yönetilmek istiyoruz!
 
Yabancı yatırımcıya bir ton fabrika satanlar bunlar değil mi? Yabancı yatırımcı gelsin diye kıçını yırtın bunlar değil mi? Kaldı ki güçlü bir lira karşısında diğer para birimlerinin değerinin artmasının çok farkı olmayacaktır. Tam tersine ülkeye yatırımcı gelmiyor tek adam rejimi yüzünden. Adamların güvencesi yok. Bir gün bakmışlar hop, şirketlerine kayyum atanmış.

Madem dolar kuru ile ülken üstünde oyun oynuyorlar neden habere dolar borcu alıyorsun? Çünkü üretmiyorsun, tüketiyorsun.

Ya neyse. Adamlar halen daha ülkemiz üzerinde oyun oynanıyor diyor... Lira her gün eriyor, ama bunu hep dış mihraklar yapıyor... Pis dış mihraklar. Çekin ellerinizi ülkemin üstünden! Biz padişahlık rejimiyle yönetilmek istiyoruz!

Ama öylede demesek mi şimdi, sonuçta avrupa bizi kıskanıyor. :D
 
Bu sorunun mantigini ben anlamiyorum. Diyelim ki su goturmez bir sekilde Turk insani topyekun fikir birligine vardi ve soyle dusunuyor, 2002 oncesi donem, sonrasindan cok daha kotuydu. Bu, icinde bulundugumuz durumun "iyi" oldugu anlamina mi geliyor yani? 2002 oncesi donemden de daha kotu donemler oldu. Bugunkunden de daha kotu donemler olabilir. Bunu sormaktaki amac nedir? Dun aynaya baktim, bugunkunden tipsizdim. Demek ki bugun cok yakisikli olmaliyim. Yaptiginiz bu ve bana cok mantiksiz geliyor.

Kaldi ki bana gore 2002 oncesi daha iyiydi. Tek bir sebepten bile bu iddia edilebilir:
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Bugun boyle bir tartismayi hayatta bulamazsin.
Ben şuanki duruma iyi demedim. Sadece 2002'den önceki Türkiye ile 2002'den sonraki Türkiye bir değil. Ama tabi bu şuanki olan yanlışları ve hataları değiştirmiyor. Şöyle de bir şey var yapılan en ufak iyi olayları da değiştirmiyor.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı