Futbolda yabancı sınırını doğru buluyor musunuz ?

Galatasaray kazanmaya başladıkça hortlatılan saçma salak bir konu.
Kulüpsel olarak bakmanın bir anlamı yok olaya. Galatasaray kazanması veya Beşiktaş'ın kazanması vb. bir durum değil konu.

Yabancı sınırlamasının da belli bir şartı olmalıdır. 30 yaşından yaşlı futbolcuya sınır koy. Verilebilecek maaşlara sınır koy. Altyapıdan 3 değil 8 futbolcu kadroda olması gerekli şartı koy veya milli takımda oynama zorunluluğu gibi İngiltere'de uygulanan sistemi getir. Biraz spor ve futbol aklı olan yöneticilerin bunu biliyor veya görüyor olması gerekir. Hasan Ali, Şener bu milli takımda oynamasının temel nedeni ne, bunu çözemezsen istediğin kadar sınırla bir yere varamazsın. Futbolcuyu yetiştirecek hocalar yok, tesis yok, zihniyet yok vb. Federasyon bu işe el atmadı sürece ki bunu sınırlayarak yapmamalı aksine aldığı aksiyonların yapıcı olması adına futbol aklının federasyonsal ve kulüpler bazında değişmelidir. Tüpçüden, inşaatçıdan, armatörden vs. den yönetici veya başkan olmaz.

İlk yapmamız gereken U21 takımlarının daha zorlu ve rekabeti yüksek ortamlarda oynamasını sağlayacak lig düzeni kurulması. Gerekirse İspanya'da uygulanan B ve C takımlarının alt liglerde rekabete girmesi. Yerli teknik direktörlerin Federasyondan daha iyi eğitim alması ve kendilerini özellikle dil konusunda geliştirmesi ve eğitilmesi gerekir. Fatih Terim dışında Türkiye topraklarında doğmuş bir hocanın 6 büyük ligde takım çalıştırma başarısı gösteremedi. Fatih Terim'in de başarılı olduğunu düşünmüyorum fakat bunu başarabilen hocamız yok. Gençleri eğiten kişiler düzgün değil ki altyapılar düzgün olsun.

Scout dediğin gözlemciler anam babam usulu çalışıyor. Menajerler transfer yapıyor takımlarımıza. Kurumsal futbol aklı şuan Fenerbahçe dışında hiçbir spor kulübünde yok veya denese bile başarılı olamıyor. Bunun temelinde yatan etkenler bulunmadan, çözülmeden sadece yabancı futbolcuya sınırlama koyarak bu işi çözüme kavuşturamazsın.
 
Cenk Tosun ve Cengiz Ünder mesela. İkisi de Avrupa'da üst düzey liglerde oynuyorlar. Şimdi yabancı sınırı olduğunda, belki " Hacı nasıl olsa bizi oynatçaklar salla gitsin." gibi bir durum olacaktı. Yabancı sınırının olmaması rekabet yaratıyor aslında.
 
Kulüpsel olarak bakmanın bir anlamı yok olaya. Galatasaray kazanması veya Beşiktaş'ın kazanması vb. bir durum değil konu.

Yabancı sınırlamasının da belli bir şartı olmalıdır. 30 yaşından yaşlı futbolcuya sınır koy. Verilebilecek maaşlara sınır koy. Altyapıdan 3 değil 8 futbolcu kadroda olması gerekli şartı koy veya milli takımda oynama zorunluluğu gibi İngiltere'de uygulanan sistemi getir. Biraz spor ve futbol aklı olan yöneticilerin bunu biliyor veya görüyor olması gerekir. Hasan Ali, Şener bu milli takımda oynamasının temel nedeni ne, bunu çözemezsen istediğin kadar sınırla bir yere varamazsın. Futbolcuyu yetiştirecek hocalar yok, tesis yok, zihniyet yok vb. Federasyon bu işe el atmadı sürece ki bunu sınırlayarak yapmamalı aksine aldığı aksiyonların yapıcı olması adına futbol aklının federasyonsal ve kulüpler bazında değişmelidir. Tüpçüden, inşaatçıdan, armatörden vs. den yönetici veya başkan olmaz.

İlk yapmamız gereken U21 takımlarının daha zorlu ve rekabeti yüksek ortamlarda oynamasını sağlayacak lig düzeni kurulması. Gerekirse İspanya'da uygulanan B ve C takımlarının alt liglerde rekabete girmesi. Yerli teknik direktörlerin Federasyondan daha iyi eğitim alması ve kendilerini özellikle dil konusunda geliştirmesi ve eğitilmesi gerekir. Fatih Terim dışında Türkiye topraklarında doğmuş bir hocanın 6 büyük ligde takım çalıştırma başarısı gösteremedi. Fatih Terim'in de başarılı olduğunu düşünmüyorum fakat bunu başarabilen hocamız yok. Gençleri eğiten kişiler düzgün değil ki altyapılar düzgün olsun.

Scout dediğin gözlemciler anam babam usulu çalışıyor. Menajerler transfer yapıyor takımlarımıza. Kurumsal futbol aklı şuan Fenerbahçe dışında hiçbir spor kulübünde yok veya denese bile başarılı olamıyor. Bunun temelinde yatan etkenler bulunmadan, çözülmeden sadece yabancı futbolcuya sınırlama koyarak bu işi çözüme kavuşturamazsın.
Dediklerinize çoğu noktada katılıyorum. Katılmadığım noktalar var bunlar da:
1) Fenerbahçe'de kurumsal futbol aklı yok. Terraneo ve Comolli kurumsallaşalım diye getirilen ama fos çıkan isimler. Bu sene yapılan transferler bunun göstergesi. Şu an kurumsal diyebileceğimiz Altınordu İstanbulspor ve Başakşehir dışında hadi azıcık ucundan da Trabzonspor diyebiliriz. Sezon başında futbol duayeni Özkan Sümer'le yola çıktı Trabzonspor fakat siyaset destekli Zeki Yavru transferine onay vermeyerek istifa etti. Asıl sorun kurumsallıkta değil siyasete takımlarını peşkeş çeken yönetimlerde.
2) U21 takımlarına Avrupa'da kimse önem vermiyor. Son şans olarak bakılıyor. U12'den başlanarak futbol okulları kurularak genç yıldız adaylarının hem sportif hem de bilimsel anlamda geliştirilmesi gerekiyor. Hatta futbol adamları bile bu yöntemle yetiştirilebilir. U21 takımına 50 yaşında adamı teknik direktör yapmanın anlamı yok. O jenerasyonu yaşamış futbolcularla yaştaş teknik direktörler hem futbolcunun gelişiminde rol oynar hem de kendini geliştirir. Başında tecrübeli bir futbol adamı bulunması kaydıyla.
3) Dünyanın en büyük Al-Geliştir-Sat ya da Altyapıdan Çıkar-Geliştir-Sat takımlarından Borussia Dortmund'un başkanı Rauball Avukattır. Ya da Benfica Başkanı Vieira ticaret adamıdır. Örnekler bol. Bizde maalesef başkanın mesleğinden daha büyük sorun olan onun akrabası bunun kankası diyerek yönetimlere giren insanlar, transferleri yapılan futbolcular ya da para yedirilen menajerler.
 
Dediklerinize çoğu noktada katılıyorum. Katılmadığım noktalar var bunlar da:
1) Fenerbahçe'de kurumsal futbol aklı yok. Terraneo ve Comolli kurumsallaşalım diye getirilen ama fos çıkan isimler. Bu sene yapılan transferler bunun göstergesi. Şu an kurumsal diyebileceğimiz Altınordu İstanbulspor ve Başakşehir dışında hadi azıcık ucundan da Trabzonspor diyebiliriz. Sezon başında futbol duayeni Özkan Sümer'le yola çıktı Trabzonspor fakat siyaset destekli Zeki Yavru transferine onay vermeyerek istifa etti. Asıl sorun kurumsallıkta değil siyasete takımlarını peşkeş çeken yönetimlerde.
2) U21 takımlarına Avrupa'da kimse önem vermiyor. Son şans olarak bakılıyor. U12'den başlanarak futbol okulları kurularak genç yıldız adaylarının hem sportif hem de bilimsel anlamda geliştirilmesi gerekiyor. Hatta futbol adamları bile bu yöntemle yetiştirilebilir. U21 takımına 50 yaşında adamı teknik direktör yapmanın anlamı yok. O jenerasyonu yaşamış futbolcularla yaştaş teknik direktörler hem futbolcunun gelişiminde rol oynar hem de kendini geliştirir. Başında tecrübeli bir futbol adamı bulunması kaydıyla.
3) Dünyanın en büyük Al-Geliştir-Sat ya da Altyapıdan Çıkar-Geliştir-Sat takımlarından Borussia Dortmund'un başkanı Rauball Avukattır. Ya da Benfica Başkanı Vieira ticaret adamıdır. Örnekler bol. Bizde maalesef başkanın mesleğinden daha büyük sorun olan onun akrabası bunun kankası diyerek yönetimlere giren insanlar, transferleri yapılan futbolcular ya da para yedirilen menajerler.
Kurumsallıkla altyapıya önem vermek arasında uçurum fark vardır. İstanbulspor'u bilmemekle birlikte Altınordu'da da Başakşehir'de de bu tarz bir oluşum yoktur. Kurumsal kimlik sportif vefa futbol direktörü olması demek değildir. İş paylaşımı belli olması ve sistemin bu hiyerarşiye göre işlemesi anlamını taşır. Belli ki Fenerbahçeli değilsiniz ve bu durumu çözmeniz zaman alacak fakat Terraneo'dan bağımsız olarak Comolli bu sistemi kurmak için ekstra mesai harcıyor. Altyapılar'da ilk düzenlemeler yapıldı. Süreç meselesi olduğunu biliyor ve sabrediyor olması gerekiyor tüm taraftarın. Yaptıkları transferlerle de fos çıktı diye bir söylemde biraz komiğime gitti bu arada.

Bizim gençlerin 17 yaşına kadar rakipleriyle baş edebildiği ama sonrasında A takım seviyesine çıkamaması gibi bir kronik sorun var. Bunun temelinde ne yatıyorsa ilk başta bunu çözmek lazım :) Ama dediğin gibi daha küçük yaş grupları da kritik önem taşıyor.

Başkan'dan kastım Federasyon içindi. Kulüp yönetiminde ki insanların spor aklının olmaması gerektiğini belirttim. Ülke şartları gereği zaten belli bir noktalara gelen insanların kulüp yönetimine dahil edildiğini düşünürsek zaten bir çoğu ya iş adamı konumundalar :)
 
Çok saçma bir kural. İyi oynayan oyuncu zaten her türlü formayı giyer bakınız; Maicon yerine Serdar Aziz'i, Belhanda yerine Emre Akbaba'yı tercih ediyoruz. Emek harcayan, formanın hakkını veren kim olursa olsun bağrımıza basarız ama yan gelip yatan Tarıklar, Hasan Aliler, Pektemekler görmek istemiyorum ben.
 
Yabancı kuralı Beşiktaş 2 sene üst üste şampiyon olurken hiç bahsedilmeyen bir konu. Ne zaman Galatasaray iyi giderse şampiyon olursa o zaman konuşuluyor, bakınız 2011-2013 arası 2 şampiyonluğumuz sonrası yine değişti bu kural. Zaten tüpçünün yönettiği federasyondan ne bekleyeceğiz ki? Galatasaray içinde bir sorun olsun bütün basın grupları abartıyorlar. 1 iken 5 diyorlar ama Beşiktaş'a veya Fener Bahçe'ye gelince susuyorlar. Neden çünkü hiçbir zaman bizi futbolda başarı olarak tarih olarak geçemeyecekler. Fener Bahçe'yi o çok sevdiği basketboluna, Beşiktaş'ı da hentboluna bekliyoruz.:D
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Yabancı kuralı Beşiktaş 2 sene üst üste şampiyon olurken hiç bahsedilmeyen bir konu. Ne zaman Galatasaray iyi giderse şampiyon olursa o zaman konuşuluyor, bakınız 2011-2013 arası 2 şampiyonluğumuz sonrası yine değişti bu kural. Zaten tüpçünün yönettiği federasyondan ne bekleyeceğiz ki? Galatasaray içinde bir sorun olsun bütün basın grupları abartıyorlar. 1 iken 5 diyorlar ama Beşiktaş'a veya Fener Bahçe'ye gelince susuyorlar. Neden çünkü hiçbir zaman bizi futbolda başarı olarak tarih olarak geçemeyecekler. Fener Bahçe'yi o çok sevdiği basketboluna, Beşiktaş'ı da hentboluna bekliyoruz.:D
Trabzon'un 4 golünü de yabancı attığı için olabilir. Veya her sene Adebayor Galatasaray'a hat-rick yaptığı için de olabilir. Şakayı bir yana bırakalım, yabancı sınırı ilk kez geçen sene gündeme geldi. Kimin şampiyon olacagi falan belli değildi. Dedikleriniz saçma.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Trabzon'un 4 golünü de yabancı attığı için olabilir. Veya her sene Adebayor Galatasaray'a hat-rick yaptığı için de olabilir. Şakayı bir yana bırakalım, yabancı sınırı ilk kez geçen sene gündeme geldi. Kimin şampiyon olacagi falan belli değildi. Dedikleriniz saçma.
2013 sezonunda neden 6+2+sınırsız iken 5+3+0'a dönüldüğünü bir araştırın. Çünkü Galatarasaray o sene Fener Bahçe'ye 9 puan fark atmıştı, sonra tüpçü 'Süper Final' diye bir şey uydurdu. Puan farkı 2'ye bölünmüştü, yani 4.5 puan fark öndeydik. Sonuçta Kadıköy'de kupa kaldırdık. Sonra ne mi oldu o muhteşem sezondan sonra devre arasında Drogba, Sneijder'i aldık ve o sene de Fener Bahçe'ye 10 puan fark attık. Kadıköy'e gitmeden önceki maç şampiyon yine şampiyon olduk ve sonra basın çıkardı, yabancılar yasaklansın sınır düşürülsün diye.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Kurumsallıkla altyapıya önem vermek arasında uçurum fark vardır. İstanbulspor'u bilmemekle birlikte Altınordu'da da Başakşehir'de de bu tarz bir oluşum yoktur. Kurumsal kimlik sportif vefa futbol direktörü olması demek değildir. İş paylaşımı belli olması ve sistemin bu hiyerarşiye göre işlemesi anlamını taşır. Belli ki Fenerbahçeli değilsiniz ve bu durumu çözmeniz zaman alacak fakat Terraneo'dan bağımsız olarak Comolli bu sistemi kurmak için ekstra mesai harcıyor. Altyapılar'da ilk düzenlemeler yapıldı. Süreç meselesi olduğunu biliyor ve sabrediyor olması gerekiyor tüm taraftarın. Yaptıkları transferlerle de fos çıktı diye bir söylemde biraz komiğime gitti bu arada.

Bizim gençlerin 17 yaşına kadar rakipleriyle baş edebildiği ama sonrasında A takım seviyesine çıkamaması gibi bir kronik sorun var. Bunun temelinde ne yatıyorsa ilk başta bunu çözmek lazım :) Ama dediğin gibi daha küçük yaş grupları da kritik önem taşıyor.

Başkan'dan kastım Federasyon içindi. Kulüp yönetiminde ki insanların spor aklının olmaması gerektiğini belirttim. Ülke şartları gereği zaten belli bir noktalara gelen insanların kulüp yönetimine dahil edildiğini düşünürsek zaten bir çoğu ya iş adamı konumundalar :)
Transferler fos çıktı bunu tartışma gereği duymuyorum isterseniz sezon sonunda cevaplayabilirsiniz. İş paylaşımı belli yazdığım kulüplerde gözlemci şefi teknik direktörle görüşüyor eksik mevkiiler belirleniyor ardından başkandan transfer bütçesi alınıyor ve gözlemci ekibi araştırmaya başlıyor bu aşamada teknik direktörün verdiği isimler ve gözlemci şefinin beğendiği oyuncular aynı anda inceleniyor ve ortak kararla transfer gerçekleşiyor. Altınordu da Başakşehir de bu şekilde yönetiliyor. Bu sadece işin transfer boyutu. Spor kulüplerimiz şirket olarak yönetiliyor fakat CEO mevkiisinde gerçekten profesyonel birilerini bulunduran takım sayımızın da sıfır olması zaten Türkiye'de kurumsallığın olmadığını gösteriyor. Kurumsal'cık diyebileceğimiz 3-5 kulübümüz var onlar da maalesef gerçekleştirmek istediklerini gerçekleştiremeden yönetim değişikliği ya da teknik adam değişikliğine gidiyorlar.
 
@Mauro Icardi 99

2005 - 2006: 6 yabancı Galatasaray SK
2006 - 2007: 6 yabancı Fenerbahçe SK
2007 – 2008: 6+1 devre arasında 6+2 Galatasaray SK
2008 – 2009: 6+2 Beşiktaş JK
2009 - 2010: 6+2 Bursaspor
2010 - 2011: 6+2+2 Fenerbahçe SK
2011 - 2012: Sınırsız. Maç kadrosunda 6+2 Galatasaray SK
2012 - 2013: Sınırsız. Maç kadrosunda 6+2 Galatasaray SK
2013 - 2014: 6+0+4 Fenerbahçe SK
2014 – 2015: 5+3 Galatasaray SK
2015 – 2016: 28 Kişilik kadroda 14 yabancı. İlk 11’de sınır yok. Beşiktaş JK
2016 – 2017: 28 Kişilik kadroda 14 yabancı. İlk 11’de sınır yok. Beşiktaş JK
2017 – 2018: 28 Kişilik kadroda 14 yabancı. İlk 11’de sınır yok. Galatasaray

Haberleri biraz takip ederek basketboldaki yabancı kuralının 2018-2019 sezonundan itibaren takımların maç kadrolarında 6 yerine 5 yabancı oyuncu bulundurabileceğini görmüş olurdun.

Kısacası konuşmak için konuşmayın. Bazen susmak, konuşmaktan daha kıymetlidir.

@tkasimay

Bakarız sezon sonu da bakarız. Daha önce ismini dahi duymadığınız isimlere fos diyebiliyorsanız diyecek lafım yok. 4-3-3 sistemine uygun olduğu oyuncular transfer edildi. Ne kadar doğru olduğunu izleyip göreceğiz. Latin Amerika liglerini takip ettiğimi ve Jailson'u transfer olmadan 2 gün önceki Estudiantes ile oynadıkları rövanş maçını Erman Yaşar farklıyla izledim. FM 15 oynadıysanız Benzia'yı bilmeme şansınız zaten yok. Frey'i tanımıyordum. Reyes'i Copa America dışında hiç izlemedim. Berke ve Barış bildiğimiz gençler. Ferdi'yi yine FM 18'den çok iyi biliyor ve takımımda olan bir gençti ki aldıklarını duyunca çok şaşırdım. Harun kaleci bulamadıklarından dolayı alındı. Tolga fırsat transferi olarak alındı sanırım, gerek var mı bilmiyorum. Slimani ve Ayew'i zaten tanımama veya izlememe şansımız yok.
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı