Evrim'in tanımı

Tamam işte ben de her şeyi tanrı yaptı demiyorum ki. Her şeyi tanrının yaptığını düşünen sizsiniz.
Kardeş ben nerede bu tür şeyleri tanrı yaptım dedim, ben diyorum ki bunları evrim yapıyor yani doğa yasaları belirliyor. Bunların bir akıllı tasarım olmadığını söylüyorum, çünkü evrimin işleyişini bilen birinin akıllı tasarımla işi olmadığını bilir. Diyorum ki bu bir tür doğa yasasını tanrı yaptı demek doğru değil. Bunların bir tanrının yaptığını düşünüyorsanız somut delillerle kanıtlamak zorundasınız. Evrimin tasarımcısı yok çünkü. Evrim kördür, geleceği göremez, krizleri önleyemez. Evrim her şeye kadir değildir. Daha çok deneme yanılmaya dayanan krizleri yatıştıran bir işleyişe sahiptir. Hiçbir DNA molekülü mesajın bir bölümü değiştiğinde sonuçlarını öngörecek kadar bilge değildir, evrim öngörmez.
 
Evrimi kendi kafana göre yorumlayamazsın, evrim senin öznel saçma yorumlarınla şekillenmiyor.

Evrim sürecindeki geçiş formlarında, bunların canlılar üzerindeki belli başlı etkilerini "tasarımcı olsa böyle yapmazdı" diyerek sen yorumlamış olmuyor musun? Ben olası tasarımcının zekasının yerine insan zekasını koyarak düşünmek saçma diyince evrimi yorumlamış olmuyorum mesela. Sadece senin fikrini eleştirmiş oluyorum.

Bak evrimden bir haber zat, bunların hepsi akılsız tasarımının örnekleri. Hiçbir organizma kusursuz değil. Her uyarlanma bir değiş tokuştur. Senin bilgisiz tanrın sözde bu canlıları yaratmış sözde kusursuz bir yaratıcı. Senin kusursuz yaratıcın üretim yapmayı bilmiyor ve sen bunu doğal karşılaşıyorsun.

Hepsini okumadığın için görmedin herhalde. Çünkü bu yazının altında diğer arkadaşa verdiğim cevapta kusur ve kusursuz ile alakalı açıklama mevcut.

Anlama sorunu olan zat, evrim tesadüfi değildir kaç defa diyeceğim ancak mekanizmaları arasında tesadüfi olan mekanizmalar mevcut bunu o anlamayan kafana sok.

Ben de sana evrimin hangi kısımlarının tesadüfi olduğunu ve hangi kısımlarının tesadüfi olmadığını sordum. Eksik yazdığın için sıkıntı çıkıyor.

Kavram yanılgısı değildir. Tesadüf demek imkansız demek değildir, nasıl ki bu durumun meydana gelme olasılığı ne kadar düşük olsa da sonuç olarak gerçekleşme ihtimali her zaman vardır.

Senin bunu cevapladığın mesajımın devamında, tesadüfi olarak görülen olayların en ince ayrıntısına kadar ihtimal hesaplaması yapılabilseydi, bu olaya neden-sonuç ilişkisi dahilinde pek çok etkenin sebep olduğunu görürdük yazmıştım. Hatta zar örneği vermiştim.

Evrim bir yasadır, bu yasanında birden çok mekanizması var. Genetik sürüklenme ve mutasyonda bir evrim mekanizmasıdır ve tesadüfi gerçekleşir bu kadar basit.

Tesadüfi gerçekleştiği açıklaması yine aynı şekilde evrime etki eden faktörlerin hepsini birden hesaplanamadığından dolayı ortaya çıkan bir sonuç değil mi?

Evrim sadece bir mekanizmadan oluşmuyor. Onlarca mekanizma var. Doğal seçilim, yapay seçilim, cinsel seçilim, akraba seçilimi, mutasyon, genetik sürüklenme vb. daha da var. Bu mekanizmalardan bazıları ismini zikrettiklerim tesadüfen meydana geliyor, diğer mekanizmalar ise tesadüfi olmuyor. Mutasyon ve genetik sürüklenme de her ne kadar tesadüfi olsa da evrim mekaniğidir. Mutasyon genlerde meydana gelen değişimlerdir, genetik sürüklenme ise popülasyon içinde meydana gelen değişimdir. Her ikisi de rastgele olur.

Evrimin tesadüfi olarak söylediğin mekanizmaları ile tesadüfi olmadığını söylediğin mekanizmalarının ayrımı ve tesadüf olanlarının tesadüflük olasılığının hesaplamaları nasıl yapılıyor?

Evrimi savunup akıllı tasarımcıyı savunamazsın. İki durum birbiriyle zıt, akıllı tasarımcıya inanıyorsan evrimi bu işlere alet etmeyeceksin. Burada inkar eden, kanıtsız şekilde inanan sensin ben değil, elinde somut delil olmadan bir düşünceyi gereğinden fazla savunuyorsun.

Benim söylediğimin tersini söylüyorsun. Şöyle ki: Benim akıllı tasarımcı adı altında inanılan bir yaratıcıyı evrime dahil etmemem gerekiyorsa, senin de aynı şekilde evrimin bilimsel sonuçlarından ortaya çıkan bulguları bu yaratıcı fikrini ortadan kaldırmak üzere kullanmaman gerekiyor çünkü yaratıcı için bilimsel bir kavram değil demiştin. Bu yüzden bilimsel olmayan bir kavramı bilim ile ortadan kaldıramazsın. İkisi birbirine zıt ise kaldırılası söz konusu olmuyor.
Çünkü tesadüf kavramın bir hesaplama eksikliğinden ileri geliyor, somut delil dediklerin de "tasarımcı olsaydı böyle yapmazdı" ifadesinden ileri geliyor.

Evrimin ne demek olduğunu bilmiyorsun, nasıl bir mekanizma olduğunun farkında değilsin hâlâ. Ben evrimin akıllı tasarım olmadığını söylüyorum. Senin gibi görmüş gibi yok aslında hepsini bir süreç olarak yaratmış demiyorum. Bunu demek için evrimden anlamamak gerekiyor. Evrimin bir tasarıcıya ihtiyacı yok, öngörüye ihtiyacı yok.
Senin yaptığın yaratıcı hakkındaki yorumlar ne kadar öznel ise bu da o kadar özneldir. Gel mantık kur bakalım, bu sorulara somut delillerle bir cevap ver bakalım.

Tasarımcı olarak kullandığın örneği, tasarımcının bir öngörüsü olmak zorunda şeklinde bir kalıpla beraber kullanıyorsun. Evrim, dünyanın sürekli değişen koşullarıyla alakalı ise; en başından belli bir öngörü eşliğindeki yaratım tarzı, her seferinde mükemmel bir canlıyı aniden ortaya çıkarmakla mümkün olur. Ama koşullara uyum sağlayan bir evrim ile yaratım fikri söz konusu olunca mükemmel bir canlı formunun var olması olanaksız hale geliyor. Nedeni ise sabit olmayan koşullar. Bu yüzden canlıların evrimi asla durmuyor. Hiç durmayan bir evrim ise tasarımcı fikrini hala yok etmiyor. Çünkü öngörerek yaratmanın gerektiği o mükemmel canlı formu, dinamik koşullarda gerçekleşmiyor.

Çünkü evrim kusursuz değil, bir akıllı tasarımcının yapmayacağı kadar hatalarla oluşan bir sistem.

Evrimin kusursuz olmadığını ben de söyledim. Hatta kusur ve kusursuzluk kavramlarını tartışmanın en başlarında açıkladım. Bunun bir akıllı tasarımcının yapmayacağı kadar hatalarla oluşan bir sistem olduğunu söylerken, bu durumu aklındaki kusursuz yaratıcı fikrine uydurmaya çalışmıyor musun işte?
Dünyadaki şartların ve koşulların, gen hatası olan bir canlının ortaya çıkmaması için her daim sabit kalması gerekiyor. Ancak yukardaki yazılarda da dediğim gibi koşullar asla sabit değil ve bu yüzden evrim öngörüsüz olarak gerçekleşmek zorunda kalıyor. Canlıların birbirine evrilme sürecindeki genetik durumlar, sabit olmayan koşulların getirdiği bir yan etki. Böyle bir yan etkinin yokluğu ancak yüz milyonlarca yıl aynı kalan koşullarda gerçekleşebilir.

Hangi mesaja net ve somut delillerle cevap verdin acaba? Yazdığın yorumların hepsi varsayımlara ve senaryolara dayanıyor. Boş yere konuyu sen uzatıyorsun uzatma varsayımlar üzerinden de bana cevap verme. Ağa babaların gelsin ben cevap vermekten çekinmem. Konuyu da daha fazla uzatma artık.

Senin net ve somut dediğin deliller de varsayımlara ve tesadüf düşüncesine dayanıyor. Tesadüfi gerçekleşen mekanizmalardan somut delil çıkamaz. "Tasarımcı olsa böyle yapmazdı" ifadesi de bir varsayımdır.
 
Ben olası tasarımcının zekasının yerine insan zekasını koyarak düşünmek saçma diyince evrimi yorumlamış olmuyorum mesela. Sadece senin fikrini eleştirmiş oluyorum.
Biz zaten hiç düşünmeyelim, tanrı zekası bu aklımız ermez diyelim. Ben de senin fikrini eleştiriyorum. Ortada bir tasarımcı olduğuna dair bulgu yok. Tüm bu söylemlerin varsayıma dayanıyor.

Ben de sana evrimin hangi kısımlarının tesadüfi olduğunu ve hangi kısımlarının tesadüfi olmadığını sordum. Eksik yazdığın için sıkıntı çıkıyor.
Ben defalarca daha önce belirtmiştim bu durumu. Neyse anlamışsındır umarım.

Çünkü tesadüf kavramın bir hesaplama eksikliğinden ileri geliyor, somut delil dediklerin de "tasarımcı olsaydı böyle yapmazdı" ifadesinden ileri geliyor.
Alakası yok, evrim mantığını hâlâ çözememişsin evrimin var olması için tasarımcıya ihtiyaç yok bunu anla artık lütfen.

Tasarımcı olarak kullandığın örneği, tasarımcının bir öngörüsü olmak zorunda şeklinde bir kalıpla beraber kullanıyorsun.
Koskoca evreni yarattığını iddaa ettiğin bir kişiliğin bunlara öngörememesi sana normal geliyorsa vay haline.

Evrim, dünyanın sürekli değişen koşullarıyla alakalı ise; en başından belli bir öngörü eşliğindeki yaratım tarzı, her seferinde mükemmel bir canlıyı aniden ortaya çıkarmakla mümkün olur.
Mükemmel bir canlı yoktur. Ne doğa mükemmeldir ne de evren. Evrene kaos hâkim, canlılarında avantajları ve dezavantajları var.


Evrimin tesadüfi olarak söylediğin mekanizmaları ile tesadüfi olmadığını söylediğin mekanizmalarının ayrımı ve tesadüf olanlarının tesadüflük olasılığının hesaplamaları nasıl yapılıyor?
Seçilim mekanizmaları genel olarak en iyi uyum sağlayanın seçilmesine dayanıyor. Ancak doğa tekdüze ve katı yasalar altında çalışmaz. Doğa ve evrende de rastgelelik önemli bir yer tutar. Bu yüzden hayatta kalacak ve ölecek bireyler tamamen rastgele olarakta belirlenebilir.

1607447022967.png

Bu popülasyon örneği bak mesela. Bu popülasyonda 5 farklı ren bulunmakta Bunların her biri, evrimsel denge halinde birbirine eşit sıklıkta bulunmaktadır ve bulunma sıklıkları %20 ile ifade edilmektedir. 5 nesil sonra, bu özellikler üzerindeki seçilim baskısı hiç değişmemiş olsa bile, tamamen rastgele ölümler veya elenmeler dolayısıyla bu frekanslar değişebilir. 5. nesilde aynı popülasyon içerisinde, meydana gelen bir doğal felaketten ötürü maviler baskın hale gelmişken, sarılar neredeyse tamamen yok olmuştur. Ne var ki bu, sarıların uyumsuz, mavilerin uyumlu olduğu anlamına gelmemektedir, bu genetik dağılımın değişimi tamamen rastlantısaldır. Aradan 5 nesil daha geçip 10. nesle ulaştığımızda, eğer felaketin etkileri sürüyorsa, yine rastgele elenmeler olacaktır ve tamamen sebepsiz ve şansa dayalı olarak, maviler daha hızlı azalabilecektir. Bu son durumda, 5. nesilde sayısı başlangıca göre pek değişmemiş olan kırmızılar, bir anda baskın hale geçebilecek, maviler eski avantajını tamamen yitirecek, sarılar ise yok oluşu sürdürerek popülasyondan elenecektir.

Popülasyon içerisindeki belli genler bazen şans eseri öyle hızlı kırılır veya öyle hızlı baskın hale geçebilir ki, evrimsel süreç hiç beklenmedik yönlere sapabilir. İşte istatistiki yöntemlerle bu rastgeleliği hesaplayabilir ve türlerin küçük popülasyonlarının ne yöne evrimleşeceğini, en azından sadece Genetik Sürüklenme etkisi altında tahmin edebiliriz.

Bunun bir akıllı tasarımcının yapmayacağı kadar hatalarla oluşan bir sistem olduğunu söylerken, bu durumu aklındaki kusursuz yaratıcı fikrine uydurmaya çalışmıyor musun işte?
Kusurlu bir yaratıcı fikri mantıklı mı sence? Bunca şeyi bilmeyen biri nasıl bir tanrı? Bir yaratıcı insana özgü hata yapması tutarsız değil midir?

Senin net ve somut dediğin deliller de varsayımlara ve tesadüf düşüncesine dayanıyor. Tesadüfi gerçekleşen mekanizmalardan somut delil çıkamaz.
Benim sunduğum hiçbir şey delilsiz değil bunu kafana sok. Tesadüf olması somut delil olmuyor manasına gelmiyor. Sen daha tesadüflük nedir onu bile bilmiyorsun çünkü. Öyle bir somut delil çıkar ki öyle boş boş bakarsın. Genetik sürüklenme ve mutasyon vardır ve rastgele, tesadüfi olur ve de bu da somut bir kanıttır. Genetik sürüklenme ve mutasyon rastgele olamaz, bunlar delil olamaz demek senin evrim konusundaki bilgisizliğinin net göstergesidir. Genetik sürüklenme ve mutasyonu reddedip evrimi kabul edemezsin, yok öyle bir dünya. Yine her zaman yaptığın gibi evrimi kişisel amacına uygun şekilde öznel yorumlarınla somut hiçbir veriye elinde olmamasına rağmen çıkıp tesadüfi olan mekanizmadan somut delil çıkmaz demek rezalet bir açıklamadır. Bir konuya hâkim değilsen yorum yapma, kendini bu kadar rezil duruma düşürmek hobi olmuş sanırım sen de. Senin bu bilgisizliğinden gına geldi, bıktık usandık. Yeter ya, senle mi uğraşacağız, duvara anlatır gibi hissediyorum senin sayende.
 
Biz zaten hiç düşünmeyelim, tanrı zekası bu aklımız ermez diyelim. Ben de senin fikrini eleştiriyorum. Ortada bir tasarımcı olduğuna dair bulgu yok. Tüm bu söylemlerin varsayıma dayanıyor.

Aklımız ermez diyerek düşünmeme durumu saçma bir çıkarım. Tanrı bilimsel bir kavram değil demiştin. Bilimsel kavram olmayan olasılıksal bir varlığın olasılık değerini bilim yoluyla silmeye çalışmak mantıksız bir hareket. Cevaplarımdan birinde de senin ikisi zıt kavramlar dediğin mesajına aynı şekilde onaylayarak cevap vermiştim. O cevabımı bu mesajında yok saymışsın. Yok sayarak cevapladığın için aynı sözleri tekrarlıyorum ve duvara anlatır gibi anlatma durumu bende de oluyor.

Alakası yok, evrim mantığını hâlâ çözememişsin evrimin var olması için tasarımcıya ihtiyaç yok bunu anla artık lütfen.

Tesadüf kavramının evrim mantığındaki işleyişi, normalde anladığımız tesadüf kavramından farklı ise, evet burada haklısın. Tesadüf kavramının evrim yoluyla yeniden yorumlanmayan ve aynı sözlük anlamı taşıdığını düşünürsek, haksızsın. Tesadüf kavramını daha önceki mesajlarda anlattım.

Koskoca evreni yarattığını iddaa ettiğin bir kişiliğin bunlara öngörememesi sana normal geliyorsa vay haline.
Mükemmel bir canlı yoktur. Ne doğa mükemmeldir ne de evren. Evrene kaos hâkim, canlılarında avantajları ve dezavantajları var.

Öngörme durumunu ve mükemmel canlı durumunu mesajların devamında anlatmıştım.

Doğa ve evrende de rastgelelik önemli bir yer tutar. Bu yüzden hayatta kalacak ve ölecek bireyler tamamen rastgele olarakta belirlenebilir.
5 nesil sonra, bu özellikler üzerindeki seçilim baskısı hiç değişmemiş olsa bile, tamamen rastgele ölümler veya elenmeler dolayısıyla bu frekanslar değişebilir. 5. nesilde aynı popülasyon içerisinde, meydana gelen bir doğal felaketten ötürü maviler baskın hale gelmişken, sarılar neredeyse tamamen yok olmuştur. Ne var ki bu, sarıların uyumsuz, mavilerin uyumlu olduğu anlamına gelmemektedir, bu genetik dağılımın değişimi tamamen rastlantısaldır.

Bu anlattığının durduk yere olmadığını, bir neden sonucu olduğunu "doğal felaket" demenden anlıyoruz. Benim anlattığım dinamik koşul durumunun aynısı. Dünyada evrimi tetikleyen şey, koşulların doğal felaket ve benzeri durumlar yüzünden sürekli değişiyor olmasıdır. Bu değişken koşullarda yaşayan hayvanların evrimi de bu nedenden dolayı ortaya çıkıyor. Yani ortada bir neden var. Tesadüf olması için bir neden olmaması gerekmiyor muydu? Çünkü doğal felaket pek çok etkeni beraberinde getiriyor ve bu etkenler birçok sonuca yol açıyor. Bu sonuçları hesaplayamadığın için rastgele olarak görüp tesadüfi gerçekleşiyor diyorsun. Her cevap aynı kapıya çıkıyor.

Kusurlu bir yaratıcı fikri mantıklı mı sence? Bunca şeyi bilmeyen biri nasıl bir tanrı? Bir yaratıcı insana özgü hata yapması tutarsız değil midir?

Bu da aynı kapıya çıkıyor. Evrimin gerçekleşiyor oluşu, değişken koşullara bağlı. Akıllı tasarımcının evrim süreciyle canlıları yaratıyor olduğu fikri, dünyanın değişken koşullar doğrultusunda olmasından kaynaklanıyor. Değişken koşulların olmadığı bir dünyada, milyarlarca yıl aynı kalan, hiçbir iç ve dış etkenin olmadığı bir dünyada evrim olur muydu?

Sen daha tesadüflük nedir onu bile bilmiyorsun çünkü.

Tesadüflüğü bence sen bilmiyorsun çünkü o kavramı cevapladığım mesajlara hiç dokunmamışsın.
Genetik sürüklenme ve mutasyonu reddedip evrimi kabul edemezsin, yok öyle bir dünya.
Kendisini değil, tesadüfiliğini reddettim. Evrimin tesadüfiliğini reddederken onun bütün mekanizmalarının da tesadüfiliğini reddediyorum demektir. Bunu da yine yanlış anlama diye tekrarlıyorum: Tesadüfi evrimi reddetmek, akıllı tasarımcı doğrultusundaki evrimi kabul etmektir. Akıllı tasarımcı doğrultusundaki evrimin mantığını da sayfalar dolusu anlattım.
Bir konuya hâkim değilsen yorum yapma
Sen neden en başta evrim gibi bilimsel bir konuda açıklama yaparken, kusursuz yaratıcı ya da akıllı tasarımcı gibi bilimsel olmayan, felsefik (yani hakim olmadığın bir konu) bir varlık hakkında "yoktur" gibisinden yorum yaptın peki?
 
Tesadüf kavramının evrim mantığındaki işleyişi, normalde anladığımız tesadüf kavramından farklı ise, evet burada haklısın. Tesadüf kavramının evrim yoluyla yeniden yorumlanmayan ve aynı sözlük anlamı taşıdığını düşünürsek, haksızsın. Tesadüf kavramını daha önceki mesajlarda anlattım.
Normalde anladığımız tesadüf kavramından farklı burada net haksızsın.


Bu anlattığının durduk yere olmadığını, bir neden sonucu olduğunu "doğal felaket" demenden anlıyoruz. Benim anlattığım dinamik koşul durumunun aynısı. Dünyada evrimi tetikleyen şey, koşulların doğal felaket ve benzeri durumlar yüzünden sürekli değişiyor olmasıdır. Bu değişken koşullarda yaşayan hayvanların evrimi de bu nedenden dolayı ortaya çıkıyor. Yani ortada bir neden var. Tesadüf olması için bir neden olmaması gerekmiyor muydu? Çünkü doğal felaket pek çok etkeni beraberinde getiriyor ve bu etkenler birçok sonuca yol açıyor. Bu sonuçları hesaplayamadığın için rastgele olarak görüp tesadüfi gerçekleşiyor diyorsun. Her cevap aynı kapıya çıkıyor.
Ya sabır ya sabır. Doğal felaketten kasıt doğa olayı değildir. Popülasyon içindeki bir doğal felaketten bahsediyor bu da gen değişimidir. Örneğin, hava koşullarının değişimi de büyük oranda rastlantısal ve kaotiktir: 1 gün sonrasının hava durumunu az çok tahmin edebiliriz; ancak 1 hafta sonrasını tahmin etmek kat be kat zordur. Bu, hava koşullarının (yağmur, kar, dolu, vs.) gerçek olmadığı anlamına gelmez. Benzer şekilde, depremlerin meydana geldiği üsler ve zamanlar rastlantısaldır. Bir paranın havaya atılması sonucu gelen yüz, rastlantısaldır. Bunların tümü, belirli oranlar dahilinde istatistiki hesaplara dönüştürülebilir. Örneğin günün belli bir saatinde yağmur yağıp yağmayacağını belirli oranlar dahilinde olasılık hesabıyla bulabiliriz. Benzer şekilde, bir depremin bir bölgede gerçekleşme ihtimalini jeolojik analizler ve olasılık hesaplarıyla bulabilir, farklı coğrafyaları farklı risk bölgeleri olarak tayin edebiliriz.

Rastlantısallık, bunların hiçbirini gerçek-dışı veya bilim-dışı kılmamaktadır. Aynı şey, mutasyonlar için de geçerlidir.

Belirli bir bölgede ne tip bir mutasyon olacağını bilmek neredeyse olanaksızdır. Bunu anlamak için, öncelikle mutasyonun nasıl bir etki yarattığını bilmemiz gerekir. Bunun içinse, bir molekülün "ne" olduğunu anlamamız gerekir. Mutasyonlar tıpkı diğer moleküller gibi bir takım kimyasal bağlarla birbirlerine bağlanırlar. Bu bağlar güçlü de olabilir zayıfta. Kimyasal bağ, yeterli miktarda enerji verildiğinde kırılabilir. İşte mutasyonların temelinde yatan mantık budur: Dış çevreden gelen, rastlantısal radyoaktif dalgalar veya belirli molekülleri belirli formasyonlara zorlayan mutajen kimyasallar, atom ve moleküllerin bağlarını kırabilir veya atomların elektron konfigürasyonlarını değiştirebilir. Kopan molekül ve atomların yerine, yeni enerji durumuna daha uygun elektronik yapıya sahip atom ve moleküller gelebilir. Bu durumda, eskiden örneğin Guanin (G) olarak isimlendirdiğiniz bir kimyasal molekül, Adenin (A) diye isimlendirdiğiniz bir diğer moleküle dönüşebilir. Bunun olması için gerçekleşmesi gereken tek şey, bir hidroksi molekülünün (bir hidrojen ve bir oksijen atomunun) kopmasıdır! İşte örneğin bu olaya, nükleotitlerin değişmesinden ötürü, mutasyon diyoruz.

Mutasyon kısaca rastlantısal olarak genlerde meydana gelen değişimlerdir. Buradaki rastlantısallık, gelen dalgaların vücuda giriş açısı, şiddeti, frekansı gibi özelliklerin raslantısallığından kaynaklanmaktadır. Popülasyon içi çeşitlilik için de mutasyon önemlidir.

1607453079770.png

Bu fotoğrafta 12 farklı gen sıralanmakta. Bütün bu genlerin eşit derecede fit olduğunu düşünelim; yani Doğal Seçilim'in etkisini sıfırlayalım. Bu genler, artık nötrdür. Genlerin farklı renkleri ise, genlerin genetik olarak ayırt edilebilir bir özelliğini temsil ediyor olsun; yani her bir genin etkisi, renk koduyla belirtilmiş.

Eğer ki Sıfırıncı Nesil, büyük bir popülasyona ait olsaydı, genler sürekli olarak karışarak birbirine taşınacak ve hiçbir gen kolay kolay kaybolmayacaktı. Ancak bu popülasyonun küçük bir popülasyon olduğunu hayal edersek (bu durumda 6 gene ait 2'şerden 12 alel gösterilmektedir), popülasyondaki bireylerin rastgele ölmesi, başarısızlıktan değil, şanssızlıktan ötürü üreyememesi, vb. rastlantısal etkiler genlerin aktarımıyla ilgili olasılıkları ciddi anlamda değiştirebilecek ve bazı genlerin kolayca kaybolmasına ve bazı genlerin herhangi bir evrimsel avantajı olmamasına rağmen popülasyon içerisinde artmasına sebep olabilecektir. Benzer şekilde, mutasyonlar ya da sınırlı da olsa çeşitlilik sayesinde ortaya çıkan yeni bir gen, kolayca yayılabilecektir.

7 nesil sonunda, küçük popülasyonda genler, bireye diğer alellere göre herhangi bir avantaj sağlamıyor olmalarına rağmen, tamamen rastgele aktarım sonucunda, yalnızca 1 numaralı genin hakim olduğu bir nesle ulaşılmıştır. Bu kayboluşlar tamamen tesadüfidir, bir popülasyonda hangi canlının öleceğini asla öngöremezsiniz ve bu sebeple Genetik Sürüklenme, rastlantısallığı yüksek ve deterministik olmayan bir mekanizmadır.


Kendisini değil, tesadüfiliğini reddettim.
Anlamadığın nokta hâlâ şu tesadüfiliğini reddedersen otomatik olarakta evrimi de reddetmiş oluyorsun. Çünkü evrimde tesadüflük işine ne kadar gelmese de vardır. Az önce dediğim gibi tesadüfi reddedip evrimi kabul edemezsin. Öyle bir dünya yok.

Evrimin tesadüfiliğini reddederken onun bütün mekanizmalarının da tesadüfiliğini reddediyorum demektir.
Bu da doğrudan evrimi otomatik olarak reddettiğin manasına geliyor. Evrim mekanizmaları arasında tesadüflük vardır. Bunları reddeden biri evrimi kabul edemez.

felsefik (yani hakim olmadığın bir konu) bir varlık hakkında "yoktur" gibisinden yorum yaptın peki?
Sen çıkıp evrim tanrı ürünü, tanrınım bir süreci dediğin için sana cevap verdim.

Son olarakta yeter konuyu da uzatmayalım artık. Hâlâ ısrarla evrimde tesadüflük olmaz, ben bunu kabul etmiyorum sözlerle de ortalıkta dolaşma. Genetik sürüklenme, mutasyon hakkında bilgi sahibi olmadan konuşmak doğru değil.

Ayrıca sen de beni bazı konularda anlamadın ben de seni bazı konularda anlayamadım. Konu o kadar uzadı ki mesajlar birbirine girdi. Uzatmanın manası yok artık.
 
Son düzenleme:
Normalde anladığımız tesadüf kavramından farklı burada net haksızsın.

O zaman tesadüf kavramı evrim koşullarında yeniden ve farklı bir anlam mı kazanıyor?

Doğal felaketten kasıt doğa olayı değildir. Popülasyon içindeki bir doğal felaketten bahsediyor bu da gen değişimidir. Mutasyon ve genetik sürüklenmenin olması için ortada bir neden olması gerekmiyor çünkü rastgele oluyorlar. Örneğin, hava koşullarının değişimi de büyük oranda rastlantısal ve kaotiktir: 1 gün sonrasının hava durumunu az çok tahmin edebiliriz; ancak 1 hafta sonrasını tahmin etmek kat be kat zordur. Bu, hava koşullarının (yağmur, kar, dolu, vs.) gerçek olmadığı anlamına gelmez. Benzer şekilde, depremlerin meydana geldiği üsler ve zamanlar rastlantısaldır. Bir paranın havaya atılması sonucu gelen yüz, rastlantısaldır. Bunların tümü, belirli oranlar dahilinde istatistiki hesaplara dönüştürülebilir. Örneğin günün belli bir saatinde yağmur yağıp yağmayacağını belirli oranlar dahilinde olasılık hesabıyla bulabiliriz. Benzer şekilde, bir depremin bir bölgede gerçekleşme ihtimalini jeolojik analizler ve olasılık hesaplarıyla bulabilir, farklı coğrafyaları farklı risk bölgeleri olarak tayin edebiliriz.

Ortada bir neden yokken gerçekleştiği düşünülen mutasyonların, ortada bir sebep olmadığına dair %100 emin olunarak mı bu sonuca ulaşılıyor?
Hava durumunda 1 gün sonranın tahmini ile ile 1 hafta sonranın tahmini arasındaki hesaplama miktarı, 1 hafta sonra ne olacağı daha zor hesaplandığı için otomatik olarak rastlantısal diye yorumlanıyor. Para örneğindeki gibi. Aynı şekilde benim zar örneğindeki gibi. Bulunamaz gibi görünen tüm faktörleri işin içine katarak her şeyi hesaplaması çok zor olacağı için rastlantısal, tesadüf, denk gelme diyerek işin içinden çıkılıyor. Hesaplanabilenler ise analiz edilebiliyor zaten. Zorluk derecesine bağlı olarak sonuç bulunduğunda analiz ediliyor, bulunamayacak kadar karmaşık olunca rastlantısal deniliyor.

Dış çevreden gelen, rastlantısal radyoaktif dalgalar veya belirli molekülleri belirli formasyonlara zorlayan mutajen kimyasallar, atom ve moleküllerin bağlarını kırabilir veya atomların elektron konfigürasyonlarını değiştirebilir.

Mutasyona sebep olan etkenlerden biri olan radyoaktif dalgaların, rastlantısal, yani belli bir sebebe dayanmaksızın ortaya çıkması, bu sebebin neden ve nasıl ortaya çıktığının bilinmemesinden ve bilinemeyeceğinden dolayı rastlantısal mutasyon adı altında kavramlaştırılıyor. Hesaplanması ve insan tarafından önceden kestirilmesi imkansız olan bu dış etkenin bu şekilde adlandırılmasının sebebi bu değil mi? Bu ve yazının devamındaki paragrafta devamlı olarak bir etkene bağlı gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, adının başına rastlantısal kelimesi getirilen açıklamalar mevcut. Bu açıklamalar için de söylediğimin aynısı geçerli.

Anlamadığın nokta hâlâ şu tesadüfiliğini reddedersen otomatik olarakta evrimi de reddetmiş oluyorsun. Çünkü evrimde tesadüflük işine ne kadar gelmese de vardır. Az önce dediğim gibi tesadüfi reddedip evrimi kabul edemezsin. Öyle bir dünya yok.
Bu da doğrudan evrimi otomatik olarak reddettiğin manasına geliyor. Evrim mekanizmaları arasında tesadüflük vardır. Bunları reddeden biri evrimi kabul edemez.

İnsan zekası tarafından önceden kestirilemeyen ve hesaplanamayan olaylara tesadüfi deniyor. Ben akıllı tasarımcı dahilinde olan evrimin tesadüfi olmayacağını söyleyerek her etkenin bir sebep sonuç ilişkisi kapsamında gerçekleşebileceğini belirtiyorum. Bu etkenler koşullara bağlı olarak değişiyor. Hesaplanamayan bir koşul olduğunda, tesadüfiliği kabul eden sen buna rastlantısal diyorsun. Tesadüfiliği kabul etmeyen ben ise mevcut insan zekası tarafından durum hesaplanamadığı için hangi koşulların buna neden etken olduğu tarafımızca kesin olarak bilinemez diyorum.

Sen çıkıp evrim tanrı ürünü, tanrınım bir süreci dediğin için sana cevap verdim.

Konuya ben ilk girdiğim günde senin mesajındaki "tanrı" yani bilimsel olmayan bir kavramı içeren, devamında da evrim sürecindeki "körelen organı neden versin?" adlı sorunu alıntılamıştım. Yani evrim gibi bilimsel bir konudan, tanrı gibi felsefik bir konuya geçişi benden önce ilk sen yapmışsın.

 
Hava durumunda 1 gün sonranın tahmini ile ile 1 hafta sonranın tahmini arasındaki hesaplama miktarı, 1 hafta sonra ne olacağı daha zor hesaplandığı için otomatik olarak rastlantısal diye yorumlanıyor. Para örneğindeki gibi. Aynı şekilde benim zar örneğindeki gibi. Bulunamaz gibi görünen tüm faktörleri işin içine katarak her şeyi hesaplaması çok zor olacağı için rastlantısal, tesadüf, denk gelme diyerek işin içinden çıkılıyor.
Para örneğinde ise, rastlantısallık oranı çok düşüktür. Çünkü paranın üzerinde atış hızı, sürtünme, gibi bazı değişkenlerin etkisi olsa da, bunlar göz ardı edilebilecek kadar küçüktür ve paranın, çok büyük oranda %50 ihtimalle (veya bu orana çok yakın bir diğer olasılık ile) beklediğimiz yüzü geleceğini biliriz. Bu yüzden insanlar paranın yazı veya tura gelmesini "tesadüfler"e bağlamaktansa, olasılık hesabıyla açıklamayı tercih eder. İstenmeyen yüz geldiğinde, "tesadüf" açıklamasından çok, %50 ihtimalim vardı zaten." açıklaması yapılır.

Mutasyonlara geldiğimizde, belirli bir bölgede ne tip bir mutasyon olacağını bilmek neredeyse olanaksızdır.

Mutasyona sebep olan etkenlerden biri olan radyoaktif dalgaların, rastlantısal, yani belli bir sebebe dayanmaksızın ortaya çıkması, bu sebebin neden ve nasıl ortaya çıktığının bilinmemesinden ve bilinemeyeceğinden dolayı rastlantısal mutasyon adı altında kavramlaştırılıyor.
Burada rastlantısallık, gelen dalgaların vücuda giriş açısı, şiddeti, frekansı gibi özelliklerin raslantısallığından kaynaklanmaktadır. Bir radyoaktivite dalgasının vücudunuza ne şiddette, ne açıda, hangi frekansta gireceğini ve vücudunuzdaki hangi hücredeki, hangi kimyasal maddeye (atom, molekül, vs.) isabet edeceğini ve onda ne tip bir değişime sebep olacağını kestirmek olanıksızdır. Mutasyonların rastlantısallığı bu şekildedir.

DNA replikasyonu sırasında da mutasyon rastgele meydana gelebiliyor, illa yukarıdaki sebeplerin olması gerekmiyor.
Popülasyon içi çeşitlilik için mutasyon şarttır. Bir popülasyon içinde tüm bireyler birbirinin kopyası ise avantajlı ve dezavantajlı canlılar oluşamazdı. Ya bireylerin hepsi avantajlı olurdu ya da hepsi dezavantajlı olurdu.

Mutasyon oranı olarak bilinen sayılar, bir türün genomundaki tek bir bazda, tek bir nesil içerisinde meydana gelebilecek mutasyonların sayısı olarak belirtilmektedir. Bu sayılar genellikle 10-5 veya 10-8 gibi çok küçük sayılardır. Bunun sebebi, az sonra göreceğimiz gibi, canlıların genomlarındaki baz sayısının milyarlarla ifade ediliyor olmasındandır. Mutasyon oranları ise bu milyarlarca baz dizisinden sadece 1 tanesinde meydana gelebilecek mutasyon oranlarını belirtmektedir.

Mesela Drosophila melanogaster türü meyve sineklerinde baz başına 8.5x10-6 mutasyon meydana gelmektedir. Türün genom büyüklüğü 1.7x108 baz civarındadır. Dolayısıyla her bir bölünme başına tek bir bireyde yaklaşık 0.06 mutasyon meydana gelir. Aynı hesapları Mus musculus türü farelerde yaptığımızda mutasyon oranının 0.5'e yakın olduğunu görürüz. Homo sapiens türü insanlarda ise bu oran 0.16 civarındadır.

Mutasyonların nedenlerini bilmiyoruz demek doğru değil. Mutasyonların sebepleri ikiye ayrılır spontane ve uyarılmış mutasyonlar diye. Onlarda çok uzun konular onlara değinmeyeceğim. Mutasyon hakkında epey bilgimiz var, bunların matematik hesaplarını da sana attım niye okumuyorsun. Mutasyon ve genetik sürüklenme rastgele oluyor bu kadar basit.

Diğer sorularına da cevap vereceğim bekle. Yanlışlıkla cevaplaya elim değdi.
Ben akıllı tasarımcı dahilinde olan evrimin tesadüfi olmayacağını söyleyerek her etkenin bir sebep sonuç ilişkisi kapsamında gerçekleşebileceğini belirtiyorum.
Kanıtın var mı? Bunların tesadüf olmayacaklarına dair, elinde kanıt olmamasına rağmen sen nasıl çıkıp bunlar akıllı tasarımcının işi diyebiliyorsun. Daha kaç defa diyeceğim bir şeyin tesadüfen oluşması o şeyin gerçekliğini azaltan bir şey değildir. Evrende birbirine bağlı olmadan neden-sonuç dizgilerinin denk gelmesinden ötürü tesadüfi durumlar olmuştur, her zamanda olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Evrimde beklenmedik, öngörülemez şekilde meydana gelen durumlar olabiliyor. Bunlar doğanın bir gerçeğidir.

Eğer ki evrim her şeyi tesadüflerle açıklasaydı bugün bilim dünyasında kabul gören bir teori olamazdı. Yüzbinlerce evrim hakkında makale, ders kitapları vb. şeyler yayınlanamazdı.

İstesen de istemesen de mutasyon ve genetik sürüklenme mekanizmaları rastgele ortaya çıkıyor. Çıkıp demiyoruz her şey tesadüfen oluştu, rastgele oluştu, böyle bir tabir evrimle örtüşmez zaten. Ancak dediğim mekanizmalar rastgele olmakta.

Avrupa'nın ya da fark etmez dünyanın herhangi bir yerinde daha önce çalıştığın, tanıştığın biriyle denk geldin. Buna ne dersin sen tesadüf dersin, halk dilinde de böyle derler. Bu arkadaşınla karşılaşmayı beklemiyordun, planlamamıştın bu durumu dolayısıyla bu bir tesadüftür. Halbuki olayın derinliklerine indiğimizde durum değişiyor. Tesadüfen denk gelme içerisinde neden-sonuç ilişkileri olduğu görülebilir. Çünkü o da, siz de benzer planlarla, benzer rotalarla, belirli zamanlarda ülke değiştirmiş, aynı lokasyona denk düşme olasılığınız gerçekleşmiş. Kısaca bir olayı tesadüf olarak tanımlanamak gerçekleşemeyeceği, imkansız olduğu manasına gelmez.

Tesadüfler zihnimizin kavramaya yetmediği karmaşıklıkta olayları ifade etmek için uydurduğumuz bir sözcüktür. Sözcük sade anlamıyla oldukça kullanışlı olsa da aynı zamanda, süreç içerisinde olumsuz bir anlamla yüklenmiştir. Sanki hayatta ve doğada tesadüfler yokmuş gibi bir izlenim bulunmaktadır. Bu hatadır.

Olayların birbirleriyle bağlantısı olmamasına rağmen zamansal olarak birbirine denk gelmesi aralarında bir ilişki varmış gibi algılamamıza neden olabilir. Bu hataya kanmamak lazım.

Doğa yasaları ve süreçleri de tesadüfi değildir. Bu yasalar geçmişte, günümüzde ve gelecekte aynı şekilde çalışırlar. Evrimde bir doğa yasasıdır.

Bu yasalar bir kere var olduktan sonraysa, herhangi bir şekilde kontrol edilmezler, tamamen bilinçsiz bir biçimde işlerler. Fakat kendilerini sürekli aynı şekilde tekrar ediyor olmalarından ötürü, kaostan düzen yaratabilecek güce sahiptirler. Eğer doğa yasaları tesadüfi olsalardı, evren içerisinde düzenli yapılar göremezdik. Evrende bulunan canlılık ya da galaksi sistemleri gibi düzenli yapılar, sürekli aynı şekilde etki eden yasaların bir sonucudur.

Doğa yasalarının kendisi tesadüfi olmasa da sonuçları tesadüfidir bunu da bilmemekte yarar var. Nasıl ki evrende tesadüfi durumlar meydana geliyorsa evrim mekanizmalarında da bu durum ortaya çıkabiliyor. Bu son derece normal bir durumdur. Tesadüflük olamaz demek, böyle bir şey mümkün değil demek mantık dışı bir durumdur.

Örneğin bir balina ile bir köpekbalığında çok benzer yüzme yapıları evrimleşmiş olması tesadüf değil. Buna rağmen, aralarındaki farklar (örneğin kuyruk hareket eksenlerindeki zıtlık gibi), evrimsel sürecin tesadüfi sonuçlarını bizlere gösteriyor. Aslında iki türün soy hattına da hemen hemen aynı kuvvetler etki ediyor: av, avcı, yaşam alanı ve daha nicesi... Ancak örneğin bir grupta, diğerindekinin birebir aynı çeşitlilik düzeyi bulunmadığından, aynı özelliklerin aynı şekilde evrimleşmesi olanaksız oluyor.

Evrimde de öngörülemez ve beklenmedik şekilde gerçekleşen, birbiriyle doğrudan alakası olmayan olaylar bulunmaktadır. Bu nedenle evrimde de bir parça tesadüfilik olduğu doğrudur. Bunda gizlenecek ya da saklanacak bir taraf yok.

Örneğin denizel hayvanların karasal hayvanlara evrimleşmiş olmasını bir "tesadüf" olarak görebilirsiniz. Karalara adapte olmak zorundalar mıydı? Hayır. Basitçe, yok olabilirlerdi de... Ya da tamamen başka bir özellik evrimleşebilirdi ve sularda müthiş bir başarıya kavuşabilirlerdi. Ancak karada yaşayacak şekilde evrimleştiler. Böyle bir yöne gitmelerinin arkasında yatan bilimsel nedenler adım adım izlenebilir. Ancak sonuçta olan, tesadüftür. Canlıların sudan karaya çıkmasının özel ya da planlanmış bir nedeni yoktur. Ancak bu durum, suda yaşayan canlıların karada yaşayan canlılara evrimleştiği gerçeğini değiştirmemekte ya da bu bilginin güvenilirliğini azaltmamaktadır. Bugün bu geçişin nedenlerini ve nasıllarını detaylı bir şekilde biliyoruz. Fakat bu, başka bir evrimsel değişimin değil de, spesifik olarak bu evrimsel değişimin yaşanmış olmasının bir tesadüf olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Ayrıca evrim neden öngörüsüzdür ona da değineyim. Evrim tarihini baştan başlatalım, dünyayı da kendi başına bırakalım şimdiki canlılar gibi birebir aynı canlılar oluşmayacaktır. Çünkü birebir aynı koşulları sağlayamazsanız evrim farklı yönde türleşmeye sebep olacak ve farklı canlılar ortaya çıkacaktır. Bu yüzden evrim geleceği göremez işte.
İnsan zekası tarafından önceden kestirilemeyen ve hesaplanamayan olaylara tesadüfi deniyor.
Bunlar gayette hesaplanıyor onlara bak. Kafaya göre kimse bunlara da tesadüfi demiyor.
 
Son düzenleme:
Para örneğinde ise, rastlantısallık oranı çok düşüktür. Çünkü paranın üzerinde atış hızı, sürtünme, gibi bazı değişkenlerin etkisi olsa da, bunlar göz ardı edilebilecek kadar küçüktür ve paranın, çok büyük oranda %50 ihtimalle (veya bu orana çok yakın bir diğer olasılık ile) beklediğimiz yüzü geleceğini biliriz. Bu yüzden insanlar paranın yazı veya tura gelmesini "tesadüfler"e bağlamaktansa, olasılık hesabıyla açıklamayı tercih eder. İstenmeyen yüz geldiğinde, "tesadüf" açıklamasından çok, %50 ihtimalim vardı zaten." açıklaması yapılır.

Mutasyonlara geldiğimizde, belirli bir bölgede ne tip bir mutasyon olacağını bilmek neredeyse olanaksızdır.
Oran düştüğünde basitçe "olasılık" olarak adlandırılıyorsa, etki edebilecek faktörler çok fazla arttığında da bilmek olanaksız olacağı için tesadüf deniyor. Bunda zaten hemfikiriz.


Mutasyonların nedenlerini bilmiyoruz demek doğru değil. Mutasyonların sebepleri ikiye ayrılır spontane ve uyarılmış mutasyonlar diye. Onlarda çok uzun konular onlara değinmeyeceğim. Mutasyon hakkında epey bilgimiz var, bunların matematik hesaplarını da sana attım niye okumuyorsun? Mutasyon ve genetik sürüklenme rastgele oluyor bu kadar basit.

Hesaplama metotlarıyla alakalı yerleri okumuştum ve cümlelerde pek çok yerde "rastlantısal" kelimesi geçtiği için yine o konuya dönmüştük. Spontane gelişme gibi bir yönü de var. Çeşitli çevresel etkiler eşliğinde de gerçekleşebilir ama illa sebep olması gerekmiyor demiştin. Sebep yoksa kendiliğinden gibi gerçekleşiyor o zaman. Çevresel koşul hariç, hiçbir şey yokken kendiliğinden gelişme durumunu açıklayan yazılarda da bu durum rastlantısallık olarak açıklanmaya devam ediliyor. Sebebi keşfedilmediği için mi böyle deniyor? Yoksa olasılık üzerine mi düşünülüyor? Çünkü ben o yüzden nedeni bilinmediği zaman rastlantısal olarak geçiyor demiştim.

Kanıtın var mı? Bunların tesadüf olmayacaklarına dair, elinde kanıt olmamasına rağmen sen nasıl çıkıp bunlar akıllı tasarımcının işi diyebiliyorsun. Daha kaç defa diyeceğim bir şeyin tesadüfen oluşması o şeyin gerçekliğini azaltan bir şey değildir. Evrende birbirine bağlı olmadan neden-sonuç dizgilerinin denk gelmesinden ötürü tesadüfi durumlar olmuştur, her zamanda olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Akıllı tasarım olduğuna dair bilimsel kanıtım olamayacağından dolayı (tanrı bilimsel bir kavram değil çünkü) cevaplarımda kesin bir ifade kullanmamakla birlikte (bir önceki mesajımda da bilinemez demiştim), senin 9. sayfada kullandığın kesin ifade biçimiyle kusursuz yaratıcı fikrini çürütmene karşı çıkmıştım. Çünkü bilimsel metotları kullanarak bilimsel olmayan bir kavram hakkında çürütme kelimesini yazmışsın. Halbuki sonradan zıt kavramlar olduklarını da dile getirmiştin. Birbiriyle bağlantılı olmadığını düşündüğün kavramları ve bu kavramların konularını, birbirini çürütmek için kullanmak doğru değil anlamına geliyor bu.

Tesadüfler zihnimizin kavramaya yetmediği karmaşıklıkta olayları ifade etmek için uydurduğumuz bir sözcüktür. Sözcük sade anlamıyla oldukça kullanışlı olsa da aynı zamanda, süreç içerisinde olumsuz bir anlamla yüklenmiştir. Sanki hayatta ve doğada tesadüfler yokmuş gibi bir izlenim bulunmaktadır. Bu hatadır.

Tesadüfün açıklamasını nihayet senden de görmek sevindirici. Defalarca söylemeye çalıştığım, söylediğim, açıkladığım konu bu değil mi işte? Zihnimizin kavramaya yetmediği karmaşıklıkta olayları ifade etmek için tesadüf/rastlantı diyoruz.

Bunlar gayette hesaplanıyor onlara bak. Kafaya göre kimse bunlara da tesadüfi demiyor.

Kafasına göre demiyor zaten. Aynen yazdığın gibi: Zihnin kavramaya yetmeyeceği karmaşıklıkta olunca tesadüfi veya rastlantısal deniyor.
 
Zihnimizin kavramaya yetmediği karmaşıklıkta olayları ifade etmek için tesadüf/rastlantı diyoruz.
Burada bir zihnin yetmediği bir durum yok. Burada açık şekilde rastlantı durumu var. Tesadüf ve rastgelelik doğada ve evrimde vardır. Bunları kabul etmeyerek evrimi kabul edemezsin.


Halbuki sonradan zıt kavramlar olduklarını da dile getirmiştin. Birbiriyle bağlantılı olmadığını düşündüğün kavramları ve bu kavramların konularını, birbirini çürütmek için kullanmak doğru değil anlamına geliyor bu.
Evrim mantığını anlayan biri bunu bir tasarımcıya bağlamamalı. Bu yasalar bilinçli hareket etmiyor netice olarak. Bir yaratıcıya inanabilirsin senin tercihin ama çıkıp evrimde tesadüfi ve rastgelelik olmaz diyerek evrimi kabul edemezsiniz.


Çeşitli çevresel etkiler eşliğinde de gerçekleşebilir ama illa sebep olması gerekmiyor demiştin. Sebep yoksa kendiliğinden gibi gerçekleşiyor o zaman.
Yukarıda yazdığım gibi bazı durumlarda sebep gerekmiyor rastgele olması için.

Sebebi keşfedilmediği için mi böyle deniyor? Yoksa olasılık üzerine mi düşünülüyor?
Her rastlantı, matematiksel bir olasılığa karşılık gelir. Zarın 1 defa 3 gelme olasılığı: 1/6 = %16.666 Zarın 3 defa 3 gelme olasılığı: 1/216 = %0.463.

20201209_200845.jpg

Hücre kendini kopyalarken kopyalama hataları olur, bak bu da onlardan biri ve rastgele olur. Boynun uzunluğunu belirleyen gende bir mutasyon resimdeki gibi bir duruma yol açar. Bunun için bir sebep olmasına gerek yok ve rastgele oluyor.

Çeşitlilik mekanizmaları da genel olarak rastgeledir. Seçilim mekanizmaları ise tam tersidir, rastgele değildir. Evrimin tesadüfi yönü de budur işte.

Evrimde hiç tesadüflük yok diye bir yorum yapıp, evrimin tesadüfi olmayan mekanizmaları burada sayfalarca yazabiliriz millet okur vay be demekki evrim halk arasında söylendiği gibi tesadüfi olmaz, durum hiç sandığımız değilmiş gibi, konuyu anlayan herkesin evrime bakış açısı değişir böylelikle. Gerçekten de halk arasında söylenildiği gibi evrim tesadüfen olmuyor, bu kadar basit bir durum değil ama milleti kandırıp hiç tesadüflük yok diyemem, tesadüflük yok dersem benim işime gelir, millet daha fazla evrimin gerçekliğine inanmaya başlar ama kendimi kandırmak için, başkasını çıkarım için kandırmak için ben yalan söyleyemem. Evrimin belli mekanizmaları her ne kadar sizin aklınız almasa da maalesef tesadüflere dayanıyor, bu da son derece normal bir durumdur.

DNA sıradan bir atom topluluğudur, her şey gibi o da kusurlu bir yapıya sahiptir. Kusurlu yapısı dolayısıyla kendini kopyalarken hatalar meydana geliyor. Kendini kusursuz bir şekilde hiçbir zaman kopyalayamaz DNA. Gerek radyoaktive, gerek mutajen kimyasallar nedeniyle mutasyonlar meydana gelebiliyor. Gerekse de DNA üzerindeki yapısal kusurlar mutasyonlara neden olabiliyor.

Radyoaktive nedeniyle mutasyon olabiliyor. Ancak radyoaktif ışınımların geliş açısı ve şiddeti rastlantısaldır. Bu ışınımlar her açıdan vücuda girer ve genleri tamamen rastgele bir biçimde değiştirir.

Bir hayvan sürüsü bir otoyoldan karşı otoyola geçerken arabalar onları rastgele bir şekilde ezecektir. Bu hayvan sürüsü içinde bir tanenin vr ya bazılarının hayatta kalma başarısı göstermesi otoyoldan geçme başarısına ait genler ile ilgili değildir. Böyle bir gen ve gen grubu yoktur çünkü. Araçlarda bunları uyum başarısına göre ezmiyor. Yanlış zamanda yanlış yerde olduğu için ölüyorlar. Bu sürü içinde ölen hayvanların uyum başarısı diğerlerinden daha düşük değildir. Ayrıca karşı tarafa geçip hayatta kalanların uyum başarısı da daha yüksek oldukları için hayatta kalmamışlardır. İşte genetik sürüklenme de bu tip şans faktörünün popülasyonun gen ve özelliklerini değiştirmesi sürecine verilen isimdir.

Mesela virüslere gelelim. Virüsler cansız varlıklar onlarda mutasyona uğruyor. Virüsler mutasyona uğramaz diyebilir misin hayır. Virüsler bilinçli olarak mı mutasyon geçiriyor hayır elbette.
 
Burada bir zihnin yetmediği bir durum yok. Burada açık şekilde rastlantı durumu var. Tesadüf ve rastgelelik doğada ve evrimde vardır. Bunları kabul etmeyerek evrimi kabul edemezsin.
Evrim mantığını anlayan biri bunu bir tasarımcıya bağlamamalı. Bu yasalar bilinçli hareket etmiyor netice olarak. Bir yaratıcıya inanabilirsin senin tercihin ama çıkıp evrimde tesadüfi ve rastgelelik olmaz diyerek evrimi kabul edemezsiniz.
Çeşitlilik mekanizmaları da genel olarak rastgeledir. Seçilim mekanizmaları ise tam tersidir, rastgele değildir. Evrimin tesadüfi yönü de budur işte.
Evrimin belli mekanizmaları her ne kadar sizin aklınız almasa da maalesef tesadüflere dayanıyor, bu da son derece normal bir durumdur.

Tesadüf, rastlantı, rastgelme ve rastgele kelimeleri eş anlamlı kelimeler değil mi zaten? Tesadüf, zihnin yetmediği durumlar için söylenen bir ifade biçimiyse ve eğer bir yerde açık bir şekilde rastlantı durumu varsa yine aynı anlam orada da geçerli oluyor. Sen kesin ve net çizgiler koyarak eğer böyle düşünüyorsan şunu kabul edemezsin, şunu kabul edemezsen bunu düşünemezsin, mantığını anlıyorsan bunu şuna bağlayamazsın, bağlıyorsan mantığını anlamamışsındır diyorsun. Yani sürekli kesin ifadeler var.

Bu durumda, içinde sıkça tesadüf/rastlantı gibi kelimeler geçen bir kuramda, açıklamasını yaptığımız bu ifadeler var olduğu için katı çizgiler koyarak kesin ve net konuşmak yerine, kuramın tasarımcı gibi farklı konulara uzanan olası bağlantılarının gerçekliğinin bilinemeyeceğini söylemek, reddetmekten daha doğru olmuyor mu?

Evrimin mantığına göre tesadüf kavramını kabul etmek zorunda kalıyorsun. Çünkü onun mekanizmalarından bazıları sadece tesadüf kavramı kapsamında açıklanıyor. Ancak bilim, yıllar geçtikçe yeni bilgiler eşliğinde değişmeye ve gelişmeye açık bir olgu. Hele ki rastlantı ve benzeri kavramların sıkça kullanıldığı bir kuram söz konusu olunca, tesadüfü kabul etmek zorunda kalmak bana bu yüzden mantıksız geliyor. Dolayısıyla net çizgiler çizmemek ile emin konuşmamak, bana daha mantıklı geliyor.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı