-Apple'ın amansız düşüşü-
-Microsoft'un yükselişi-
-Tadımlık Bloglar 4-
Tadımlık bloglar serisine uzun bir ara vermiştim. Hazır Beta'dan Finale serisine son noktayı koymuşken bu unuttuğum blog serime devam edeyim dedim. Tadımlık blogların 2. bölümünde, 4. bölümde Apple'ın batmak üzere olduğu zamanlardan bahsedeceğimizi söylemiştim. Evet şimdi kulağa Apple'ın batması imkansız ve hatta gülünç gelebilir. Ama bir dönemler gerçekten Apple çok zor durumdaydı. Ve şimdi sizlerle birlikte Apple'ın o dönemlerine bir yolculuk yapacağız. Bakalım Apple nasıl batma noktasına geldi ve bu dönem de en büyük rakibi Microsoft neler yaptı. Hep birlikte göreceğiz.
Yıl 1985: Steve Jobs kovuluyor!
(Steve Jobs ve John Sculley)
1985 yılı Apple için epey hareketli bir yıl oldu. Çünkü o yıl Apple'ın içinde epey bir karışıklıklar yaşandı. Steve Jobs, daha önceleri Pepsi'de CEO olarak çalışan John Sculley'e Apple'da işe çalışması için teklif götürüyor. John Sculley ise başlarda reddediyor. Bunun üzerine Steve Jobs, "Ömrünün sonuna kadar şekerli su mu satmak istiyorsun, ya da bizimle dünyayı mı değiştirmek istiyorsun?" diye çıkışıyor ve John Sculley Apple'da işe başlıyor. Tabii adam CEO bile oluyor. Ki daha sonra Steve Jobs bunun bir hata olduğunu düşünüyor. Ve 1985 yılında aralarında büyük bir kavga başlıyor. Bu kavga bir taht kavgası denebilir.
Tabii bu kavgaya yönetim kurulu da dahil oldu. John Sculley yönetim kurulunu da arkasına alarak Steve Jobs'ı epey sıkıştırdı. Öyle ki yönetim kurulu Sculley'e Jobs'ı kısıtlaması için ekstra yetkiler verdi. İşte mesela Steve Jobs artık test edilmemiş ürünlere pahalı yatırımlar yapamayacaktı. Tabii Steve Jobs buna uymak yerine karşı çıktı ve bir nevi John Sculley'e darbe yapmaya kalkıştı. Yalnız John Sculley bunların farkına varıp hemen bir yönetim kurulu toplantısı düzenledi. Yönetim kurulunu yine arkasına alarak Steve Jobs'ın tüm yönetici yetkilerini elinden alıp şirketten kovdular. Ve işte tam bu noktada Apple çöküşe doğru ilk adımlarını atmış oldu. Steve Jobs'ı şirketten kovdukları için ileride gerçekten çok pişman olacaklardı. Kendilerine birinci tokadı vurdular bu olay ile birlikte.
1986-1991: Apple'ın düşüş öncesi son çırpınışları
Steve Jobs kovulmasına rağmen Apple 1991 yılına kadar çizgisini bozmadı. Yine çok kaliteli ve devrimsel ürünler çıkartmaya devam etti. Bunlardan en devrimseli ise Macbook'ların atası Macintosh Portable'dır.
(Macintosh Portable)
Bu cihaz belki ilk taşınabilir bilgisayar olmayabilir. Ama birçok önemli özelliği mevcut. En basitinden taşınabilir bilgisayarlar o dönemler MS-DOS çalıştırırken, bu bilgisayar ise Macintosh'un işletim sistemini çalıştırıyordu. Yani kullanımı kolaydı böylece. Ayrıca ek bir güç kaynağı yerine içinde 12 saat ömür vaat eden bir pil mevcuttu. 1989 yılında ortaya çıkmış bir bilgisayar. Lakin ticari bir başarısızlık kendisi. Çünkü John Sculley Apple'da saçma bir fiyatlandırma politikası güdüyordu. 500 dolarlık ürünü 1000 dolara satmaya çalışıyordu adam.
O yıllar LaserWriter yazıcıları ile yazıcı pazarını elinde bulunduran Apple buna güvenerek bilgisayarlarına pahalı fiyatlar biçiyordu. Bu abartılı fiyatlandırma politikasından ötürü Apple yavaş yavaş elinde bulunan pazarı tahmin edebileceğiniz üzere Microsoft ve diğer firmalara kaptırdı. Çünkü onlar daha ucuza satıyorlardı. Bir dönemler diğer üreticiler pahalıya satarken Apple ucuza satıyordu. Steve Jobs gidince bu olay tam tersine döndü işte. Steve Jobs'ın amacı her kitleye uygun fiyata ürünler sunmaktı. John Sculley'in derdi ise sadece paraydı! O yüzden ürünleri fahiş fiyatlara satıyordu. Tabii kimse Apple almadı o yüzden ve diğer üreticilere yönlendi.
Ayrıca 1990 yılında Microsoft gerçekten büyük bir işe imza attı. Windows 3.0 ile birlikte Windows arabirimi baştan aşağıya değişti ve renkli ekranlar için destek artırıldı. Windows'un ticari başarı yakalayan ilk sürümü oldu ayrıca. Tabii birçok eleştirmenden olumlu yorumlarda aldı. Kullanılan simge tabanlı arayüz, kullanım kolaylığı, gerçek çoklu görev, stabilite olarak kusursuza yakın olması gibi nedenlerle çok övülmüş bir sürüm oldu o dönemler. Tabii bu raddeden sonra Apple'ın önce ev pazarında bir gerilemeye gitmesi söz konusu oldu. Yani Microsoft, Windows 3.0 ile birlikte ikinci tokadı attı Apple'a.
1991-1997: Apple'ın hızlı düşüşü, Microsoft'un hızlı yükselişi
Windows 3.0'ın çıkışıyla birlikte işletim sistemleri pazarında büyük bir rekabet başladı Apple ile Microsoft arasında. Windows 3.0 yüzünden Macintosh satışları düşmeye başladı. Aynı şekilde Apple'ın hisse senetleri de feci derece düşmeye başladı. Bu sıralarda Apple birtakım şeyler denedi. Ürün gamında birkaç değişiklik yaptı. İşte düşük bütçeli ev kullanıcıları için Macintosh LC, bütçesi biraz yüksek ev kullanıcıları için Performa, orta derece kullanıcılar için Centris ve üst düzey kullanıcılar için Quadra modellerini belirledi. Ancak bu kullanıcıların çok kafasını karıştırdı. Apple cihazları hakkında çok yetersiz bilgi verdiği için kullanıcılar farklarını anlayamadı bu cihazların.
Bu sıralarda Microsoft, ucuz kişisel bilgisayarlara yazılım sunmaya odaklanıp Windows ile pazar payını her geçen gün artırıyordu. Apple ise tam tersi pahalı bilgisayarlar ile pazar payı kazanmaya çalışıyordu. Ama pahalı bilgisayarlar ile pazar payı kazanmak yerine kaybetti. Yüksek kar marjlarına güveniyordu Apple özellikle. Microsoft'a isterse güzel bir cevap verebilirdi Apple ama bunun yerine Windows 3.0'ın arayüzünün çalıntı olduğunu iddia ederek dava açıyorlar. Bu olay Microsoft'a hiçbir zarar vermezken Apple'a büyük zararlar veriyor. Çünkü Apple dava ile uğraşırken Microsoft, Windows NT 3.1 ve Windows 3.1 ile pazar paylarını daha da artırmıştı. Ki NT 3.1 ile Apple'ın iş yerlerindeki üstünlüğünü de elinden alıyor Microsoft. Ayrıca bu başarısızlıklar yüzünden John Sculley'in tüm yetkileri elinden alınıyor. Yani CEO'luk görevinden men ediliyor. Yerine ise Michael Spindler CEO olarak geliyor. Böylece Sculley'in Apple için korkunç geçen dönemi bitmiş oluyor.
Ayrıca Apple yeni bir cihaz üzerinde de çalışıyordu. Amaç ARM tabanlı kompakt bir cihaz oluşturmaktı. Evet günümüz de M1 işlemci ile Apple ARM pazarında büyük bir devrim yaptı ama aslında çok daha eskiden ARM pazarında vardılar. Bu cihazın adı ise Newton'du.
(Apple Newton)
Fikir olarak fena olmasa da ticari olarak başarısız olmuş bir cihaz daha. Apple bu tür projelerden ötürü gerçekten büyük finansal yaralar alıyordu. Bu cihazda ARM işlemci bulunması iyi güzel ama pahalı. Apple bir sürü farklı ürün çıkartıyordu ama hepsinde ya yanlış fiyatlandırmalar yüzünden ya da pazarlama yapamadıkları için başarısız oluyorlardı. İşte tüm bu etkenler artık Apple'ın ciddi ciddi iflasın eşiğine gelmesine sebep oldu. Zaten Microsoft'ta Windows 95 ile ev pazarında, Windows NT 4.0 ile iş pazarında krallığını ilan etmişti. Apple'ın pazar payları ise diplere çakıldı bu olaylar sonucu. Mac OS zaten bir ilerleme kaydedemiyordu. İşte bu sıralar birine ihtiyaç vardı.
Yıl 1997: Steve Jobs'ın dönüşü
(Steve Jobs ve NEXT)
Yazıda pek bahsetmedik Steve Jobs'dan ama bahsetmezsek olmaz. Apple iflas ederken, Steve Jobs yeni girişimleri ile bir şeyler deniyordu. 1986 yılında yani kovulduktan 1 yıl sonra Pixar'ı satın alıp animasyon işine girmişti. Gerçekten dönemi için imkansız animasyon filmler yapıyorlardı Pixar ile. Ayrıca bir tane de işletim sistemi girişimine imza atmıştı. Mach çekirdeği kullanan UNIX'e dayalı BSD tabanlı NeXTSTEP adını verdiği bir işletim sistemini geliştiriyordu. Bu işletim bugün kullandığımız İOS, İPadOS, macOS, watchOS, tvOS gibi işletim sistemlerinin orijinal kod tabanıdır aslında. Yani onların resmi atasıdır.
(NeXTSTEP)
Yukarıda gördüğünüz gibi duruyor bu işletim sistemi. Windows ve Mac OS'un kırması gibi dursa da kod tabanı dediğim gibi günümüz Apple yazılımlarının saf halidir. Şimdi bu proje pek başarılı olmuyor. Steve Jobs öylesine geliştiriyor gibi duruyor. İşte 1997 yılında Apple'ın iflas etmesine haftalar kala NeXT projesini satın alıyor Apple. Beraberinde Steve Jobs'da geliyor yeniden Apple'a. Öncelikle danışmanlık görevine getirtiliyor Steve Jobs. Kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğü için Apple tarafından ayrıca üst düzey yetkiler veriliyor. Ve Steve Jobs'ın gelişi ile birlikte Apple kıl payı kurtuluyor iflastan. Ayrıca o sıralar CEO olan Gil Amelio (Michael Spindler yerine geliyor kendisi 1996 yılında) yönetim kurulu tarafından görevden alınıyor ve yerine Steve Jobs geçici olarak CEO yapılıyor. Tabii çok geçmeden "geçici" sıfatı yerini "kalıcı" sıfatına bırakıyor. Ve Steve Jobs'ın yarım kalan Apple serüveni tekrar başlıyor.
-Kapanış-
Bir tadımlık bloglar bölümünün daha sonuna geldik. Bu bölümde Apple'ın iflas etmek üzere olduğu dönemlere bir yolculuk yaptık. Sizlere elimden geldiğince detaylı bir şekilde o dönemleri aktardığımı düşünüyorum. Microsoft bu Apple'ın iflas döneminde gerçekten çok büyük bir tekel imparatorluğu kuruyor. Hem oyun hem program alanında Windows'u tekel yapıyor. Tabii Apple'ın saçma sapan projeleri, abartılı fiyatlandırma politikası Microsoft'a büyük cesaret veriyor. Acaba Apple hiç Steve Jobs'ı kovmasaydı ve fiyatlandırma politikasını abartılı şekilde tasarlamasaydı nasıl olurdu? Hiçbir zaman net bir şekilde cevaplanamayacak bir soru daha.
Umarım yazımı beğenmişsinizdir arkadaşlar. Hepinize iyi günler dilerim.
PossibleTurco Sundu...
-Microsoft'un yükselişi-
-Tadımlık Bloglar 4-
Tadımlık bloglar serisine uzun bir ara vermiştim. Hazır Beta'dan Finale serisine son noktayı koymuşken bu unuttuğum blog serime devam edeyim dedim. Tadımlık blogların 2. bölümünde, 4. bölümde Apple'ın batmak üzere olduğu zamanlardan bahsedeceğimizi söylemiştim. Evet şimdi kulağa Apple'ın batması imkansız ve hatta gülünç gelebilir. Ama bir dönemler gerçekten Apple çok zor durumdaydı. Ve şimdi sizlerle birlikte Apple'ın o dönemlerine bir yolculuk yapacağız. Bakalım Apple nasıl batma noktasına geldi ve bu dönem de en büyük rakibi Microsoft neler yaptı. Hep birlikte göreceğiz.
(Steve Jobs ve John Sculley)
1985 yılı Apple için epey hareketli bir yıl oldu. Çünkü o yıl Apple'ın içinde epey bir karışıklıklar yaşandı. Steve Jobs, daha önceleri Pepsi'de CEO olarak çalışan John Sculley'e Apple'da işe çalışması için teklif götürüyor. John Sculley ise başlarda reddediyor. Bunun üzerine Steve Jobs, "Ömrünün sonuna kadar şekerli su mu satmak istiyorsun, ya da bizimle dünyayı mı değiştirmek istiyorsun?" diye çıkışıyor ve John Sculley Apple'da işe başlıyor. Tabii adam CEO bile oluyor. Ki daha sonra Steve Jobs bunun bir hata olduğunu düşünüyor. Ve 1985 yılında aralarında büyük bir kavga başlıyor. Bu kavga bir taht kavgası denebilir.
Tabii bu kavgaya yönetim kurulu da dahil oldu. John Sculley yönetim kurulunu da arkasına alarak Steve Jobs'ı epey sıkıştırdı. Öyle ki yönetim kurulu Sculley'e Jobs'ı kısıtlaması için ekstra yetkiler verdi. İşte mesela Steve Jobs artık test edilmemiş ürünlere pahalı yatırımlar yapamayacaktı. Tabii Steve Jobs buna uymak yerine karşı çıktı ve bir nevi John Sculley'e darbe yapmaya kalkıştı. Yalnız John Sculley bunların farkına varıp hemen bir yönetim kurulu toplantısı düzenledi. Yönetim kurulunu yine arkasına alarak Steve Jobs'ın tüm yönetici yetkilerini elinden alıp şirketten kovdular. Ve işte tam bu noktada Apple çöküşe doğru ilk adımlarını atmış oldu. Steve Jobs'ı şirketten kovdukları için ileride gerçekten çok pişman olacaklardı. Kendilerine birinci tokadı vurdular bu olay ile birlikte.
Steve Jobs kovulmasına rağmen Apple 1991 yılına kadar çizgisini bozmadı. Yine çok kaliteli ve devrimsel ürünler çıkartmaya devam etti. Bunlardan en devrimseli ise Macbook'ların atası Macintosh Portable'dır.
(Macintosh Portable)
Bu cihaz belki ilk taşınabilir bilgisayar olmayabilir. Ama birçok önemli özelliği mevcut. En basitinden taşınabilir bilgisayarlar o dönemler MS-DOS çalıştırırken, bu bilgisayar ise Macintosh'un işletim sistemini çalıştırıyordu. Yani kullanımı kolaydı böylece. Ayrıca ek bir güç kaynağı yerine içinde 12 saat ömür vaat eden bir pil mevcuttu. 1989 yılında ortaya çıkmış bir bilgisayar. Lakin ticari bir başarısızlık kendisi. Çünkü John Sculley Apple'da saçma bir fiyatlandırma politikası güdüyordu. 500 dolarlık ürünü 1000 dolara satmaya çalışıyordu adam.
O yıllar LaserWriter yazıcıları ile yazıcı pazarını elinde bulunduran Apple buna güvenerek bilgisayarlarına pahalı fiyatlar biçiyordu. Bu abartılı fiyatlandırma politikasından ötürü Apple yavaş yavaş elinde bulunan pazarı tahmin edebileceğiniz üzere Microsoft ve diğer firmalara kaptırdı. Çünkü onlar daha ucuza satıyorlardı. Bir dönemler diğer üreticiler pahalıya satarken Apple ucuza satıyordu. Steve Jobs gidince bu olay tam tersine döndü işte. Steve Jobs'ın amacı her kitleye uygun fiyata ürünler sunmaktı. John Sculley'in derdi ise sadece paraydı! O yüzden ürünleri fahiş fiyatlara satıyordu. Tabii kimse Apple almadı o yüzden ve diğer üreticilere yönlendi.
Ayrıca 1990 yılında Microsoft gerçekten büyük bir işe imza attı. Windows 3.0 ile birlikte Windows arabirimi baştan aşağıya değişti ve renkli ekranlar için destek artırıldı. Windows'un ticari başarı yakalayan ilk sürümü oldu ayrıca. Tabii birçok eleştirmenden olumlu yorumlarda aldı. Kullanılan simge tabanlı arayüz, kullanım kolaylığı, gerçek çoklu görev, stabilite olarak kusursuza yakın olması gibi nedenlerle çok övülmüş bir sürüm oldu o dönemler. Tabii bu raddeden sonra Apple'ın önce ev pazarında bir gerilemeye gitmesi söz konusu oldu. Yani Microsoft, Windows 3.0 ile birlikte ikinci tokadı attı Apple'a.
Windows 3.0'ın çıkışıyla birlikte işletim sistemleri pazarında büyük bir rekabet başladı Apple ile Microsoft arasında. Windows 3.0 yüzünden Macintosh satışları düşmeye başladı. Aynı şekilde Apple'ın hisse senetleri de feci derece düşmeye başladı. Bu sıralarda Apple birtakım şeyler denedi. Ürün gamında birkaç değişiklik yaptı. İşte düşük bütçeli ev kullanıcıları için Macintosh LC, bütçesi biraz yüksek ev kullanıcıları için Performa, orta derece kullanıcılar için Centris ve üst düzey kullanıcılar için Quadra modellerini belirledi. Ancak bu kullanıcıların çok kafasını karıştırdı. Apple cihazları hakkında çok yetersiz bilgi verdiği için kullanıcılar farklarını anlayamadı bu cihazların.
Bu sıralarda Microsoft, ucuz kişisel bilgisayarlara yazılım sunmaya odaklanıp Windows ile pazar payını her geçen gün artırıyordu. Apple ise tam tersi pahalı bilgisayarlar ile pazar payı kazanmaya çalışıyordu. Ama pahalı bilgisayarlar ile pazar payı kazanmak yerine kaybetti. Yüksek kar marjlarına güveniyordu Apple özellikle. Microsoft'a isterse güzel bir cevap verebilirdi Apple ama bunun yerine Windows 3.0'ın arayüzünün çalıntı olduğunu iddia ederek dava açıyorlar. Bu olay Microsoft'a hiçbir zarar vermezken Apple'a büyük zararlar veriyor. Çünkü Apple dava ile uğraşırken Microsoft, Windows NT 3.1 ve Windows 3.1 ile pazar paylarını daha da artırmıştı. Ki NT 3.1 ile Apple'ın iş yerlerindeki üstünlüğünü de elinden alıyor Microsoft. Ayrıca bu başarısızlıklar yüzünden John Sculley'in tüm yetkileri elinden alınıyor. Yani CEO'luk görevinden men ediliyor. Yerine ise Michael Spindler CEO olarak geliyor. Böylece Sculley'in Apple için korkunç geçen dönemi bitmiş oluyor.
Ayrıca Apple yeni bir cihaz üzerinde de çalışıyordu. Amaç ARM tabanlı kompakt bir cihaz oluşturmaktı. Evet günümüz de M1 işlemci ile Apple ARM pazarında büyük bir devrim yaptı ama aslında çok daha eskiden ARM pazarında vardılar. Bu cihazın adı ise Newton'du.
(Apple Newton)
Fikir olarak fena olmasa da ticari olarak başarısız olmuş bir cihaz daha. Apple bu tür projelerden ötürü gerçekten büyük finansal yaralar alıyordu. Bu cihazda ARM işlemci bulunması iyi güzel ama pahalı. Apple bir sürü farklı ürün çıkartıyordu ama hepsinde ya yanlış fiyatlandırmalar yüzünden ya da pazarlama yapamadıkları için başarısız oluyorlardı. İşte tüm bu etkenler artık Apple'ın ciddi ciddi iflasın eşiğine gelmesine sebep oldu. Zaten Microsoft'ta Windows 95 ile ev pazarında, Windows NT 4.0 ile iş pazarında krallığını ilan etmişti. Apple'ın pazar payları ise diplere çakıldı bu olaylar sonucu. Mac OS zaten bir ilerleme kaydedemiyordu. İşte bu sıralar birine ihtiyaç vardı.
(Steve Jobs ve NEXT)
Yazıda pek bahsetmedik Steve Jobs'dan ama bahsetmezsek olmaz. Apple iflas ederken, Steve Jobs yeni girişimleri ile bir şeyler deniyordu. 1986 yılında yani kovulduktan 1 yıl sonra Pixar'ı satın alıp animasyon işine girmişti. Gerçekten dönemi için imkansız animasyon filmler yapıyorlardı Pixar ile. Ayrıca bir tane de işletim sistemi girişimine imza atmıştı. Mach çekirdeği kullanan UNIX'e dayalı BSD tabanlı NeXTSTEP adını verdiği bir işletim sistemini geliştiriyordu. Bu işletim bugün kullandığımız İOS, İPadOS, macOS, watchOS, tvOS gibi işletim sistemlerinin orijinal kod tabanıdır aslında. Yani onların resmi atasıdır.
(NeXTSTEP)
Yukarıda gördüğünüz gibi duruyor bu işletim sistemi. Windows ve Mac OS'un kırması gibi dursa da kod tabanı dediğim gibi günümüz Apple yazılımlarının saf halidir. Şimdi bu proje pek başarılı olmuyor. Steve Jobs öylesine geliştiriyor gibi duruyor. İşte 1997 yılında Apple'ın iflas etmesine haftalar kala NeXT projesini satın alıyor Apple. Beraberinde Steve Jobs'da geliyor yeniden Apple'a. Öncelikle danışmanlık görevine getirtiliyor Steve Jobs. Kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğü için Apple tarafından ayrıca üst düzey yetkiler veriliyor. Ve Steve Jobs'ın gelişi ile birlikte Apple kıl payı kurtuluyor iflastan. Ayrıca o sıralar CEO olan Gil Amelio (Michael Spindler yerine geliyor kendisi 1996 yılında) yönetim kurulu tarafından görevden alınıyor ve yerine Steve Jobs geçici olarak CEO yapılıyor. Tabii çok geçmeden "geçici" sıfatı yerini "kalıcı" sıfatına bırakıyor. Ve Steve Jobs'ın yarım kalan Apple serüveni tekrar başlıyor.
-Kapanış-
Bir tadımlık bloglar bölümünün daha sonuna geldik. Bu bölümde Apple'ın iflas etmek üzere olduğu dönemlere bir yolculuk yaptık. Sizlere elimden geldiğince detaylı bir şekilde o dönemleri aktardığımı düşünüyorum. Microsoft bu Apple'ın iflas döneminde gerçekten çok büyük bir tekel imparatorluğu kuruyor. Hem oyun hem program alanında Windows'u tekel yapıyor. Tabii Apple'ın saçma sapan projeleri, abartılı fiyatlandırma politikası Microsoft'a büyük cesaret veriyor. Acaba Apple hiç Steve Jobs'ı kovmasaydı ve fiyatlandırma politikasını abartılı şekilde tasarlamasaydı nasıl olurdu? Hiçbir zaman net bir şekilde cevaplanamayacak bir soru daha.
Umarım yazımı beğenmişsinizdir arkadaşlar. Hepinize iyi günler dilerim.
PossibleTurco Sundu...