Yavuz sultan Selim han, Mısır seferinden dönüşünde Halep’e uğramış ve orada bir süre kalmıştı.
Bir Cuma günü idi. Hatip, hutbesini, artık İslam ülkelerinin halifesi olan Yavuz sultan Selim adına okumuş ve ismini anmadığı halde “Hakimü’l Harameyni’ş Şerifeyn demişti. Bu; “Mekke ve Medine’nin hakimi” anlamına geliyordu.
Ön saflarda bulunan Yavuz Sultan Selim, hutbenin tam burasında gür ve davudi sesiyle, hatibe seslenerek;
“Hayır!” dedi. “Hadimü’l Harameyni’ş Şerifeyn.” Bu ise, “Mekke ve Medine’nin hizmetkarı” demekti.
Adına okunan bu ilk hutbeden sonra, peygamber efendimiz hazretleri’nin (asm), resmi ve meşru halefi olmanın verdiği heyecanla ağlamaya başlayan sultan Selim, yerdeki halıları sıyırıp, Cami’nin serin mermerlerine alnını sürerek şükür secdesi yaptı.
Namazdan sonra ise, üzerindeki kıymetli kaftanını çıkarıp hatibe giydirdi. Ona iltifat etti. Halifelik, 1517’den 1924 yılına kadar Osmanlılarda kalmış ve bu süre içinde 26 halife gelip geçmiştir.
(Alıntıdır. Tarihi arşivlerden.)
Bir Cuma günü idi. Hatip, hutbesini, artık İslam ülkelerinin halifesi olan Yavuz sultan Selim adına okumuş ve ismini anmadığı halde “Hakimü’l Harameyni’ş Şerifeyn demişti. Bu; “Mekke ve Medine’nin hakimi” anlamına geliyordu.
Ön saflarda bulunan Yavuz Sultan Selim, hutbenin tam burasında gür ve davudi sesiyle, hatibe seslenerek;
“Hayır!” dedi. “Hadimü’l Harameyni’ş Şerifeyn.” Bu ise, “Mekke ve Medine’nin hizmetkarı” demekti.
Adına okunan bu ilk hutbeden sonra, peygamber efendimiz hazretleri’nin (asm), resmi ve meşru halefi olmanın verdiği heyecanla ağlamaya başlayan sultan Selim, yerdeki halıları sıyırıp, Cami’nin serin mermerlerine alnını sürerek şükür secdesi yaptı.
Namazdan sonra ise, üzerindeki kıymetli kaftanını çıkarıp hatibe giydirdi. Ona iltifat etti. Halifelik, 1517’den 1924 yılına kadar Osmanlılarda kalmış ve bu süre içinde 26 halife gelip geçmiştir.
(Alıntıdır. Tarihi arşivlerden.)