Çift Yarık Deneyinin Bilimsel Açıklaması

Barış Can KURT

Hectopat
Katılım
31 Ekim 2013
Mesajlar
299
Makaleler
2
Yer
Ankara
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Öğrenci
çift yarık deneyi.jpg


Çift yarık deneyinin yapılış amacı, ışığın dalga özelliklerini kanıtlamaktı. Öncelikle bunu kavramalıyız. Daha sonra zaten elektronların da dalga özelliklerine sahip oldukları kanıtlanmıştır. Çift yarık deneyini yapan Thomas Young, tek ışık kaynağı olarak, iğne deliğinden geçen Güneş ışığını kullanmıştır. İğne deliğinden yayılan ışık, üzerinde birbirine yakın iki iğne deliği bulunan ve deliklerin ilk kaynağa uzaklıkları eşit olacak şekilde yerleştirilen saydam olmayan bir engele düşürülür. Birinci iğne deliğinden herhangi bir anda çıkan ışık diğer iki iğne deliğinden aynı anda geçeceği için iki iğne deliğinden çıkan ışık o anda aynı fazda olur ve ekranda girişim çizgilerinin yeri değişmez; girişim saçakları gözlemlenir.

Işığın tanecik şeklinde davranması, yani çizgisel hareket etmesi için, tanecikler teker teker gönderildiğinde, yine aynı sonuç elde ediliyor: girişim saçakları. Yani iki dalganın kesişiminin kesiti ortaya çıkıyor. Tek bir tanecik iki yarıklı duvara atıldığında, duvardan geçebileceği iki yer vardır. Haliyle arkadaki duvarda oluşacak görüntü de art arda bir sürü tanecik attığımızda iki tane çizgi olmalıdır. Bunun açıklaması, taneciğin aynı anda olabileceğinden daha fazla yerde bulunmasıdır. Tanecik, aynı anda iki yarıktan da geçip, o yarıklardan çıktıktan sonra iki dalga gibi birbiriyle kesişir (bunu, bu yorumun sonunda yorumlayacağız).

Olasılık dalgası veya de Broglie dalgası, ne elektromanyetik ne de mekanik bir dalgadır; parçacığın belirli bir anda, bir konumda bulunma olasılığını veren dalgadır. Parçacığa eşlik eden dalga paketleri olarak yayılırlar ve grup hızı ile hareket ederler. Bir elektron, tek bir noktada değil de değişik noktalarda, aynı anda bulunabilir. Max Born, Broglie dalgalarının fiziksel bir dalga değil de olasılık dalgaları olarak yorumlanması gerektiği düşüncesini ortaya atmıştı. Born'un yorumuna göre, parçacıklar, Broglie dalgalarının bulunduğu her yerde bulunur. Dalgaların güçlü olduğu yerde yüksek olasılıkla, zayıf bulunduğu yerlerde ise düşük olasılıkla bulunur. Böylece parçacığın konumu da doğal bir belirsizlik taşır. Yani, bir fiziksel sistem için Schrödinger dalga denkleminin birden fazla çözümü olabilir ve her bir çözümün lineer toplamı da yine bir çözümdür. Biz bunu, ''üst üste binme'' yada ''süperpozisyon'' ilkesinin matematiksel anlatımı olarak değerlendirmeliyiz.

Belirtildiği gibi, Born yorumu işe olasılıkları katar. Bu yorumlara göre bir fiziksel sistemin tüm olası durumları bir genlikle, daha doğrusu bir dalga ile temsil edilebilir. Sistem hakkında tüm bilgileri veren dalga fonksiyonu ise tüm olası durumları temsil eden dalgaların üst üste binme halidir. Sistemle ilgili bilgi edinmek için tek yapılması gereken şey, bir ölçüm ya da gözlemdir. Ancak yapılacak bir ölçüm sistemi geri dönülmez şekilde değiştirir. Ölçüm sonucu elimize bir değer geçer; ama bu olası değerlerden sadece biridir ve hangi olası sonucu elde edeceğimizi de kesinlikle belirleyemeyiz. Kısaca, yapılan ölçüm, sistemin bilgisini tek bir değere indirgemiştir ve diğer tüm bilgiler silinmiştir. Üstelik aynı sistem üzerinde tekrar bir ölçme şansı yoktur; çünkü artık sistem değişmiştir, yani sistem aynı sistem değildir. Bu duruma dalga fonksiyonunun ''çöküşü'' ya da ''indirgenmesi'' deriz bizler. Bu durum, bir ''gözlenebilir''e karşılık gelen işlemcinin, dalga fonksiyonuna etki edip, onu başka bir fonksiyona taşımasının felsefi yorumudur.

Yorum katacağımız noktaya gelirsek: parçacıklar tek tek atılırken, ''yarıkların ikisinden de geçmeleri'' gibi oldukça kesin bir ifadeyi kullanıyoruz; ancak kullandığımız araçlar ne kadar hassas; parçacıkların olağanüstü hızlarıyla beraber, hareketlerini tam olarak algılayabilir mi; tartışılır; tartışılmalıdır da. Fakat net olarak söyleyebileceğimiz bir şey, elektronların bu davranışıyla ilgili yapılacak en dar kapsamlı ve en sığ yorumun "elektronların bilinci olduğunu iddia etmek" olacaktır. Bu, cevaplanamamış bir soru için uydurma bir X yaratıp cevabın o olduğunu sanmaktan ibarettir. Hiçbir matematiksel veya fiziksel temeli yoktur ve bilimin, burada anlatılanları açıklamak için elektronların bilinci olduğu gibi anlamsız bir iddiaya ihtiyacı da yoktur. Elektronların farklı hareketi, çok basit bir açıklama ile (bkz: Occam'ın Usturası), elektronların bir top gibi doğrusal hareket etmemesi, bunun yerine hayal etmemiz güç olsa da aynı anda birden fazla yerde bulunabilecek bir olasılık-tabanlı harekette bulunmasıdır. Kuantum mekaniği, diğer branşlara nazaran yeni bir dal ve gelişmeye ihtiyacı var; sahte bilime değil.

Kaynak:

*ÇMB, Evrim Ağacı, "Çift Yarık Deneyinin Bilimsel Açıklaması"

Evrim Ağacı
 
"Elektronların bilinci", cümlesinin sanki içini boşaltmışsınız gibi geldi. Bir gözlemci olaya dahil olduğunda neden o kadar olasılıktan sadece bir sonuç karşımıza çıkıyor? Sorular şu "Nasıl anlıyor?" ve "Tek sonuç neye göre seçiliyor?"

Bakın olaya sadece ate gözüyle bakarsanız bilim yapamazsınız, içine felsefeyi katmanız lazım, çünkü yorum yapılması gerek. Sadece tek bir fikirle yola çıkarsanız sizin dalga geçtiğiniz o insanlardan ne farkınız kalır?

O elektron nasıl anlıyor bir gözlemcinin olduğunu? Aslında bu basit bir yapay zeka gibi.

Gözlemci var mı?
Evet -Hayır
Rastgele bir sonuç -Tüm olasılıklar

Alın size küçük bir algoritma.

Eğer gerçekten böyle bir şey varsa bunun nasıl mümkün olduğu, o elektrona neyin bilinç, karar mekanizmasını -ya da ne derseniz deyin- verdiğini araştırmak gerekir. Kaldı ki sormamız gereken konu şu; "Felsefi olarak, daha insanlardaki bilinç, benlik gibi kavramlar bilinmezken, bir elektronda ki nasıl bilinebilir?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
"Elektronların bilinci", cümlesinin sanki içini boşaltmışsınız gibi geldi. Bir gözlemci olaya dahil olduğunda neden o kadar olasılıktan sadece bir sonuç karşımıza çıkıyor? Sorular şu "Nasıl anlıyor?" ve "Tek sonuç neye göre seçiliyor?"

...

Eğer gerçekten böyle bir şey varsa bunun nasıl mümkün olduğu, o elektrona neyin bilinç, karar mekanizmasını -ya da ne derseniz deyin- verdiğini araştırmak gerekir. Kaldı ki sormamız gereken konu şu; "Felsefi olarak, daha insanlardaki bilinç, benlik gibi kavramlar bilinmezken, bir elektronda ki nasıl bilinebilir?

Yorum yapılmadığı kanısına nasıl vardınız, anlamadım. Felsefi yorum yapmak apayrı bir konudur, mantıksal bir yorum yapmak ise bambaşka.

Ortada mevcut gözlem kabiliyetimiz ile yapılmış bir deneyin sonuçları var. Fakat bu demek değildir ki bu gözlem en nihai sonucu verebilir. Biraz sığ bir örnek olacak belki ama suya bakıp "Su tek bir elementten ibarettir çünkü homojen dağılım gösterir." demek gibi bir durum bu. Asıl yapılması gereken ise araştırma olanaklarını arttırarak konuyu irdelemek olmalıdır. Eğer bunu yapmamız (günün imkanları açısından) mümkün değilse, sırf bir sonuca ulaşmak amacıyla olayı bir cevaba kavuşturmak zorunda da değiliz.

Son paragrafta ise konu çok iyi bir şekilde özetlenmiş. Biz bir parçacığı bütünün kendisi gibi düşünerek hareket edersek yanılmış oluruz.

Bir noktada haklısınız, her olasılık dikkate alınmalıdır. Fakat maskeli birisi sizi vurduğunda, bunu yapmak için onlarca sebebi olan sabıkalı bir düşmanınızı es geçip dünyanın öbür ucundaki kişileri sorgulamaya gitmezsiniz değil mi?
 
Genellikle bu bilinç konusu dinlerde olduğu için ve yazı ate bir düşünce tarzıyla yazıldığı için, "elektronların bilinci" kelimesinede sığ vs. tarzıyla yaklaşmalarından, direk ön yargılı oldukları anlaşıldı.

Ayrıca elektronlarda bir bilincin olmasıda o kadar mantıksız gelmiyor, bilimsel açıdan değil, felsefi açıdan. Biraz düşünecek olursanız bigbang'den sonra elektronlardaki yada onun en küçük yapı taşlarındaki bir yapay zeka yada bilinç şu zamana kadar evrendeki bazı şeyleri açıklayabilir. Her zaman "Neden?" sorularına cevap verebilir. Tabi varsa bile inanılmaz derecede daha büyük sorular doğurur o da ayrı bir konu.

Dediğim gibi alıntı yaptığınız yer ate bir site ve bazı düşüncelere ön yargılılar, diğer felsefi düşüncelerin önünü kapanmasını sağlamışlar. Matrix filmindeki çatıdan çatıya atlamaya çalışırken Morpheus'un bir sözü vardı "free your mind" diye. Bende böyle düşünerek bir açıklama yapma gereği duydum.
 
Genellikle bu bilinç konusu dinlerde olduğu için ve yazı ate bir düşünce tarzıyla yazıldığı için, "elektronların bilinci" kelimesinede sığ vs. tarzıyla yaklaşmalarından, direk ön yargılı oldukları anlaşıldı.

Ayrıca elektronlarda bir bilincin olmasıda o kadar mantıksız gelmiyor, bilimsel açıdan değil, felsefi açıdan. Biraz düşünecek olursanız bigbang'den sonra elektronlardaki yada onun en küçük yapı taşlarındaki bir yapay zeka yada bilinç şu zamana kadar evrendeki bazı şeyleri açıklayabilir. Her zaman "Neden?" sorularına cevap verebilir. Tabi varsa bile inanılmaz derecede daha büyük sorular doğurur o da ayrı bir konu.

Dediğim gibi alıntı yaptığınız yer ate bir site ve bazı düşüncelere ön yargılılar, diğer felsefi düşüncelerin önünü kapanmasını sağlamışlar. Matrix filmindeki çatıdan çatıya atlamaya çalışırken Morpheus'un bir sözü vardı "free your mind" diye. Bende böyle düşünerek bir açıklama yapma gereği duydum.

Siz felsefi yönden yaklaşıyorsunuz fakat bu sitede çalışan arkadaşların çoğu bilimsel alanda çalışma yapan kişiler. Belki ileride kendilerinden bilim insanlarımız diye bahsedeceğiz. Ateist yaklaşım yerine realist bir yaklaşım demek daha doğru olur. Çünkü her ateist olaylara bilimsel bir açıdan bakmaz ama realist birisi bunu yapmak zorundadır, realist olmanın şartı budur.

Alıntı yaptığım sitedeki arkadaşlar bilimsel kimliklerinden dolayı her konuya realist bir açıyla yaklaşıyorlar ki onlardan da bu bekleniyor zaten. Bilim insanlarının tümü, hatta tarikat üyesi olanlar bile bilimsel çalışmalarında realist olmak zorundadırlar. Gündelik hayatları ise bilimin ilgi alanının dışındadır.
 
Son düzenleme:
Bilim adamı çıkması gerçekten gurur verici olur ama benim demek istediğim bu anlattıklarınız değil. Felsefeyi, bilimden ayıramazsınız. Geriye sadece suyun 1 ATM basınçta 100 derecede kaynaması kalır. "Neden?", "Niçin?" gibi sorular havada kalır.

Tekrar ediyorum, sırf bir konu dine yakın diye ön yargıyla yaklaşmışlar,
Eki Görüntüle 27158Fakat net olarak söyleyebileceğimiz bir şey, elektronların bu davranışıyla ilgili yapılacak en dar kapsamlı ve en sığ yorumun "elektronların bilinci olduğunu iddia etmek" olacaktır.
demişler. Daha "bilinç" bilimsel bir kavram dahi olmadan ona sığ demişler. Araştırmadan, felsefi olarak düşünmeden, yaptıklarıyla sizin onları korurken güzel sözleriniz ters düşmüş. Umarım kendimi açıklayabilmişimdir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Peki ya bu elektronun insanı görmesinden deilde insanın elektronu bir şekilde etkilemesinden kaynaklanıyorsa? Yani beyin dalgaları ya da insan etrafındaki varlığı kanıtlanmış enerjiden?
 
Uyarı! Bu konu 10 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı