Öncelikle güzel konu yalnız tarihte belli çıkarımlar yapmak için; o dönemin şartlarını ve koşullarını değerlendirerek düşünmeliyiz. Şimdiki veya bundan 20 yıl önceki şartlar, pek de alakalı değil.
I. Dünya savaşına Osmanlı her halükarda girmek "zorundaydı". Bunu sadece çıkarlar, anlaşmalar, denge vs. gibi konular adına düşünmeyin. Arkasında koskoca bir sosyal zorunluluk yatıyor. Aynı zorunluluk; bizim boğazlardaki haklarımızı geri almamızı, İstanbul'un tekrar militarize edilmesini, Hatay sorununu kapsar. Ve bir o kadar önemli; yıllar sonra Rusya'nın Avrupa ülkelerine: "Türkiye'nin boğazlar konusunda tam yetkili olması tanınmalı. Aksi bir durumda Türkiye'nin savaş açması halinde Rusya Türkiye'nin yanında yer alır." açıklaması bizlere o dönemdeki konjüktörün, aslında kaçınılmaz sonuçlarını gösteriyor.
Bir de demokrasi, cumhuriyet, toplumsal devrim; bunların hiçbiri durup dururken veya bizim atalarımız tarafından keşfedilmedi. Hepsi hem bireysel hem de toplumsal ihtiyaçların, hukukun, kültürlerin gelişimleri adına yapıldı. Bu nedenle; değil 500 yıllık imparatorluk, 1500 yıllık imparatorluklar bile yıkıldı.
Sürekli ilerleyen ve gelişen insanın; geçmişteki kült yapılarda takılması, bağlı kalması pek mümkün değil.
Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk sıfatında bir karakter sadece tarih değil: Hepimizin içinden an gelir bir Atatürk çıkacak potansiyelimiz vardır. Damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
Saygılar.