5 Farklı Felsefi Soru

Roughrath

Centipat
Katılım
22 Şubat 2020
Mesajlar
74
Eğer sorular ile ilgili düşüncenizi belirtmek veya cevabınızı söylemek isterseniz kaç numaralı soruya cevap verdiğinizi belirtin.

1. Bir şeyde başarısız olmak mı yoksa onu hiç denememek mi daha kötüdür?

2. Gerçek nedir?

3. Algılarınızın gerçek olduğunu nereden biliyorsunuz?

4. Dünyanın sonunda ne olacak?

5. İnsanlar gerçeklere hiç kanıt olmadan nasıl inanabilir?

Ben cevaplarımı bir kaç yorum yapıldıktan sonra düzenle ile ekleyeceğim ki sizin düşüncelerinize etki etmesin.
 
1)Denememek daha kötü.

2)Gerçek senin duyu organları ile algıladığın ve öyle gerçekleştiğini düşündüğün şeylerdir

3) Algılarımız gerçek olmasa gerçek diye birşeyin olacağını düşünmüyorum 😃

4)Bunu biz bilememeyiz ancak tahmin edebiliriz.
Ama şu anki halinden farklı olabileceğini söyleyebilirim.

5) Algı yönetimi ve sürü psikolojisi ile.
Mesela bir kişi inanırsa o da başkalarını inandırırsa bu böyle artarak ilerler.
 
1)Denememek daha kötü.

2)Gerçek senin duyu organları ile algıladığın ve öyle gerçekleştiğini düşündüğün şeylerdir

3) Algılarımız gerçek olmasa gerçek diye birşeyin olacağını düşünmüyorum 😃

4)Bunu biz bilememeyiz ancak tahmin edebiliriz.
Ama şu anki halinden farklı olabileceğini söyleyebilirim.

5) Algı yönetimi ve sürü psikolojisi ile.
Mesela bir kişi inanırsa o da başkalarını inandırırsa bu böyle artarak ilerler.

Bu arada bu soruların cevaplanması en zor felsefe soruları olduğunu unutmamak lazım. Mesela gerçek nedir sorusu çok basit gibi gözükse de aslında arkasındaki anlamın derinliği çok fazla. Bu tarz sorulara cevap verirken çok basit gibi gözüküyor ama üzerine iyi düşünüldüğü zaman soru çok daha karmaşık hale geliyor. Felsefe'yi güzel yapan şeylerden birisi bu. Yorumların için teşekkürler.
 
Kendi görüşüme göre cevap vereyim:)
  1. Bence denememek daha kötü. Çünkü kafanda hep bir "acaba" sorusu ile olacaksın bu sefer. "Acaba yapabilir miydim?" diye. Başarısız olursan "Yapamıyormuşum" diyerek konuyu bitirebilirsin sonuçta.
  2. Gerçek, her yerde her koşulda her kişi için sabit olan şeydir benim için. Var olduğu kimse tarafından yadsınamayan şey gerçektir.
  3. Benim algım benim için gerçektir. Çünkü duyu organlarından aldığım verilerin işlenmiş hali algıdır. Gördüğüm renk bana göre kan kırmızısıdır sana göre ateş kırmızısıdır. Duyduğum ses bana göre huzur vericidir sana göre rahatsız edicidir. Algı kişiseldir bence.
  4. Tahminimce dünyanın sonunda biz bu dünyada olmayacağız. Yani biz derken insanlık:) Terk etmiş olacağız bu gezegeni. Çünkü el birliği ile içine ettiğimiz için yeni bir gezegene ihtiyaç duyacağız. Ama tahminimce yeni gezegende bazı hatalardan ders alınmış şekilde daha fazla doğa ile uyumlu bir hayat süreceğimizi düşünüyorum. Çünkü doğa ana ile mücadele edemeyeceğimizi anlamış olacağız artık.
  5. İnsan kusurlu bir varlıktır. İnanmaya muhtaçtır çünkü. Aklının yetmediği şeylere bile inanmaya açık bir varlıktır. Kanıt olmasına gerek yok sadece iyi bir hikaye onun inanması için yeterlidir. Ateşi, güneşi, rüzgarı, dağı, taşı hatta ineği bile tanrı sanmıştır tarihte insan:) O yüzden kanıta ihtiyaç duymadan inanabilen bir canlıdır insan.
 
Bu arada bu soruların cevaplanması en zor felsefe soruları olduğunu unutmamak lazım. Mesela gerçek nedir sorusu çok basit gibi gözükse de aslında arkasındaki anlamın derinliği çok fazla. Bu tarz sorulara cevap verirken çok basit gibi gözüküyor ama üzerine iyi düşünüldüğü zaman soru çok daha karmaşık hale geliyor. Felsefe'yi güzel yapan şeylerden birisi bu. Yorumların için teşekkürler.

Anlam çıkartabilecek o kadar çok şey var ki, sonuçta gerçek dediğimiz olguyu biz yarattık ve bunu gerçek kılan bizleriz, oldukça karmaşıklaşıyor düşündükçe. Bayılıyorum felsefe'ye.

Kendi görüşüme göre cevap vereyim:)
  1. Bence denememek daha kötü. Çünkü kafanda hep bir "acaba" sorusu ile olacaksın bu sefer. "Acaba yapabilir miydim?" diye. Başarısız olursan "Yapamıyormuşum" diyerek konuyu bitirebilirsin sonuçta.
  2. Gerçek, her yerde her koşulda her kişi için sabit olan şeydir benim için. Var olduğu kimse tarafından yadsınamayan şey gerçektir.
  3. Benim algım benim için gerçektir. Çünkü duyu organlarından aldığım verilerin işlenmiş hali algıdır. Gördüğüm renk bana göre kan kırmızısıdır sana göre ateş kırmızısıdır. Duyduğum ses bana göre huzur vericidir sana göre rahatsız edicidir. Algı kişiseldir bence.
  4. Tahminimce dünyanın sonunda biz bu dünyada olmayacağız. Yani biz derken insanlık:) Terk etmiş olacağız bu gezegeni. Çünkü el birliği ile içine ettiğimiz için yeni bir gezegene ihtiyaç duyacağız. Ama tahminimce yeni gezegende bazı hatalardan ders alınmış şekilde daha fazla doğa ile uyumlu bir hayat süreceğimizi düşünüyorum. Çünkü doğa ana ile mücadele edemeyeceğimizi anlamış olacağız artık.
  5. İnsan kusurlu bir varlıktır. İnanmaya muhtaçtır çünkü. Aklının yetmediği şeylere bile inanmaya açık bir varlıktır. Kanıt olmasına gerek yok sadece iyi bir hikaye onun inanması için yeterlidir. Ateşi, güneşi, rüzgarı, dağı, taşı hatta ineği bile tanrı sanmıştır tarihte insan:) O yüzden kanıta ihtiyaç duymadan inanabilen bir canlıdır insan.
Düşüncelerini paylaştığın için teşekkürler. Gerçek nedir sorusuna verdiğin cevap hoşuma gitti.
 
1. Denenecek olan konusunda önceden mantıklı hazırlık yapıldıktan ve karşılaşılaşılabilecek sonuçlara hazır olduktan sonra tabi ki denememek kötü. Öbür türlü her şekilde kötü
2. Gerçek; bilinebilir ya da meydana gelmiş, var olmuş bütün bilgiye sahip olduktan sonra ortaya çıkacak olandır. Herhangi bir konu hakkında her bilgi bilinmiyor ise eldeki ne olursa olsun inançtır.
3. Bakınız kuşkuculuk ya da septisizm
4. Kişisel olarak; çok da mühim değil, andaki etkimizin sonuçları daha elzem.
5. Tercihidir. İstediğine inanabilir. Onun inancını sorgulayabilmek, benim özgürlüğüme müdahale ettiği an benim hakkım olur. Diğer türlü isterse konuşuruz, fikirleşiriz.
 
Son düzenleme:
1. Duruma göre değişir. Zor bir işe çalışmadan girişmek mantıksızdır ve genellikle hüsranla sonuçlanır. Kötü sonuç alabileceğinizi düşündüğünüz, iyi sonuçlara kendinizi inandıramadığınız bir işi denememeniz daha faydalı olacaktır. Fakat kötü sonuçların yanında iyi sonuçların da bulunduğunu düşünüyorsanız denemenizde fayda olur. En azından bu ve buna benzer bir olayı tecrübe etmiş olacaksınız.

2. Doğruluğu objektif olarak ispatlanabilecek her "düşünce" gerçektir. Fakat günümüzde bu kavram göreceli olarak da nitelendirilir. İlk cümlemdeki "düşünce" kısmına özellikle dikkat etmelisiniz çünkü "gerçek" denen şey zaten insanoğlu tarafından oluşturulmuş bir kavram ve diğer canlıların bu kavramdan haberdar olmadığını hepimiz biliyoruz. Göreceli olduğunu savunan kişilerin ortaya attığı düşünce şudur: Su, insanların biyolojik yaşam kaynağıdır. Bunu inkar eden kişi bile suya ihtiyaç duyar ve su ile yaşar. Fakat "Su, insanların biyolojik yaşam kaynağıdır." sözünü inkar eden bir kişi için bu gerçek değildir. Ne kadar kanıt sunarsanız sunun onun aklındaki düşünce değişmeyeceği için "gerçek" kavramı göreceli olmuş oluyor. Bu sefer aklımıza şöyle bir soru geliyor: O zaman bütün kavramlar göreceli olmaz mı? Bu soruya maalesef yanıt bulamıyorum.

3. Algı nedir? Algı, doğadaki etkileşimleri hissedip bunu kendince yorumlayabilmektir. Doğru algı nedir? Algı sayesinde yorumlayabildiğin etkileşimleri kendince gerçek olarak kabul etmektir. Bu soru 2. soru ile bağlantılı bir soru. Eğer "gerçek" kavramını göreceli olarak değerlendirirseniz doğru algı kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Fakat birinin gerçek olarak kabul ettiği şey diğeri için de gerçek olabilir. Bu durumda doğru algı ortadan kalkar.

4. Dünya son bulmuş olacak. Eğer insanoğlu farklı gezegenlerde kendine hayat bulmayı başarabilirse yine yoluna devam edecek. Dünyanın sonu demek evrenin sonu demek değil. Evreni daha tam olarak kavrayamamışken onun sonu hakkında yorum yapamayacağımız için insan ırkı "sonsuza" dek devam edebilir veya devam edemez demek yanlış olur.

5. Basit mantıkla düşündüğümüz zaman gerçeği gerçek yapan şey de budur zaten. Kanıt, bir şeyin gerçek olduğunu bizlere inandırmak için var olan destek veya öneri. İnsan, bir durum hakkındaki gerçekliği sorgularsa ve bunun "şimdilik" gerçek olamayacağını düşünürse var olan kanıtlara başvurur. Eğer ortada var olan bir kanıt yoksa kendisi bu konuya daha fazla kafa patlatır ve gerçekmiş gibi düşünüp neden gerçek olduğunu sorgular. Ya da en basitinden "Bu kesinlikle gerçek olamaz!" derse inanmaz. Fakat cahiller için bunu söylemek biraz zor. Kanıt olmadan dogmatik bilgileri nasıl kutsal olarak kabul ediyorlarsa bildiklerini okumaya devam edeceklerdir -bağnazlık evresine geçiş yapılmadıysa-
 
Eğer sorular ile ilgili düşüncenizi belirtmek veya cevabınızı söylemek isterseniz kaç numaralı soruya cevap verdiğinizi belirtin.

1. Bir şeyde başarısız olmak mı yoksa onu hiç denememek mi daha kötüdür?

2. Gerçek nedir?

3. Algılarınızın gerçek olduğunu nereden biliyorsunuz?

4. Dünyanın sonunda ne olacak?

5. İnsanlar gerçeklere hiç kanıt olmadan nasıl inanabilir?

Ben cevaplarımı bir kaç yorum yapıldıktan sonra düzenle ile ekleyeceğim ki sizin düşüncelerinize etki etmesin.

1) Ikisi arasinda hangisinin daha kotu olacagi bilinemez. Genel gecer bir cevabi yok. Cogu sey icin denemekten zarar cikmaz.

2) Herhangi bir objektif olcum cihaziyla algilanabilen sey. ( Duygular gibi soyut kavramlar da beyin sinyalleri olcumuyle algilanabilir )

3) Bilinemez.

4) Gunes buyuyerek dunya'yi yutacak. O zamana kadar terraform ettigimiz bir baska gezegene kacmis olacagiz ya da farkli katastrofik bir sebepten dolayi o zamanlari goremeden insan irki yok olmus olacak.

5) Gercekse inanmaz, bilirsin. Inanmak demek, gercek olmama ihtimali var demektir ( sana ya da baskasina gore ). Suya inanmazsin, var cunku. Noel babaya inanabilirsin, cunku olmama ihtimali var. Uzaylilarin Dunyayi ziyaret ettigine inanabilirsin, cunku elimizde ikna edici kanit olmamasina ragmen ihtimal dahilinde. Ama Osmanli'larin yasadigina inanmazsin, bilirsin.
 
4) Gunes buyuyerek dunya'yi yutacak. O zamana kadar terraform ettigimiz bir baska gezegene kacmis olacagiz ya da farkli katastrofik bir sebepten dolayi o zamanlari goremeden insan irki yok olmus olacak.
Güneş patlamadan önce bile yaydığı radyasyon ötürü dünyada yaşam son bulacak, illa patlamasına gerek yok. Böyle bir şey olmasaydı bile bugün geldiğimiz noktadan dolayı insanoğlu yine milyarlarca yıl dünyada yaşamaz artık. Dünyanın ömrü dış etkenlere bağlı kalmadan tamamen insanın kendisi yüzünden çok daha kısa bir süre içerisinde sonlanacak gibi duruyor, önlem alınmazsa bu kaçınılmaz. İnsanoğlunun önlem alacağını da hiç sanmam.

Yüzyıllar içinde başka gezegenlerde koloni kurulur mu, pek sanmıyorum açıkçası, uzay çalışmaları yavaş ilerliyor, aslında yavaş ilerliyor demek doğru değil. Evren o kadar büyük ki dünya teknolojisi uzayda çok ilkel kalıyor. İnsanoğlu hayatını sürdürmek istiyorsa Samanyolu galaksisinin dışına çıkmak zorunda. Hatırladığım kadarıyla da yanlışım varsa düzelt, ışık hızında gitsen bile Samanyolu galaksisinden çıkmaz 100 bin seneyi alır diye hatırlıyorum. Işık hızına ulaşmak şimdiki şartlarda imkansız görünüyor. Işık hızına çıksan bile o hızla uzayda nasıl yolculuk yapılacak anlam vermekte zorlanıyorum, bu kadar yüksek hıza çıkan bir araç en ufak bir maddeye çarptığında araç paramparça olabilir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı