AC: Odyssey'den Origins'e geçilir mi?

Odyssey oynamadım. Bir süredir Origins oynuyorum. Aynı zamanda bir süredir oynamıyorum. İlginç değil mi? Oyuna hevesle başladım fakat düşman seviyesi mantığı beni caydırdı ve ara verdim. Benim de sizin gibi bitirme takıntım var yoksa çoktan silmiştim. Arkadaş aramızda 2 seviye olan adam niye bu kadar güçlü? Benim seviyemdeki düşmanlar çıtır çerezken bir iki seviye üstteki düşmanlar gereksiz seviyede güçlü. Yine kolayca kesebiliyoruz bunda sıkıntı yok fakat bizimle aynı seviyedeki düşmanı 3 vuruşla öldürüyorsak 2 seviye yüksek olan düşmanı 7-8 vuruşta öldürüyoruz. Bunu sıkıcı yapan ise dövüş sistemi. Hiçbir değişiklik yok. Birkaç yetenek ile farklı hareketler geliyor ama bana sorarsanız yeterli çeşitliliği katmıyorlar. Sadece sol tıka abanarak bir grup askeri yok edebilirsiniz. Saçmalık. Haydi böyle bir sistem yaptınız diyelim. Bu bizi yan görev yapmaya itiyor ve bunu da düşünüp bir çok yan görev eklemişler fakat gel gör ki hepsi birbirinin kopyası. Rezalet. Karakolların mantığı çok saçma geldi bana. Yeni bir karakol keşfediyorum gidip içerisinden tüm askerleri öldürüyorum ve tutsakları serbest bırakıyorum. Yakında bir köyde görev buluyorum ve görev bana o karakolda birinin tutsak olduğunu söylüyor. Karakola bir gidiyorum askerlerin hepsine can gelmiş maşallah. Az önce kumu öpen askerler şimdi bana saldırıyor. İşin komik tarafı ize az önce serbest bıraktığım tutsaklar oraya geri girmiş. Evet bildiğiniz geri girmiş. Bu büyük karakollarda sorun oluyor. Oynayacaklara duyurulur. Karakollar 1, 2 ve 3. seviye oluyor. 3. seviye karakolda tonla asker oluyor. Gidip temizliyorum biraz sonra oradaki bir komutanı öldürme görevi geliyor. O kadar askeri tekrar öldürmem gerekiyor. Gizlilik ile de yapabiliyoruz ki severek yapıyorum ama öyle bir dizayn etmişler ki bir noktadan sonra meydan muharebesine dönüyor iş. Tüm bunların yanı sıra bizi motive eden bir hikaye de yok. Hikaye gereksiz şekilde uzuyor. Sürprizbozan olmadan örnek vereyim hikaye ile ilgili. Diyelim ki benim arabamın lastikleri çalındı. Gidip karakola şikayet ediyorum kamera kayıtlarından birileri bulunuyor. Onlar cezalandırılıyor ama bir de ne öğrenelim! Çalan onlar değilmiş... Haydi yeniden araştıralım diyor ve birilerini daha yakalıyoruz. Devamını tahmin edebildiniz mi? Benim güzel dört mevsim lastiklerimi çalan hıyarlar bunlar da değilmiş. Onlar da bize başkalarının ismini veriyor. Bir de şöyle şeyler zırvalıyorlar: ne yaparsan yap lastik hırsızlarını durduramazsın. Belki beni öldürebilirsin ama lastik hırsızlarının çağı çok yakın. Yakında tüm lastikler bizim olacak. Bu cümlelerin sonuna "hahahaha" şeklinde gülüş eklemeyi unutmuşlar sadece. İşte bu oyunu hala silmemiş olmamın sebebi hem bitirmek istemem hem de bu grafiklerde ne piramitleri ne antik Mısırı gösteren başka oyun olmaması. Girip etrafı gezmek için bile açarım oyunu. Henüz yapmadım ama yapabilirim yani :D
 
Hayatımdaki ilk ön sipariş verdiğim oyundur Odyssey. O yüzden özel bir yeri vardır bende... Evet gerçekten de grind olayı bir tık fazla olan ve kendisini tekrarlayan bir oyun. Bu açıdan değerlendirdiğimizde benim gibi mesleki manada ilgi alakası fazla olmayan insanlar için belli bir noktadan itibaren sıkıcı olabilir (Ki benim için bile olabiliyor bazen). Ama tabi ben oyunu çok uzun ve geniş bir zaman aralığına bırakarak oynadım/oynuyorum hala... Sıkıldığım noktada çıktım. Sildim... Zamana yayınca biraz daha keyifli bir deneyim sunduğunu düşünmekteyim...
Gelelim sorunuza... Bence bu 3 oyunun birbirlerinden pek farkları yok. Yeni bir sistem ve yeni bir ekolü temsil ediyorlar AC serisinde... AC oyunları beni o sıkıcı konusundan ziyade geçtiği dönem ve teması ile cezbetmiştir hep. Bu açıdan da bakacak olursak Antik Mısır her ne kadar işim gereği ilgi alanımda olsa da ''belki'' diyebileceğim bir konumda... Ancak Valhalla dersek iş o zaman biraz değişebilir. Global Pandeminin de etkisiyle zor bir zamanda çıktığı için istenilen etkiyi belki pek yaratamadı. Hatta gemiye atlayıp devasa bir açık dünya'da İskandinavya'dan kalkıp Britanya kıyılarına çıkıp akın yapamamak da bir eksik. Ancak; neticede Origins ve Valhalla'yı yan yana koyarsak açık ara farkla ben Valhalla'yı seçerdim.
 
Hocam sen origins diye yazmışsın ancak okurken aklıma oddysey oynadığım zamanlar geldi. Üstelik level scailing olayı ile düşman değil sünger kesiyorsunuz resmen.
Ubisoft işte ne yaparsın hocam. Yine de açık dünya oyunu oynamak istiyorsanız Elden Ring, God Of war (2018), Witcher 3 gibi oyunları deneyebilirsiniz AC serisinden de Black Flag ve AC2'ye bakabilirsiniz.
 
1669905891485.png


Hocam başka bir forumda bu oyun için böyle yorum yapmıştım. Düşüncelerimin arkasındayım. Oyunu DLC'leri ile birlikte 50 saate yakın oynadım ve memnun kaldığımı belirtebilirim. Odyssey oynamadım. Seriyi baştan başlayarak sırasıyla oynuyorum. Odyssey ve Valhalla kaldı.
 
Bu konuyu takiben 2 aralık günü oyuna başladım. Sadece ana hikaye bitirdim ve yan görevlerin bir kısmını yaptım. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki arkadaşlar oyunun hakkı yeniyor. İstatistiklerimde 33 saat var ve bunun birkaç saati dışında çok eğlendim. Girdiğim her tapınak ve sehir ayri ayri, özenle işlenmiş. Odyssey'de ki gibi gittiğim her tapınak ve şehir birbirini aynı hissettirmiyor. Grind var ancak adamlar yan görevlerin hikayesiyle gerçekten ugrasmislar ve bu beni hic sıkmadı. Evet bir sunum eksikliği var bu da eksisi. Tüm DLC'ler ve içerikleri bitirdikten sonra detayli bir inceleme yazacağım.
 
Ben son üçlemenin hepsini oynadım. Hepsinden de ayrı keyif aldım ama aralarında Valhalla benim için baş tacıdır. 170 saatim var oyunda. DLC paketleri hariç. Sırf sağda solda gezdiğim bile oluyordu. Geçenlerde de tekrar Origins'i indirdim, sanırım tekrar başlayacağım :) Odyssey'de tek sıkıldığım nokta sürekli tırmanmak oldu. Ege'nin dağlık arazilerini çok güzel işlemişler ama gerçekten bir yerden sonra kayalık görmek istemedim :))
 

Yeni konular

Geri
Yukarı