Vücudumuzdaki bağışıklık (ümmin) sistemi, aşı olup özel kodlama olmadan çok kolay açılan şirketin erişilmez özel kasasına 1-2-3-4 rakamlarıyla erişip kolay açabilmeye benzetelim..
Aşı olduğumuzda bağışıklık sistemimizde antikor oluşumuyla, o hastalığı yapan virüsler artık 1-2-3-4 kodlamasıyla kasaya (vücuda) çok kolay girip söz konusu hastalığı yapamazlar. Vücudun antikor oluşturmasıyla, vücudun dış kapılarında özel kodlama oluştuğundan mutlak bariyerle karşılaşırlar. Çünkü özel kodlanmış 4 rakamı kolayca tahmin edemez, ayni bankamatiklerdeki kendi paramıza erişimde olduğu gibi bağışıklık sitemimiz bu sayede çok güvende kalmış olur..
Aşı olunup bu yolla çok kolay antikor oluşturulup vücudun ayni virüsle hasta olmamasını sağlamanın yanında, aşı olmamayı tercih edebilmek ise hastalıkla antikor oluşmasına açık olarak bunu hasta olarak oluşmasını beklemek demektir..
Örneğin ilköğretimde sarılık (hepatit B) aşısını olamadığım veya yalnız bu aşıyı atladığım için çok ileri yaşlarda sarılık olup özel diyetle beslenip bu hastalığı takip etmek (antikor oluşumunu gözlemek) zorunda kalmıştım..
Aşının verdiği acı, koldan kan aldırmaya göre tıpkı bir sivrisinek ısırığı gibidir, aşı yapılırken hiç acı duyulmaz. Gerçi sivrisinek ısırığı da hiç duyulmasa bile asıl belirtisi (kaşıntısı) sonradan ortaya çıkıp son derece rahatsız edicidir, bu yüzden bütün sivrisineklerden nefret ediyorum, ama aşılardan değil..
Aşı bizim dostumuzdur, sivrisinek ise rahatsız edici kaşıntılı ve bazen de hastalık taşıyıcı (kan alışverişi yüzünden) bir etmen olabildiğinden bu konuda gereken önlemleri, yaza girdiğimiz günlerde kolay ısırılmamak için mutlaka almak gerekir..
Yapılan istatisliklerle dünyada en çok insan ölümüne neden olan tek hayvan (haşere türü) sivrisineklermiş, bunu biliyor muydunuz? Ben de sivrisineklerle ilgili bir yazıdan bunu öğrenmiştim.. Kolay gelsin..