Bilgisayar programcılığından yazılıma DGS

hus3yin46

Centipat
Katılım
9 Ekim 2023
Mesajlar
598
Çözümler
1
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Şimdi birkaç soru soracağım bilen arkadaşlar yardımcı olursa çok mutlu olurum.

1. DGS ile geçerken uni de illa boş kontenjan olması gerekli mi yoksa DGS ile geçenler için ayrı bir kontenjanları falan mı var.

2. DGS ile geçerken uni de kaçıncı sınıftan başlayacağım görüp görmediğim derslere bağlı sanırım bu yüzden yazılım veya bilgisayar mühendisliğine en yakın derslere sahip 2 yıllık bölüm hangisi bilen var mı?

4. DGS ile geçişin riskleri var mı neler.

5. geçiş yaparken gereken puanlara nereden bakacağım hangi üniversite kaç puanla alıyor.

Benim planım şöyle inşallah başarılı olurum Marmara üniversite de 2 yıllık okuyacağım aklımda bilgisayar programcılığı var o ara DGS'ye yavaş yavaş çalışırım bitince sınava girerim yazılım/PC mühendisliğine geçiş yaparım ve o ara öğrenci olduğum içinde bitirdiğim 2 yıllık ile işe girerim.
 
1. Ayrı kontenjan var.
2. Bunu düşünme bile DGS ile 1. sınıftan başlıyorsun gibi düşün, en kötüsünü düşün sayılan dersin olursa + sayarsın.
4.Rekabet fazla, okulların her sene kadro açacak diye bir şey yok, düzgün okullar kadro açmıyor.

Eğer hedefiniz bilgisayar mühendisliği ise bilgisayar mühendisliği yazın, öyle DGS ile düzgün bir geçiş çok kolay olsaydı zaten herkes yapardı. DGS ile geçiş aksine sınav ile kazanmaktan daha zor.
 
1. ayrı kontenjan var.
2. bunu düşünme bile DGS ile 1. sınıftan başlıyorsun gibi düşün, en kötüsünü düşün sayılan dersin olursa + sayarsın.
4.rekabet fazla, okulların her sene kadro açacak diye bir şey yok, düzgün okullar kadro açmıyor.

Eğer hedefiniz bilgisayar mühendisliği ise bilgisayar mühendisliği yazın, öyle DGS ile düzgün bir geçiş çok kolay olsaydı zaten herkes yapardı. DGS ile geçiş aksine sınav ile kazanmaktan daha zor.

Pekala hocam yanıtınız için teşekkürler.
 
Genç kardeşim ben sana direk bizzat bahsettiğin durumu yaşamış biri olarak cevap vereyim. Yorum yapan diğer arkadaş kısmen doğru, kısmen yanlış cevap vermiş.

1-Dikey geçiş öğrencileri için ekstra bir kontenjan oluyor, ama bu kontenjan normal açılan kontenjanlar ve burs oranları gibi olmuyor. Örneğin bir üniversite Tam burslu, %75 Burslu, %50 Burslu, %25 Burslu, Ücretli bölümlerinden dikey geçiş öğrencileri için sadece 1 addet Tam Burslu, 2 adet %25 Burslu, 2 adet Ücretli kontenjanı açabilir(sayılar farazi üniversiteden üniversiteye değişir). Bu bence birinci sorun yaratacak etmen çünkü bende zamanında puanımın çok altında bir bölüm tercih ettim %75 bursa yeten puanım varken kontenjan yok diye %25 tercih etmiştim.

2- 3 aşağı 5 yukarı 10 tane dersin sayılıyor kabaca 2 dönem yani 1 sene atlamış oluyorsun, ingilizce eğitimin varsa 4 sene daha eğer yoksa 3 sene daha okursun. Bunların yarısı Türkçe, Tarih gibi dersler kalan yarısı da bölüm derslerin olur. Bunlar üniversiteden üniversiteye değişir. Müfredatın uyuşması lazım, büyük ihtimalle 2 yıllık okulundan 4 yıllığa geçişte DGS koordinatörü senden önceki üniversitenden ders açıklamalarını getirmeni isteyecek.

3-Dikey geçişin riski şöyle var sen üniversiteye yeni başlayan bir öğrenci olarak, bazı derslerin x02 kodlularını alırken bazılarının x01 kodlularını alacaksın (x dediğim üniversite sınıfına göre değişir 1. Sınıfta 101-102, 2. Sınıfta 201-202 kodlu ders alırsın) bu yüzden irregular yani düzensiz öğrenci olacaksın. Hele bir de ingilizce eğitim seçip, onu da yarım dönemde geçersen. Yandın bir gördüğün arkadaşını 1 hafta sonra anca görürsün sosyalliğini çok etkiler.

Benim girdiğim dönem 60 Türkçe 60 Matematik çözüyorduk şimdi durum ne bilemem. Ama akademik kariyeri çok başarılı olmayan biri olarak DGS benim için ilaç gibi gelmişti hiç bir yer tutturamayacağımı düşünen insanlara çok büyük kapak olmuştu. Ha bu arada bildiğim kadarıyla sınavları falanda geç açıklanıyor okula 2 hafta kadar geç başlıyorsun o sürede de arkadaşlar kaynaşmış oluyor. Tabi bu tamamen senin sosyal becerine bağlı aktif bir insansan bu konularda sorun yaşamazsın.
 
Genç kardeşim ben sana direk bizzat bahsettiğin durumu yaşamış biri olarak cevap vereyim. Yorum yapan diğer arkadaş kısmen doğru, kısmen yanlış cevap vermiş.

1-dikey geçiş öğrencileri için ekstra bir kontenjan oluyor, ama bu kontenjan normal açılan kontenjanlar ve burs oranları gibi olmuyor. Örneğin bir üniversite tam burslu, %75 burslu, %50 burslu, %25 burslu, ücretli bölümlerinden dikey geçiş öğrencileri için sadece 1 addet tam burslu, 2 adet %25 burslu, 2 adet ücretli kontenjanı açabilir(sayılar farazi üniversiteden üniversiteye değişir). Bu bence birinci sorun yaratacak etmen çünkü bende zamanında puanımın çok altında bir bölüm tercih ettim %75 bursa yeten puanım varken kontenjan yok diye %25 tercih etmiştim.

2- 3 aşağı 5 yukarı 10 tane dersin sayılıyor kabaca 2 dönem yani 1 sene atlamış oluyorsun, İngilizce eğitimin varsa 4 sene daha eğer yoksa 3 sene daha okursun. Bunların yarısı Türkçe, tarih gibi dersler kalan yarısı da bölüm derslerin olur. Bunlar üniversiteden üniversiteye değişir. Müfredatın uyuşması lazım, büyük ihtimalle 2 yıllık okulundan 4 yıllığa geçişte DGS koordinatörü senden önceki üniversitenden ders açıklamalarını getirmeni isteyecek.

3-dikey geçişin riski şöyle var sen üniversiteye yeni başlayan bir öğrenci olarak, bazı derslerin X02 kodlularını alırken bazılarının X01 kodlularını alacaksın (X dediğim üniversite sınıfına göre değişir 1. sınıfta 101-102, 2. sınıfta 201-202 kodlu ders alırsın) bu yüzden irregular yani düzensiz öğrenci olacaksın. Hele bir de İngilizce eğitim seçip, onu da yarım dönemde geçersen. Yandın bir gördüğün arkadaşını 1 hafta sonra anca görürsün sosyalliğini çok etkiler.

Benim girdiğim dönem 60 Türkçe 60 matematik çözüyorduk şimdi durum ne bilemem. Ama akademik kariyeri çok başarılı olmayan biri olarak DGS benim için ilaç gibi gelmişti hiçbir yer tutturamayacağımı düşünen insanlara çok büyük kapak olmuştu. Ha bu arada bildiğim kadarıyla sınavları falanda geç açıklanıyor okula 2 hafta kadar geç başlıyorsun o sürede de arkadaşlar kaynaşmış oluyor. Tabii bu tamamen senin sosyal becerine bağlı aktif bir insansan bu konularda sorun yaşamazsın.

Hocam sayenizde tam anlamıyla anlamış oldum çok teşekkürler. 2 yıllık bilgisayar programcılığı bölümden mezun olup iyi yerlere gelebilir miyim sizce yani iş bulmakta zorluk yaşar mıyım? Marmara Üniversitesi bu arada.
 
Hocam sayenizde tam anlamıyla anlamış oldum çok teşekkürler. 2 yıllık bilgisayar programcılığı bölümden mezun olup iyi yerlere gelebilir miyim sizce yani iş bulmakta zorluk yaşar mıyım? Marmara Üniversitesi bu arada.
Valla bu soru çok açık uçlu, ülkemizde her şey maalesef olması gerektiği gibi ilerlemiyor. Bu nedenle iş bulma becerisi birazcıkta sana bağlı.

Yazılım müh. için konuşmak gerekirse kimsenin diploma bile sormadığı, başka herhangi bölüm okurken meraklısının evde bile öğrenebileceği bir bölüm.
Üniversite insana analitik düşünme yetisi kazandırır, arkadaş çevresiyle ileride iş yapma imkanı sunar, staja diye girdiğin iş yerinde mezun olduktan sonra çalışma avantajı sunar vs. vs.

DGS benim hayatımda şöyle bir etkiye sahip oldu, ben bahsettiğim gibi akademik kariyeri pek başarılı bir öğrenci değildim çevremdeki insanlarda herhalde mühendislik okuyabileceğimi düşünmezlerdi. Çünkü ders çalışmayı külfet olarak görürdüm, ama DGS gibi bir nimet varmış, sadece matematik ve türkçe yapabilen birisini bile mühendislik öğrencisi yapabiliyormuş.
Ama şunu eklemeden geçmemem lazım, bu sadece türkçe - matematik yaparak bölüme girmenin de ayrı zorlukları var. Diğer dersleri yapamıyorsan bu sefer bölümde acayip zorluk çekiyorsun.

Uzun lafın kısası, biraz klişe gelecek ama kendini yetiştirdikten sonra yapamayacağın şey yok. Heleki yazılım bölümünde.Sürekli kendine küçük küçük programlar yaz ortaya bir ürün çıkarmaya çalış sonrasında hedefin doğrultusunda ilerle. Piyasanın eksikliklerini araştır, ben ne yaparsam bu ürüne ihtiyaç duyarlar diye düşün. Bu söylediklerimi yapmaya başlayınca başarı ve para yanında geliyor zaten.
 
Valla bu soru çok açık uçlu, ülkemizde her şey maalesef olması gerektiği gibi ilerlemiyor. Bu nedenle iş bulma becerisi birazcıkta sana bağlı.

Yazılım müh. için konuşmak gerekirse kimsenin diploma bile sormadığı, başka herhangi bölüm okurken meraklısının evde bile öğrenebileceği bir bölüm.
Üniversite insana analitik düşünme yetisi kazandırır, arkadaş çevresiyle ileride iş yapma imkanı sunar, staja diye girdiğin iş yerinde mezun olduktan sonra çalışma avantajı sunar vs. vs.

DGS benim hayatımda şöyle bir etkiye sahip oldu, ben bahsettiğim gibi akademik kariyeri pek başarılı bir öğrenci değildim çevremdeki insanlarda herhalde mühendislik okuyabileceğimi düşünmezlerdi. Çünkü ders çalışmayı külfet olarak görürdüm, ama DGS gibi bir nimet varmış, sadece matematik ve türkçe yapabilen birisini bile mühendislik öğrencisi yapabiliyormuş.
Ama şunu eklemeden geçmemem lazım, bu sadece türkçe - matematik yaparak bölüme girmenin de ayrı zorlukları var. Diğer dersleri yapamıyorsan bu sefer bölümde acayip zorluk çekiyorsun.

Uzun lafın kısası, biraz klişe gelecek ama kendini yetiştirdikten sonra yapamayacağın şey yok. Heleki yazılım bölümünde.Sürekli kendine küçük küçük programlar yaz ortaya bir ürün çıkarmaya çalış sonrasında hedefin doğrultusunda ilerle. Piyasanın eksikliklerini araştır, ben ne yaparsam bu ürüne ihtiyaç duyarlar diye düşün. Bu söylediklerimi yapmaya başlayınca başarı ve para yanında geliyor zaten.
Hocam merhaba 2. Mezun senemdi obp 59 liseden temel yok ilk yıl 1M yaptım ikinci yıl yine çalışmadım 2. Mezun bu senede de çalıştım ve 3-4 soruyla kaçırıyorum. 400k civarı sıralama gelecek. Sayısalda malesef bu sıralamaya bölüm yok ea gibi değil. Keşke ea dan hazırlanaaydım dedim çözmek aklıma bile gelmedi sınavda. Her neyse yaş 20 oldu. Siz DGS ile geçmişsiniz bana bi akıl verin. Normalde ilk mezunda çalışırlar hatayı anlarlar 2. Mezuna kalırlar. Bende o mevzu bu yıl oldu çalıştım hatalarımı gördüm 3. Mezuna kalsam yaparım. Ama işte gel gör çalışmak zorundasın. Zoruma gitmez eyvallah ama biraz ırgat gibi çalışmayacağım iş bulmalıyım ki sınava çalışırken rahat edebileyim. Onun dışında millet ne der diye bide okumayacak sanırım bu çocuk vs. Onları demesi önemli değilde diğer çarede işte gidip dgs ile tamamlamak. Yaş 20 dgs ile +2 yıl kayıp ama dersleri sayarlarsa en azından 2. Sınıftan başlatırlarsa mezuna kalmakla aynı olur. Ve birde gitmezsem buradaki psikoloji var. Belki gidersem biraz çevre edinirm. 2 yıllık üni birşey katmaz eyw ama belki bir arkadaş. Beraber proje olmadı en kötü orda kendim projeler üretirim. Bilg programcılığı bu arada olursa mühendislik olmazsa ybs tamamlamak istiyorum. Yani yermde olsan napardın? 1 aya kadar işe giricem biraz vasıflı rahat bir iş bulamazsam 2-3 ay çalışıp 2 yıllık gideceğim. Tyt çalışacağıma biraz daha ayt çalışsaydım olmuştu bu iş tam çalışma mevzusunu çözdüm. Lisede ders almamışm resmen. Mevzuyu yeni çözdüm zoruma giden o gençliğim ellermden kayıp gidiyormuş gibi hissediyorum. Her halukarda 4 yıllıga tamamlarsam 26 yaşında vs bitecek geç mi? Birsürü fiki dönüyor kafamda. Bazı öğrenciler ilk senesinde bi bölüm yazıyo okuldan haberi yok 4 yıl bityor bir nevi ona göre rahat bir işe giriyor çalışıyor. Biz niye böyle olduk darma dağınız ya. Arkadaşlarımdan üniversiteyi okumayan var çalışıp askere gidip gelince evlenecekler. Bu hayata hep klasik derdim ama adamlar bizden daha iyi yerde olacak gibi bilmiyorum. 20li yaşları hiç böyle hayal etmemiştim. Dgs daha yapılabilir geliyor bana biraz akıl verirseniz çok sevinirm
 
Hocam merhaba 2. Mezun senemdi obp 59 liseden temel yok ilk yıl 1M yaptım ikinci yıl yine çalışmadım 2. Mezun bu senede de çalıştım ve 3-4 soruyla kaçırıyorum. 400k civarı sıralama gelecek. Sayısalda malesef bu sıralamaya bölüm yok ea gibi değil. Keşke ea dan hazırlanaaydım dedim çözmek aklıma bile gelmedi sınavda. Her neyse yaş 20 oldu. Siz DGS ile geçmişsiniz bana bi akıl verin. Normalde ilk mezunda çalışırlar hatayı anlarlar 2. Mezuna kalırlar. Bende o mevzu bu yıl oldu çalıştım hatalarımı gördüm 3. Mezuna kalsam yaparım. Ama işte gel gör çalışmak zorundasın. Zoruma gitmez eyvallah ama biraz ırgat gibi çalışmayacağım iş bulmalıyım ki sınava çalışırken rahat edebileyim. Onun dışında millet ne der diye bide okumayacak sanırım bu çocuk vs. Onları demesi önemli değilde diğer çarede işte gidip dgs ile tamamlamak. Yaş 20 dgs ile +2 yıl kayıp ama dersleri sayarlarsa en azından 2. Sınıftan başlatırlarsa mezuna kalmakla aynı olur. Ve birde gitmezsem buradaki psikoloji var. Belki gidersem biraz çevre edinirm. 2 yıllık üni birşey katmaz eyw ama belki bir arkadaş. Beraber proje olmadı en kötü orda kendim projeler üretirim. Bilg programcılığı bu arada olursa mühendislik olmazsa ybs tamamlamak istiyorum. Yani yermde olsan napardın? 1 aya kadar işe giricem biraz vasıflı rahat bir iş bulamazsam 2-3 ay çalışıp 2 yıllık gideceğim. Tyt çalışacağıma biraz daha ayt çalışsaydım olmuştu bu iş tam çalışma mevzusunu çözdüm. Lisede ders almamışm resmen. Mevzuyu yeni çözdüm zoruma giden o gençliğim ellermden kayıp gidiyormuş gibi hissediyorum. Her halukarda 4 yıllıga tamamlarsam 26 yaşında vs bitecek geç mi? Birsürü fiki dönüyor kafamda. Bazı öğrenciler ilk senesinde bi bölüm yazıyo okuldan haberi yok 4 yıl bityor bir nevi ona göre rahat bir işe giriyor çalışıyor. Biz niye böyle olduk darma dağınız ya. Arkadaşlarımdan üniversiteyi okumayan var çalışıp askere gidip gelince evlenecekler. Bu hayata hep klasik derdim ama adamlar bizden daha iyi yerde olacak gibi bilmiyorum. 20li yaşları hiç böyle hayal etmemiştim. Dgs daha yapılabilir geliyor bana biraz akıl verirseniz çok sevinirm
Merhaba, öncelikle şunu söylemek isterim hayat herkese eşit doğrultuda fırsatlar sunmuyor ve herkesin doğrusu bir nevi kendine o yüzden her ne yaparsanız yapın kendi istediğinizin peşinden gidin. Ben size yaşla alakalı şöyle bir hikaye anlatayım. 2 Yıllık okulda okurken sınıfta 30 ların üstünde belki 40 lı yaşlarda bir abla vardı. Bazen evde çocuk bekler bitirelim hocam diye ricada bulunurdu 🙂 yani okumanın gerçekten yaşı olmadığına bizzat şahit oldum. O yüzden mezuna bırakmak, tekrar okumak, istediğin şeyi yapmak gerçekten diğer şeylerden çok daha önemli.

Bahsettiğim gibi akademik kariyeri pek parlak biri değilim, mesela benim sınavıma ders çalışmak bi etki etmemişti. Çünkü ben ders çalışan birisi değildim istisnalar hariç insanın hep aynı doğrultuda gittiğine inanıyorum yani atıyorum 500 puan üzerinden 400 alıyorsan +-20 puan oynar diye düşünüyordum, sizin açınızdan böyle değilmiş, çalıştıkça bir şeyleri yükseltmeyi başarabilmişsiniz. Benim elimden tutup yol gösteren olmadı, öğretmenler hep daha akıllı öğrencilerin peşindeydi özel okul olduğundan. DGS gibi bir nimetin var olduğunu ve benim gibi başarısız öğrenciler için bir yöntem olduğundan kimse bahsetmedi. Bir sürü seçkin öğretmen arasından bana bu aklı öğretim görmemiş bir akrabam verdi.
Bende sizin gibi 1 sene mezuna bırakmıştım ama kendi isteğimle değil maksat aile mutlu olsun. Sonuç değişmedi yine 2 yıllık bölüme girdim, ancak 2 yıllık bölümde öyle bir sıyrıldım ve aradan çıktım ki 7. Sınıftan itibaren belge almayı kesen bir öğrenci olarak, bir dönem 4.0(alınabilecek en yüksek not), bir dönem 3.80 ve işin sonunda da 3.40 genel ortalamayla bölüm 3. sü olarak mezun oldum. 4 yıllık okula geçiş için girdiğim dikey geçiş sınavında Türkiye 13.000.si oldum.
Ancak 4 yıllık üniversitede işler bambaşka oldu, temelimin eksikliğini çok çektim. Lisenin devam niteliğinde olan bölümden bağımsız fizik, matematik, kimya gibi dersleri 4-5 kere tekrar tekrar aldım. Ancak işin sonunda bende sizin gibi bu işi nasıl yapabilirim diye düşündüm ve sınav harici projeler, ödevler, attendance dediğimiz devamlılık/devamsızlıktan puan alarak bunları da hallettim. Sonunda bu derslerden kurtulunca gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten, bölüm derslerinde nispeten başarılıydım.

Çevredeki insanların, akrabaların ne düşündüğünü hiç önemseme. Bizim insanımız o kadar garip ki sen ağzınla kuş da tutsan, en iyi üniversiteye bile girsen, çok başarılı bir iş hayatında olsa senin hakkında konuşmak isterlerse mutlaka bir eksik yanını bulurlar ve konuşurlar. Bu yolda senin en büyük destekçin ailendir, eğer onların seni okutabilme, veya ideallerinin peşinden gitmen konusunda saygıları varsa bu çok güzel bir şey o zaman kendine bir şans daha tanıyabilirsin.
Okumaya hazırlanırken çalışabilmekte bence büyük bir yetenek isteyen bir şey. Çoğu insan el bebek gül bebek büyürken bile çok kötü sıralamalar yapabiliyor, sen eğer hem çalışır hem güzel bir okul tutturursan ileride göğsünü gere gere başardım diyebilirsin. Bu çok kıymetli bir şey.

Yaş konusuna gelince, ben 4 yıllık üniversitemi okuduğumda bölüm derslerindeki arkadaşlarımla aramda 2, bölüm dışı bahsettiğim fizik matematik gibi derslerde ki çocuklarla 4-5 yaş falan fark vardı. E yeni arkadaşlıklara da pek açık olmayan birisi olarak bunun sıkıntısını yine bir nevi akademik anlamda yaşamıştım. Yaşıtlar birbirleriyle aynı kafada olunca kaynaşıp ödevleri, projeleri hep beraber yapabiliyorlardı. Ama bu senin için problem olmayabilir. 26 yaşında bitirmende hiç problem değil. Millet sorumluluktan, askerlikten kaçmak için okulda durdukça duruyor.

Sana bu yolda ne büyük tavsiyem kendini dinleyip, kararlarını kendin vermeni dilemek olur. Ben çevremde 3. senesinde mühendisliği bırakan, 4. 5. senesinde tıpı bırakan/bölüm değiştiren insanları duyunca şaşırıp, yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmişler nasıl bırakılır 1 sene daha sabretseler okul bitecek derdim. Başa gelince anlıyorsun, o yüzden baştan mutlu olacağın, zorluklarına katlanabileceğin bir bölümde yani kısacası senin kendi hayalindeki bölümde okuman her şeyden önemli.
Unutma hayatının 4-5 senesi üniversitede geçiyor buna istediğin kadar ekle, 7-8 senen bile okuyarak geçse. Mezun olduktan sonra ömrünün geri kalanında, takribi 40-50 yıl kadar rahat yaşayacaksın. 10 sene okul hayatın sürse geri kalan 50 yıl sefa sürerek geçireceksin, bence böyle düşününce gençliğin havaya uçup gitmiyor, yetişkinlik ve yaşlılık sürecine temel atıyor aslında.
Hem maddi olarak dipte değilsen üniversitede bir sürü imkanlar oluyor, arkadaşlarınla bol bol eğlencenin dibine vurabilirsin.

Son olarak, 2 yıl okumanı maalesef 2 sene olarak saymıyorlar, genelde okula göre değişmekle birlikte 11-15 ders arası sayarlar, ki bu da 15 den hesaplarsan en fazla 3 dönem yani 1.5 seneye tekabül ediyor (bunun olması için 2 yıllık bölümü okuduğun okulda 4 yıllık bölüme geçiş yapman gerekli, aksi taktirde 10-11 ders falan sayarlar yani 1 sene muaf olursun). DGS ise sadece Türkçe, Matematik yaparak bir bölüme girmeni sağlıyor, hemde normal üniversite sınavı için açılan kontenjandan bağımsız. Ben senin yerinde olsam yine söylüyorum maddi bir sıkıntın yoksa, 2 yıllık bir bölüme gir, ilk senesinde hem üniversite okurken hemde tekrar sınavlara çalış (zaten ilk senelerde dediğim gibi lisenin devamı niteliğinde basitçe matematik vs gibi şeyler görürsün). Eğer üniversitenin 1.senesi bittiğinde girdiğin sınavdan başarılı olmuşsan istediğin bölüme sıfırdan başlarsın, eğer başarısız olursan 1 senesi bitmiş 1 senesi kalmış okulunda devam ediyor olursun, öteki türlü böyle bir opsiyonun olmayacak.

Umarım sorularına cevap olabilmiştir en azından anlattıklarımdan aralardan bir şeyler seçip alırsın, aklına takılan bir şey olursa cevaplamaktan memnuniyet duyarım.
 
Merhaba, öncelikle şunu söylemek isterim hayat herkese eşit doğrultuda fırsatlar sunmuyor ve herkesin doğrusu bir nevi kendine o yüzden her ne yaparsanız yapın kendi istediğinizin peşinden gidin. Ben size yaşla alakalı şöyle bir hikaye anlatayım. 2 Yıllık okulda okurken sınıfta 30 ların üstünde belki 40 lı yaşlarda bir abla vardı. Bazen evde çocuk bekler bitirelim hocam diye ricada bulunurdu 🙂 yani okumanın gerçekten yaşı olmadığına bizzat şahit oldum. O yüzden mezuna bırakmak, tekrar okumak, istediğin şeyi yapmak gerçekten diğer şeylerden çok daha önemli.

Bahsettiğim gibi akademik kariyeri pek parlak biri değilim, mesela benim sınavıma ders çalışmak bi etki etmemişti. Çünkü ben ders çalışan birisi değildim istisnalar hariç insanın hep aynı doğrultuda gittiğine inanıyorum yani atıyorum 500 puan üzerinden 400 alıyorsan +-20 puan oynar diye düşünüyordum, sizin açınızdan böyle değilmiş, çalıştıkça bir şeyleri yükseltmeyi başarabilmişsiniz. Benim elimden tutup yol gösteren olmadı, öğretmenler hep daha akıllı öğrencilerin peşindeydi özel okul olduğundan. DGS gibi bir nimetin var olduğunu ve benim gibi başarısız öğrenciler için bir yöntem olduğundan kimse bahsetmedi. Bir sürü seçkin öğretmen arasından bana bu aklı öğretim görmemiş bir akrabam verdi.
Bende sizin gibi 1 sene mezuna bırakmıştım ama kendi isteğimle değil maksat aile mutlu olsun. Sonuç değişmedi yine 2 yıllık bölüme girdim, ancak 2 yıllık bölümde öyle bir sıyrıldım ve aradan çıktım ki 7. Sınıftan itibaren belge almayı kesen bir öğrenci olarak, bir dönem 4.0(alınabilecek en yüksek not), bir dönem 3.80 ve işin sonunda da 3.40 genel ortalamayla bölüm 3. sü olarak mezun oldum. 4 yıllık okula geçiş için girdiğim dikey geçiş sınavında Türkiye 13.000.si oldum.
Ancak 4 yıllık üniversitede işler bambaşka oldu, temelimin eksikliğini çok çektim. Lisenin devam niteliğinde olan bölümden bağımsız fizik, matematik, kimya gibi dersleri 4-5 kere tekrar tekrar aldım. Ancak işin sonunda bende sizin gibi bu işi nasıl yapabilirim diye düşündüm ve sınav harici projeler, ödevler, attendance dediğimiz devamlılık/devamsızlıktan puan alarak bunları da hallettim. Sonunda bu derslerden kurtulunca gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten, bölüm derslerinde nispeten başarılıydım.

Çevredeki insanların, akrabaların ne düşündüğünü hiç önemseme. Bizim insanımız o kadar garip ki sen ağzınla kuş da tutsan, en iyi üniversiteye bile girsen, çok başarılı bir iş hayatında olsa senin hakkında konuşmak isterlerse mutlaka bir eksik yanını bulurlar ve konuşurlar. Bu yolda senin en büyük destekçin ailendir, eğer onların seni okutabilme, veya ideallerinin peşinden gitmen konusunda saygıları varsa bu çok güzel bir şey o zaman kendine bir şans daha tanıyabilirsin.
Okumaya hazırlanırken çalışabilmekte bence büyük bir yetenek isteyen bir şey. Çoğu insan el bebek gül bebek büyürken bile çok kötü sıralamalar yapabiliyor, sen eğer hem çalışır hem güzel bir okul tutturursan ileride göğsünü gere gere başardım diyebilirsin. Bu çok kıymetli bir şey.

Yaş konusuna gelince, ben 4 yıllık üniversitemi okuduğumda bölüm derslerindeki arkadaşlarımla aramda 2, bölüm dışı bahsettiğim fizik matematik gibi derslerde ki çocuklarla 4-5 yaş falan fark vardı. E yeni arkadaşlıklara da pek açık olmayan birisi olarak bunun sıkıntısını yine bir nevi akademik anlamda yaşamıştım. Yaşıtlar birbirleriyle aynı kafada olunca kaynaşıp ödevleri, projeleri hep beraber yapabiliyorlardı. Ama bu senin için problem olmayabilir. 26 yaşında bitirmende hiç problem değil. Millet sorumluluktan, askerlikten kaçmak için okulda durdukça duruyor.

Sana bu yolda ne büyük tavsiyem kendini dinleyip, kararlarını kendin vermeni dilemek olur. Ben çevremde 3. senesinde mühendisliği bırakan, 4. 5. senesinde tıpı bırakan/bölüm değiştiren insanları duyunca şaşırıp, yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmişler nasıl bırakılır 1 sene daha sabretseler okul bitecek derdim. Başa gelince anlıyorsun, o yüzden baştan mutlu olacağın, zorluklarına katlanabileceğin bir bölümde yani kısacası senin kendi hayalindeki bölümde okuman her şeyden önemli.
Unutma hayatının 4-5 senesi üniversitede geçiyor buna istediğin kadar ekle, 7-8 senen bile okuyarak geçse. Mezun olduktan sonra ömrünün geri kalanında, takribi 40-50 yıl kadar rahat yaşayacaksın. 10 sene okul hayatın sürse geri kalan 50 yıl sefa sürerek geçireceksin, bence böyle düşününce gençliğin havaya uçup gitmiyor, yetişkinlik ve yaşlılık sürecine temel atıyor aslında.
Hem maddi olarak dipte değilsen üniversitede bir sürü imkanlar oluyor, arkadaşlarınla bol bol eğlencenin dibine vurabilirsin.

Son olarak, 2 yıl okumanı maalesef 2 sene olarak saymıyorlar, genelde okula göre değişmekle birlikte 11-15 ders arası sayarlar, ki bu da 15 den hesaplarsan en fazla 3 dönem yani 1.5 seneye tekabül ediyor (bunun olması için 2 yıllık bölümü okuduğun okulda 4 yıllık bölüme geçiş yapman gerekli, aksi taktirde 10-11 ders falan sayarlar yani 1 sene muaf olursun). DGS ise sadece Türkçe, Matematik yaparak bir bölüme girmeni sağlıyor, hemde normal üniversite sınavı için açılan kontenjandan bağımsız. Ben senin yerinde olsam yine söylüyorum maddi bir sıkıntın yoksa, 2 yıllık bir bölüme gir, ilk senesinde hem üniversite okurken hemde tekrar sınavlara çalış (zaten ilk senelerde dediğim gibi lisenin devamı niteliğinde basitçe matematik vs gibi şeyler görürsün). Eğer üniversitenin 1.senesi bittiğinde girdiğin sınavdan başarılı olmuşsan istediğin bölüme sıfırdan başlarsın, eğer başarısız olursan 1 senesi bitmiş 1 senesi kalmış okulunda devam ediyor olursun, öteki türlü böyle bir opsiyonun olmayacak.

Umarım sorularına cevap olabilmiştir en azından anlattıklarımdan aralardan bir şeyler seçip alırsın, aklına takılan bir şey olursa cevaplamaktan memnuniyet duyarım.
Ne kadar teşekkür etsem az bütün detaylar hakkında tek tek yazmışsınız.

Yaş konusunda evet 26-27 de bitirsem bile ömrümün geri kalanını belirleyecek. DGS ile kazanmış olsamda ailem her zaman arkamda bunu hissediyorum heleki iyi bir bölüm olursa okuturlar.

En büyük korkum dgs nin kalkması ama sanmıyorum 2 yıla kalkacağını. Kalkarsada ben bu yks ye birdaha girince nerde olursam olayım daha iyi yapacağıma adım gibi eminim, eksiklerimin farkındayım çünkü bende sizin gibiydim ders çalışmakla alakam yoktu. Fizik kimya biyolojiyide sevmiştim ama malesef eksik soru çözümünden dolayı istediğim gibi gitmedi. Anladığımı sanmışım.

İki yıllık gitsemde sizin gibi notlarımı yüksek tutacağımada eminim. DGS harici Almanya düşünüyordum ben lisans kazansaydım direkt oraya başvuracaktım ama iki yıllık bitirdikren sonrada lisans için başvurulabiliyor yani 2 tane şansım var.

Dediğiniz gibi kendi çizdiğimiz yoldan gitmemiz en doğrusu. Aslında hergün düşünüyorum tamam böyle yapıcam diyorum sabah içimde bir huzursuzluk anlatamam yani her genç yaşamıştır.

Planım şu 1 aya kadar işe giricem eğer rahat bir işte olursam ki sanmıyorum düşük ihtimal burada kalıp hazırlanıcam birdaha
Ama büyük ihtimal 2 yıllık tercih edip gidicem orada dediğiniz gibi hazırlanabilirm ama onu bilmiyorum obp 30a düşecek zaten yinede imkansız değil.

Onun yerine Almanca öğrenicem sanırım. 2 yıl bitincede Dgs ye giricem ve Almanyaya başvurucam. Zaten 2 yıllıktan birşey beklediğim yok. 30-35 yaşında kpss deneyen insanları görünce dediğiniz gibi benim 26 da üni bitirmem neden geç olsun. Türkiye burası hard modda oynuyoruz :)
Hiçbir şeyinde garantisi yok.

Geçen birisiyle konuştum aynı şeyleri anlattım okulu bırak git işe başla biryere okul hayatını bitir dedi yani.
Düşündüm ve bu kadar basit olmamalı yani okul okuyamayacak kadar salak biri değilim içimdeki çocuğu öldürmüş olurum. Ben savaşmaya devam edeceğim.

Bir diğer konuda bende yazılım alanında ilerlemek istiyorum ama siz 13k sıralama ile dgs de hangi mühendisliğe kabul aldınız geçen sene elektrik elektronik 8k civarı almış en son bilg müh 3k civarı. Ybs bana en yapılabilir geliyor 30k ya kadar yolu var ama en iyisi olmayı deniyicem. Yapay zekanın yazılımı bitirmesi konusuna ne diyorsunuz 6 yıla kadar ne olur acaba. Ama ben güzel okulda okuyanların hep üstte tutulacağını düşünüyorum. Yine mühendisleri yazılımcıları işte tutacaklar. İşsiz kalacaklar demeleri saçma geliyor bana.
 
Ne kadar teşekkür etsem az bütün detaylar hakkında tek tek yazmışsınız.

Yaş konusunda evet 26-27 de bitirsem bile ömrümün geri kalanını belirleyecek. DGS ile kazanmış olsamda ailem her zaman arkamda bunu hissediyorum heleki iyi bir bölüm olursa okuturlar.

En büyük korkum dgs nin kalkması ama sanmıyorum 2 yıla kalkacağını. Kalkarsada ben bu yks ye birdaha girince nerde olursam olayım daha iyi yapacağıma adım gibi eminim, eksiklerimin farkındayım çünkü bende sizin gibiydim ders çalışmakla alakam yoktu. Fizik kimya biyolojiyide sevmiştim ama malesef eksik soru çözümünden dolayı istediğim gibi gitmedi. Anladığımı sanmışım.

İki yıllık gitsemde sizin gibi notlarımı yüksek tutacağımada eminim. DGS harici Almanya düşünüyordum ben lisans kazansaydım direkt oraya başvuracaktım ama iki yıllık bitirdikren sonrada lisans için başvurulabiliyor yani 2 tane şansım var.

Dediğiniz gibi kendi çizdiğimiz yoldan gitmemiz en doğrusu. Aslında hergün düşünüyorum tamam böyle yapıcam diyorum sabah içimde bir huzursuzluk anlatamam yani her genç yaşamıştır.

Planım şu 1 aya kadar işe giricem eğer rahat bir işte olursam ki sanmıyorum düşük ihtimal burada kalıp hazırlanıcam birdaha
Ama büyük ihtimal 2 yıllık tercih edip gidicem orada dediğiniz gibi hazırlanabilirm ama onu bilmiyorum obp 30a düşecek zaten yinede imkansız değil.

Onun yerine Almanca öğrenicem sanırım. 2 yıl bitincede Dgs ye giricem ve Almanyaya başvurucam. Zaten 2 yıllıktan birşey beklediğim yok. 30-35 yaşında kpss deneyen insanları görünce dediğiniz gibi benim 26 da üni bitirmem neden geç olsun. Türkiye burası hard modda oynuyoruz :)
Hiçbir şeyinde garantisi yok.

Geçen birisiyle konuştum aynı şeyleri anlattım okulu bırak git işe başla biryere okul hayatını bitir dedi yani.
Düşündüm ve bu kadar basit olmamalı yani okul okuyamayacak kadar salak biri değilim içimdeki çocuğu öldürmüş olurum. Ben savaşmaya devam edeceğim.

Bir diğer konuda bende yazılım alanında ilerlemek istiyorum ama siz 13k sıralama ile dgs de hangi mühendisliğe kabul aldınız geçen sene elektrik elektronik 8k civarı almış en son bilg müh 3k civarı. Ybs bana en yapılabilir geliyor 30k ya kadar yolu var ama en iyisi olmayı deniyicem. Yapay zekanın yazılımı bitirmesi konusuna ne diyorsunuz 6 yıla kadar ne olur acaba. Ama ben güzel okulda okuyanların hep üstte tutulacağını düşünüyorum. Yine mühendisleri yazılımcıları işte tutacaklar. İşsiz kalacaklar demeleri saçma geliyor bana.
Rica ederim, evet söylediğiniz gibi biz hard moddayız o yüzden çabalamak gerekiyor.
Son satıra kadar yazdıklarınızda başarılar umarım hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Son satırdan sonra işin birazcık daha sektörel kısmını merak ediyorsunuz birazcık da bununla alakalı bir açıklama yapayım.
Ben hayalinizdeki gibi yazılım mühendisliğine girmiştim. Özel bir okuldu, 2 yıllıkta yaptığım ortalamalardan sonra %50 sınavdan + %25 başarımdan dolayı burs veren bir okul vardı, ancak ben %25 burslu lise arkadaşlarımın olduğu bir okulu tercih etmiştim (malum nickteki durum) ancak puanım eğer kontenjan açsalardı %75 bursa yetiyordu ama dediğim gibi normal üniversite sınavı gibi her bursa fazla kontenjan açmıyorlar.
Yapay zeka kısmı enterasan, bir kaç mesaj yukarıda bahsettiğim üniversitenin ufuk açması ve çevre edindirmesi olayında ki. Zamanında hocam olan biriyle geçenlerde görüştüm biraz sektörel sohbet ettik. Bu yapay zeka konusunu konuştuk. Tıpkı sizin söylediğiniz gibi hepimiz yapay zekanın bazı alt kademe başarıdaki insanları eleyeceğini düşünüyoruz hepimiz. Yani kendini geliştiremeyenler maalesef bu şartlarda elenecek. Ancak bu sadece bizim sektöre özgü değil her alanda bu böyle kendini geliştiremeyen, yeni teknolojiye/trende adapte olamayan bütün meslekler erimeye mahkum. Bir şirket düşünün 60 bin lira maaşla 5 yazılımcı çalıştırsa aylık maliyeti (sigorta falan katmıyorum) 300 bin lira. Bunun yerine yapay zeka kullanmasını bilen 2 kişi çalıştırsa ve bunlara 100 bin lira verse, maliyet 200 bine düşüyor ve yine 5 kişinin yaptığı işi yapabiliyorlar. Ama yine bir şeyleri bizim yönlendirmemiz mümkün değil, büyük büyük firmalar (küresel/dıj güçler yeenim!) bir şeyler çıkarıyorlar ve insanları bu trendlere yöneltiyorlar.
Biz eğer başarılı olmak ve silinip gitmemek istiyorsak, ne çıkarsa çıksın bunları öğrenip alanımızda uygulamalıyız, yapay zeka şu an revaçta ama tren kaçtı bu işe başından girip yerimizi almak gerekirdi. Siz okula girip bitirene kadarda yeni yeni bir sürü şey çıkabilir, sizin bu gelişmelere açık olmanız gerekir. Bahsettiğim akademisyen sektörde 20+ yıl geçirmiş 40+ yaşlarında güzel üniversitelerden mezun yurt içi / yurt dışı eğitim görmüş birisi. Tuzu kuru belki çalışmayı bıraksa ömrünün sonuna kadar kendini ve ailesini idare eder, ancak halen daha sabahlara kadar yeni yeni makaleler okuyup, sektör trendlerine hakim olmaya çalışıyor. Yani kimse rahat değil maalesef.

Okulu bırak bir işe gir diyenler aslında tamamen haksız değil, ama bu kumar oynanır mı bu sizin görüşünüzle alakalı. Okul herkesin sandığı gibi fırsat kapısı açmıyor, size fırsat kapısı açma imkanı tanıyor. Bu okumadan da yapılabilecek bir şey. Zamanında dsg mekatronik kart arızaları revaçtayken işini bırakıp bunun tamirine kendini adayan bir tanıdık şimdi köşeyi dönmüş durumda. Şimdi bu hikayeden yola çıkarsak okuyupta kazanılamayacak paraları kazanma durumu da mevcut ama dediğim gibi alınacak bir risk mi ? Ben her zaman insanın kolunda altın bileziği yani diploması olması gerektiğine inanıyorum, ha sonrasında illa bu işi yapmak zorunda değilsiniz. Bende yazılımcıyım ama yazılım işi değil arabalarla alakalı uğraş veriyorum. Mesela elektrikli arabalar, dünyada biraz eski ama bizim ülkemizde yeni yeni alevleniyor. Elektrikli araçlar veya şarj sistemleriyle alakalı bir iş yapıp buradan yürümeme şansı yok gibi bir şey.
Velhasıl kelam, kendini geliştirmek + yeniliğe açık olmak, pes etmemek anahtar kelimeler.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı