ekmeğin altındaki etiket
Kilopat
Bizim memlekette doğuda. Türkmen ve Kürt köyleri var. Biz Türkmen köylerinin bi' tanesinde yaşıyoruz. Dedemin babası çok çevik ve kalıplı bir adamdı. Vücudunda yağ tabakası yok denecek kadar azdı. Ziyarete gittiğimizde, sabah saat 5.30'da sabah namazına yakın kalkar, yatsı namazından sonra yatardı. Sabah namazından sonra bostana iner, öğleye kadar çalışır, akşama kadar da hayvanlarla ilgilenirdi. Akşam sofraya oturduğumuzda dağ gibi bir pirinç pilavını ve neredeyse 3 tas inek eti yediğini hatırlardım. Ama gayet sağlıklı ve çevik bir adamdı. Sarıldığım zaman hiç yağ tabakasına rastlamamıştım.Özellikle doğu bölgelerinde, akşam yemeği için ufak bir kuzu yedikten sonra sırf tatlı niyetine yenilen 30 kase Zerde'yi çok duydum. Bir kişi sürekli içeceğini hazırda tutar, biri terini siler, biri biten cacığı yeniler, bazı ağaların yaşamı böyleymiş. Şehir efsanesi değil bunlar, ciddi manada insan ötesi yemek yiyenler var. Onların yedikleriyle bir köy doyar mı? Kesinlikle doyar. 30 tane etli ekmeği ben yiyemem ama o adamlar 30'unu lahmacuna sarıp öyle yer.