Bir kalıba girmek bizleri ne şekilde etkiler?

Bulunduğumuz hal, aldığımız bilgi, yaşadığımız tecrübe ve yetiştirildiğimiz kültür, bizi biz yapan şeylerdir.

Hayatımız boyunca yaşadığımız olumlu ya da olumsuz olan şeyler gerek kader, gerek tercih olarak farklı türlerle karşımıza çıkar. Yaşadığımız onca rahatlıklar, sıkıntısız dönemler ve problemsiz anlar, belki de bir başkasının hayalinde olan şeylerdir.

İşte empatinin önemi burada ortaya çıkıyor ve yaşamadığınız şeyi küçük bir duyarlılıkla yaşayarak karar vermemizi sağlıyor ve hareketlerimizi bile etkiliyordur.

Zaman itibarıyla artık söylenecek bir söz kalmadı. Söylenenler söylendi ve konuşulacak her şey konuşuldu.

Fakat yapılacak onlarca şey var. Onlarca şeyi yapmak için hedeflerinde adım adım ilerleyenler, fikir ve istişarelerden çok onları gerçekleştirenler gibi olmak isterler.

Bu hedefler bazen iş kariyeri olabilir, bazen evlilik olabilir, bazen hobi olabilir, bazen alışkanlık kazanmak, bazen oyunda başarılı olmak ve bazen de kişisel yönde ilerlemek olabilir.

Tiyatrolardan, filmlerden dizilerden ve belgesellerden etkilenerek onlar gibi olmak istediğiniz aktörler, yapımcılar, yönetmenler ve oyuncular olabilir. Bu oyunculuk muhabbeti, Professional anlamda kendisini ilerletmeye devam eden ve oyun oynayarak kazanç sağlamaya çalışanlar da olabilir.

Fakat benzemek istediğiniz kişi gibi davranmak ve onun yaptıklarını yapmaya çalışmak, sizin kişisel kimliğinizi yok eder ve sizi tanınamaz hale getirir. Kimliğinizi yok ettiği gibi kendi düşüncelerinizi ifade etmekte zorlanırsınız.

Oyunlarda başarısız olabilirsin. Daha iyileri izleyince onun gibi oynamak için onun yaptığının tümünü kendine uyarlayarak yapmaya çalışırsan tamamen başarısız olursun. Fakat taktik öğrenirsen o zaman başarılı olabilirsin.

Bir şey de devamlılık olmasını istiyorsan birisine benzemek için değil, kendi içinden gelmesi lazım. "Kitap kurdu olmak istiyorum" diyerek kitapları açarsan açtığın gibi kapatırsın. Çünkü içinden gelmesi ve bir şeylerin farkında olman lazım. "Şunun gibi kaslı olacağım" dersen, tüm pazartesi günleri senin sadece başlangıç günün olur. Cehaletinin farkında olmayan insan, kitap okuma gereği duymaz. Halbuki kitap kurdu olan kişi, bilgiye âşıktır.

Spor yapmak isteyen kişi, birisine benzemek için değil, bir şeylerin farkında olduğu için yapmalıdır.

Kitap okumak ve spor yapmak gibi aktivitelerin devamlılığı, bir şeylerin farkında olmakla kazanılan şeyler olduğunu düşünüyorum.

Kitap okuyanları seversin ama bilgiye aşık olmadığın müddetçe şu yazılanları bile okuyamazsın.

Herkesin farklı stratejisi var ve hiçbir şekilde özentilik kalıbıyla sınırlandırılamaz.

O yüzden bir şeye başlarken "bunu niye yapıyorum?" diyerek başlaması, onun hedefine ulaşmasına göre değişkenlik gösterecektir. Eğer ki birine benzemekse hedefine hiçbir zaman ulaşamayacaktır.
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Geri
Yukarı