Aslan Mert
Centipat
- Katılım
- 14 Temmuz 2023
- Mesajlar
- 1.441
- Çözümler
- 12
Öncelikle herhangi bir hukuk mesleğinde çalışmıyorum, bilgilerim sadece teoriktir. Konum hukuki danışmanlık değildir, böyle bir yetkinliğe de sahip değilim. Her uyuşmazlık/dava kendisine özgüdür ve en küçük ayrıntı bile birçok şeyi değiştirme özelliğine sahiptir. Hukuki işlerinizi mağduriyet yaşamamanız adına bir avukat aracılığı ile gidermeniz önemli rica olunur. Konum sadece hukuk okuryazarlığı artırmak ve bir sohbetten ibarettir
Huzurda yani doğrudan kişiye (5237 sayılı tck m.125/1 - ilk kısım) karşı hakaretin suç olduğunu zaten biliyorsunuzdur ancak kişinin gıyabında yani arkasından hakarette ilginç bir husus var o da tck m125/1 - ikinci kısım ve tck m. 130, kişinin hatırasına hakarette bahsi geçen "ihtilat" hususu.
“İhtilat”; karışıp görüşme, bir araya gelme manalarını taşır. Buna göre gıyapta hakaret veya kişinin hatırasına hakaret suçunun oluşması için, failin mağdur hakkında yaptığı hakareti –kendisi dışında- en az üç kişinin duyması gereklidir. Bunun aynı anda gerçekleşmesi de şart değildir. Failden farklı farklı zamanlarda duymuş olmaları durumunda da ihtilat unsuru gerçekleşmiş sayılır. Bu ihtilatın söz, yazı yahut ileti ile gerçekleşmiş olması bakımından da herhangi bir farklılık bulunmaz.
Örnek vermek gerekirse bay A, bayan b ve bay C ile sohbetinde bay X'e hakaret edebilir.
Peki bu örneğimizde bayan B, bay X'e gidip bay A'nın kendisiyle olan sohbetinde ona hakaret edildiğini söylerse bay X şikayetçi olabilir mi? Cevabın hayır olduğunu düşünüyorum.
Aynı örnekte tesadüf eseri, aslında onun bilgisi olması beklenmezken (veya öyle bir ortama kötü niyet ile imkan tanınmamışken) mesela orada olaması beklenmezken oradan geçen ve gıyabında hakarete uğrayan bay X şikayetçi olabilir mi? Benim bildiğim hayır, şikayetçi olamaz.
Olayları biraz ilginçleştirelim ve örneğimizi
Bay A, bayan b ile sohbetinde bayan B'nin bir yakını bay Y'ye hakaret etse bay y kendisine hakaret edildiği iddiasi ile veya bayan b kendisinin huzurunda onu incitmek/ üzmek/ sinirlendirmek amacı ile bay A'nın kendisinin akrabasına hakaret ettiği iddiasında bulunabilir mi? Bay a ihtilat unsurunu ileri sürebilir mi?
Böyle bir olayda gıyabında hakarete uğrayan bay Y'nin şikayette bulunma hakkı olduğunu düşünmüyorum.
Bayan b için ise tck M216'da hakaret suçunda mağdurun belirlenmesi/ matufiyet unsurundan bahsedilirken hem içtihatta hem doktirinde "mağdurun ismi/ sözünü yönelttiği kişi" gibi sözlerle hakarete uğrayan/mağdur kişinin; hakarette ismi geçen veya ismen anılmasa bile konuşmamın genelince hakarete uğradığı anlaşılan kişi mağdurdur, o kişinin yakını hakaret suçunun mağduru değildir gibi bir anlam olsa da bay a buradaki fiilinde bayan B'ye zarar verme niyetinde olduğundan medeni kanun m.2/1 doğrultusunda "hakkın kötüye kullanılması" söz konusu olabilir.
Peki gıyabında hakaret bir iş ortamında oluyorsa neler olur? Ayrıntısını fazla bilmiyorum ancak aklıma direk "4857 sayılı iş Kanunu'nun 25/II-(d) bendi uyarınca, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır" hususu geliyor.
Hatta bu öyle güçlü bir madde ki huzursuzluğu yaratan, işverenin yakınına hakaret eden işçinin kendisi değil bir yakınıysa bile "iş yerinde olumsuzluğa yol açtığından" iş sözleşmesi geçerli fesih edilebiliyor.
Dolayısıyla belki hakaret suçu olmaz ancak bedeli yine de çok ağır olabilir.
Kaynaklar;
Huzurda yani doğrudan kişiye (5237 sayılı tck m.125/1 - ilk kısım) karşı hakaretin suç olduğunu zaten biliyorsunuzdur ancak kişinin gıyabında yani arkasından hakarette ilginç bir husus var o da tck m125/1 - ikinci kısım ve tck m. 130, kişinin hatırasına hakarette bahsi geçen "ihtilat" hususu.
“İhtilat”; karışıp görüşme, bir araya gelme manalarını taşır. Buna göre gıyapta hakaret veya kişinin hatırasına hakaret suçunun oluşması için, failin mağdur hakkında yaptığı hakareti –kendisi dışında- en az üç kişinin duyması gereklidir. Bunun aynı anda gerçekleşmesi de şart değildir. Failden farklı farklı zamanlarda duymuş olmaları durumunda da ihtilat unsuru gerçekleşmiş sayılır. Bu ihtilatın söz, yazı yahut ileti ile gerçekleşmiş olması bakımından da herhangi bir farklılık bulunmaz.
Örnek vermek gerekirse bay A, bayan b ve bay C ile sohbetinde bay X'e hakaret edebilir.
Peki bu örneğimizde bayan B, bay X'e gidip bay A'nın kendisiyle olan sohbetinde ona hakaret edildiğini söylerse bay X şikayetçi olabilir mi? Cevabın hayır olduğunu düşünüyorum.
Aynı örnekte tesadüf eseri, aslında onun bilgisi olması beklenmezken (veya öyle bir ortama kötü niyet ile imkan tanınmamışken) mesela orada olaması beklenmezken oradan geçen ve gıyabında hakarete uğrayan bay X şikayetçi olabilir mi? Benim bildiğim hayır, şikayetçi olamaz.
Olayları biraz ilginçleştirelim ve örneğimizi
Bay A, bayan b ile sohbetinde bayan B'nin bir yakını bay Y'ye hakaret etse bay y kendisine hakaret edildiği iddiasi ile veya bayan b kendisinin huzurunda onu incitmek/ üzmek/ sinirlendirmek amacı ile bay A'nın kendisinin akrabasına hakaret ettiği iddiasında bulunabilir mi? Bay a ihtilat unsurunu ileri sürebilir mi?
Böyle bir olayda gıyabında hakarete uğrayan bay Y'nin şikayette bulunma hakkı olduğunu düşünmüyorum.
Bayan b için ise tck M216'da hakaret suçunda mağdurun belirlenmesi/ matufiyet unsurundan bahsedilirken hem içtihatta hem doktirinde "mağdurun ismi/ sözünü yönelttiği kişi" gibi sözlerle hakarete uğrayan/mağdur kişinin; hakarette ismi geçen veya ismen anılmasa bile konuşmamın genelince hakarete uğradığı anlaşılan kişi mağdurdur, o kişinin yakını hakaret suçunun mağduru değildir gibi bir anlam olsa da bay a buradaki fiilinde bayan B'ye zarar verme niyetinde olduğundan medeni kanun m.2/1 doğrultusunda "hakkın kötüye kullanılması" söz konusu olabilir.
Peki gıyabında hakaret bir iş ortamında oluyorsa neler olur? Ayrıntısını fazla bilmiyorum ancak aklıma direk "4857 sayılı iş Kanunu'nun 25/II-(d) bendi uyarınca, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır" hususu geliyor.
Hatta bu öyle güçlü bir madde ki huzursuzluğu yaratan, işverenin yakınına hakaret eden işçinin kendisi değil bir yakınıysa bile "iş yerinde olumsuzluğa yol açtığından" iş sözleşmesi geçerli fesih edilebiliyor.
Dolayısıyla belki hakaret suçu olmaz ancak bedeli yine de çok ağır olabilir.
Kaynaklar;
Hakaret Suçu, Cezası ve Nitelikli Halleri
Ankara Ceza Avukatı Or Hukuk ve Danışmanlık Hakaret suçu, 5237 sayılı TCK’nın “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı bölümü altında düzenlenmiştir.
or.av.tr
Hakaret Suçunda “Matufiyet” Şartı ve Mağdurun Belirlenmesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125 ila 131. maddelerinde hakaret suçu düzenlenmiştir. TCK’da suç tiplerine özel hükümler kısmında bir hüküm halinde yer verilirken, hakaret suçunda farklı olarak suç 125. maddede tanımlanmış, devamı maddelerinde ise hakaret suçu ile ilgili değerlendirilmesi...
sen.av.tr
Son düzenleme: