Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar en büyük Cumhuriyet ve Atatürk düşmanıdır

Atatürk: "Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. "

Türk milleti: Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar en büyük Cumhuriyet ve Atatürk düşmanıdır"
 
Kolay olduğunu savunmadım. Elin taşın altına koyulup bir yerden bu projelere başlanması şart. Bizim gücümüz ne ki diyerek her projeyi es geçmek dışa bağımlılığı artırır. Üstelik gündem bu değilken bu adamlar yüzünden gündem buna döndü. Bırakın da para ot çekenlere altın musluk alanlara değil böyle projelere gitsin... Bilmem anlatabildim mi 😉
Altın musluk ot çekenler felan da sizin savunduğunuz projeyi yapan tarafta ama sen bilirsin.
Gündemi gündem yapan kişiler Amiral 103 tane Amiral.
Bir gece canları sıkılıp hadi Kanal İstanbul ve Montrö hakkında bildiri yapalım dememişlerdir değil mi?
 
Geçtiğimiz hafta Katar'ın dışişleri bakanı geldi. Mevkidaşı ile görüşmek yerine direkt olarak Cumhurbaşkanı ile Çengelköy'deki köşkte özel olarak 2 saat görüşme yapıldı. Sanırım artık hediye verilen uçağın, yapılan swap'ların, alınan arsaların karşılığını istiyorlar. Kanalın ne İstanbul'a ne de Türkiye'mize faydası yok. Bir avuç insanı ve yabancı yatırımcıyı mutlu etmek için kendi milletine dil uzatıyor.

cumhurbaskani-erdogan-katar-konuk-aa-1547799_2.jpg
 
Atatürk: "Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. "

Türk milleti: Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar en büyük Cumhuriyet ve Atatürk düşmanıdır"
O konu hakkında yine bir konu açıldı. Atatürk cidden bunlar için söylemiş olamaz. Alakası olmayan şeyler dönüyor cidden.
 
Bazı arkadaşlar Kanal İstanbul ile kazanç sağlanacağını ileri sürmüşler ama madde açıktır:

"Montrö Türk Boğazlar Sözleşmesi'ne göre Boğazlardan geçiş yapan savaş gemilerinden ücret alınmıyor. Ancak, ticaret gemileri, Türk Boğazlarından herhangi bir limana uğramaksızın geçiş yapsa bile ücret ödüyor. Kılavuzluk ve römorkör hizmetleri ile sağlık denetimi de ücrete tabi."

Eğer bu Kanal İstanbul, maddi açıdan kendisini amorti edecekse geçiş fiyatının belirli bir seviyede olması gerekir. Mevcut proje YİD (Yap-İşlet-Devret) modeliyle yapılacağı için yine bir geçiş garantisi söz konusu olacak ve karşılanmama durumunda yakın dönemde yapılan Zafer Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve Şehir Hastaneleri'nde de olduğu gibi oluşan fark devletten yani yurttaşlardan ödenecektir. Kaldı ki Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya, Ukrayna dışında sayısal olarak fazla kıyısı bulunmayan ülkeleri kapsayacak bu kanalın ne denli bir kazanç getireceğini de hep birlikte göreceğiz.

Bu ülkenin: Var olan topraklarını yenilikçi tarım teknikleriyle, eğitimini uzun soluklu projelerle, teknolojisini ödenek sağlayarak ve Ar-Ge destekleyici hareketlerle beslemek yerine İstanbul'a daha fazla yük bindirmenin bir manası olmadığını düşünüyorum. Kore Savaşı'nda bulunduğumuz coğrafyadan Samsung, Hyundai, LG gibi firmalar çıkmışsa "her yapılan işe destek vererek" değil. Eleştiriye açık ve toplumcu bir bakış açısıyla kazanılmıştır. Diğer yanda Kuzey Kore'nin nasıl yöneltildiği de ortadadır. "İsteseniz de istemesiniz de: Kanal İstanbul yapılacak!" söyleminde bir çoğulculuk varsa ve bu çoğulculuğu ülkenin sadece bazı insanları görebiliyorsa bir tuhaflık vardır.
 
Bazı arkadaşlar Kanal İstanbul ile kazanç sağlanacağını ileri sürmüşler ama madde açıktır:

"Montrö Türk Boğazlar Sözleşmesi'ne göre Boğazlardan geçiş yapan savaş gemilerinden ücret alınmıyor. Ancak, ticaret gemileri, Türk Boğazlarından herhangi bir limana uğramaksızın geçiş yapsa bile ücret ödüyor. Kılavuzluk ve römorkör hizmetleri ile sağlık denetimi de ücrete tabi."

Eğer bu Kanal İstanbul, maddi açıdan kendisini amorti edecekse geçiş fiyatının belirli bir seviyede olması gerekir. Mevcut proje YİD (Yap-İşlet-Devret) modeliyle yapılacağı için yine bir geçiş garantisi söz konusu olacak ve karşılanmama durumunda yakın dönemde yapılan Zafer Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve Şehir Hastaneleri'nde de olduğu gibi oluşan fark devletten yani yurttaşlardan ödenecektir. Kaldı ki Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya, Ukrayna dışında sayısal olarak fazla kıyısı bulunmayan ülkeleri kapsayacak bu kanalın ne denli bir kazanç getireceğini de hep birlikte göreceğiz.

Bu ülkenin: Var olan topraklarını yenilikçi tarım teknikleri, eğitimini uzun soluklu projelerle, teknolojisini ödenek sağlayarak ve AR-GE destekleyici hareketlerle desteklemek yerine İstanbul'a daha fazla yük bindirmenin bir manası olmadığını düşünüyorum. Kore Savaşı'nda bulunduğumuz coğrafyadan Samsung, Hyundai, LG gibi firmalar çıkmışsa "her yapılan işe destek vererek" değil. Eleştiriye açık ve toplumcu bir bakış açısıyla kazanılacaktır. Diğer yanda Kuzey Kore'nin nasıl yöneltildiği de ortadadır. "İsteseniz de istemesiniz de: Kanal İstanbul yapılacak!" söyleminde bir çoğulculuk varsa ve çoğulculuğu ülkenin sadece bazı insanları görebiliyorsa bir tuhaflık vardır.
Arkadaşların ülkeye katkı yapma anlayışı ekonomik vb. şudur; AVM-Kanal-Yol-Otoban-Havaalanı.
 
Bazı arkadaşlar Kanal İstanbul ile kazanç sağlanacağını ileri sürmüşler ama madde açıktır:

"Montrö Türk Boğazlar Sözleşmesi'ne göre Boğazlardan geçiş yapan savaş gemilerinden ücret alınmıyor. Ancak, ticaret gemileri, Türk Boğazlarından herhangi bir limana uğramaksızın geçiş yapsa bile ücret ödüyor. Kılavuzluk ve römorkör hizmetleri ile sağlık denetimi de ücrete tabi."

Eğer bu Kanal İstanbul, maddi açıdan kendisini amorti edecekse geçiş fiyatının belirli bir seviyede olması gerekir. Mevcut proje YİD (Yap-İşlet-Devret) modeliyle yapılacağı için yine bir geçiş garantisi söz konusu olacak ve karşılanmama durumunda yakın dönemde yapılan Zafer Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve Şehir Hastaneleri'nde de olduğu gibi oluşan fark devletten yani yurttaşlardan ödenecektir. Kaldı ki Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya, Ukrayna dışında sayısal olarak fazla kıyısı bulunmayan ülkeleri kapsayacak bu kanalın ne denli bir kazanç getireceğini de hep birlikte göreceğiz.

Bu ülkenin: Var olan topraklarını yenilikçi tarım teknikleri, eğitimini uzun soluklu projelerle, teknolojisini ödenek sağlayarak ve AR-GE destekleyici hareketlerle desteklemek yerine İstanbul'a daha fazla yük bindirmenin bir manası olmadığını düşünüyorum. Kore Savaşı'nda bulunduğumuz coğrafyadan Samsung, Hyundai, LG gibi firmalar çıkmışsa "her yapılan işe destek vererek" değil. Eleştiriye açık ve toplumcu bir bakış açısıyla kazanılacaktır. Diğer yanda Kuzey Kore'nin nasıl yöneltildiği de ortadadır. "İsteseniz de istemesiniz de: Kanal İstanbul yapılacak!" söyleminde bir çoğulculuk varsa ve çoğulculuğu ülkenin sadece bazı insanları görebiliyorsa bir tuhaflık vardır.
Tam anlamıyorum bana gereksiz geliyor. İnsanlara sormadan anayasa bile değişiyor haklısınız.
 
Bazı arkadaşlar Kanal İstanbul ile kazanç sağlanacağını ileri sürmüşler ama madde açıktır:

"Montrö Türk Boğazlar Sözleşmesi'ne göre Boğazlardan geçiş yapan savaş gemilerinden ücret alınmıyor. Ancak, ticaret gemileri, Türk Boğazlarından herhangi bir limana uğramaksızın geçiş yapsa bile ücret ödüyor. Kılavuzluk ve römorkör hizmetleri ile sağlık denetimi de ücrete tabi."

Eğer bu Kanal İstanbul, maddi açıdan kendisini amorti edecekse geçiş fiyatının belirli bir seviyede olması gerekir. Mevcut proje YİD (Yap-İşlet-Devret) modeliyle yapılacağı için yine bir geçiş garantisi söz konusu olacak ve karşılanmama durumunda yakın dönemde yapılan Zafer Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve Şehir Hastaneleri'nde de olduğu gibi oluşan fark devletten yani yurttaşlardan ödenecektir. Kaldı ki Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya, Ukrayna dışında sayısal olarak fazla kıyısı bulunmayan ülkeleri kapsayacak bu kanalın ne denli bir kazanç getireceğini de hep birlikte göreceğiz.

Bu ülkenin: Var olan topraklarını yenilikçi tarım teknikleri, eğitimini uzun soluklu projelerle, teknolojisini ödenek sağlayarak ve AR-GE destekleyici hareketlerle desteklemek yerine İstanbul'a daha fazla yük bindirmenin bir manası olmadığını düşünüyorum. Kore Savaşı'nda bulunduğumuz coğrafyadan Samsung, Hyundai, LG gibi firmalar çıkmışsa "her yapılan işe destek vererek" değil. Eleştiriye açık ve toplumcu bir bakış açısıyla kazanılacaktır. Diğer yanda Kuzey Kore'nin nasıl yöneltildiği de ortadadır. "İsteseniz de istemesiniz de: Kanal İstanbul yapılacak!" söyleminde bir çoğulculuk varsa ve çoğulculuğu ülkenin sadece bazı insanları görebiliyorsa bir tuhaflık vardır.
A-Ama Katarlı kardeşlerimiz yalı keyfi yapmasın mı?
Ne bencilsiniz(!)
 

Yeni konular

Geri
Yukarı