Dark Souls'u sevmeyenler niçin sevmiyor?

Yorumun için teşekkürler Elden Ring'i geçen hafta paylaşımlı hesap ile satın aldım beğenirsem kendi Steam hesabımda satın alıp Online modunu da aktif bir şekilde kullanabilmek istedim oyunu indirdim girdim karakterimi oluşturdum ve o kapıdan çıktığım andan itibaren ne yapmam gerektiğini bilemedim, aslında derdim zorlukta değil ama nasıl gelişçeğimi pek kavrayamadım ve 1 saatin ardından çıkış yaptım oyundan hala bilgisayarımda yüklü duruyor fakat ikinci kez girmedim henüz. Belki bir rehber bulmak izlemek ya da tecrübeli birinden yardım almak yardımcı olacaktır çünkü Souls ya da benzeri oyun daha önce hiç oynamadım olaya komple uzağım. Bu akşam tekrar şans vermeyi düşünüyorum
O konuda da şunu söyleyebilirim, aslında oyunun zorluğuna biraz adapte olduktan sonra nereye gitmen, nereye gitmemen gerektiğini kolayca kavrayabiliyorsun. Çünkü hangi bossları rahatlıkla kesebileceğin, hangilerini kesemeyeceğin çok rahat belli oluyor. Onlara yaptığın ilk saldırıdan bile anlarsın bunu. Örneğin açık dünyaya ilk çıktığında karşındaki altın zırhlı atlı boss kardeşimiz Tree Sentinel. O kapışmaman için dizayn edilmiş bir boss, oyun; oyuna başlar başlamaz onunla savaşmanı istemiyor aslında.

Git keşif yap, biraz kasıl öyle gel istiyor ama bunu kendisi söylemiyor, senin anlamanı bekliyor. O atlı bossun yanından ilerleyip başka ufak madenlere, mağaralara girersen oyun senin için çok daha kabul edilebilir bir zorluk sunacak, bu da senin gelişmeni sağlayacak. Oyun ana objektifler için, yani oyunu bitirmen için gereken yerleri grace noktaları aracılığıyla sana gösteriyor ama keşfedilebilir alanları kendin keşfetmeni istiyor. Bunun hazzı da çok başka, haritayı didik didik edip bir mekan keşfedip bu mekanın sonucunda da güzel bir ödülle ödüllendirilmek, karakterini geliştirmek sana yine başarı hissi veriyor. Çünkü o mekanı sen keşfettin, oyun sana orada olduğunu söylemedi onu sen başardın.
 
O konuda da şunu söyleyebilirim, aslında oyunun zorluğuna biraz adapte olduktan sonra nereye gitmen, nereye gitmemen gerektiğini kolayca kavrayabiliyorsun. Çünkü hangi bossları rahatlıkla kesebileceğin, hangilerini kesemeyeceğin çok rahat belli oluyor. Onlara yaptığın ilk saldırıdan bile anlarsın bunu. Örneğin açık dünyaya ilk çıktığında karşındaki altın zırhlı atlı boss kardeşimiz Tree Sentinel. O kapışmaman için dizayn edilmiş bir boss, oyun; oyuna başlar başlamaz onunla savaşmanı istemiyor aslında.

Git keşif yap, biraz kasıl öyle gel istiyor ama bunu kendisi söylemiyor, senin anlamanı bekliyor. O atlı bossun yanından ilerleyip başka ufak madenlere, mağaralara girersen oyun senin için çok daha kabul edilebilir bir zorluk sunacak, bu da senin gelişmeni sağlayacak. Oyun ana objektifler için, yani oyunu bitirmen için gereken yerleri grace noktaları aracılığıyla sana gösteriyor ama keşfedilebilir alanları kendin keşfetmeni istiyor. Bunun hazzı da çok başka, haritayı didik didik edip bir mekan keşfedip bu mekanın sonucunda da güzel bir ödülle ödüllendirilmek, karakterini geliştirmek sana yine başarı hissi veriyor. Çünkü o mekanı sen keşfettin, oyun sana orada olduğunu söylemedi onu sen başardın.
Peki ilk kez bu tarz oyunlara adım atacak biri için hangi sınıf nasıl bir build ile başlamamı önerirsiniz ?
 
Peki ilk kez bu tarz oyunlara adım atacak biri için hangi sınıf nasıl bir Build ile başlamamı önerirsiniz?

Vagabondu öneririm ben. Statları ve kalkanı olması ilk defa oynayan biri için ideal. Tree sentineli atlayıp biraz ilerleyince küçük bir düşman kampı göreceksin. Oradaki sandıktan çıkan kılıçta oyun başı için iyidir.
 
Hocam ne alaka, oyunda pause özelliği yok diye sevmedim diyen görmedim ama hikayesi yok diyenler haklı. Hikayesi var ancak ortada bir sunum yok oyuncunun hayal gücüne bırakılmış çoğu şey ve evet bunun için sevmeyebilirler ve zevksiz de olmuyorlar hayır. Ben de oynadım soulsları, sekiroyu, elden ringi; aralarından en sevdiğim sekiroydu çünkü hikaye sunumu fromsoftwares'in diğer oyunlarına göre çok daha zengindi; herkesin oyunlarda aradığı şeyler çok farklı. Günümüze göre dark souls 1 o kadar da iyi bir oyun değil, yaptığı şeyi iyi yapıyor ama sırf New Londo'da bonfire yok diye her bi tane boss kesmek için yolda 10 kere ölmek çok vasat bişey bi oyun için ki o boss'u 2.deneyişimde kestim komik olan bu. Diyişine gelince souls-like oyunlar her oyuncunun sevebileceği bişey değil, bir kere o dünyasını merak etmeleri gerekiyor, ardından oyunun adaletsizliğin sabretmeleri gerekiyor ardından bi yerden internete bakmaları gerekiyor çünkü bir insan evladı o DLC bosslarına nasıl gidebilir çözemez! Her sıkıntısına rağmen 8/10 bir oyun, would play again.
 
Tek önerim şu olur, ilerlemek için değil hedefinize doğru gidin. Mesela bu silahı +3 yapacağım, STR'ye +1 vereceğim gibi.

İlerleme üzerine oynarsanız tekte alırlar tabii. Diğer türlü overpower gittiğizde üzerinizde armor bile olmasa size minimal düzeyde vuracaktır. Eğer kolsuz değilseniz geçersiniz.

Bu konudaki en güzel örnek, Bloodborne Father Gascoigne bossudur. Zırhtan silaha kadar sizinle aynıdır, oyun size "karşındaki sensin, senin hareketlerin, senin teçhizatın peki neden geçemiyorsun?" diye sorar.

Geçtiğinizde de tatmin eder. Souls oyunları gelişimi en iyi veren oyunlardır.

Ayrıca Souls oyunları tek düze oyunlar fakat büyük alanlardan oluşur, bir yere girdiğinizde çok az vurup, çok hasar yiyorsanız oraya daha sonra gitmeniz gerektiğidir.

Düzenleme: Oyunu COD ile karşılaştıran insanlar olmuş, COD eskiden böyle bir oyun değildi. COD 2 şu anki oyunlardan çok daha zor. Doğru düzgün çoğu insanın evinde şu an hala PS5 yok, işten gelince ayağını uzatıp kontrolcüyle COD oynayacak bile zamanı olduğunu sanmıyorum. Souls oyunları zaten herkese göre değil, herkese göre olmak zorunda da değil. Kaçırdığınız kısım bu. Şahsen ER çıkmadan önce DS3 ile küçük bir kitle olarak yayınlarda 30-40 kişi acayip mutluyduk. Şimdi 300 kişi bir aradayız anlık ama muhabbet COD. :D
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı